banner913
banner932
banner1012

İki çocuk öksüz kaldı

banner1020

Covid-19 tedavisi gören ve geçtiğimiz Pazar günü hayatını kaybeden iki çocuk annesi 29 yaşındaki Adle Fırat, ardında gözü yaşlı bir eş ve iki küçük çocuk bıraktı

banner974
İki çocuk öksüz kaldı

banner971

 
Acil Durum ‘Pandemi’ Hastanesi’nde 31 Temmuz tarihinden bu yana Covid-19 tedavisi gören ve geçtiğimiz Pazar günü hayatını kaybeden iki çocuk annesi 29 yaşındaki Adle Fırat, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden en genç hasta olarak kayıtlara geçti. Eşi ve iki erkek evladı ile dört gözle bekledikleri kız bebeğine kavuşamadan hayatını kaybeden genç anne, ölümünün ardında gözü yaşlı bir eş ve boynu bükük iki küçük çocuk bıraktı.
Hastaneye yürüyerek giren ve tabutu çıkan Adle Fırat geride birçok soru işareti de bıraktı. Tedavi gördüğü hastanede 5 Eylül tarihinde sabahın erken saatlerinde hayatını kaybeden Fırat’ın cenazesi önceki akşam saatlerinde memleketi Urfa’ya gönderildi.
Adle Fırat’ın eşi Murat Fırat, eşinin 35 gün yoğun bakımda tedavi gördüğünü, herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığını ifade ederek, ülkedeki sağlık sistemini eleştirdi.
“2 çocuğum daha var. Onlar da annelerini bekledi, gelemedi. Belki yeteri kadar ekipman, cihaz, personel olmuş olsaydı bugün eşim hayattaydı” diyen Fırat, hukuki süreç başlatmayı düşündüğünü de aktardı.
Fırat, “Eşim bana hemşirelerin kendisiyle ilgilenmediğini, yanında insanların öldüğünü anlattı. Hep dert yakındı, şikayet etti. Mutsuz ve tedirgindi” diyen Fırat, “Yanında birçok insan öldü, psikolojisi bozuldu. Sonuçta kendisi 29 yaşında bir hasta… 2 çocuğu olan bir anne, böyle olmamalıydı” dedi.
Murat Fırat şöyle dedi:
“Ne yazık ki Kıbrıs’ta sağlık hizmeti sıfır noktasında, cihaz kapasitesi dünya standartlarının yüzde 50’si, yüzde 60’ında... Eşime bir operasyon yapılması gerekiyordu, bana cihazın Kıbrıs’ta olmadığı bilgisi verildi, inanamadım. Bu nasıl bir sağlık hizmeti? Peki dünyanın her yerinde bu cihaz var da neden burada yok? Belki de bu cihaz olsa, eşim hayatta olacaktı. Kalbe oksijen pompalayan bir cihazdı, bu cihaz adada yokmuş. Devlet hastanelerinde bulunmuyormuş. Belki özel hastanelerde vardı ama araştıramadık.
Eşim 35 gün yoğun bakımda kaldı. Sevk etmek istedik, izin verilmedi. Eşimin doktoru, sağlık durumunun iyi olmadığını, her şeye hazırlıklı olmamızı söyledi. Ama başhekimi aradığımda bana tam tersini söyledi, eşimin iyi olduğu yönünde bilgi verdi.
Eşime bakamadıklarını, Türkiye’ye sevk etmek istediğimi söyledim. Cihaz yoksa sorun olacaksa hastaneden çıkarmak, Türkiye’ye götürmek istedim. Bana eşimi iyileştirecekleri yönünde bilgi verdiler. Ama dediğim gibi ellerinde cihaz yok. Belki de o cihaz olsaydı eşim bugün hayatta olacaktı. Eşim normal servise çıkmamıştı. Entübeydi, ekstübe olmuştu. Toparlansaydı, normal servise çıkarılacaktı. Doktor, eşim normal servise çıkarsa, daha az ilgileneceklerini söyledi. Çünkü bütün doktorlar yoğun bakımdaymış. O yüzden oraya almadıklarını ifade ettiler. Ama onu bekle, bunu bekle derken eşimin psikolojik ve ruh sağlığı gitti, zaman kaybından hiçbir şey yapamadık.
 2 çocuğum daha var. Onlar da annelerini bekledi, gelemedi. Belki yeteri kadar ekipman, cihaz, personel olmuş olsaydı bugün eşim hayattaydı. Bunlar olmadığı için eşimi kaybettim, çocuklarım annesiz kaldı.
 Eşimin öksürük şikayeti vardı, doktora gittik. PCR testi yaptık, sonucu pozitif çıktı. Pandemi Hastanesi’ne geldik, kontrol ettiler, bizi eve gönderdiler. Evde 2 gün kaldık, durum daha da kötüleşti. 3. gün ambulans çağırdık, eve ambulans geldi. Bizi evden aldı, eşimi hastaneye getirdi. Eşim bana hemşirelerin kendisiyle ilgilenmediğini, yanında insanların öldüğünü anlattı. Eşim hep dert yakındı, şikayet etti. Hep mutsuz, tedirgindi.
Aile desteğimize ihtiyacı vardı. Normal servise alınabilseydi, o zaman eşim psikolojisi bozulmadan yanımızda olur, daha sağlam durabilirdi.
Yanında birçok insan öldü, psikolojisi bozuldu. Sonuçta kendisi 29 yaşında bir hasta… 2 çocuğu olan bir anne, böyle olmamalıydı.”
Öte yandan kız kardeşinin cenazesini teslim alan Mustafa Ekinci de, “Kardeşimi son kez eşi yoğun bakımda uzaktan gördü, çocuk gibi el sallamış” ifadelerini kullandı. Kız kardeşinin taburcu olmasını beklediklerini bir anda 2 saat ara ile farklı haber aldıklarını belirten Ekinci, “5 Eylül tarihinde saat 11.00’de durumunun iyi olduğu söylendi, aynı gün saat 15.00’de kaybettiğimiz haberi geldi, bu yük bize çok ağır geldi” dedi.
Mustafa Ekinci, kız kardeşi Adle Fırat’ın hastaneye yatışının ardından iki hafta içinde çok istediği 6 aylık kız bebeğini kaybettiğini belirtti. “Kardeşim, kız bebeğinin öldüğünü duyduğu gün kendini kaybetti” diyen gözü yaşlı abi kardeşinin bu haberle yıkıldığını ve acilen sezaryene alındığını kaydetti.
12 Aralık 1990 doğumlu olan iki çocuk annesi Adle Fırat’ın cenazesi önceki gün ailesi tarafından teslim alındı. Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği’nde tüm işlemleri tamamlanan talihsiz kadının cenazesi ailesi tarafından memleketi Urfa’ya götürüldü.
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.