Kıbrıs tarihinin en önemli eserlerinden birisi olan George Hill’in Kıbrıs tarihi geçen aylarda 738 sayfa olarak Türkiye İş Bankası kültür Yayınları arasından çıktı. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Nazım Can Serbest’in çevirdiği eser, birçok Kıbrıslı akademisyenin de katkılarıyla güzel bir Türkçeyle dilimize ulaştı. Rahmetli Ali Nesim hocanın aracılığıyla bilinmeyen bir çok bilginin doğrusu Nazım Can’a, ulaştırılarak, eser mükemmel ve doğru bilgilerle çevrildi.
British Müzesi’nin eski müdürlerinden olan George Hill, Kıbrıs’a gelerek uzun süre araştırmalar yapmış, ve eski eserlerin korunması için büyük uğraş vermiştir.
Kıbrıs'ın 1878'de hayli tartışmalı bir süreçle Osmanlı idaresinden çıkışı ve İngiliz hâkimiyetine girişi, 20. yüzyılda yaşanacak tüm gerilim ve çatışmaların da başlangıç noktası olarak kabul edilebilir. Bu nedenle, Kıbrıs ile ilgilenen herkes için adanın bu iki döneminin, Osmanlı ve İngiliz hâkimiyetlerinin tarihinin iyi bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Kıbrıs'ta, hem ada toplumlarının hem de çeşitli ülkelerin karıştığı çatışmalı mazi ve birçok ihtilafın hâlâ sürmesi gibi sorunlar nedeniyle, Türkçede Kıbrıs tarihine dair modern eserlerin büyük kısmı ister istemez siyasi bir bagaj taşımakta, oluşturulan kamuoyu algısında ise kulak verilecek eserler "taraf"larına göre değerlendirilmektedir. Kıbrıs tarihyazımını kökten etkilemiş başlıca kaynağın, İngiliz arkeolog ve tarihçi Sir George Hill'in dört ciltlik anıtsal Kıbrıs Tarihi 'nin yetmiş küsur yıldır Türkçeye asla çevrilmemiş olması başka türlü izah edilemez. Elinizdeki kitap, bu eserin Osmanlı ve İngiliz idareleri dönemini konu alan dördüncü ve son cildinin titiz ve eksiksiz bir çevirisidir. Yunanca, Fransızca, İngilizce ve çok daha sınırlı olarak Türkçe birincil ve ikincil kaynaklara dayanan Hill, yaşadığı zamanın ruhunu yansıtır şekilde siyasi açıdan taraflı bir eser vermiştir. Fakat erişilmesi çok güç zenginlikteki kaynakçasıyla bu çalışma, hâlâ bir veri bankası niteliğindedir ve kıymetinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Kıbrıs Tarihi, Erken Modern Çağ 'dan 20. yüzyılın ortasına dek Kıbrıs'ın nüfusu, idari-mali yapısı, Rum ve Türk toplumları arasındaki ilişkiler ve siyasi-diplomatik gelişmeler gibi temel konularda vazgeçilmez bir kaynak olmayı sürdürmektedir.
DOĞUMUNUN 77. YILINDA FİKRET DEMİRAĞ’I SEVGİ VE SAYGIYLA ANIYORUZ
“.... Epeyce Kıbrıslı şairle tanıştım. Kıbrıs’ın yerinin ayrı olduğunu öğrendim. Böylece de zanaatımızın ne denli güç olduğunu da kavradım. Bereket sen varsın: Bir klasik olarak. Çıkış noktalarının sen olduğunu bilmek beni sevindirdi.
.... Şiirin bizim için de bir sevinç.” İlhan Berk (13 Eylül 2003 tarihli mektubu)
…. “Başlangıçta soyut şiirler yazdım. O dönemde, 1960’larda milliyetçi şiirler hakimdi. Farklı bir dil geliştirmek, farklılık yaratmak istedim. İlk yazdığım şiirler bu nedenle soyuttu. ‘Esperanza’ ve ‘Açar Yörüngeler Çiçeği’ adlı ilk kitaplarımdaki şiirler, adları gibi anlaşılmazdı… Zamanla kendiliğinden, kendi yolculuğumdan şiirim bu soyutluktan kurtuldu. Anladım ki şiirde anlam, derinlik ve estetik bir arada olmalı. Anlamlıyken tadı da olmalı. Çok çıplak da görülebilmeli, duru su gibi olmalı. Bilmece gibi şiir yazmak marifet değil. ‘Ben ne derin insanım’ diye gösterişe dökerseniz, insanlar sizden kaçar, okumaz…”Fikret Demirağ
Fikret Demirağ Kimdir?
10 Ocak 1940'ta Lefke'de (Kıbrıs) doğdu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü bitirdikten sonra (1960) Kıbrıs'ın çeşitli ortaokullarında 28 yıl öğretmenlik yaptı. Emekli olduğu 1989'dan 2001 yılına kadar Kıbrıs gazetesinin kültür-sanat sayfasını yönetti.
1960'lı yıllardan bu yana Kıbrıs Türk şiirinin geçirdiği bütün aşamalarda, kendi şiir serüveni çerçevesinde imzası bulunan şair, özellikle 70'li yıllardan başlayarak, gittikçe yoğunlaşan bir şiir dili arayışıyla, kendi retoriğini oluşturdu. M.Kansu ile birlikte,Kıbrıs’ta İkinci Yeni Hareketi’ni başlattı.
Çeşitli dönemlerde, arkadaşlarıyla çıkardığı Şölen (1961-62), Sanat Postası (1965-66), Çağ-Der (1979-80), Pygmalion (1993-96) gibi sanat-edebiyat dergileri, yönettiği Halkın Sesi, Kıbrıs, Yeni Düzen’in kültür-sanat sayfaları, kurucuları arasında yer alıp başkanlıklarını üstlendiği yazar ve sanatçı örgütleri, radyo ve televizyonlarda yaptığı şiir programları ile de Kıbrıslı Türkler’in edebiyatında sürekli etkin olan Fikret Demirağ'ın, şiirleri bazı yabancı dillere çevrildi, ödüllendirildi, oyunlaştırıldı ve bestelendi.
YAYIMLANMIŞ ESERLERİ:
1-İkinin Yaşamı ( M.Kansu’ylabirlikte,Ankara, 1959), Şiir
2-Tutku (İlhan Tezel ile birlikte,Ankara, 1960) , Şiir
3- Esperanza ( Lefkoşa,1962) , Şiir
4- Açar Yörüngeler Çiçeği (Lefkoşa, 1963) , Şiir
5- Aşkımızın Şarkıları (Lefkoşa,1965) , Şiir
6- Kısa Şiirler Durağı (Lefkoşa,1968) , Şiir
7- Ötme Keklik Ölürüm (Lefkoşa, 1972) , Şiir
8- Dayan Yüreğim (Lefkoşa, 1974) , Şiir
9- Umut ve Dehşet Çağından Şiirler (Lefkoşa , 1978) , Şiir
10-Dinle Şarkımı (Lefkoşa, 1981) , Şiir
11-Akdenizli Şiirler ve Aşk Sözleri (Lefkoşa, 1984) , Şiir
12-Adıyla Yaralı (Ankara,1986) , Şiir
13- Rüzgarda Ozan Türküleri (Lefkoşa, 1986) , Şiir
14- ACILI BİR YURT İÇİN:
15-Limnidi Ateşinden Bugüne (l.Kitap, Lefkoşa, 1992), Şiir
16-Hüzün Ana (2-Kitap, Lefkoşa ,1992), Şiir
17-Sırrı Dökülmüş Kökayna& Yalnızlık, Gece Müziği (3. ve 4. kitaplar, 1994 - 1994 Türk Bankası Ödülü, 1995 M. Necati Özkan Ödülü, Lefkoşa) , Şiir
18- Seçme Şiirler (Lefkoşa, l994) , Şiir
19- Şiirin Vaktine Mezmur (Lefkoşa 1996) , Şiir
20- Eros 'un Oku (İstanbul,1997) , Şiir
21- Alfa ve Omega (Lefkoşa, 1999) , Şiir
22- Tanrı Müziği Bir Sessizlikte-Seçme Şiirler 2-(Lefkoşa,2002) , Şiir
23-Ada’mın Sahilinde(İstanbul,2005),Şiir
ROMAN:
1.Yağmur Ağaçları,1963
2. Şu Müthiş Savaş Yılları,1985,Anı-Roman
Birgün ozanlar da ölür
Ozanlar da ölür birgün
Kar yağar dağlara dağlara
Gül ışıklar zor tırmanır
Gece yağan ağaçlara
Birgün ölür ozanlar da
Herkes bir çiçek söndürür
Ozanlar da birgün ölür
Ondan sonra bağır, ara,
Sığın pis sular gibi akan
Gangster işi şarkılara,
Ölür birgün ozanlar da
Şarkı kovboyları ölür
Haydutlar doluşur barlara,
Ağaçlar çiçek döker
Aşk dağı gürültüyle çöker
Bir jet gürültüyle geçer
Gökmaviyi yara yara,
Atletler koşarken göçer
Çalgılar karanlıktan su içer
Karanlıklar demir otları biçer
Ozanlar da ölür birgün
Kar yağar dağlara dağlara
Kırlara damlara ağaçlara,
Bir serçe kartala uçar
Bir serçe kartala uçar
Bir serçe kartala uçar…
Garson korsana gül getirir!
1972
YAŞLI BİR AKDENİZ EZGİSİ
Hepimizin yüzünden
hırçın bir ırmak geçmiş gibi,
izini uğultusunu bırakmış;
beyinlerimizde bir yerde
akıp duruyor hâlâ
suları kan köpüre köpüre
Şimdi yaralı portakal çiçekleri
kımıldıyor yüreğimde
Birer kıyı balığıydık
yıllarca yıllar önce
kendi ılıman denizimizde,
şimdiyse zamanların açtığı
yaralarımız kanıyor
hırçın sular üzerinde
Bilge zeytin ağaçları sallanıyor
sevgilimin gözlerinde
Bizi acıyla sözlediler, ama
ey barış, biz senin nikâhlınız;
seninle gireceğiz eninde sonunda
şarkıların altından geçip
ve silahlarımızı dışarda bırakıp
güzel günlerin dünya evine
Hırçın bir uçakgemisiyle çarpışıyor
gözlerim Akdeniz'de
Kızkardeşimin sevdiği
ölü bir adamdır şimdi,
ama sağ bir adamdı sevdiğinde;
şimdi yanıt veremez artık
yürekleri ikisinin de
bu gökler altındaki aşk sözlerine
Torpillenmiş denizaltıları
şimdi yürekleri su diplerinde