Dünyaca ünlü kanser araştırmacısı Prof. Mustafa Camgöz, sofralardan hiç eksik olmayan tuzun insanlar için bir zehir olduğunu söyledi ve ekledi: “Beslenme ve hayat stili, hangi çeşit kanser olacağımız konusunda bir habercidir”
Fehime ALASYA
Dünyaca ünlü kanser araştırmacısı Prof. Mustafa Camgöz, tuzun insanlar için bir zehir olduğunu söyleyerek, tuzdan uzak durulması gerektiğini belirtti.
Camgöz, “Tuz hücreleri tetikliyor ve hiperaktivite yapıyor. Vücutta depolanan sodyum, hücre çevresinde asitlerde yaratıp hücrenin dış yapısını devirme edip dağılmasına neden oluyor. Hücrenin savunması ortadan kalkıyor” diyerek uyarıda bulundu.
Dünyanın saygın kanser araştırma merkezlerinden biri kabul edilen Londra Imperial College Kanser Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Mustafa Camgöz, Kanser Araştırma Vakfı’nın 22 Şubat Pazar günü gerçekleştireceği Geleneksel Orkide Yürüyüşü’ne katılmak üzere adaya geldi.
Camgöz dün Lefkoşa Başkent Lions Kulübü’nün organizasyonu ile Merit Lefkoşa Otel’de gerçekleştirilen "Modern dünyada kanser ile nasıl yaşanmalı" konulu konferans verdi.
ÖNEMLİ TAVSİYELERDE BULUNDU
Kanser tedavisinde tıbbın geldiği son noktayı anlatan ve gıda ile çevre faktörlerinin kanser karşısındaki etkisiyle ilgili bilgiler veren Camgöz, kanserle nasıl yaşanacağı konusunda da önemli tavsiyelerde bulundu.
Vücudun birçok yerinde topak olarak başlayan kanserin, dıştan gelen sebepler ile oluştuğunu söyleyen Camgöz, “Tümörler localar kaldığı ve dağılmadığı sürece kanserin önüne geçebiliriz. Öncelikle doğru teşhis, ardından etkili şekilde tedavi edilebilirlik. Doğru teşhis hem kişiden hem kanserin türünden hem de tıbbi çalışmalardan kaynaklı erken veya geç olabiliyor. Bazı sinsi kanser türleri kendini belli etmeden ilerleyebiliyor ve teşhisi de zor oluyor. Fakat vücudumuzu en iyi bilen bizler de çok dikkatli olmalıyız. Teşhisin ardından tedavi için de etkili ilaçlar gerekli.” şeklinde konuştu.
“TUZ ZEHİRDİR"
Sofralardan hiç eksik olmayan tuzun insanlar için bir zehir olduğunu söyleyen Camgöz, tuzdan uzak durulması gerektiğinin altını çizdi.
Camgöz, “Tuz hücreleri tetikliyor ve hiperaktivite yapıyor. Vücutta depolanan sodyum, hücre çevresinde asitlerde yaratıp hücrenin dış yapısını devirme edip dağılmasına neden oluyor. Hücrenin savunması ortadan kalkıyor. Tuzdan uzak duralım.” diyerek uyarıda bulundu.
Beslenme konusunda bilgiler aktaran Camgöz, ıspanak ve brokolinin faydalarından bahsetti, sütün ise neden zararlı olduğunu açıkladı.
Günlük süt üretimini artırmak için ineklere çeşitli dış faktörler uygulandığını ve bunların insan vücuduna olan zararlarından söz eden Prof. Camgöz, “Bebek yapamayan, kısırlaşan kurbağalar var. Bu kısırlaşma sudaki hormonlardan kaynaklanıyor. Dolaylı da olsa bunlar insanlara geçiyor.” dedi.
“GENLERİMİZİN KÖLESİ DEĞİLİZ, GENLERİMİZİ GELİŞTİREBİLİRİZ.”
Epigenetik (Gen değişikliklerinin incelenmesi), konusuna da değinen Camgöz, tıp alanında yapılan çalışmalardan ve insanlığın yapabileceklerinden çeşitli örneklerden yola çıkarak konuya değindi.
Camgöz şöyle dedi:
“15 yıl önce belirlenen insan genleri ortaya ilginç bir netice çıkardı. 2 yüz bin genimiz var zannederken, 22 bin genimiz olduğunu öğrendik. Bizi yapan 22 bin gen, bizim genetik materyalimizin sadece %1’ini temsil ediyor. Buna epigenetik diyoruz. Biz 22 bin gen ile doğuyoruz ve bu genleri geliştiriyoruz. Bizi biz yapan da budur işte, epigenetik... Biz 22 bin gen ile istersek berber, profesör veya astronot olabiliriz, genlerimizi çalıştırarak, geliştirerek bunları kendimiz gerçekleştiriyoruz. Genlerimizin kölesi değiliz, genlerimizi geliştirebiliriz. Her gen, jenerasyondan jenerasyona aktarılmaz.”
BESLENME VE HAYAT STİLİ, KANSER TÜRÜNÜN HABERCİSİ
Görülen kanser türlerinin coğrafik konumlara göre veya maddiyata göre farklılık gösterebileceğinin altını çizen Prof. Mustafa Camgöz, beslenme konusunda detaylı bilgi aktardı.
Camgöz “Beslenme ve hayat stili hangi çeşit kanser olacağımız konusunda bir ön görüş almamızı sağlıyor. Doğu'da bulunan kanserler meme ve prostat başta oluyor. Yağ, karbonhidrat ve hayvan proteini, sebze meyve açısından beslenme, yer ile ilişkisi oluyor.” diye konuştu.
Hayvan proteinlerinin sağlığımıza olumsuz etkileri olduğunun altını çizen Camgöz, hayvanların hormonlar ile beslendiğinin altını çizdi.
CİNSEL İLİŞKİDEN BULAŞAN VİRÜSLERE DİKKAT!
Rahim ağzı kanserine de kısaca değinen Camgöz, yapılan yeni çalışmalarda birçok ilerleme kat edildiğini dile getirdi. Camgöz, ergenlik çağında kız çocuklarına rahim ağzı aşısı yapılmasının ileriki sonuçlarının tam olarak bilinmediğini söyledi ve genetik faktörlere de bakılıp hareket etmeleri gerektiğini vurguladı.
Camgöz, özellikle cinsel ilişkiden bulaşan virüslere dikkat edildiği takdirde bu aşının yapılmamasını önerdiğini dile getirdi.
“YETER Kİ KANSER DAĞILMASIN”
Tıpta, bazen basit düşünmenin gerektiğini dile getiren Camgöz, “Hepimiz vücudumuzda bir ur ile yaşayabiliyoruz. Yeter ki kanser dağılmasın. Şu anki çalışmalarımız bu yönde sürüyor. Tümör büyürken içerisine oksijen girmiyor ve bu da agresifliğin yani dağılmanın başlangıcını yaratıyor.” dedi.
Camgöz, üzerinde çalıştıkları ilacın etkili olduğunu, bunu gördüklerini ve çalışmalarına devam ettiklerini anlattı ve taklit ediliyor olmalarının da başarılarının göstergesi olduğunu dile getirdi.
Camgöz, bu ilacın birçok kanser türünde etki yapacağını söyledi ve kan kanserlerinde etkili olup olmayacağının henüz bilinmediğine dikkat çekti. Kanserin dağılmasını engelleyecek hapın henüz insanlarda denenmeye başlanmadığına dikkat çeken Camgöz, 5 yıl gibi bir zamana ihtiyaçları olduğunu kaydetti.
Camgöz, salondakilere, İngiltere’de İngilizce olarak yayınlanan kitabının, eylül ayında Türkçesinin yayınlanacağı haberini de verdi.
