banner913
banner932
banner1012

Candaş Yolga'dan "Kuzey Kıbrıs'ın somut olmayan kültürel miras kitabı çıktı

banner1020

Değerli okurlar, Somut Olmayan Kültürel Miras UNESCO tarafından; toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekânlar biçiminde tanımlanmaktadır.

banner974
Candaş Yolga'dan "Kuzey Kıbrıs'ın somut olmayan kültürel miras kitabı çıktı

banner971

Somut Olmayan Kültür Miras –SOKÜM  (IntangibleCulturalHeritage (ICH)) 1972 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültürel Ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi”, 2003 yılında “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” kabul edilmiştir. İlaveten 2005 yılında “ Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması Ve Geliştirilmesi Sözleşmesi” kabul edilmiştir.

 Bu sözleşmeler “somut kültürel mirasların korunmasının” bir devamı niteliğindedir. Maddi olmayan kültürün korunması tartışması söz konusu sözleşmeyi doğurmuştur. İnsanlığın binlerce yılda ürettiği  ve kuşaktan kuşağa aktararak günümüze taşıdığı bütün geleneksel bilgi ve sanatların bir biçimde yarına aktarılması gerekmektedir. Gelişen süreç içerisinde doğan sözleşmeye önceleri “geleneksel ve popüler kültürün korunması” denmiş, daha sonra “popüler kültür” yerine “folklor” denmiş ve en son aldığı adla  “Somut Olmayan Kültürel Miras”; “Topluluk, grup ve bireylerin yaratıp geliştirdiği ve sözlü ve başka yollarla kuşaktan kuşağa aktardığı normlar,kültürel ve sosyal kimliklerinin bir parçası olarak gördükleri dil,edebiyat, müzik, dans, oyun,  mitoloji, ritüeller, adetler, el sanatları, mimari, ve diğer sanatlar” olarak tanımlanmaktadır.

            Çeşitli ülkelerde bu konularda çok çeşitli araştırmalar ve yayımlar bulunmaktadır. ülkemizde birçok araştırmacının değerli araştırmalarında parça parça bu konulara değinilmişti. Sayın Candaş Yolga, bu bilgileri bir araya getirerek kendi araştırma ve deneyimlerini de ortaya koyarak, bizlere Türkçe ve İngilizce dillerinde olan bu çok önemli eseri sundu. Her Kıbrıslının kütüphanesinde bulunması gereken çok değerli bir yayım, salık veririz.

Takriben 10000 bin yıllık mazisi olan ve pek çok uygarlığa tanıklık eden Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların 1571 tarihinde Adanın Türkler tarafından fethi ile tarihinde yepyeni bir sayfa açılmış oldu. Kimi zaman Latinlerin Katolik oluşları nedeniyle din özgürlüğü dahi olmayan, Kıbrıs’ın Ortodoks ahalisi Türklerin gelişinden sonra kendi inançlarıyla ibadet etme hakkını kazanmışlar, Osmanlılar zamanında bir Ruhani liderleri olmuş ve Adanın pek çok yerinde ibadethaneler açma hakkına kavuşmuşlardır. Bu arada tüm ada sathında yerleştirilen Türk nüfus sayesinde farklı bir dil, farklı bir bir inanç, giyim-kuşam ve gelenekle karşılaşmış, Kıbrıs yaşamında ogüne dek görülmemiş bir değişiklik hasıl olmuştur.  Türkler ve Rumlar yüzyıllar boyunca huzur içinde, uyum içinde kimi zaman içiçe, kimi zaman yanyana, kardeşçe ömür sürmüşlerdir.  Bu nedenledir ki her iki toplum çeşitli değerleri görerek, benimseyerek, zengin bir Kıbrıs kültürü oluşturmuşlardır. Bu zenginlik hem Kıbrıs Türk kültürüne hem de komşu Rum kültürüne çok şeyler kazandırmıştır. Herşeyden önce iki toplum birbirinin dilini öğrenmiştir. Gelenek, göreneklerini kısmende olsa kendi kültürüne kazandırmaya çalışmıştır.

Eski yıllarda mevcut olan dostça yaşama ve kültürlerarası etkileşim elli yıl öncelerine dayanan toplumlararası gerginlikler ve savaşlar sonucunda maalesef ortadan kalkmış bulunmaktadır. Günümüzde etkileşim şöyle dursun takriben elli yıldan beri sürdürülmekte olan toplumlararası görüşmelerden bile bir sonuç alınmayışı çok ilginçtir. İki toplum birbirinden nerdeyse tamamen kopmuş durumdadır. Dolayısıyla birbirimizin dilini konuşmak şöyle dursun görüşmelerde dahi yabancı bir dil olan İngilizcenin kullanıldığını görmek hiç de yadırganacak bir olay değildir çünkü her iki taraftan da Türkçe ve Rumca öğrenen hemen hemen kalmamıştır. Umarız bir gün bu olumsuzluklar ortadan kalkar, iki toplum dostça, kardeşçe yaşar.

Günden güne yok edilen ve yok olan maddi ve manevi kültürel değerlerimiz, ne zaman korunup, kayıt altına alınabilecek. Bir kent müzesi, bir arkeoloji müzesi yapılabilecek mi?

Somut olmayan kültürel mirası dersi ortaokul ve liselerde okutulacak mı?

Soruları çoğaltabiliriz, niyet olduktan sonra amaca ulaşabilmek çok zor olmaz.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.