Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 99. Yıl dönümünde mutluyuz, gururluyuz..
Günümüzde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı her yıl anavatanımız Türkiye’de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve de, Türkiye ve KKTC yurt dışı temsilciliklerinde törenlerle kutlanmaktadır.
1914’te başlayan ve 1918’de sona eren I. Dünya Savaşı sonrası 30 Ekim 1918’de Mondoros Mütarekesi imzalanır. Bu antlaşmada stratejik noktaların işgali, ordunun terhisi ve donanma ile cephanelerin teslimi de yer alıyordu. Bu esaret demekti. Türk milleti bunu asla kabul edemezdi.
Ama ne yazık ki; I.DünyaSavaşının sona ermesinin ardından 7 Mayıs 1919’da İtilaf Devletleri Yüksek Konseyi’nin aldığı kararla birlikte 15 Mayıs 1919 sabahı saat 07.30 sıralarında İzmir’in, İngiliz Donanması desteğinde İzmir’e gelen Patris ve Atronitos isimli gemilerden Yunan Efzon Alayı ve 5. Piyade Alayı karaya çıkarken Hasan Tahsin yüksek bir sesle “Olamaz, Olamaz, Böyle Ellerini Sallaya Sallaya Giremezler” der ve tabancası ile Yunan Efzun Alayı’nın bayraktarını öldürmesinin ardından süngülenerek şehit edilen Gazeteci Hasan Tahsin henüz 31 yaşında idi.
21 Haziran 1919’da İtilaf Devletleri Türk milletinin direnişini kırmak için İzmir’de bulunan Yunan Askeri Kuvvetlerini Anadolu içlerine sürmeye karar vermesinin ardından Balıkesir, Bursa, Uşak ve Trakya kısa sürede Yunan ordusu tarafından işgal edilecek ve ilerleyen günlerde Anadolu topraklarına yürüyecekti.
Türk Ulusal Kurtuluş Mücadelesine giden yolda ilk adımın atıldığı Samsun yolculuğu 16 Mayıs 1919 Cuma günü saat 17.55 sıralarında Bandırma Vapuru ile Galata Rıhtımından Samsun yolculuğu başlıyordu. Bu tehlikeli yolculukta Atatürk’e 22 Subay /Astsubay , 25 Er ve Erbaş, 8 katip ve 21 mürettebat olmak üzere 75 kahraman eşlik etmişti.O günde Samsun’da Rum çeteleri ve Türk halkı arasında meydana gelen çatışmalar vardı. I. Dünya Savaşı sonrası günlerde bölgeyi işgal eden İngilizlerin istekleri doğrultusunda Osmanlı Devleti Padişahı tarafından Samsun’a gönderilen Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basıyordu.
Ulusuna inanan ve güvenen Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığı günden itibaren tüm faaliyetleri bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurmaya yönelik olmuştur.19 Mayıs 1919 sabahı Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Samsun’a geldiklerinde sandalla gemiye yaklaşan Kurmay Binbaşı Ekrem Beyle birlikte iskelenin her iki tarafına sıralanmış halk ve işgal kuvvetlerince silahlarına el konulmuş bir Türk Müfrezesi tarafından karşılanmışlardı.
19-25 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da kalanMustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktıktan sonra bölgede İngiliz işgal kuvvetlerinden cesaret alan Rum çetelerinin faaliyetlerinden dolayı karargahını daha emniyetli bir yere nakletmek isteyen Mustafa Kemal Paşa, 25 Mayıs 1919’da Kavak üzerinde Havza’ya geçmiştir.
Havza’ya geldikten sonra şehrin ileri gelenlerini Müfettişlik karargahında kabul eden Mustafa Kemal Paşa, memleketin genel durumunu ve işgalcilerin niyetlerini açıkladıktan sonra , “Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız” demek suretiyle gelecekle ilgili umudunu belirtmiş ve bu konuda harekete geçilmesini tavsiye etmiştir..
..Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin önderliğinde şehir merkezinde halkın katılımı ile büyük bir miting tertip edilmiş ve ülkenin kurtuluşu için silahlı direnişe geçilmesi konusunda fikir birliğine varılmıştır..
..İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali karşısında yeterli tepkiyi göstermeyen İstanbul Hükümeti İtilaf Devletlerinin merhamet ve insafına sığınmaktan başka çare bulamamıştır. Önce İzmir’in , ardından Manisa ve Aydın’ın işgali ile başlayan Yunan saldırı ve zulümleri hakkında millet daha aydınlanmamış; milli varlığa açıktan açığa yapılan saldırılar karşısında herhangi bir tepki ve şikayet gösterilmemiştir..
..Mustafa Kemal Paşa Havza’ya geldiğinde verdiği emirlerle, halkın öncelikle işgaller karşısında uyarılması ve bilinçlendirilmesi düşüncesiyle Anadolu’nun her tarafında mitingler tertip edilmesini istemiştir. İşgaller karşısında Mustafa Kemal Paşa, 28 Mayıs 1919 tarihinde Valilere ve bağımsız mutasarrıflıklara, Erzurum’da 15’nci Kolordu, Ankara’da 20’nci Kolordu ve Diyarbakır’da 13’ncü Kolordu Komutanlıkları ile Konya’da İkinci Ordu (Yıldırım) Kıt’aları Müfettişliğine gönderdiği genelgede, İzmir’in ve ardından Manisa ile Aydın’ın işgale uğramasının gelecekteki tehlikeyi daha açık olarak ortaya çıkardığını, buna karşı sürekli ve canlı tepkilerin gösterilmesi için mitingler yapılmasını, İstanbul Hükümeti başta olmak üzere yabancılara ve diğer gerekli yerlere telgraflar çekilmesini, birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesini tavsiye etmiştir..
..Mustafa Kemal Paşa’nın bu talimatı üzerine her yerde gösteri toplantıları yapılmaya başlanmıştır. Bazı yerlerde işgalciler tarafından engellemelere rağmen , Türk halkı Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetlerinin yönlendirmeleriyle işgalleri protesto mitinglerini büyük katılımlarla gerçekleştirmiştir. 29-31 Mayıs 1919 tarihlerinde ülkenin pek çok yerinde işgalleri protesto mitingleri gerçekleştirilmiştir..
..Bu sırada Mustafa Kemal Paşa, 29 Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa’ya gönderdiği şifre telgrafta , yapılan mitinglerin İtilaf Devletlerinin Türk milletini izzeti nefsine ve meşru haklarına saldırmalarından kaynaklandığını belirtiyordu.Ayrıca bu heyecanın memleketin en ücra köşesini dahi içine alacak şekilde genişlediğini, hükümet memurları ile askerlerin şimdilik tamamen tarafsız kaldıklarını ve metanetlerini muhafaza ettiklerini açıklayarak İstanbul’dan gelebilecek tepkileri azaltmaya çalışıyordu..
..Öte yandan Mustafa Kemal Paşa, 30 Mayıs 1919 tarihinde Havza’da şehrin ileri gelenleri ve halkın katılımıyla işgallere karşı büyük bir protesto mitingi düzenlemiştir.Mitingten sonra her türlü saldırının silahla önlenmesi için and içilmiştir.Mustafa Kemal Paşa, 3 Haziran tarihinde müfettişlik mıntıkasındaki Kolordu komutanları ile Vali ve Mutasarrıflıklara gönderdiği telgrafta, Paris’te toplanacak barış konferansına gidecek heyetle ilgili olmak üzere milli vicdanın kesin isteğine uygun kararlar alınmasının gerekliliğini bildirerek Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetlerinin Türk Milletinin haklarının korunması yolunda hemen harekete geçmesi gerektiğini ifade etmiştir..
..İstanbul Hükümetinin mitinglere ilk tepkisi Mustafa Kemal Paşa’nın 6 ve 8 Haziran 1919 tarihli yazılarla İstanbul’a geri çağrılması olmuştur.İstanbul Hükümeti’nin geri çağırma teklifini reddeden Mustafa Kemal Paşa, halk ile yaptığı görüşmelerle , Havza’dan gönderdiği genelgede de anlaşıldığı üzere , Anadolu’da başlatılmış olan ve gücünü Türk halkından almaya kararlı olan Milli İrade’nin sözcüsü bir lider olarak ortaya çıkmıştır. İstanbul hükümeti başta olmak üzere işgal kuvvetlerine karşı milli çıkarları çekinmeden korkusuzca savunan biri olarak faaliyetlerini sürdürmüştür..
.. Mustafa Kemal Paşa, 25 Mayıs 1919-12 Haziran 1919 tarihleri arasında toplan 19 gün Havza’da kalmıştır. Bu süre zarfında müfettişlik mıntıkasında bulunan halkın her türlü işgale karşı uyarılması konusuna önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu arada Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’daki fikirlerini sistemleştirmiş, Milli Mücadele hareketinin stratejisini belirlemiştir. Buna göre, dört önemli hareket tarzı geliştirmiştir. Bunları sırasıyla belirtmek gerekirse;
1-Milli varlığa vurulan darbelere karşı milletin etkin bir şekilde uyandırılması ve harekete geçilmesinin sağlanması, bu amaçla yetki alanının içinde ve dışında kalan askeri ve mülki yetkilerle milli kuruluşlara gizli açık gönderilen bildirilerle işgallere karşı mitingler yapılması, İstanbul hükümetinin uyarılması, yabancı ülke temsilcilerine protesto telgrafları çekilmesi,
2-Ordunun milli harekete desteğinin sağlanması ve bunun devamlı olması, bu maksatla ordu mensuplarının yönlendirmeleriyle mitinglerin düzenlenmesi,
3-Düşman işgallerine tepki olarak kurulmuş olan milli cemiyetlerin ortak bir amaç etrafında birleştirilmesi, böylece Milli Mücadele hareketinin bütünleştirilmesi,
4-İstanbul ile ilişkilerin devamı ve her gücün üstünde bir kuvvet olarak benimsenmesi, bundan böyle İstanbul’un Anadolu’ya hakim olmak yerine tabi olmasının sağlanması şeklinde belirlenmiştir.
Havza Genelgesinde ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında bütün bunların, kısa süre sonra Amasya Genelgesi’nde daha açık ve belirgin bir şekle dönüştürüldüğü görülecektir. Yapılan çalışmalar, işgalciler ve İstanbul Hükümetinin engellemelerine rağmen aksatılmadan yürütülmüş, ordu başta olmak üzere Mustafa Kemal Paşa’nın yönlendirmeleriyle Türk halkı tarafından Milli Mücadele hareketi benimsenmeye başlamıştır..
..Bu aşamadan itibaren bütün etkinliklerin , çalışmaların ve her türlü girişimin millet adına yapıldığının halka anlatılmasıyla Türk halkının bu eylemlere katılımı sağlanmıştır. Böylece Amasya Genelgesi’nin hazırlanmasına uzanan süreç, kendiliğinden gelişmiştir. Mustafa Kemal Paşa; Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 24 Eylül 1924’te ikinci, 18 Eylül 1928’de üçüncü ve son olarak 22 Kasım 1930’da dördüncü kez Havzaya gelerek Havzalıları onurlandırmıştır..Cumhurbaşkanı olarak 24 Eylül 1924 tarihinde, Havza’yı ziyaretlerinde Havzalılara yaptığı konuşmada , “Muhterem Havzalılar!. İlk cür’eti, ilk cesareti gösteren; ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır.” Diyerek Havza’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecindeki önemine vurgu yapmıştır. Kaynak: Zekeriya Türkmen, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/havza-genelgesi/
Özetle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yaşananlar vardı, yaşanacaklar vardı. DEVAM EDECEK..