banner913
banner932
banner1032

Almanya, Kıbrıs sorununda tavizler istiyor

banner1020

Almanya’nın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Anke Schlimm, “Türkiye’deki seçimlerden sonra, bütün müdahil tarafların esneklik göstermesi ve ilerleyebilmemiz için taviz vermeye niyetli olması önemlidir” dedi

banner974
Almanya, Kıbrıs sorununda tavizler istiyor

banner971
Almanya’nın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Anke Schlimm, Politis’e Kıbrıs sorunu, Türkiye-Almanya ilişkileri, enerji ve PKK’lı Kenan Ayaz’ın iadesi konularına değindiği bir söyleşi verdi.
Gazetenin “Almanya Kıbrıs Sorununda Esneklik ve Tavizler İstiyor” başlığıyla aktardığı söyleşide Schlimm, Kıbrıs sorununda müzakerelerinin yeniden başlaması için müdahil tarafların cesaret ve arzusunun şart olduğunu belirterek, Almanya’nın Ada’daki herkesin birbirine güven geliştirmesine katkı koymaya ve yardıma hazır olduğunu söyledi.
Bu prosedürde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum topluları arasında güven inşa edilmesini önemli bulduklarını söyleyen Schlimm “müdahil tarafların istediği bu ise Almanya, BM himayesi altında müzakere sürecine destek vermeye hazırdır” dedi, özetle şunları ekledi:
“Son günlerde bana, eski Şansölye Angela Merkel’in Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasında rol oynayıp oynamayacağı sıklıkla soruluyor.  Adı Kıbrıs medyasında dile getirildiyse de Merkel’in ya da başka birinin adının, Şansölye Olaf Scholz ile Başkan Hristodulidis’in görüşmesinde görüşülüp görüşülmediği yorumunu yapamam.”
Schlimm “Almanya iki toplumlu programların iki toplum arasında güven inşa edilmesinin önemine inanır” dedi ve bu noktada Almanya’nın desteklediği ve desteklemeye devam edeceğini söylediği “Imagine” ve “Songbird” programlarına atıfta bulundu. Schlimm iki toplumun ticaret aracılığıyla yeniden yakınlaşması fikrinin birçok kez başarı ile denendiğini, dolayısıyla dikkatini, iki tarafın şirket ve girişim birlikleri arasındaki teması kolaylaştırmaya verdiğini anlattı.
Gelecekte BM’nin katılmadığı, AB’nin aktif katıldığı müzakereler olup olamayacağı sorulan Schlimm “Tekrar vurguluyorum. Almanya Kıbrıs sorununa BM parametrelerine dayanan kapsamlı bir çözüme bağlılığını sürdürüyor. İki devlet çözümü kabul edilmez” dedi, özetle şunları söyledi:
“Başkan Hristodulidis hükümetinin, AB’nin çıkmazın çözülmesine daha aktif ve özlü katılım sağlaması önerisini sundu. Türkiye’deki seçimlerden sonra, bütün müdahil tarafların esneklik göstermesi ve ilerleyebilmemiz için taviz vermeye niyetli olması önemlidir. Gelecek adımları ve BM’den ve AB’den beklentilerin neler olduğunu daha iyi anlamayı bekliyoruz. Almanya Kıbrıs sorununun çözümünü, bunun da ötesinde, Doğu Akdeniz’de iyi komşuluk ilişkilerini destekliyor. Bölgedeki sorunlar ancak diyalog ve uluslararası hukuk yoluyla çözülebilir.  Şansölyemizin de dediği gibi bu Kıbrıs ile Türkiye ilişkileri için de Avrupa’nın tamamı için de geçerli.”
Schlimm, Almanya ile Türkiye’nin ikili düzeyde ve NATO müttefikleri olarak çok yakın ortaklık ilişkileri olduğuna işaret ederek ikili ilişkilerinin yegâne unsurlarından birinin de Almanya’da, kökleri Türkiye’de bulunan 3 milyon kişi yaşıyor olması olduğunu kaydetti.
Schlimm şöyle devam etti: “Yakın ortaklar olarak Türk halkı, yıkıcı depremlerin sonuçlarının göğüslenmesinde sürekli yardım ve desteğimizi hesaba katabilir. Almanya ve Türkiye, görüşlerimizin farklı olduğu konular da dâhil geniş bir konu yelpazesinde açık ve samimi diyalog yürütüyor Almanya, Türkiye ile görüşmelerinde Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm için tam bağlılığını vurguluyor. Bunun paralelinde, bütün müdahil tarafların BM himayesi altında prosedürün yeniden canlanması için esneklik ve siyasi taahhüt vermesi gerekir.”
Almanya’nın Doğu Akdeniz’deki doğal gaz faaliyetlerini nasıl algıladığı ve enerjinin daha büyük bir bölgesel birlik için katalizör olup olamayacağı sorusuna karşılık, doğal gazı geçici bir fosil yakıt gördüklerini söyleyen Schlimm ,doğal gazı, ekonomilerini karbondan tam bağımsız hale getirmek için bir köprü olarak kullandıklarını vurguladı. Schlimm Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte yaşananları hatırlatarak “sonuç olarak Almanya’da ve Avrupa’nın büyük bölümünde doğal gazı planlanandan çok daha erken terk edeceğiz” dedi.
Doğu Akdeniz’den gelen doğal gaz konusunda: orta vadede, bölgeden gelen LNG için yeşil enerjiye geçiş dönemlerine bir yardımcı rol görüyoruz” diyen Schlimm, özetle şöyle devam etti:
“Ancak Batı Avrupa’da doğal gaz için biçilen zaman sınırının bir yatırımcıyı bu konuda büyük altyapılara yatırım yapmaya ikna edeceğinden kuşkuluyum. Doğu Akdeniz doğal gazının geleceği, özellikle keşfedilmesi perspektifinde müdahil devletlerin, piyasaların ve diğer piyasa unsurlarının bu kaynakların enerji güvenliği, sürdürülebilirliği ve bereketine katkı koyacak şekilde yeniden değerlendirmesi gerekir. Doğu Akdeniz doğal gazının şimdilik tek başlarına olan uluslararası enerji ağırlık merkezlerini bağlayacak ileri bir enerji altyapısı için gerekçe olacağı kabul edilebilir. Elbette enerjinin bölgesel iş birliğine ve dostluğa ve hatta Kıbrıs’a katalizör olabileceğine inanıyoruz. Bu çerçevede yenilenebilir enerji kaynakları çok önemli görünüyor. Enerji dönüşümü olabilmesi için enerji altyapıları, şebekeleri kurmalıyız ve güneş ve rüzgardan enerji üretme olanaklarına yatırım yapmalıyız. Sadece iki büyük interconnector’u örnek alın.”
Alman Büyükelçi “Doğu Akdeniz’deki doğal gaz projelerinin Türkiye’yi de kapsaması gerektiğine inanıyor musunuz?” sorusuna karşılık ise “Söylediğim gibi Doğu Akdeniz LNG’sine en iklimsel nötr olmamıza yani geç 2050’ye kadar bir geçici rol biçiyoruz. Ancak Doğu Akdeniz’deki doğal gaz kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için bu doğal gazı büyük ölçüde satın alacak bölgesel piyasalara ihtiyaç var. dolayısıyla, bölgesel doğal gaz piyasalarını araştırdığımızda iki büyük piyasa olarak Türkiye ve Mısır’ın ciddiyetle dikkate alınması gerekir.  Doğu Akdeniz doğal gazının ekolojik açıdan sürdürülebilir şekilde değerlendirilmesi söz konusu ise Türkiye ile iş birliği meselesi gündeme getirilmeli.”
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.