banner913
banner932
banner1032
banner1038

Emekli Başhekim Dr. Bülent Dizdarlı'nın Kamboçya izlenimleri...

banner1020

banner974
Emekli Başhekim Dr. Bülent Dizdarlı'nın Kamboçya izlenimleri...

banner971
Kmerce konuşan halkın topraklarında sadece iki gün geçirdim. Bu iki günde ülke insanının fakirliğe rağmen güler yüzlülüğüne ve geleceğe umutla bakmasına şahit oldum. Doğrusu, geçirdikleri savaşlara, bir dönem için de olsa yaşadıkları faşist idareye karşın, geçmişe sünger çekip, ayakta kalmalarına hayran olmamak elde değil.Hakikaten de Kamboçya’da, Fransız işgali altında uzun bir dönem sömürülen, Pol Pot gibi bir caninin yönetiminde uzunca bir zaman yaşamak zorunda kalan,en sonunda da Amerika kışkırtmasıyla giriştikleri  Vietnam savaşının getirdiği yıkıma karşın, şimdi ülkelerinin gelişmesi için çabalayan insanlar gördüm.  Kamboçya ve Kamboçya için “Geçmişe Sünger Çekme”  laf  değil tam bir realitedir. O kadar ki, geçmişte kendilerine ait Güney Vietnam’ın bir kısım toprağını dahi, bunu bölge barışını koruyup geliştirmek adına günümüzde hiç sorun etmiyorlar. Onların bu duygularını bize çok açık ve net yansıtmaları sonucunda kendi ülkemizde geçmişe bu kadar bağlı kalıp, Yunanlılarla hâlâ hasım olmamıza hayıflandım. Gerçekten de Kamboçya-Vietnam ilişkisi “Geçmiş unutmadan ama yine geçmişe takılmadan geleceği kurma” adına müthiş bir örnektir. Bugün Vietnam’da Kamboçya, Kamboçya’da Vietnam hakkında kötü tek söz duyamazsınız. Aksine ortak gelecekleri hakkında çok detay bulabilirsiniz.
Bu kısa girişten sonra gelelim Kamboçya hakkında edindiğim genel bilgilere:Kamboçya, Asya’nın güneyinde bir ülkedir. Kuzeybatısında Tayland, kuzeydoğusunda Laos, doğusunda Vietnam ve güneybatısında da Tayland Körfezi ile çevrilidir. Nüfusu 15 milyon civarındadır.
1953 yılında Fransa'dan bağımsızlığını kazanan Kamboçya Krallığı'nda 20. yüzyılın ikinci yarısı büyük oranda iç savaş, işgal ve dikta rejimleri ile geçmiş, Kamboçya1993 yılında yeniden anayasal monarşi ile yönetilmeye başlanmıştır. Buna göre devlet başkanı kral, yürütmenin başı ise başbakandır.Krallarının dünyanın en fakir kralı olduğu rivayet edilir.
Halk Kmerce konuşur ve büyük çoğunluğu Budist’tir. Muhtemelen Dünyanın en ucuz ülkesidir. Ülke de yaşayan insanların yarısından azı elektik kullanabilmektedir. Elektrik ihtiyaçlarının büyük bir miktarını Vietnam’dan sağlamaktadırlar
Ekonomisi daha ziyade pirinç  ve  kauçuk üretimine dayanmaktadır. Bu arada Mısır, şeker kamışı ve tropikal meyveler bol miktarda üretilmektedir. Turizm de gelişmektedir.

Kamboçya, bir dönem Hindiçini coğrafyası içinde Fransız sömürgesi olmuştur. Bağımsızlığını kazandıktan sonra bir başka belayla tanışmış,Pol Pott denilen zalim faşist diktatör idaresindeyken adeta kan kusmuştur. Pol Pott zengin kauçuk üretimini tamamen kişisel servetini geliştirmek için kullanmış, ülkeyi zalimce yönetmiş, kendi iktidarına yol açmak için Vietnam ile savaşa sokmuştur. Bu faşist adamın yeterli kauçuk getirmeyen işçilerin ya kendilerinin ya da aile bireylerinden birinin elini ayağını kestirerek cezalandırdığı hâlâ anlatılmaktadır.
 
SİEM REAP
Kamboçya’da zaman darlığından sadece iki gün kalabildim. Esas amacım bir Dünya Kültür Mirası olan Ankor Wat’ı görmekti. Bu nedenle de oraya en yakın şehri olan Siem Reap’e geldik. Küçük ama sevimli Havaalanı vardı. Burası, Güney Vietnam’la bağlantıyı sağlıyordu. Daha önce bir ülkeye girerken bu kadar güler yüzle karşılandım mı? Sanırım hayır. Kamboçyalılar bu kategoride  bir numarama yerleştiler.
Şehir tüm yoksulluğa karşın temiz. Ne Vietnam ne de Hindistan’da gördüğünüz çöp yığınlarına buralarda rastlamıyoruz.Devletin ekonomik sıkıntılarına karşın,Angkor Thom’un gördüğü ilgi yüzünden yabancı yatırımcıların desteğiyle çok sayıda beş yıldızlı otel yapmış. Bu sayede turizm gelirleri iyice artmış. Kaldığımız otelin son derece mükemmel olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.SiemReap’de Ankor Watt meraklısı turistlere yönelik beş yıldızlı oteller yapılmış ve yapılmaktadır.  Belli ki UNESCO'nun AngkorThom ve  AngkorWat’ı dünya mirası olarak ilan edince bölgenin makus talihi değişmeye başlamıştır.
Bu şehirde görülmesi gereken yerlerin başında PsarChass gelir. Burası tam bir “Old Market” kıvamında olup yerli halkın ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı hakkında fikir edinmek için bire bir yerdir.
Şehirde gece yapabileceğiniz en iyi iş, Apsara Dansçılarının yeteneklerini sergilediği, yemekli otantik dans gösterilerinin yapıldığı, turistik lokantalardan birinde yemek yemektir. Açıkçası son derece ilginç olan gösteriler yanı sıra beni şaşırtan bir başka unsursa burada döner kebabı da bulunmasıydı.
Bu arada nerdeyse her caddede bir iki tane bulunan Masaj Salonları’nı da deneyimleyebilirsiniz. Beyaz kıyafetli güzel hanımların yaptığı tüm vücut veya ayak masajları oldukça turistlerce oldukça revaçtadır.
Tonle Sap Gölü üzerinde kurulu Yüzen Şehir de turistlerin bir başka ilgi odağıdır.  Yanlış okumadınız. Göl üzerinde kazıklara bağlı çok sayıda ev, okul, kilise, tapınak, hatta polis karakolu vardır. Açıkçası beni Angkor Watt kadar etkileyen bu Yüzen Şehir, insanlığın tabiat içinde verdiği yaşam mücadelesine gösterilebilecek en iyi örneklerden biridir diye düşünüyorum
 
ANGKOR THOM
Angkor Thom, Kmer İmparatorluğu'nun son başkentidir. Çok gelişmiş bir şehir olan AngkorThom 12. yüzyılın sonlarında kral VII. Jayavarman tarafından kurulmuştur. Yaklaşık 9 km² büyüklüğünde bir alanı kaplayan kentin içinde daha önceki dönemlerden kalanların yanı sıra kral Jayavarman ve daha sonra gelen kralların yaptırdığı birçok anıt bulunmaktadır En az 49 tapınağı kapsamaktadır.En büyük ve önemlisi Angkor Watt’dır. Şehrin merkezinde Jayavarman’ın resmî (devlet) tapınağı, Bayon bulunur. Angkor Thom’da inşa edilmiş bilinen en son tapınak 1295 tarihli Mangalartha'dır.
 
ANGKOR WATT
Angkor Watt, bugün Kamboçya'nın Siem Reap kentinin 6 km. kuzeyindeki Angkor antik şehrinde 1115-1145 yıllarında Kral II. Suryavarman tarafından yaptırılmış dev bir tapınaktır.
Khmer mimarisinin en önemli örneklerinden birisidir ve Kamboçya ile özdeşleşmiştir; Ülkenin  bayrağının üstünde de bu tapınağın silüet resmi vardır.
Khmer Krallığının başkenti ve gücünün simgesi olan Angkor Wat, Vişnu adına bir Hindu tapınağı iken 13. yüzyılda bir Budist tapınağına çevrildi. 14. yüzyılda Kmer Krallığı başkentinin Phnom Penh’e taşınmasından sonra terk edilip orman tarafından sarılıp sarmalanmış olarak kaldı ve 1858’de Fransız doğa bilimci Henri Mouhot tarafından yeniden keşfedilene kadar adeta unutuldu, kayboldu. Antik Kentin üzeriniörten toprak ve vahşi otlar ormanlar, 20.ci yüzyılda temizlendi. Yapı, günümüze dek oldukça iyi bir korunma altında ulaşabilmiştir ve 1992 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girmiştir. Ülkeye gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerdir.
AngkorWat, Hinduizm'de Tanrıların yaşadığı yer olduğuna inanılan Meru Dağı'nı simgeleyen dağ biçimli kubbeleri ve  balkon avlusuyla Kmer mimarisinin iki ana ögesini taşır:  Tapınağın çevresinde onu kale gibi koruyan kalın duvarlar ve içi su dolu geniş hendekler bulunur. Tapınağın dört bir köşesinde birer küçük, ortasında bir büyük kubbe bulunur. 
Tapınağın tüm yüzeylerinde, çatılarda, pervazlarda ve sütunlarda taş heykeller bulunan heykelleri ile ünlüdür. Hint mitolojisinden sahneler, hayvan ve insan figürleri, soyut motifler içeren ve genellikle yarım kabartma frizlerden oluşan binlerce rölyef vardır.
Angkor şehri, 890 yılında Kmer Krallığı'nın başkenti olmuştu. İddiaya göre şehir ,Sanayi Devrimi'ne kadar dünyanın en büyük şehri olarak kalmıştır. 1113 yılında tahta çıkan kral Suryavarman II, bilinmeyen bir sebeple diğer Kmer krallarından farklı olarak saray dini hayatının merkezine Savaşcı ve yıkıcı Şiva'yı değil, toparlayıcı barışçı Vişnu'yu koydu. Bu  AngkorWatt’un , AngkorThom içindeki tapınaklardan farklı bir özelliğidir.
 
TA PHROM,  BAPHUAN VE  BAYON TAPINAKLARI
Antik, Angkor Thom  şehri içinde görülebilecek üç önemli tapınak daha vardır.
Ta Phrom, Tomp Reider isimli ünlü filmin çekilmesiyle ayrı bir ilgi odağı olmuştur.
Bayon tapınağı üzerinde bol yüz figürleri bulunan tapınaktır. Hindu tapınağı olarak kurulmuşken sonradan Budist tapınağına dönüşmüştür
Baphuan tapınağı, BaphuonAngkorThom şehri içinde yer alır. 11nci yüzyılın ortalarında üç katmanlı olarak yapılmıştır. Şu anda yüz figürlerinin en çok bulunduğu tapınaktır.
Her üç tapınakta da ilginç olan doğanın taş yapıların içinden çıkışıdır. Tarihi tapınakların duvarları adeta ağaçlarla iç içe girmiş bütünleşmiştir.Bu ağaçları ellediğinizde gövdelerinin taşlaştığını hayretle fark ediyor, çok ciddi bir doğa mucizesine şahit oluyorsunuz.
Para birimlerini hiç  tanıyamadım. Zaten bu çok da gerekmedi çünkü Amerikan doları kendi paralarından fazla kullanılıyordu.Başta da dediğim gibi Kamboçya’da sadece 2 gün geçirdim. Başkentleri Punom Pen’e gidemedim.Ama bu ülkenin ruhunu anlamam için gördüklerim yetti.


 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.