15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanın 39. Yıl dönümünde mutluyuz, gururluyuz..
Bu vesileyle, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda dünden bugüne büyük mücadeleler veren Mücahit halkımızı, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarını, kahraman Mehmetçiklerimizi , aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilir ve bu anlaşmalar çerçevesinde 950 kişilik Yunan Askeri Alayı ve de 650 kişilik Türk Askeri Alayı Mağusa Limanından adaya ayak basarken, Kıbrıs Türk Halkı 82 yıllık bir ayrılıktan sonra Türk Askerine yeniden kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordu.
Ancak büyük umutlarla ilan edilen 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacaktı..Nitekim, 21 Aralık 1963 Rum-Yunan silahlı saldırıları ile Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılırken, kısa sürede bu saldırılar ada geneline yayılacaktı.
O günde 25 Aralık 1963’te Anavatanımıza yapmış olduğu yardım çağrısında Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş: “Müdahale Ediniz . Son Mermilerimizi Atıyoruz” diyordu.
25 Aralık 1963’te Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü ve Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay’ın da katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıda Türk Jetlerinin ada üzerinde ihtar uçuşu yapmasına, İngiltere ve Yunanistan’ın adadaki şiddeti durdurmasına, aksi halde 1960 antlaşmaları çerçevesinde adada bulunan Türk Askeri Alayının harekete geçmesine karar verildi.
Diğer Garantör Devletlerden aradığı desteği bulamayan Başbakan İsmet İnönü, Türk Genel Kurmay Başkanlığında yapılan toplantıdan sonra İstanbul’daki Türk Donanmasını Mersin’e hareket ettirirkenTürk-Yunan sınırına, Türk askeri birlikleri kaydırılıyordu. Türk Savaş Uçaklarına Kıbrıs üzerinde alçaktan uçma, buna rağmen Rum silahlı saldırıları durmazsa havadan bombardıman etme emri verildi. Konu ile ilgili olarak Hava Harekatı öncesinde dünya kamuoyu bilgilendirildi. 25 Aralık 1963’te Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları saat 14.00’ten itibaren Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşu gerçekleştirildi.
25 Aralık’ta Türk jetlerini Kıbrıs semalarında ve Türk Donanmasını Kıbrıs açıklarında gören Makarios, 26 Aralık’ta garantör devletlerin teklifini kabul etmek durumunda kalacaktı!..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından 27 Aralık 1963’te Lefkoşa’da üç garantör devletin askerlerinden oluşan bir “Barışı Koruma Kuvveti” oluşturulmuştur. O günde harita üzerinde İngiliz Generali Young ‘yeşil’ bir kalemle çizdiği bir çizgi ile Lefkoşa’da Türk ve Rum tarafı olmak üzere o günden itibaren oluşturulan sınır, o günden itibaren “Yeşil Hat” olarak adlandırılacaktı..
Türk Savaş Uçaklarının 25 Aralık 1963’te Lefkoşa üzerinde gerçekleştirdikleri ihtar uçuşları sonrasında1 Ocak 1964 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios; 1960 Antlaşmalarını tek taraflı olarak feshettiğini açıklamıştır. Ancak Anavatanımız Türkiye ve İngiltere’nin girişimleriyle Makarios bu söylemini geri almak durumunda kalacaktı.
Enosis’e giden yolu açmak için Rum-Yunan ikilisi tarafından gerçekleştirilen 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ve katliamları nedeniyle Kıbrıs’ta bozulan barış ve istikrarın sağlanması amacıyla İngiliz Hükümeti Ocak 1964 günlerinde Londra’da bir Konferans düzenlenmesini gündeme getirirken,Makarios’un da hedefi bu konferanstan yararlanarak diplomatik atağa geçerek Kıbrıs’ta üniter bir Rum devleti yaratmak ve Kıbrıs Türk Halkının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına son verip Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ statüsüne indirgemek ve adanın tek sahibi olmaktı.
Nitekim 3 Ocak 1964’te yayınladığı bildirisinde Makarios: “Bu konferansta esas hedefimiz, gerçekten bağımsız , birleşik, dıştan müdahalelere olanak tanımayan bir devlet yaratmaktır. Bu nedenle de Garanti Antlaşmaları ve İttifak Antlaşmaları sona erdirilmelidir” demişti.
Kıbrıs sorunu ile ilgili Londra Konferansı 15 Ocak 1964’te MarlbourgHouse’da saat 12.00’de İngiliz Sömürgeler Bakanı DuncanSandays’ın konuşması ile açılmıştı.
O günde yapmış olduğu konuşmasında Rum liderliğinin 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarını hiçe saydığını örnekler vererek anlatan ve karşı tarafın amacının iki toplumun eşit ortaklığına dayalı 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini bir Rum devletine dönüştürmek olduğunu belirten Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş: “19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarından kaynaklanan hak ve garantiler bizi koruyamadı. Şimdi bu son olayları tekrarlatmayacak ve Kıbrıs Türklerinin haklarını ve hayatını güvence altına alacak bir hal çaresi bulunmalıdır..
..Biz buraya anayasanın bir parçası olan garantilerin gereksiz olduğunu, azınlık statüsünü ve Rumların insafında yaşamayı kabul etmeye gelmedik. Biz buraya halkımızı güven ve hürriyet içinde yaşatacak ve çözüm bulmak için geldik.Garantiler daha da güçlendirilmelidir. Kıbrıs’ta Rumlarla iç içe yaşamak artık olanaksızdır. Bu nedenle iki halkın yan yana yaşayabileceği bir formül bulmalıyız. Başka çare yoktur. Nüfus aktarması yapılmalıdır, terör durmalıdır” demişti.
Rauf R. Denktaş’tan sonra söz alan Glafkos Klerides: “Adada yaşanan olaylar bir iç meseledir. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası demokratikleştirilmeli ve çoğunluğun iradesine dayalı bir sistem oluşturulması gerekir. Kıbrıs’ın egemenliği ve bütünlüğü korunmalı, Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan çıkmalı” demişti.
15 Ocak 1964’te düzenlenen Londra Konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Anavatanımız Türkiye’nin de istekleri doğrultusunda İngiltere Kıbrıs sorununu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıyacaktı.
O günde BM Güvenlik Konseyi aldığı 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararında: Birleşik Krallık (İngiltere), Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetlerine danışılarak Kıbrıs Adası üzerinde bir BM Barış Gücü’nün kurulmasına karar verildi. Ayrıca Türkiye’ye yönelik olarak kararın 1. Maddesinde “Uluslararası Barışı Tehlikeye Sokacak Herhangi Bir Harekatın Yapılmaması” istendi. Keza Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla bir “Özel Temsilci” atanması kararı alındı.
Ne yazık ki bu karar Kıbrıs sorununun bugünlere gelmesinde çok ama çok önemli bir rolü vardır. İşin ilginç yanı Rauf R. Denktaş şiddetle karşı çıkarken anavatanımız Türkiye Dışişleri Bakanlığına göre alınan karar, Garanti Anlaşmasının 4. Maddesinde yer alan Türkiye’nin müdahale hakkını ortadan kaldırmamıştır.
Nitekim, 5 Mart 1964 tarihinde yapmış olduğu açıklamada Türkiye Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, kendisinin BM Güvenlik Konseyi kararından memnun olduğunu dile getirerek “Bu bizim haftalardır üzerinde durduğumuz bir hedeftir” deniliyordu. Yapmış olduğu açıklamasında sayın Feridun Cemal Erkin “Bu karar, Türkiye’nin müdahale hakkını ortadan kaldırmamıştır.Türkiye Kıbrıs’a gerekli gördüğünde müdahale edebilmek hakkına sahiptir. Kararın, Kıbrıs’ta barış ve istikrarın yeniden katkıda bulunacağını düşündüklerini” ifade ediyordu.
Anavatanımız Türkiye’nin, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararını olumlu karşılaması Rauf R. Denktaş’ı çok büyük bir üzüntüye sevk edecekti.. Ne yazık ki o günde BM Güvenlik Konseyi aldığı 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararla Kıbrıs’a BM Barış Gücü Askeri gönderecekti. O günde 3 ay için adaya gelen BM Barış Gücü Askeri hala daha adada sözüm ona görev yapmaya devam etmektedir!.
O günde Kıbrıs sorunu önce Londra’ya ardından da BM Güvenlik Konseyi’ne taşınıyordu. BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile BM Barış Gücü Askeri Adaya gelmesine karşın Rum-Yunan silahlı saldırıları ada geneline yayılacaktı..
Ne yazık ki o günde On binlerce Kıbrıs Türkü 103 köyden göçmen durumuna düşerken kısa sürede 500’ün üzerinde de şehit veriyordu.1963-1974 yılları arasında Rumlar Kıbrıs Türk halkına karşı kasıtlı ve bilinçli olarak, Mücahitlerimizin moralini bozmak amacıyla mevzilerinden ve Rum Radyosundan Türkçe olarak yüksek sesle yayınlanan “Bekledim De Gelmedin” şarkılarını dinletirken; Mücahitlerimiz de Radyolarından Rumlara “Bu Kadar Yürekten Çağırma Beni, Bir Gece Ansızın Gelebilirim” şarkısını dinletiyordu.
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiye’nin desteğinde 11 yıl boyunca, Lefkoşa’da, Mağusa’da, Limasol’da, Larnaka’da, Erenköy’de Baf’ta , SntHilarion’da , diğer kent ve köylerde Direndi!.. Direndi! Ay Yıldızlı Bayrağı İçin, Direndi İstiklal Marşını okuyabilmek için Direndi!.. Atatürk İlke ve Devrimleri Doğrultusunda Yürüyebilmek için..
Yıllarca devam eden Rum-Yunan silahlı saldırılarının ardından 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde Kıbrıs Helen Devleti ilan edilirken Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson’un 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan etmesinin ardından gerçekleştirilen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşturuldu.
15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Kıbrıs Türk halkına düşen görev anavatanımız Türkiye’nin desteğinde , bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa.. Yarın Devam Edecek..