Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, "Türkiye'nin AB'ye katılımı en karmaşık ve en fazla sorgulanan katılım. Ancak katılım gerçekleştiğinde, en faydalı, en anlamlı, en kıymetli üyelik olacak." dedi.
AB'nin 2004'te Güney Kıbrıs'ı üyeliğe kabul ederek hata yaptığını ifade eden Kaymakcı, "Bugün, AB oyunda hem hakem hem oyuncu. Bu nedenle Kıbrıs sorununa bir çözüm bulamıyorlar." dedi.
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından 9 Mayıs Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında "Türkiye AB ilişkileri Konferansı" düzenlendi.
Kaymakcı, programa katılan öğrencilerle AB konusunda 9 soruluk interaktif anket yaparak, onların AB konusundaki görüşlerini aldı.
AB'nin Türkiye'nin en büyük pazarı olduğuna değinen Kaymakcı, Gümrük Birliğinin güncellenmesi gerektiğini dile getirdi.
Kaymakcı, Türkiye'nin içinde bulunduğu bir AB'nin, Müslüman dünyaya daha kolay ulaşabileceğini belirtti.
AB'nin 2004'te Güney Kıbrıs'ı üyeliğe kabul ederek hata yaptığını ifade eden Kaymakcı, "Bugün, AB oyunda hem hakem hem oyuncu. Bu nedenle Kıbrıs sorununa bir çözüm bulamıyorlar." dedi.
Kaymakcı, "Türkiye'nin üyeliği çok uzun sürdü. Bu senaryo, başka ülkelerde görülmedi. Diğer ülkeler için AB'ye girmek daha kolaydı. Onların Avrupalılığı, boyutları, dinleri sorgulanmadı, ama bizim durumumuzda sorgulandı. Bu normal çünkü bizim bazı farklılıklarımız var ancak bu farkılıklar renk, çeşitlilik olarak görülmeli." diye konuştu.
Türkiye'nin katılım sürecinin AB ve Türkiye'den dolayı uzadığını anlatan Kaymakcı, şunları söyledi:
"Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'nin AB'ye katılımı en karmaşık ve en fazla sorgulanan katılım. Ancak katılım gerçekleştiğinde, en faydalı, en anlamlı, en kıymetli üyelik olacak. Türkiye'yi AB üyeliği seviyesine getirelim. Türkiye, herhangi bir ülke tarafından engellenirse sorun olmaz. Bunun olacağını sanmıyorum. Eğer Türkiye'yi bu noktaya getirirsek üyelik olur. Çünkü bu bir şart ve kazan-kazan durumu."
"AB'DEKİ ÇOĞU ÜLKENİN TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİNİ DESTEKLEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Erasmus'un AB'nin başlattığı en başarılı programlardan biri olduğunu dile getirerek, Avrupa Komisyonunun geçen yıl programın bütçesini ikiye katlamayı önerdiğini hatırlattı.
Erasmus programının sadece insanların farklı ülkelerde öğrenim görmesi, çalışması anlamına gelmediğini anlatan Berger, onbinlerce Avrupalı öğrencinin Türkiye'ye geldiğini ve Türk öğrencilerin de Avrupa ülkelerine gittiğini kaydetti.
Berger, Türkiye-AB ilişkilerine değinirken "Hepimiz biliyoruz ki katılım süreci şu anda durdu. Devam eden müzakere ve herhangi bir fasılda yükümlülük bulunmuyor. Bu, bittiği, sona erdiği anlamına gelmiyor. Avrupa Parlamentosuna 1 ay önce katılım sürecini durdurması önerildi ancak parlamento askıya almayı tavsiye etti." diye konuştu.
Katılım sürecinden ayrı olarak ancak katılım süreci sayesinde Türkiye'de çok önemli politik ve ekonomik adımlar atıldığını belirten Berger, "Uyum süreci, AB'nin pek çok standardını kabul etmeyi içeriyordu. Türkiye'de şirketlerle konuştuğumda duyduğum, uyum süreci sayesinde uluslararası pazarda rekabet edebilirliğin olağanüstü düzeyde arttığı. İstatistiklere bakıldığında Türkiye ekonomisi, Gümrük Birliğinin kabulünden itibaren 4 kez büyüdü. Türkiye için AB en büyük pazar iken AB için Türkiye beşinci büyük pazar." dedi.
Berger, öğrencilerin sorularını yanıtlarken üyelik sürecinin her zaman zor olduğunu anlatarak, "Ben, AB'deki çoğu ülkenin Türkiye'nin üyeliğini desteklediğini düşünüyorum. Yunanistan, Kıbrıs ve Bulgaristan en güçlü destekçiler. Bana inanın... Yunanistan'la Kıbrıs'la başka konular olabilir ama asli konuda, AB ve Türkiye ilişkileri konusunda önemli destekçiler." ifadelerini kullandı.
29 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Sinanoğlu da Avrupa ve Avrupa kültürüyle ilişkilerin tarihinin Osmanlı dönemi, hatta daha öncesine kadar gidecek şekilde eski ve siyasi, ekonomik, kültürel boyutlarıyla çok yönlü olduğunu anlattı.
AB ile ilişkilerin Türk dış politikasının önemli ayağını oluşturduğuna değinen Sinanoğlu, "Ekonomik yönden bakıldığında Türkiye'nin toplam ihracatının yarısını Avrupa'ya yaptığı düşünülürse AB, Türkiye'nin en önemli ticaret ortağıdır aynı zamanda. Siyasi açıdan da Türkiye, tarih boyunca Avrupa'yla ilişki içinde olmuştur. Elbette sadece siyasi ve ekonomik değil, kültürel alanda da derin bir etkileşim ve iş birliği içindeki ilişki zaman zaman bazı sorunlarla karşılaşsa da her iki taraf için önemini asla yitirmemiştir." diye konuştu.
Sinanoğlu, Türkiye'nin tarihsel ve kültürel birikimiyle aynı zamanda Asyalı ve Avrupalı olmaktan kaynaklanan potansiyeliyle Asya ve Avrupa ülkeleri arasında çok önemli bir ağ oluşturduğunu dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İslam ve Hristiyan dünyaları arasında özellikle son dönemde yaşanan olaylar dikkate alındığında, bölgemiz ve hatta dünyadaki istikrar ve barış için acilen ihtiyaç duyulan kültürel, sosyal, politik yakınlaşmalarda Türkiye'nin potansiyel imkanları göz ardı edilemez. Türkiye'nin AB içinde yer alması, İslam ülkeleriyle AB arasındaki yakınlaşmayı somut hale getirecek, özellikle son genişleme hareketiyle birlikte iyice çeşitlenmiş olan AB mozaiği daha da renklenecek, siyasi, ekonomik ve kültürel bir birlik olarak AB'nin geleceğine ve istikrarına da katkı sağlayacak."
