“Kültürel miras korunmalı”

Kültürel mirası koruma algısını güçlendirme, tahrip edilen, yok olan kültürel mirasa dikkat çekmek üzere “Uluslararası Yitip Giden Kültürel Miras Sempozyumu” düzenlendi.
İlki gerçekleştirilen Sempozyum, Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi, Kültürel Mirası Koruma ve Araştırma Derneği (KÜMAD) ve Alashia Terracotta Sanat Topluluğu iş birliğinde dün ve bugün Acapulco Resort Convention Spa Hotel ev sahipliğinde yapılıyor.
Tahrip edilen, yok olan kültürel mirasa dikkat çekmek, kültürel mirası koruma algısını güçlendirmek amacıyla düzenlenen “Uluslararası Yitip Giden Kültürel Miras Sempozyumu”nda konuşan paydaşlar kültürel mirasın korunmasının önemine dikkat çekti.
Bu çerçevede işbirliği yapılmasının önemine değinilen konuşmalarda, kültürel mirasın evrensel değerine vurgu yapıldı.
Açılışta konuşan Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz, özellikle devlet yetkilileri tarafından etkinliğe gösterilen ilgi ve katılımın kültürel mirasa sahip çıkılmasında ilk adımın atıldığının bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Mustafa Tümer de kültürel geçmişe yolculuk yapılacak bu sempozyumda araştırmacıların önemli sunumlar yapacağını kaydetti.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Lefkoşa Ofisi Koordinatörü Havva Pınar Özcan Küçükçavuş da, kültürel mirasa ilişkin her türlü projeye destek vermeye gayret eden TİKA’nın, Balkanlar, Orta Asya, Moğolistan gibi bölgelerde birçok eseri ayağa kaldırdığını ve dünyanın dört bir yanında kültürel iş birliği projelerini desteklediğini kaydetti.
TİKA’nın Gazimağusa ve Lefkoşa’daki tarihi eserlere yönelik ve birçok el işinin devamının sağlanması için yaptığı çalışmalara değinen Küçükçavuş, “Bu adadaki tarihi dokuya ve kültüre ait ne varsa sahip çıkan projelere biz de destek olmaya gayret ediyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Vekili ve Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre de, kültürel mirasa sahip çıkmanın, onu yaşatmanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemine vurgu yaptı, tarihten ve kültürden asla utanılmaması, onlarla övünç duyulması gerektiğini kaydetti.
Töre, ataların eserlerinin, yaşam biçimlerinin, kültürlerinin sergilenmesinin önemine dikkat çekerek, ülkedeki Hala Sultan Tekkesi, Hz. Ömer Tekkesi, Kırklar Türbesi, Lüzinyan Evi gibi miraslara değindi.
"Mevcut eserlerin KKTC yetkililerin yanında, Vakıflar İdaresi, ülkede faaliyet gösteren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Ayhatun Ateşin gibi ülke sanatçılarının çalışmaları sayesinde korunmakta olduğunu" belirten Töre, Milli Arşive giren tüm hususların ülke için büyük önem arz ettiğini dile getirdi.
Son zamanlarda, özellikle gençler arasında, tarihe “utanılacak bir şeymiş gibi” bir yaklaşım olduğunu söyleyen ve bu konuda eleştirilerde bulunan Töre, “İnsan tarihi ve ecdadını bilmeli” dedi.
Bugün yapılan çalışmanın başarılı olacağına inanç belirten Töre, Vakıflar İdaresinin Osmanlı Dönemi’ne dair yaptığı çalışmalar sayesinde bugün Maraş’ın Vakıf malı olduğu konusunun, yavaş yavaş herkes tarafından kabul edilmeye başlandığını  söyledi.  
Bu noktada çalışılması ve gayret edilmesi gerektiğini kaydeden Töre, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Tarihimizi bilmezsek, geleceğimizi de şekillendiremeyiz. Mutlaka bir gün, aldanma, yanılma noktasına düşeriz. Tarihi mirasların yitirilip gitmemesi için nereden başlarsak kardır diye düşünmemiz lazım. Mutlaka kurtaracağımız şeyler vardır ancak uğraşmazsak yitirilip giderler. Biz nesilden nesile milli kültürümüzü, mirasımızı, medeniyetlerin Kıbrıs’ta bıraktıklarını bilmemiz, görmemiz ve aydınlatmamız gerekir..”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar da, bir toplumun devamlılığının ancak kültürel mirasa sahip çıkmakla mümkün olduğuna işaret etti.
Kültürel miras konusunda duyarlılığı artırmanın, hem devletin hem toplumun sorumluluğunda olduğunu belirten Sibel Tatar, “Bunu başaran ülkeleri hep hayranlıkla izlemişimdir” dedi, tarihten örnekler verdi.
“Kendimi bildim bileli, nice uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan doğduğum toprakların, kültürel mirasının zenginliğinin farkındayım.” diyen Tatar, kültürel mirasın korunması, keşfedilmesi, tanıtılması ve yeniden canlandırılması için uzmanlarla birlikte hayata geçirdiği projelere değindi.
Bunlardan en önemlisinin “İpeğin Kuzey Kıbrıs’ta Yeniden Doğuşu” projesi olduğunu kaydeden Tatar, ipeğin dünyada yüzyıllar boyu önemini korumuş bir ürün olduğunu dile getirdi, Kıbrıs’ta da ipeğin tarih boyu en çok kıymet verilen en çok gelir sağlayan ürünlerden olduğunu ifade etti.
Kapılar ve sandıklar üzerine kitap çalışması sürdürdüklerini de dile getiren Sibel Tatar, baharda bu konuda hazırlanan kitabın lansmanını gerçekleştireceklerini belirtti.
Kıbrıs mutfağının çok zengin bir mutfak olduğunu ancak yeteri kadar değerlendirilmediğini de dile getiren Tatar, bu yönde yaptıkları çalışmaları anlattı. Alanında uzman üç önemli isimle, Lüzinyan mutfağından yemeklerin dahi olduğu bir yemek kitabının lansmanını mayısta yapacaklarını kaydeden Tatar, 140’ın üzerinde tarif içeren kitabın kaliteli bir arşiv çalışması olacağını belirtti.
Turizmin ülke için önemli bir ekonomik kaynak olduğunu, dolayısıyla kültürel mirasa sadece kültürü yaşatmak adına değil ekonomik açıdan da bakmak gerektiğini söyleyen Tatar, dünya mirasının da parçası olan bu kültür mirasına sahip çıkılmasının, bunun için müzeler açılmasının gerekliliğine işaret etti.
Ülkede 33 müze olduğunu, bunların dördünün kapalı olduğunu kaydeden Tatar, açık olan müzelerin ise en fazla 16.00’ya kadar açık olduğunu, Lefkoşa’daki müzelerin hiçbirinin hafta sonu açık olmadığını belirtti.
Alashia Terracotta Sanat Topluluğu adına konuşan sanatçı, küratör Ayhatun Ateşin, geçmişten emanet alınan, yerel neslin kökleriyle bağ kurma aracı, insanlığın ortak mirası olan kültürel değerlerin, telafisi olmayacak şekilde yitirildiğine dikkat çekerek, dünyanın neresinde olursa olsun bu değerlerin korunması gerektiğine vurgu yaptı.