banner913
banner932
banner1032

İSİAS DAVASINDA ÖLÜMÜNE BİR MÜCADELE VERİLİYOR


Osman GÜVENİR

Osman GÜVENİR

Okunma 30 Nisan 2024, 14:45

İsias davasının duruşması, 26 Nisan 2024’teydi.  Nerdeyse bütün Kıbrıs oraya akmış ve bir çıkarma yapmışlardı Adıyaman’a.  Ölen çocuklarımızın aileleri, öylesine bir organizasyon içinde adalete yön veriyorlar adeta.  Mahkemeye doğru yolu göstermeleri ve yön vermeleri, bence “torpil mekanizmasını işletmeyin” der gibiydi.   Bu konuda birşey söylemek istemem ama, geçmişte bunları çok okuduk Türkiye gazetelerinde.  O nedenle yargıçları suçlamak istemem.
            Yeniden görülen davada, pekçok bilirkişi veya bilirkişi raporları dinlendi.
            Kıbrıs’tan bütün çocuklarımızın aileleri güçlü mesaj vermeleri için, kendilerine ölen çocuklarımızın resimlerini taşıyan siyah T-şörtler giydiler ve adeta bir formasyon içinde protestolarını yaptılar.
            O görüntü ve meşaleli yürüyüşler, bana Muhteşem Yüzyıl filmindeki idam infazcılarını hatırlattı.  Özellikle Muhteşem Yüzyıl dizisinin Süleyman’ının, kendi oğlunu cellat grubuna katletmesi gibi.  Dehşet verici bir sahneydi.
            O acılı insanların çocuklarının resimlerini taşıyan pankartları Adıyaman Üçüncü Ceza Mahkemesi’nin önündeki duvara asarken, adeta yüreğim parçalandı diyebilirim. Allah kimseye böyle acı vermesin.
            KKTC Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da oradaydı.
            Bir hukuçu ve hukuk sistemimizin toplu halde bütün hukukçularımızı temsil eden Hasan Esendağlı şöyle konuştu BRT’ye verdiği mülakatta.
            “Bilirkişi raporu  hayati önem taşıyor.  Bu rapor bir delil niteliğindedir.”
Hasan Esendağlı BRT Muhabiri Levent Kutay’la yaptığı açıklamalarda gayet objektif ve gerçekçiydi.  Bu davada yapılacak olanları uzun uzun anlatmıştı Hasan Esendağlı.
            Alınan karara göre, tutuklu sanıkların tamamının tutuklu kalmaya devam etmelerini, İsias Otel binasıyla ilgili yeni bilirkişi raporu hazırlanmasına ve duruşmanın 12 Haziran 2024’e kalmasına karar verdi.
            Bubun adı mahkeme.  Yani adalet.  Yargıç davayı o tarihe ertelemişse yapacak birşey yok.  Demek o tarihte yine yol göründü Şampiyon Meleklerin ailelerine.
            Otel sahibi şöyle demiş mahkemede:
            Mimarlarım ve hesap uzmanlarım işlerini çok doğru yapıtılar. Her türü malzemeyi fazlasıyla kullandım.  Ben suçsuzum.”
            Otel sahibinin sözlerine cevaben ben de bazı sorular sorayım kendisine.
            “Şayet mimarlarınız ve hesap uzmanlarınız işlerini tamam yapsaladı bu kadar insan ölür müydü?  Mimarlarınızın işleri tamasa binadan alınan örnekler neden ufam ufal oldu?  Birleştirdiğiniz iki apartmanı otele çevirirken, lobi yapmak için neden sütunları kestiniz?  Bu mu sizim mimarların ustalığı?”
            Bu soruların karşılığı olarak otel sahibinin müebbet yemesi lazım.  Hatta öve öve yerlere göklere sığdıramadığı mimar ve hesap uzmanlarının, mutlaka diplomalarının ellerinden alınması gereki.  Bu araştırmayı da yapıyor mu mahkeme?
            Bakınız!
            Türkiye’de diğer illerde de pek çok ev yıkıldı ve pek çk can gitti Adıyaman’daki gibi.  Bugüne kadar Şampiyon Melekler’in aileleri gibi giden canların nedenlerini sorgulamadı ve dava da açmadı.  Hep “Allah’ın takdiri” dedi insanlar.  Dğer depremler de sorgulanırsa iyi olacak.  Bütün binalar neden yıkıldı?
            Adıyaman’daki fotoğrafçı dükkanı dimdik ayakta kaldı.  Niçin?
            Çünkü adam, inşaatın emrettiği kuralları uyguladı.  Çimentosunu, harcını ve demirini ona göre koydu.  Neden o binada ölen olmadı?  Bundandır.  Yani hırsız mimarlar ve müteahhitler yüzünden.
            Bence Şampiyon Melekler davası, bütün Türkiye’ye hem ibret olacak, hem de bir emsal.  Yargıç kimsenin gözünün yaşına bakmadan karar verir ve artık kimsenin canının yanmaması için davayı adil ve gerçekçilik ilkesi çerçevesinde verirse, sadece Şampiyon Melekler’in ailelerini rahatlatmayacak.  Milyonlarca insanın sağlıklı binalarda hayat sürmesine ışık tutacak.
            Bazen düşünüyorum...
            İstanbul’da Adıyaman gibi bir deprem olursa, taş taş üstünde kalmayacak.  O nedenle şimdiki siyasileri suçlamak, normal olmaz.
            Diğer illerde meydana gelen depremleredeki binalarda tahmin edemeyeceğimiz kadar malzeme hırsızlığı yapılmıştır.  Pek ok binanın İsias Otel’deki gibi zemindeki sütunlar kesilmiştir.  “İşte Türkiye budur” demeye dilim varmıyor ama bu bir gerçek.
            Yalova depreminde meydana gelen yıkımlarda da görmüştük. Hatta  sütunların içinden çimento kağıtları çıkmıştı yer kaplaması için.
            Şayet bir insan önemli bir kaza geçirir ve bel kemiği kırılırsa, artık yürüyemez.  Nerdeyse tekerlekli sandalyeye mahkum olur veya yatalak kalır.  Bu da ona benzer.  Sütun ve kolonların kesilmesi kadarsaçma ve yanlış olamaz.
            Bekleyip davanın sonucunu göreceğiz.  Bu önerilerimiz yerine ulaşacak mı?  Mimarların ve hesap uzmanlarının diplomaları sorgulanacak mı?  Ve daha nice sorumsuz insanlar...
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.