banner913
banner932
banner1032

Kıbrıs Türk Folklorunun Piri Mahmut İslâmoğlu Hoca 90.Yaşında

banner1020

banner974
Kıbrıs Türk Folklorunun Piri Mahmut İslâmoğlu Hoca 90.Yaşında

banner971
Çok değerli Mahmut İslâmoğlu hocayı uzun bir süredir tanımaktaydım.Hocamız 1 Mart günü 90.yaşına bastı. Hocanın bu ülkede okutmadığı çok az insan vardır. 1960 yıllardan başladığı hocalığa Baf Kurtuluş Lisesi başladı,1962 yılında The English School’da başladığı görevine 1964 yılının başına kadar devam etti. 1963 Aralık ayında başlayan sorunlar nedeniyle bu okula gidemeyen hocalar ve öğrenciler ortada kalmasın diye 27 Ocak 1964 yılında Mahmut hocam, Behzat Gürsel ve Hasan Nevzat’la birlikte Dr. Zihni Uzman’ın Köşklüçiflik Memduh Asaf sokaktaki 6 odalı evini kiralarlar. Herkes evinden bir sandalye ve masa getirir böylece sınıflar oluşturuldu. Bu okulun ilk adı İngiliz Okulu (Köşklüçiftlik) idi. 1967 sonrası adı İngiliz Koleji 1974 yılından sonrada Türk Maarif Koleji oldu. Hocaların bu özverileri olması bugün Kolej diye bir okul kurulamayabilirdi. Bu nedenle öğrenciler bu vefayı asla unutmadılar. Toplumu toplum yapan işte bu dayanışma ve güç idi.

            1967 itibaren Mahmut hoca Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nde, Öğretmen Koleji’nde 1969’dan itibaren de yeniden The English School’da öğretmenlik yapmaya devam eder. 1976 yılında Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı müfettişi olunca öğretmenliğe ara verir. (Ama bu aradan sonra tabii ki hoca öğretmenliğe devam eder hem DAÜ’de yabancılara Türkçe dersi verir hem de eski öğrencisi olan Dr. Suat Günsel’in daveti üzerine 1993 yılında kurulan Yakın Doğu Koleji’nde de öğretmenlik yapar. Unutamaması gereken başka bir özelliği ise Hocanın birçok yabancı diplomata ve kişiye evinden Türkçe dersleri vermiş olduğudur) Müfettişlikten sonra Kültür Dairesi ve Turizm Tanıtma ve Pazarlama Dairesi Müdür olur. Bu yıllarda ilk defa Türkiye’de sempozyumlara ve kongrelere gitmeye başlar. 1981 yılı Bursa’da gittiği ilk kongredir. O yıllardan itibaren hoca artık Türkiye’de bilinen ilk Kıbrıslı halkbilimcidir. 
            1969 yılında Kıbrıs Türk Folklorunun ilk kitabı, hocanın Halkın Sesi matbaasında bastırdığı “Kıbrıs Türk Folkloru” adlı eseridir. 71 sayfalık bu kitabı basmak için hoca evdeki halısını satmak zorunda kalır. O günden bugüne kadar pek bir şey değişmedi. Hocanın bu eseri çok önemlidir. Mahmut hocanın Ankara Üniversitesi’ndeki tez danışmanı Hasan Eren’de* Kıbrıs’ta ilk defa yapılan çok önemli bir uluslararası kongreye katılır. Bu toplantıda Dr.Spiritakis, “Kıbrıs Adasının 3500 yıldan beri Yunan olduğunu öne sürdü…” Bu konuyla ilgili 15 Nisan-16 Nisan 1969 Bozkurt gazetesinde haber aşağıda. İşte bu olay üzerine Hasan Eren hoca, Mahmut hocanın kitabını göstererek “Eğer bu Ada 3500 yıldır Yunansa, bu kitap nedir?” demiştir. 

             Kitabı çıkardığı yıllarda Mahmut hocayı kınayan veya küçümseyen bazı kişilere, bu olay çok büyük bir ders olmuştur. Eserin önemi bir o kadar daha anlaşılmıştır.  Bu kadar önemli, bu ilk eser, kültürümüzün kalıcılaşması ve kayıt alınması açısından çok değerli. Hocanın yıllar içerisinde yayımladığı kitaplar bu ülkenin kültürü için hep bir mühür olmuştur. Onun bilinçli davranmasıyla kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimiz kayıt altına alınmıştır.
            2000 yıllarda Hocayla tanıştıktan sonra, Mahmut hoca, benim hem babam, hem hocam hem de üstadım oldu. Ondan çok şeyler öğrendim. Onunla Ada’nın her yerinde derleme yaparken öğrendiklerimiz, dinlediklerimiz benim için ayrı bir üniversite olmuştur. İzler Silinmeden ekibi olarak; Hoca, ben, Altay Burağan ve Eralp Adanır’la yıllarca hem Güney hem de Güney’deki derlemelerimiz bizlerin dostluğunu daha pekiştirdi.  Hocanın eski günlerle ilgili anıları, yaşadıkları, Güney’deki eski öğrencileri, dostları veya onun adını duyanlar, ona karşı büyük bir saygı ve hürmetle yaklaşırken, hocanın ne kadar değerli biri olduğunu bir kez daha anlamış olduk.
            Yıllar süren bu süreçte ekip olarak 3 ciltlik kitap ve cd olan “İzler Silinmeden” Ada’da çok büyük ilgi gördü. Televizyonda Eralp Adanır’ın yaptığı programlarla bu çalışmalarımızı daha da taçlandırıldı. 
            Bunun yanı sıra Mahmut hocayla benim çıkarmış olduğumuz üç dilli eserler şunlardır; 
1-Kıbrıs Rum Halk Edebiyatı’nda Türkler İçin Yakılan Ağıtlar (Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca).2006.  Bu eser 2020 yılında genişletilerek 2.Baskısı yapıldı. Bu eser Kıbrıs Yazarlar Birliği’nin iki toplumu gençlik yarışmasında gençlere ödül olarak dağıtıldı.
2- Karşılaştırmalı Kıbrıs Türk ve Rum Masalları (Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca).2007. Bu kitabın 2.Baskısı 2010 yılında tekrar yapıldı. 
3- Kıbrıs Türk ve Rum Halk Edebiyatlarından Örnekler (Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca). 2010.
4- Karşılaştırmalı Kıbrıs Türk ve Rum Düğünleri(Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca).2010. Bu kitabın 2. ve 3.basımları 2012 yılında tekrar yapıldı.
5- Kıbrıs Yaşamına Işık Tutan Ağıtlar, Cilt II (Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca).2012.
Ayrıca Mahmut İslâmoğlu hocayla birçok yurtiçi, yurt dışında; konferans, panel, seminer, kurs, imza gününe katıldık, yıllarda Kıbrıs Türk Yazarlar Birliğinde birlikte olduk, ülkemiz yazın sanatını tanıtmaya çalıştık ve bunun karşılığında birçok da ödül aldık.
            Birbirimizden çok şeyler öğrendik, zaman zaman bazı fikir ayrılıklarımız olmasına rağmen hiçbir zaman karşılıklı saygımızı yitirmedik. Yukarıdaki eserleri her gün günde en az 3-4 saat benim evimde çalışarak yazdık. Derleme ve araştırmalarımız ise yıllarca süre geldi. Hala daha derlediklerimiz kâğıda dökmeyi beklemektedir. Bu eserlerin özellikle Rumcalarının çevrisini Mahmut hocanın mükemmel Rumca bilgisi ile gerçekleştirdik.  Eski Kıbrıs Rumcası, Rumlar arasında da o kadar unutuldu ki hocanın derin entelektüel bilgisiyle bu boşluğu doldurduk.  Kısaca bugüne kadar halkbilimi alanında iki toplumu bu kadar derinlemesine inceleyen kimse olmamıştı. Bizler bu alanda öncü olmanın gururunu yaşarken, eserlerimize olan ilginin hala daha devam etmesi bizleri mutlu etmektedir. 
            Hocanın derlemeler sırasında anlattığı anekdotlar, fıkralar çok güzel ve anlamlıdır. Onun her konuya mutlaka bir fıkrası veya şiiri vardır.  2010 yılında yayımladığı “Pamuk Çiçekleri” şiir kitabı mutlakta okunmalıdır.
Hocanın diğer bir özelliği ise çok iyi yemek yapması veya nasıl yapıldığını bilmesidir. Zaman zaman Kıbrıs’ta çıkan yemek kitaplarını okurken bulduğu hatalar küçümsenmeyecek kadar az değildir.  “Luana’nın ne olduğunu bilmeyen bile bu konuda kitap yazıyor”diyerek bizleri hep güldürürdü. 2013 yılında çıkardığı “Geleneksel Kıbrıs Türk Mutfağı” kitabı her Kıbrıslının evinde bulundurması gereken önemli bir eserdir.
Hocanın evine giderseniz,  yemek yemeden evde dışarıya çıkamazsınız eşi Firdevs (Firdevs teyze, ülkenin ilk eğitimli hemşiresi olup yıllarca hastanenin Başhemşireliğini yapmıştır. Toplumda çok büyük bir saygınlığı vardır. Şimdi kuşaklar tanıyıp, bilmese de!) teyzenin misafirperverliği ise hocadan aşağı kalır değildir. Hatta bazı günler o beni arar sevdiğim bir yemek yapmışsa payımın ayrıldığı söylerdi. Annem gibi sevdiğim Firdevs teyzeye Allahtan rahmet dileriz. Yeri doldurulamaz.
Hoca karakter olarak çok sakin ve zeki biridir. Müthiş bir ezber yeteneği vardır.  Edebiyatçılardan yeri geldiğince hemen ezbere bir şiir sizlere okur. Çok disiplinli çalışır, paraya önem vermez ama har vurup harcamaz da hocanın asla kredi kartı olmamıştır. Bilgisayarı hiç bilmez tüm notlarını el yazısıyla yazar verir. Yanlış bir şey gördüyse hemen müdahale eder, sinirlenir ve kızar. Bunun dışında centilmen birisi olarak yaşamına devam eder, terzilikten gelen titizlikle hazır takım hiç giymedi. Benim takım diktirmem onun sayesinde olmuştur. Bana iyi bir kumaş ne olduğu, kumaşçılarda hoca göstermiş beni Rahmetli İrfan usta ve Osman amcayla o tanıştırmıştı. “İyi takım iyi bir kitap gibidir, adamın üstünde şiirdeki kalıplar gibi oturacaktır” der.
Hoca için yazılacak çok şey var. Onun insani tarafı ve babalığı asla unutulamaz. Benim iyi günümde de kötü günümde de hep hoca yanımda olmuştur. Onun bu iyiliğini asla ödeyemem. Hayırlı yaşlar Sayın hoca nice sağlıklı yıllar dilerim.
 

YILLARIN GÖTÜRDÜĞÜ
 
Saçlarıma ak düştüğü günde
Dönüp de bakınca arkama
Gözlerime ben de
İnanamadım
Birçok şey artık
Durmuyor eski yerinde
Ne gençliğim
Ne eski heyecanım....
Değişmeyen
Bir  tek adım.
Tümü mazide kaldı
Gençliğimi yıllar aldı
Dinçliğimi seneler
Hatırlayamadığım
Daha neler, neler
Artık hayal oldu.
Bir zamanlar
Hayat doluydu
Bakışlarım.
Ebedi bahardı
Yazlarım
Kışlarım.
Kısacası
Uçan
Kuşlar gibiydim.
Ne sıkıntım
Ne bir derdim
Vardı.
Yıllar
Gençliğimi aldı
Seneler dinçliğimi
Her doğum günüm
Sevinç değil artık
Melal oldu.
İçimden gelmiyor
Kutlamak.
Çok iyi bilmekteyim
Bu kutlamalar
Gün gelip
Son bulacak
Ve artık
Kutlanacak
Hiçbir şey
Amma hiçbir şey
Kalmayacak.
Kabrimde
Belki bir hece taşı.
Üzerinde
Lillahil fatiha
Yazacak.
 
23 Ocak 2006-03-12 Pazartesi
 
 
Moderin Yaşamımız
 
Bakla zar zor girerdi
Eskiden tencereye
Bazen torba asardı
Dedeler pencereye.
 
                                    Düşünün a dostlarım
                                    Nerden geldik, nereye.
 
Torun acımaktaymış
Beyaz saçlı nineye
Çamaşır yuymak için
Gidermiş ta dereye.
 
                                    İnsafla düşünelim
                                    Nerden geldik,nereye.
 
Eve ütücü gelir
Ütü ütülemeye
Çocuklar kreşte başlar
“Day day” emeklemeye.
 
                                    Şükredip düşünelim
                                    Nerelerden, nereye.
 
Torun Mersedes ister
Binemiyor Reno’ya
Halbuki dedeciği
Baftan gelirdi yaya
 
Saçlar bir mop misali
Üstünde türlü boya
Şükredelim diz çöküp
Şükredelim Tanrıya
 
Berberlerin yerini
Kuaför alıverdi
Şimdiki bayanların
Saçı en büyük derdi.
 
Manikürcü yetmiyor
Pedikür de gerekli
Ayaktaki tırnaklar
Bakarsın tümden renkli.
 
Saçlar bazen meçlenir
“Şimdi modadır” denir
Maaş yetmediğinde
Bankalardan istenir.
 
Elde kredi kartları
Bulundurmak modadır
Bütçe açık verince
Günah artık ondadır.
 
Krediler yetmeyince
Vatandaş bir hoş olur
“Veresiye içenler
İki kez sarhoş olur.”
 
Çok evde yemek pişmez
“Fast food” moda olmuştur
Kentlerin sağı, solu
Lokantayla dolmuştur.
 
Dağıtırlar habire
Evlere yemekleri
Kebapları köfteyi
Çeşitli börekleri.
 
Bayram ederdi dede
Bulunca kelle, paça
Torun uçakla gider
İstanbul’daki maça.
 
Hocalığımız nüksetti
Biz vaaza başladık
Toplumun çok yanını
Pervasızca taşladık.
 
“Lâle Devri” yaşıyor
Ülkemin insanları
Dilerim uzun sürsün
Bu tür saltanatları.
 
3 Ocak Pazar Akşamı 2010
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.