Rum lider Anastasiadis, şimdi de “federasyon çözümüne” giden yolda yeni oyunlara başvurarak gündem yaratmaya çalışmaktadır. “Esnek”  veya “gevşek” federasyon önerisine bir bakalım: “Gevşek” veya “esnek” federasyon İngilizce’de “decentralize” anlamına gelmektedir. “Decentralize” demek, merkezi hükümetin güçlerinin bir bölümünü “lokal” küçük toplumlara veya yönetimlere aktarma demektir. Yani Merkezi Hükümette Rumlar “çoğunluk” biz ise “azınlık” toplumu olarak yer alacağız. Ancak bu yeni çözüm önerisine göre, “küçük parça” olarak nitelendirilen “Kıbrıs Türk Toplumu”na bazı güçler dağıtılacak. Bu önerinin kökeninde ne yatar biliyor musunuz? Tabii ki 35 yıllık KKTC bağımsız, egemen devletinin ortadan kalkması... Yani “kurucu devlet” safsatası ile Kıbrıs Türk halkı uyutulacak ve Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm ada üzerindeki egemenliği sağlanacak.  “Decentralize” demek bu demek....

Şimdi, unutulmaması gereken bir önemli konu var. Böyle bir “federasyon çözümü” gerçekleştiği anda Kıbrıslı Türkler “azınlık statüsüne” indirilmiş olacaktır. Halbuki KKTC ayrı Devlet olarak var oldukça “çoğunluk, azınlık” söz konusu olamaz. Konu yine dönüp dolaşıp bizim devlet statüsünden “azınlık” statüsüne indirilmemiz konusudur. Yani KKTC’nin ortadan kalkması. KKTC halkı böyle bir çözümü kabul eder mi? Asla kabul etmez... Ayrı Devlet olarak 35 yıldır yaşayan, devam eden ve yakında tanınacak olan  ve de çoktan kökleşmiş olan KKTC Devletinden vazgeçmek asla söz konusu olamaz... Peki, o halde Rumlarla biz neyi görüşeceğiz? “Decentralize” konusunu mu görüşeceğiz?...  Rumlar bu yeni oyunla “İşte bakın, Kıbrıs Türk toplumu  kendi kendini yönetmek için bu “decentralize” çözüm önerisi ile ilk adımı atmış olacaktır. Kıbrıslı Türkler kendi “kurucu devletleri” içinde kendilerine verilen güçlerle kendi kendilerini yönetebileceklerdir.” iddiasıyla sahne alacaklardır...

Sayın okurlarım; Rumların bu yeni oyunuyla “müzakerelerin” yeniden başlama noktasına gelişinin nedeni  bu. Bu, “esas oyun”  olarak nitelendirebileceğimiz  “politik oyun”  başlarken, Rumlar diğer konularda da, örneğin “iki halkın birleşmesini” sağlayacak sınır kapılarının çoğaltılarak açılmasını da gündemde tutmak için büyük çaba harcamakta ve bu önerilerini hep canlı tutmaktadır. Daha önceki yazılarımda bu kadar çok sınır kapısının açılmasının Rumların işine gelen bir yaklaşım olduğunu yazmıştım. İki devletin yaşadığı küçücük bir adada bu kadar çok sınır kapısının açılmasına gerek olmadığını vurgulamıştım. Ancak Rumlar, “ne kadar çok sınır kapısı” açılırsa “birleşmenin o kadar kolay olacağı” düşüncesiyle hareket etmekten çekinmemektedir.  Rumların bu son senaryosu için de sınır kapılarının açılması önemli bir yer tutmaktadır. Bunu da açıkça belirtelim.

 İlginçtir, son duruma bakıldığı zaman, Kıbrıs adasında iki devlet çözümünün tek çözüm olarak gündeme geleceğinin artık kaçınılmaz olduğunu görebiliyoruz.  Yani, Rumların bu son oyunu, KKTC’yi iki ayrı devlet çözümüne doğru yaklaştırmaktadır. Uluslararası Toplum, bu gerçeği çoktan görmüş ve kabullenmiştir.  Nasıl mı? Rumların  değişik politik oyunlarının hiç bir sonuç veremeyeceğini bilenler, bilmeyenlere çoktan söylemişlerdir. Şimdi, KKTC Devletine sahip çıkmak halkın en büyük görevidir. Büyük Türkiye Devleti’nin bize verdiği büyük destek ile bu hedefe doğru yürümemiz gerekir.