05.02.2023 tarihinde Güney Kıbrıs’ta ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılması hedeflenirken adaylar, seslerini Kıbrıs sorununa siyasi çözüm konusundaki görüşlerini dile getirmeye başladılar!.
2023’te Güney Kıbrıs’ta gerçekleşecek ‘sözde’ Kıbrıs CumhuriyetiCumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak olan bağımsız aday AchhileasDemetriades, Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili yayınladığı düşüncelerinde 16 Ağustos 1974’ten beri kapalı bulunan Maraş’ın mutlaka açılmasının ve eski sahiplerine iadesinin elzem olduğunu vurguladı.
Diğer yandan; Güney Kıbrıs’ta yaşayan Akademisyen, yazar ve siyasetçi Prof. Dr.NiyaziKızılyürek; Kıbrıs’ta siyasi çözüm çabalarının başarısız olması halinde Kuzey Kıbrıs’ın, Türkiye Cumhuriyetinin himayesine gireceğini öne sürdü ve ekledi: “Çözüm olmazsa Kıbrıslı Türkler yok olur.” Dedi.
Kıbrıs Türk Halkı olarak çok iyi bilmeliyiz ki bu değerlendirme bu çok ama çookk yanlış bir değerlendirmedir. Kıbrıs’ta çözüm 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile gerçekleşmiştir.
Yine çok iyi bilmeliyiz ki; Rum liderliğinin hedeflediği Federal Birleşik Kıbrıs’ta, Kıbrıs Türk halkı ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmaktan, Batı Trakya Türk halkı gibi ‘azınlık’ haklarına razı olmaktan asla ve asla kurtulamaz. Bunu çok ama çookkk iyi bilmeliyiz. Kıbrıs Türk halkının Girit misali yok olmasına giden yol asla açık tutulamaz.
Yine çok iyi bilinmelidir ki; iki bölgeli, iki toplumlu federal çözüm başkadır. İki bölgeli, iki toplumlu toplumsal egemenliğe, siyasi haklarımıza, self-determinasyon haklarımıza, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne sahip çıkmak başkadır!.
Gelinen noktada; yıllardan beridir, Kıbrıs Türk Halkının hedeflediği gerçek bir eşitlik ve egemenlik temelindeki bir siyasi çözüme Rum liderliğinin ısrarla ‘Hayır’ demesi nedeniyle ulaşılamadığı kabul edilmelidir. Geriye dönüp baktığımızda Rum-Yunan ikilisinin olası bir siyasi çözümde Enosis’e giden yolun her zaman için açık olmasını hedeflediği çok açık ve nettir.
Günümüzde her vesile ile Rum liderliği,7 Temmuz 2017’de Crans Montana’da 5+BM görüşmelerin sona erdiği noktadan yeniden başlamasını hedeflemektedirler. Bu asla mümkün değildir çünkü çok iyi hatırlardadır; o günde Rum-Yunan ikilisi Garanti Antlaşmalarının iptal edilmesini ve Türk Askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini şart koşmuştu. Bu gerçekleşmeyince de 7 Temmuz 2017 sabahının erken saatlerinde 03.30’da Crans Montana Otelini terk etmişlerdi.
O günde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon Görüşme Süreci Bir Kez Daha Başlamamak Üzere Sona Ermiştir” demişti.
Ne yazık ki; gelinen noktada günümüzde hala daha KKTC’de federasyonu hedefleyen CTP ve diğerleri çok iyi bilinmelidir ki Rum’un hedeflediği Federasyon’a ‘evet’ demek intihar etmekle eşdeğerdir. Çünkü, Rum-Yunan ikilisinin olası bir siyasi çözümde öncelikli hedefleri Garanti Antlaşmalarının iptalini ve Türk Askerinin adadan çıkışını sağlamaktır.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Eşit uluslararası statümüz ve Kıbrıs Türk halkının en az Rum halkı kadar egemen olduğu kabul edilmeden müzakere sürecinin yeniden başlaması söz konusu olamaz” diyor. Doğru söze ne denir?
Çok iyi bilinmelidir ki Rum’un hedefi gerçek bir Federasyon değildir. Hedefleri olası bir federasyonu Enosis’e basamak yapmaktır. 3 Şubat 2020tarihli Halkının Sesi gazetesinin 10. Sayfasında Rum liderliğinin federasyon çözüm modeline bakışını yansıtan haberde şöyle deniliyordu: “Federasyon İntihar Olur”!..
Konu haberde; İki bölgeli, iki toplumlu Federasyonun Rum halkı için siyasi intihar olacağı iddia ediliyordu. Kıbrıs’ın etnik iki toplumun stratejik istikametlerindeki ciddi ayrılıklar nedeniyle ortak federal bir devletin ortak kararlar alamayacağı; bu nedenle iki bölgeli , iki toplumlu federasyonun “kağıttan kule gibi yıkılacağı” öne sürüldü.Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Fileleftheros analiz haberinde Rum halkının, Annan Planı’nın sunulmasıyla ne olduğunu tamamen anladığı ve 2004’te büyük çoğunlukla reddettiği iki bölgeli, iki toplumlufederasyonun, aslında iki eşitetnik devletçikten ve bunların üzerinde iki toplumdan ortak karar almaları gereken yetkililerin yer aldığı bir merkezi ortaklık olan federal hükümetinden ibaret olduğunu yazdı.
“Ancak böyle bir yapı kağıttan kule gibi yıkılacak çünkü ortak federal hükümet, Kıbrıs’ın iki etnik toplumunun stratejik istikametlerindeki ciddi ayrılıklar nedeniyle ortak karar alamayacak. Nihayetinde özerk işleyecek iki etnik devletçik kalacak. Kıbrıs Cumhuriyeti bu eşitlemede iç Helen devletçiğine indirgenecek. Böyle bir ‘çözüm’ dağılacak ve çökecek”.
Konu haberde , BM Genel SekreteriGuterres’in 2019’da , Berlin üçlü görüşmesi çerçevesinde açıkladığı üzere görüşülmekte olan çözümün;a)Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM ve AB üyesi , uluslararası tanınmış bir devlet olmaktan , içRum devletçiğine indirgenmesini ,b)KKTC’nin yasal ve eşit devletçiği olarak meşruiyet kazanmasını,c)Birleşik Kıbrıs Federasyonu adıyla yeni bir ortaklık kurulmasını,d)Merkezi federal hükümetin kararlarını ortaklaşa almasını öngördüğüne işaret edildi.
Konu haberde“Tek bir seçeneğimiz var, o da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin idamesidir. Kıbrıs sorununda artık şu net siyasi pozisyonlarımız olmalı: İki bölgeli, iki toplumlu federasyondan vazgeçme, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını ilanihaye güçlendirme, Yunanistan’ın sürekli desteği ile savunmamızıciddi şekilde güçlendirme, bizimle ayni çıkarları bulunan Fransa ve İsrail gibi güçlü dost ülkelerle enerji, askeri ve savunma ittifakları kurmaktır” deniliyordu
Netice itibarıyla Rum-Yunan ikilisi federasyon çözüm modelini hiç ama hiç benimsememiştir ama KKTC’de bazı aşırı solsiyasi partiler hala daha ‘Federasyon’ diyor başka bir şey demiyor!.
Unutmayalım ki 1972’de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit çok iyi niyetlerle federasyon çözüm modelini dile getirdiği için Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides arasında devam eden görüşme süreci, Klerides’in görüşme masasını terk etmesi sonucu başarısızlıkla sonuçlanacaktı..
Yine 30 Haziran 2022 tarihi yazılı basımızda yer alan Rum Politis Gazetesinin haberinde “Fuat Oktay, Kıbrıs Halkına daha fazla saygı göstermeli” başlıklı haberde “Kıbrıs halkına, ölenlere, kayıplara ve ‘İşgal’ yüzünden göç eden Rumlara daha fazla saygı göstermesi gerektiğini” söyledi.
Unutmayalım ki geriye dönüp bakacak olursak Rumların 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak 1 Mayıs 2004 itibarı ile AB’ne üye olduğu günde yaşadığı heyecanla Kıbrıs’a gelişinde Yunan Başbakanı Simitis“Enosis gerçekleşti” diyecek kadar ileri gitmişti.
27 Eylül 2021 tarihi yerel yazılı basınımızda yer alan habere göre; Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos; “Kıbrıslı Türklerin, Rum çoğunlukla ayni haklara sahip olamayacağını” iddia etti.
Sonuç olarak; Yıllardan beri Federasyon temeline dayalı olarak yer alan görüşme sürecini Rumlar; Adanın tek egemenlik adı altında Rumların hakimiyetine geçmesine yönelik bir tezgah olarak görmüşlerdir. Rum liderliğinin hedefi olası bir federasyon çözümü ile Enosis’e giden yolu açmaktır.
Kıbrıs Türk Halkının çok büyük bir çoğunluğu Federasyon çözümüne kesinlikle ‘Hayır’ diyor. Kıbrıs Türk Halkı bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak azminde ve kararındadır. Kıbrıs Türk Halkının Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden asla ve asla taviz vermesi söz konusu olamaz.
Kıbrıs Türk halkının hedefi egemen eşitlik temelinde bağımsız ve egemen iki devletin işbirliği çerçevesinde yan yana yaşayan iki devletli siyasi çözüm gerçekçi bir çözümdür. DEVAM EDECEK