Cenevre’de Mart ayında en önemli olan, iki taraf arasında “Güven Artırıcı” önlem yeni sınır kapılarının açılmasına yönelik çalışmaydı. Ancak, Rum Yönetiminin olumsuz tavrı nedeniyle bu konuda herhangi bir adım atılamadı. New York’daki son görüşmede de hiçbir olumlu sonuç çıkmadı. Kısacası, yeni sınır kapılarının açılması konusu şimdilik kapandı. KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Tatar, “İki devletli çözüm politikasından vazgeçmeyeceğiz… Sırf bir anlaşma olsun diye egemenliğimizden vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

BM Genel-Sekreteri Guterres, Eylül ayında BM Genel Kurulu’nda Türk ve Rum liderlerle yeniden buluşacağını, yıl sonuna kadar da garantörlerin katılacağı başka bir zirve planlayacağını açıkladı. Gerçek olan şu ki, BM’nin iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm bulması ve çözümü iki tarafa da kabul ettirmesi hayal… BM, KKTC’nin bağımsız, egemen statüsünü kabul etmedikçe herhangi bir görüşmeden sonuç çıkmaz. BM, iki devletli çözümü önerse bile bu çözümü Rumlar asla kabul etmez.

Kısacası, BM ile Kıbrıs Sorunu çözümlenemez. AB’nin ise üye devlet Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ne açık desteği ve Türkiye ile KKTC’yi suçlayan saçma sapan politikaları sorunun çözümlenmesine hiçbir şekilde bir katkı yapamaz. Geriye ne kaldı?... Sıfır, sıfır, elde hiç… Rumlar KKTC’nin eşit egemenlik statüsünü kabul etmedikçe, ki asla kabul etmez, sıfır, sıfır, elde hiçe 10 sıfır daha eklenir… O kadar!