Sosyal Medyanın Sesi
Şu Maket Kimin İşi…
Akşam yola çıktım gidiyorum…
Saat 11.30 gibiydi… Karanlık bir yol, Hiç ışıklandırılmaya ihtiyaç duyulmamış…
Bütün dikkatimi yola vermişim, yola köpek de atılabilir, Karanlıkta ayırt edemeceğim renkte biri de…
Sakın ırkçılık yaptığımı düşünmeyin amma özellikle üniversite çevrelerinde karanlığın içinden bir karanlık daha çıktığına hepimiz şahit olduk…
Her neyse sağ tarafta kamera, sol tarafta orman, ve ormandan gelecek tehlike, sağ şeride kaçamazsın, karşıdan araçlar geliyor, rögar çukurlarına düşmek da mecbur…
Her düştüğünüzde içiniz parçalanıyor…
Yedek parça, servis, lastik malum…
Böyle düşe kalka giderken bir de karşıdan gelen araçların sürekli sinyal verenler yoğun, bir tehlike daha olduğunu söylüyor…
Neyse eve varmak İçin tehlike mecburi istikamet…
Geldik vardık eve giriş vizesini aldık…
Kontrol güzel bir şeydir, Allah versin hiç eksik olmasın..
Ancak….Bu trafikte etken olan sadece sürücüler mi.
Kaldırımlar, Işıklandırma, Yol kenarlarının ışıklandırılması, Yol çizgileri, çukurlar, yolların dikiş attığı yerlere ilave bir de rögar çukurları…
Hele hele şu maket işi kimin başının altından çıktı Allah aşkına…
Bunu da anlamış değilim…
İki kamera arasında 1600 metre ve ortasına maket koymak da neyin nesi…
(Gürsel Uzun)
Dün, Bel Colanın nasıl toplumun tarihsel ve kimliksel dönüşümünü temsil etmesi açısından sembolik bir öneme sahip olduğunu düşünüyordum. Aklıma ilk olarak -Rumlar üretiyor diye- Pepsi ve Coca Cola'nın Türk Milliyetçileri tarafından yasaklandığı 1958-1974 döneminde, Türk mamülü olarak öne çıkartılan Bel Colanın Türkten Türke kampanyasının başını çektiği dönem geldi. Fakat hemen ardından 1974'ten sonra Türkiye'den gelen Pepsi ve Coca Cola tarafından oyun dışına itildikten sonra halk arasında bir süre sonra nostaljiyle anlatılan "Kıbrıslı" üretiminin, kimliğinin sembolü olarak ve Türkiye sermayesinin Kıbrıs sermayesini yuttuğu söylemlerinin baş örneği olarak kullanılmaya başlandığı dönem de geldi. Bel Cola artık Kıbrıslı kimliğinin ve sözde eski dönemdeki başarılı "üretimin" adeta nostaljik bir sancağı olarak kullanılmaktaydı. Peki hangi anlatı gerçeğe yakındır sizce? Bence ikisi de!
(Mete Hatay)
PETROL ABD İLE SUUDİ ARABİSTAN'IN ARASINI AÇTI: İnanılacak gibi değil, ama o emperyal devletin en sadık ve en önemli uydusu – bendesi de Amerika’ya restini çekti… Washington, Suudileri Rusya’ya yanaşmak ve Rusya siyasetlerinin dümen suyuna girmekle suçlarken, dünya konjonktürünün değişmekte olduğunun işaret fişeklerinden biri daha patladı… ABD ile Suudi Arabistan arasındaki petrol krizi giderek büyüyor. OPEC+ grubunun kasım ayından itibaren günlük petrol üretimini 2 milyon varil azaltma kararı Washington’u çileden çıkardı… Kurguladığı küresel ekonomik siyaseti sarsılan ABD, Suudi Arabistan'ı Rusya'ya destek vermekle suçluyor… Bu arada ABD'den şantajcı çıkışlar gelmeye başladı. ABD'li Demokrat Senatör Chris Coons, tehdit diliyle Başkan Joe Biden'ın Suudi Arabistan'a silah satışlarını askıya alma yönünde adım atabileceğini söyledi. Durun bakalım daha neler olacak!..
(Ahmet Tolgay)
