Son bir ay içinde 5 defa yazıldım. Sarı şeride park ettim diye Rüstem'in hemen orada. Saat akşam 7 gibi. Yani birini engellememe rağmen. Zabıtaya geliyorum dememe rağmen. Ama bir itirazım yok. Yasalar öyle buyuruyor. Ödeyeceğiz. Ama aynı belediyeden bu konuda gösterdikleri hassasiyeti, şeherin ışıklarını, lambalarını onartarak da gösterebilirler arada bir. Bana KIBTEK falan sorumlu demesinler lütfen. Onlar sorumluysa onlara yaptırmaları gerekir o zaman. Bol gürültü çıkaran karanlık bir deliğe döndü Lefkoşa Surlariçi. Bundan öte şeheri planlayarak, nerede müzik yapılacağını nerde yapılmayacağını, nerede yemek servisi yapılabilecek hijenik bir ortam olup olmadığına bakarak birşeyler yapılması lazım. Böyle hürrrra diyerek değil. Bir de artık surlar içindeki dar sokakları piyasa sürüşü yaparak üste yüro dönen adeta Dereboyu zanneden araçları bir şekilde engelleyerek veya en azından mahallelerden geçerken birazcık seslerini kısılmasını sağlayabilir güzide Belediyemizin zabıtaları, ceza yazmadan fırsat bulursa. Fazla birşey beklemiyoruz. Bari 10 yıldır buraları dönüştürmeye çalışan çevreci, artist, duyarlı gençlere saygı bağlamında bölgeye uymayan bu yeni modayı kontrol altına alınması lazım. Yoksa patırtıdan başka özelliği olmayan bu yeni işletmeler bir moda olarak bir süre daha oralara bu kuru kalabalığı dolduracaklar ama sonra yeni bir modanın peşinde başka yerlere gidecekler. Arkalarında tarumar edilmiş bir yer bırakarak. Çekirge sürüsü gibi. Müzik yapılmasın mı. Tabii ki yapılsın. Ama adabında. İnsanların yaşamadığı bölgelerde. Arasta gibi evlerin olmadığı iş mekanlarının çoğunlukta olduğu yerlerde birçok yer mevcut. Sermayenin bu şekilde oralara girmesi tabii ki dükkan kiralarını da patlattı. Bu yüzden yaratıcı gençler artık mekan bulmakta da zorlanıyorlar. Organik dönüşüm maalesef vahşi kapitalizmin işgaline uğradı. Belediye'nin veya Vakıfların malları bile büyük sermayenin hizmetine verilirse bağımsız küçük girişimciler, alternatif mekanlar ne yapacak?
(Mete Hatay)
"Ülkemizde her kamu okulu için ayrılan bütçe olduğu için, okul yöneticileri, bırakın velilerden kayıt parası almayı , okullarının çok büyük ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, ekonomik olarak sorun yaşayan öğrencilerine de kırtasiye desteği veriyorlarmış"
Mesela yani, ancak rüyada.....
Okul yöneticilerimiz , okullarına bütçe yaratmak için (çok büyük oranda devletin yapması gerekir) akla karayı seçiyorlar.
(Mehmet Güneyli)
Hayır değil maalesef bela... Ne pazarlıklar... Utanıyor insan...
Hamdolsun, siyaset kurumu dün de iktidar eliyle bir kez daha rezil oldu. Meclisin son günüde dahi, meclisi kapatmak için toplanıp dağıldı, gene toplanamadı. Zaten 3 ay yaz tatili yapacaksınız, Ne pazarlığınız bitti, ne hesap- kitabınız
Düşünün, meclisin toplanması dahi, kamu kaynakları üzerinden pazarlıklara tabi. 3 parti, 3 bağımsız, DP içinde bir bağımsız, YDP içinde bir bağımsız. Hükümet böyle devam etse ne olur, etmese ne olur? Bu yapıdan topluma hayır değil, bela çıkar
(Hüseyin Ekmekçi)
Okullarda alınan kayıt parası, devlet okullarının öksüz bırakılması sonucudur. Bunun muhatabı da devlettir. 40 kişilik sınıflarda ders alıyor çocuklar. 1974 den beri nüfusumuz ne kadar arttı_? Örneğin Mağusa'da kaç tane düz lise var. Sadece 1 tane. Sınıflar kaçlı? Okul aile birliklerinin okul yönetimleriyle koordineli çalışması olmasa birkaç tane kalan kaliteli devlet okulu da olmayacak. Bugün velilerden alınan o kayıt parası olmasa işler dönmeyecek.
sağlığı ve eğitimi özele teslim ettiniz. Sınıflar yetersiz, okullar yetersiz, atölyeler, uygulamalar yetersiz. Hade dünya bizi tanımadı. Hade Avrupa Birliğine de giremedik. Okullarımızı da mı yapamazdınız. Bu süre zarfında durmadan camii açtınız. Kaç okul yaptınız? Devlet okulları ne durumda? O sınıfların içinde çocuklarımızın nasıl eğitim aldığı sizin derdiniz, tasanız oldu mu hiç?
(Bedia Balses Çeliker)
Yau şu KKTC'nin devlet olduğunu sananlar bana lütfen anlatıp beni ikna etsin. Vallahi ülkemi seviyorum ama şu devleti bir türlü sevemedim. Unutmayın ki birey, devletten daha değerlidir
(Alpmut Alp)
UBP'li vekillerden bir tanesi de çıkıp Özgürgün’e; neden hala İstanbul’dasın, partiyle ilgili bir şikayetin bir iddian varsa ülkene dön burada konuş diyemiyor...
(Göktürk Ötüken)
Temsili demokrasinin en üst kurumu olan meclisin itibarını ayaklar altına aldınız artık biraz çatlamayan ar damarınız varsa istifa edip evinize gidiniz. Çünkü siz bu işi beceremediniz.
(İsmet Özgüren)
Meteoroloji ne açıklar onu bilmem ben gördüğüme ve ölçtüğüme inanırım, hem digital hem analog olarak yaptığım ölçümde 29 Haziran 2021 tarihinde oda sıcaklığı 38 güneş altında tam 48°C lokum gibi hava var. Bu ortamda dışarda adam çalıştırmak cinayettir.
(Hasan Mullaoğulları)
Sosyal Medyanın Sesi
