banner913
banner932
banner1012

"Meclis denetim görevini yerine getiremiyor"

banner1020

Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı Siber, Meclis’in yasama ve denetim faaliyetlerini gerektiği gibi yapamadığını kaydederek, Bakanlar Kurulu’ndan geçen tüm yasa tasarılarının kesinlikle yasalaşmasını öngören bu sistemin adının “hükümet sistemi” olduğu görüşünü ifade etti

banner974
"Meclis denetim görevini yerine getiremiyor"

banner971

Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı Sibel Siber, parlamenter sistemin en temel parametresi "kuvvetler ayrılığının", KKTC’deki sistemde yasama ve yürütme arasında olmadığını belirterek Meclis’in hükümetin alt organı gibi çalıştığını söyledi.

Meclis’in yasama ve denetim faaliyetlerini gerektiği gibi yapamadığını kaydeden Siber, Bakanlar Kurulu’ndan geçen tüm yasa tasarılarının kesinlikle yasalaşmasını öngören bu sistemin adının “hükümet sistemi” olduğu görüşünü ifade etti.

Hükümetin hem yasamada hem yürütmede yer aldığını belirten ve koalisyon pazarlığında Meclis Başkanlığı’nın bakanlıklardan biriymiş gibi ele alınmasını eleştiren Siber, “Yani kendisini denetleyecek olan organ olan Meclis’in başkanını hükümet tayin ediyor” dedi.

Dr. Fazıl Küçük Vakfı, Dr. Fazıl Küçük Vakfı Onursal Başkanı ve eski Meclis Başkanı Sibel Siber’in katılımıyla, Vakfın toplumsal projeleri ile ilgili olarak kahvaltılı basın toplantısı düzenledi.

Girne Oscar Otel’de düzenlenen toplantıda, Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Osman Güvenir ve Dr. Fazıl Küçük Vakfı Onursal Başkanı ve eski Meclis Başkanı Sibel Siber birer konuşma yaptı.

GÜVENİR

İlk sözü alan Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Osman Güvenir, özgürlük ve mücadele Lideri Dr. Küçük’ün vakfını kurduklarını ve vakfın genişlemesi ve işlevlerinin artması anlamında yoğun tempo içerisinde çalıştıklarını söyledi.

Vakfın çalışma alanını ve kadrosunu genişletmek amacıyla birçok girişimlerde bulunduklarını dile getiren Güvenir, Anıttepe’nin ve Dr. Küçük Müzesi’nin kendileri için çok önemli olduğunu ve bu somut yapıların Dr. Küçük’ün ideallerini ve hedeflerini yaşatma ve aktarma anlamında bir yasanın çıktığını söyleyerek, okullara sistemli bir şekilde ulaştıklarını kaydetti.

Müzenin daha etkili olabilmesi ve ziyaretçi çekebilmesi açısından bazı hediyelik eşyalar yaptırdıklarını dile getiren Güvenir, Vakıf olarak büyük mali sıkıntılar yaşadıklarını ve Dr. Küçük’le ilgili konularda bir devlet politikası olması gerektiğini belirtti.

Bir liderin gerçek anlamda görüntüsü, belgeselleri ve geçmişiyle tüm dünyaya mesaj verebilecek bir konuma gelmesi gerektiğini vurgulayan Güvenir, vakfın çok kısıtlı bütçesiyle düşünülen projelerin yapılmasının çok mümkün görünmediğini kaydetti.

Vakfı, teşkilat yasasını oluşturarak, müze memurları, teknik elemanları veya bekçisi ile düzenli bir seviyeye getirmeyi hedeflediklerini dile getiren Güvenir, Dr. Küçük anısına seri konferanslar düzenleyerek Dr. Küçük’ün ideal ve ilkelerini çeşitli etkinliklerle anmak istediklerini belirtti.

SİBER BAŞKANLIK SİSTEMİ KONULU ÇALIŞTAY DÜZENLEYECEKLERİNİ AÇIKLADI

Dr. Fazıl Küçük Vakfı Onursal Başkanı ve 8. Dönem Meclis Başkanı Sibel Siber, Dr. Fazıl Küçük Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Fakültesi ortak çalışmasıyla 4-5 Mayıs’ta, Oscar Otel’de  “KKTC İçin İdeal Yönetim Sistemi Tartışması: Uluslararası Katılımlı Başkanlık Sistemi ve Parlamenter Sistem Çalıştayı” düzenleyeceklerini açıkladı. 

Amaçlarının Dr. Küçük Vakfı’nı bir lidere uygun bir şekilde daha aktif bir hale getirmeye çalıştıklarını dile getiren Siber, hedeflerinin özellikle toplum yararına önemli projeler yapmak olduğunu kaydetti.

“SİSTEM HASTA”

Meclis Başkanlığı görevinde olduğu zaman “sistemimiz hasta ya iyileştirilmeli ya da yeni bir sistem arayışına geçilmeli” ifadelerini kullandığını anımsatan Siber, devletin yönetim sisteminin sağlıklı olmadığı konusunda herkesin hemfikir olduğunu düşündüğünü ve sadece eleştirmeyle değil; sistemin aksayan yönleriyle ilgili de durum tespiti yaparak, iyileştirilmesi için veya daha iyi bir sistem için ortak akılla çaba ortaya koymak gerektiğini vurguladı.

Milletvekilliğine aday olmayacağını açıkladığında bu yaratılan sistemle bir yol alınamayacağını vurguladığını dile getiren Siber, “Sistem Hasta! Daha fazla bu sistemin parçası olmak istemiyorum demiştim. Başbakanlık ve özellikle Meclis Başkanlığı dönemlerimde zaman zaman basınla paylaştığım  ‘Niçin tam bir hukuk devleti olamadık?’ konusundaki tespitlerimi de örnekler vererek kısaca anlatmak istiyorum. Bunu toplumsal sorumluluk olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

Yönetim sisteminin Parlamenter Sistem olduğunu söyleyen Siber, sistemin tanımını ise şöyle özetledi:

“Parlamenter sistem, seçimle gelen parlamentoya karşı sorumlu olan bir hükumetin var olduğu bir sistemdir. Hükümetin Meclis’e karşı sorumlu olması demek, Meclis’in hükümeti denetleme görevi olması demektir. Demokrasilerde, yasa ve tüzüklere uymak sadece vatandaşın değil, Meclis’in ve hükümetin de görevidir. Anayasamızda, uyulması zorunlu olan bu görevler çok açık ifadelerle yazılmıştır. Yine Anayasamızda Meclis, hükümetin icraatlarını denetler denmektedir. Peki gerçekten bu böyle midir? Önce buradan başlamak istiyorum.  Bakanlar Kurulu karar alırken, bakanlar icraatlarını gerçekleştirirken, Anayasa’nın öngördüğü gibi gerçek anlamda Meclis tarafından denetleniyor mu?”

“MECLİS DENETİM GÖREVİNİ YERİNE GETİREMİYOR”

Anayasa’nın 98. maddesine göre Anayasa’nın verdiği denetim yetkilerinden birinin başbakan ve bakanlar hakkında gerektiğinde Meclis soruşturması açılması olduğunu anımsatan Siber, KKTC’nin kuruluşundan bugüne hiçbir bakan veya başbakanla ilgili Meclis soruşturması açılamadığını vurguladı.

“BUGÜNE KADAR HİÇBİR SORUŞTURMA ÖNERGESİ MECLİS’TE KABUL EDİLMEDİ… AZINLIĞIN ÇOĞUNLUĞU DENETLEMESİ BU SİSTEMLE MÜMKÜN DEĞİL”

Bugüne kadar başbakanlar ve bakanlar ile ilgili toplamda 9 soruşturma önergesi sunulduğunu, iki tanesinin kadük olduğunu, birinin geri çekildiğini, altısının da oy çokluğu ile reddedildiğini dile getiren Siber, “Kısacası bugüne kadar hiçbir soruşturma önergesi Meclis’te kabul edilmemiştir. Çünkü soruşturma önergesinin kabul edilmesi için Meclis’teki oylamada basit çoğunluk gerekmektedir. Denetlenen, yani iktidara mensup vekiller her zaman Meclis’te çoğunlukta, denetleyen azınlıkta olmaktadır. Azınlığın çoğunluğu denetlemesi bu sistemle mümkün değildir” dedi.

28 ARAŞTIRMA KOMİTESİ

Diğer bir denetim yolunun ise Meclis Araştırma Komiteleri olduğuna dikkat çeken Siber, bugüne kadar Meclis’te toplamda 28 araştırma komitesi kurulduğunu, başkanlığı dönemine kadar olan süreçte araştırma komitesi raporlarının sadece Meclis kürsüsünden okunduğunu sonra da hangi bakanlığı ilgilendiriyorsa o bakanlıklara gönderildiğini ve konunun kapandığını vurguladı.

Başkanlık yaptığı dönemde kurulan 11 araştırma komitesinin sonuçlarının ilk kez kendisi tarafından Başsavcılık ve Sayıştay’a gönderildiğini söyleyen Siber, gönderilen bu araştırma komiteleriyle ilgili suç unsuru saptanıp saptanmadığını talep etmesine rağmen Başsavcılık’tan gelen yanıtın ise hep aynı olduğunu kaydetti.

“SUÇ UNSURU BULUNMADIĞI İFADE EDİLDİ”

Siber şu ifadelere yer verdi:

“Gönderdiğimiz araştırma komitesi raporlarında suç unsuru bulunmadığı ifade edilmiştir. Yani bugüne kadar Meclis Araştırma komitesi raporlarında da suç unsuru tespit edilmemiştir. Kısacası Meclis’te açılan Araştırma Komiteleri de etkili bir denetim yolu olmaktan çok uzaktır.

Kamuoyunda çok sık dile getirilen Sayıştay denetim raporlarına gelince, bu raporlar düzenli olarak Meclis’e gönderilmekte ve Meclis’te Sayıştay komitesinde görüşülmektedir. Daha sonra da komite raporu Meclis Genel Kurulu’nda okunmaktadır. Meclis’in Sayıştay raporlarıyla ilgili görevi bununla sınırlıdır. Çünkü zaten Sayıştay Başkanlığı, usulsüzlük saptananları Meclis’e gönderirken Hukuk Dairesi’ne de (Başsavcılık) göndermektedir. Başsavcılık ise bu raporlarda suç tespit etmişse, raporları polise havale etmektedir. Sayıştaylık tarafından usulsüzlük tespit edilerek Başsavcılığa iletilmiş dosyaların akıbeti de sorulmuştur. Başsavcılıktan gelen yanıtlar Meclis arşivimizdedir.”

“MECLİS DENETLEYEMİYOR…. MIŞ GİBİ YAPIYOR”

Meclis’in denetim mekanizmalarına bakıldığında geriye sözlü, yazılı sorular, genel görüşme açılması kalmaktadır ki tüm bunlar, Meclis’te etkili bir denetim sağlamaz” ifadelerini kullanan Siber, Meclis’in denetleyemediğini ama kürsü konuşmalarından ve sorulardan ibaret sözde denetimle “mış gibi yaptığı” görüşünü ifade etti.

“MECLİS YASA YAPMA GÖREVİNDE DE YETERSİZ”

Meclis komitelerinde görüşülen yasa tasarı ve önerileriyle ilgili savcılığın ve hukukçuların Anayasa’ya uygun olmadığı şeklindeki hukuki görüşünün siyasi iktidar tarafından her zaman dikkate alınmadığına dikkat çeken Siber, “Popülizm galip gelebiliyor ve Anayasaya aykırı yasalar savcılık görüşüne rağmen Meclis’ten ve yine Anayasa’ya aykırı kararlar savcılık görüşüne rağmen Bakanlar Kurulu’ndan çok sıklıkla geçebiliyor” dedi.

Savcılığın görüşüne başvurulması halinde sadece hukuki görüş vermekle kendini sınırladığın; buna uyup uymamak konusunda ise siyasi iktidarın özgür olduğunu dile getiren Siber, hukuk devletinde, bariz olarak Anayasa’ya ve yürürlükteki mevzuata aykırı olan yasa tasarılarının yasalaşması veya hükümet kararlarının alınmasının kabul edilemeyeceğini bunun hukukun üstünlüğü ilkesine de ters olduğunu kaydetti.

“HUKUK KOMİSYONU KURULMASI İÇİN YASA ÖNERİSİ YAPTIM AMA KADÜK OLDU”

Meclis’te bir hukuk komisyonu kurulması önerisini geçen dönem sunduğunu hatırlatan Siber, bu önerinin erken seçim dolayışla kadük olduğunu kaydetti.

Siber, bu dönemde de hem yasaların hızlı ve yasama tekniğinde yazılması, hem de yürürlükteki mevzuata ve Anayasaya uygun hazırlanması için, güçlü bir mevzuat dairesi ile birlikte Hukuk Komisyonu’nun gündeme alınacağını umut ettiğini belirtti.

“YASAMA İLE YÜRÜTME ARASINDA KUVVETLER AYRILIĞI YOK… MECLİS HÜKÜMETİN ALT ORGANI GİBİ”

Meclis’in hükümetin alt organı gibi olduğunu dile getiren Siber sözlerine söyle devam etti:

“Parlamenter sistemin en temel parametresi olan kuvvetler ayrılığı bizdeki sistemde yasama ve yürütme arasında yoktur. İç içe geçmiş yasama ve yürütmede; yasama, yürütmenin alt organı gibidir. Bir bakanımız, geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu’ndan geçen bir yasa tasarısı için, ‘Bu yasayı geçireceksiniz, aksi takdirde istifa ederim’ anlamında bir söz söyleyerek aslında durumu özetlemiştir. Bir yasa tasarısı normalde Bakanlar Kurulu’nda kabul edildikten sonra Meclis’te komiteye sevk edilir, orada görüşülür, bir taraftan da halkın bilgisine sunulur, paydaşların görüşleri alınır, savcılıktan hukuki görüş istenir, muhalefet vekillerinin de oy hakkı olan komiteden geçtiği takdirde Meclis’te tekrar vekillerce tartışılır ve oylamaya sunulur. Meclis’ten yasa geçerse Cumhurbaşkanlığına gönderilir. Oradan da onay çıkarsa resmi gazetede yayınlanır. Ama sayın bakan mevcut sistemde kuvvetler ayrılığı olmadığını bildiğinden, hem vakit kaybını dile getiriyor hem de yetkinin Bakanlar Kurulu’nda olduğunu, Bakanlar Kurulu’ndan geçen tasarıların hemen yasalaşmasını isteğini ifade ediyor. Aslında ‘bu kadar uzun yola gerek yok’ diyor. Çünkü Bakanlar Kurulu iradesinin Meclis iradesinin üstünde olduğunu biliyor ya da öğrenmiş. Bakanlar Kurulu’ndan geçen tüm yasa tasarılarının kesinlikle yasalaşmasını öngören bu sistemin adı olsa olsa ‘Hükümet Sistemi’ olur.”

“VEKİLLERİN KOMİTELERDE VERİMLİ ÇALIŞMASI MÜMKÜN DEĞİL”

50 milletvekili olan bir Meclis’te 12 milletvekilinin Meclis Başkanı, Başbakan ve bakanlardan oluşması ile (teknokrat atanmadığı durumlarda) geriye komitelerde görev alacak 36 vekil kaldığına dikkat çeken Siber, beş daimi komite, ayrıca araştırma komiteleri, geçici ve özel komitelerin de göz önünde bulundurulması halinde,  36 vekilin çoğunun uzmanlık alanları olmayan bu komitelerde görev alıp verimli çalışmasının mümkün olmayacağını söyledi.  

Hükümetin, hem yasamada hem yürütmede görev aldığını dile getiren Siber, “Başbakan ve bakanlar 5 çalışma günün ikisini Meclis’te geçirmektedir. Bir taraftan ellerinde cep telefonları ile kendi bakanlıklarıyla ilgili çalışmalar yürütmekte, diğer taraftan Meclis gündemini takip etmeye çalışmaktadırlar. Bütçe döneminde ise en az iki hafta tüm mesailerini Meclis’te geçirmektedirler. Bu durumda her iki tarafta (Meclis ve Hükümet) da verim düşmektedir” şeklinde konuştu.

“MECLİS BAŞKANLIĞI İLK KEZ BU KOALİSYON HÜKÜMETİ TARAFINDAN PAZARLIK KONUSU YAPILDI”

Yasamanın yürütmeden ayrı bir güç olmadığının, hükümetin koalisyon pazarlığında da bir kez daha gözler önüne serildiğini söyleyen Siber, Meclis Başkanlığı’nın ilk kez bu hükümet tarafından pazarlık konusu yapılmasını eleştirerek, “Meclis Başkanlığı, bakanlıklardan biriymiş gibi ele alındı. Yani kendisini denetleyecek olan organ olan Meclis’in başkanını hükümet tayin ediyor. Halbuki Meclis Başkanı, kuvvetler ayrılığında Anayasal olarak siyasi iradenin temsil edildiği Meclis tarafından, milletvekillerinin gizli oyu ile seçilen ve tarafsızlık ilkesi olan bir makam olarak tanımlanıyor” diye konuştu.

“MECLİS’TEN YAPILAN 3’LÜ KARARNAME ATAMALARINDA BAŞKANIN HİÇ GÖRÜŞÜ ALINMIYOR”

Meclis’te liyakat gözetmeyen üçlü kararnamelere göre siyasi atamaların olduğunu dile getiren Siber, yasama uzmanına ihtiyaç duyulan bir kurumun yetişmiş yasama uzmanlarını bu sistemin ya evine gönderdiği veya siyasi atamalarla başka kurumlarda görevlendirildiğini kaydetti.

Meclis’ten üçlü kararname ile atama yapıldığında Meclis Başkanlığı’nın görüşünün hiç sorulmamasını eleştiren Siber, “Yani kurumun çalışması, verimliliği zarar görür mü görmez mi, üçlü kararnameye imza atanların pek de umurunda değil. Bu sorgulanmıyor. Çünkü böyle bir gaile yok. Kurumsal yapı oluşturma gibi bir hedef de yok. Kısaca; böyle bir yapısı olan Meclis’ten verimlilik beklemek sanırım çok zor. Kurumlar arası iletişimin bu kadar zayıf olduğu bir devlet yapısı ile arzulanan iyi bir yönetime ulaşmak kanaatimce mümkün değil” dedi.                                                     

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.