Siyaseten pamuk ipliğine bağlı hükümette, her olayda UBP kanadı tarafından ciddi tavizler veriliyor. Bu kez de Kooperatif Merkez Bankası’nda DP kaynaklı başka bir kriz yaşandı. DP Başbakanı tehdit etti, “hükümeti bozarız” dedi, Saner buna boyun eğdi
Eski yönetim kurulunun geri dönmeyen kredilerine yönelik merkez bankası sava açtı. Kooperatif yönetiminin de dava açmasını istedi. Yönetim kurulu bir DP’li üye hariç, dava açılmasına onay verdi. Bu kararın geri alınması istendi. Karara evet diyen DP’nin atadığı üye görevden alındı
Kooperatif Şirketler Mukayyetliği makamını UBP ve DP’nin ayaklarının altında paspasa çevrilen Kemal Deniz Dana, görevden alma kararını açıklayamadı. Direnemedi. “Yanlış iş yok” diyemedi. “Siyasiler istedi, aldım. Bu siyasi bir karar” dedi. Bir kez daha, bir kez daha…
Konu basit. Banka profesyonellerinin onaylamadığı krediler Özgürgün- Denktaş, UBP- DP hükümeti döneminde siyasi kararlar alınarak verildi. Geri dönmedi. Geri dönmeyeceği de verilirken biliniyordu. Şimdi o Yönetim Kurulu üyeleri merkez bankasınca şikayet edildi
Merkez Bankası’nın, Kooperatif Merkez Bankası “profesyonellerin uyarısına rağmen” zarara uğratıldı diye başlattığı bir işlem var. Banka yönetiminin buna kayıtsız kalması suçtur. Soruşturmayı siyasi gerekçelerle engellemeye çalışmak, mukayyidi de kullanmak, tam anlamıyla suç.
Bu konudan bağımsız; Başbakan Ersan Saner bir kez daha DP’nin “hükümetten çekilirim” tehdidine boyun eğdi. Hem de adaletin tecelli etmesi pahasına. Önce DP başkanı, sonra da UBP başkanı Hüseyin Özgürgün’e gitmişti. Bu tabloda ziyaret nedenleri de anlaşılıyor
(Hüseyin Ekmekçi)
Aslında...
Herkes biliyor
geminin su aldığını,
Herkes biliyor
kaptanın yalan söylediğini,
Herkes biliyor
zarların hileli olduğunu.
Leonard Cohen
Benim de, aklıma takılıyor işte.
Herkes bildiğine göre,
Acaba,
Bu memlekette,
Bilmezmiş gibi yaparak,
Yalanlarla yaşamaya mı başladı ahali?
Belki de,
Daha doğru deyişle,
Rejim,
Gitgide kendi yalanlarının tutsağı haline gelirken,
Ahaliye,
Kendi yalanlarını mı dayatmaya çalışıyor?
(Ülker Fahri)
Trafikte önünüze atılan hayvana istemeden çarptığınızda lütfen sigortanıza haber veriniz. Araçlarımız için yaptırdığımız zorunlu 3. Şahıs sigortaları çarpışma sonucu yara alan hayvanın tedavisini sigorta kapsamında karşılamakta ve sizde telaş ,üzüntü halinde yardım aramak, kime haber vereceğinizi düşünmek zorunda kalmazsınız.
(Ayşe Öztabay)
Bakanlar Kurulu’nun alabileceği en iyi karar kişiye özel ve bir süre sonra delik deşik olacak yeni bir sokağa çıkma yasağı türü yaratmak değil var olan sokağa çıkma yasağını ortadan tamamen kaldırmaktır.
Dünyada gece sokağa çıkma yasağı devam eden bizden başka ülke kaldı mı ondan da emin değilim, ki bence yok. Sokakta uygulaması da kalmadı. Yılı aşkındır sokağa çıkma yasağı uygulanan bu ülkede 23.59’a kadar her şey yapılabilirken 00.00 - 05.00 aralığında yapılmayan nedir onu da anlamıyorum.
Dert diskolarsa, aşısızları diskolara aldırmayın. 1000 dikosever var diye (ki gayet normal) 400 bin insan sokağa çıkma yasağı altında yaşıyor.
Bu iş, iki geri zekalı sürat yapıyor diye tüm yolların tümseklerle doldurulması meselesine döndü.
Bir devleti devlet yapan en temel unsur koyduğu kuralı uygulama yetisidir. İradesidir. Devlet uygulayamayacağı kararlar üretmemeli, devletin itibarı erozyona uğratılmamalı. Kontrol edemiyorsan yasakla 1940’ların politikasıydı.
(Özdemir Tokel)
Asya bebek için bir dostluk, işbirliği, teşekkür mesajı duydunuz mu ada yarısını teslim alan zihniyetten!
Çatışma varsa eğer bu zihniyet hiç susmuyor.
Nefret ve hınç varsa, beraber ve solo bağırıyorlar, olabildiğince çirkin, olabildiğince kindar!
Düşmanlaştırma fırsatlarını tepmiyorlar asla...
Eğer bir umut varsa ortada, bir barış eli, işbirliği ve ortak müşterek varsa, kardeşlik varsa kardeşlik.
İşte o zaman sessizlik sarmalı büyütüyorlar.
O zaman gizliyorlar olabildiğince...
Mahcup ve görünmez oluyorlar.
Yine de umut yeşeriyor, bir bebeğin gözlerinde…
(Cenk Mutluyakalı)
Sosyal Medyanın Sesi
