Türki devletlerinin bazılarının AB ile ilişkilerini güçlendirmesi ve bunun sonucu olarak Rum Kıbrıs Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkileri gerçekleştirmesi bir Rum-AB planı. Amaç, KKTC’nin bu devletler tarafından tanınma olasılığının önünü kesmek. Nitekim bahsi geçen Türki devletler Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nde elçiliklerini açmışlar ve üstüne üstlük BMGK kararlarını da desteklediklerini açıklamışlar… Ancak, bu olay Rumların lanse ettiği gibi değil. Gerçek olan şu ki, Türkiye’nin güçlü bir strateji ile AB-Rum girişimine karşı çıkması, Rum ısrarlarına rağmen AB’yi frenledi. Nitekim AB son açıklamasında Türki Devletlerinin bazılarının Rum Kıbrıs Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkiler gerçekleştirmesinin KKTC’nin tanınmasına engel koyma amaçlı olmadığını belirtti. Ancak AB-Rum planının gerçekleşmesi ile bahsi geçen diplomatik ilişkiler gerçekleşti. Bazı kaynaklara göre, AB üyeleri Almanya, Hollanda, İsveç ve İtalya KKTC’nin eşit egemenlik statüsünün tanınmasını önermişler. Bu haberin gerçek olup olmadığı henüz bilinmemekte. Bu haber değerlendirilip, araştırılmalı. Bu arada KKTC’ye uygulanan insanlık dışı izolasyonların kaldırılmasına yönelik hiçbir gelişme yok.
Hiç kuşkusuz bu gelişmeler ışığında öne çıkan haber, AB’nin dört üyesi, Almanya, Hollanda, İsveç ve İtalya’nın KKTC’ye eşit egemenlik statüsünün verilmesine ilişkin önerileri. Bazı kaynaklardan çıkan bu haber ne Türkiye, ne KKTC ve ne de Rum medyasında yer aldı. Haber gerçek olsa bomba etkisi yaratırdı ve Rumların o çirkin ve çekilmez yaygaraları başlardı. Dünya sorunları konusunda AB üyelerinin farklı görüşleri daima gündem yarattı. Bahsi geçen dört AB üyesi ülkenin farklı bir görüş ile sahne alması, eğer haber doğru ise bayağı ilginç… Önemli olan Türkiye’nin güçlü bir strateji ile KKTC’nin tanınmasını isteyen çıkışı…