banner913
banner932
banner1032

Özker Yaşın’ın  "Ulusal Hödükler Adası’nın Düşündürdükleri"

banner1020

Özker Yaşın’ın 2006 yılında çıkan “Ulusal Hödükler Adası” kitabını yazar şahsıma 2006 yılında imzalamıştı. Ülkemizin şiirine 1950 yıllardan beri katkı koyan, 19 şiir,4 roman,3 anı ve 2 anı kitabıyla, toplam 28 eseriyle, Kıbrıs Türk Yazınında en çok kitabı yayımlanan yazarlarından birisi olan rahmetli Özker Yaşın’ın bu eseri bugünlerde yaşananları görünce tekrar anımsatmak istedim.

banner974
Özker Yaşın’ın  "Ulusal Hödükler Adası’nın Düşündürdükleri"

banner971

        “Ulusal Hödükler Adası Tüm Şiirleri-3” adlı 280 sayfalık eseri Çevre Yayınları arasından çıktı. Üç bölümden oluşan eserin ilk bölümü “Hödükname’den Seçmeler ve Diğer Şiirler, ikinci bölümü “Yeni Yıl Destanları”, üçüncü bölümü ise “Dörtlükler” başlıklarını taşıyor.

         Usta kalem Özker Yaşın her zaman çizgisini yenilemiş, yeni konulara el atmış bir sanatçıdır. İlk hiciv şiir kitabını yayımlayan odur, ilk dergicilerden birisidir, “Savaş” gazetesini çıkararak eleştirici yönünü siyasi olarak bu gazetede sürdürmüştür. Kısacası Özker Yaşın şiirde de, politikada da her zaman muhalif bir insan olmuştur. Her zaman usta kalemini hicivsel ve taşlama biçiminde kullanmış ve bir çok kişiyle kalem savaşını yıllarca sürdürmüştür. İşte bu kitabında Özker Yaşın; hem Kıbrıs Türk Toplumunun siyasi ve sosyal yaşamının gerçeklerini, değişimini gözler önüne sererek, bir çok kişiye de taşlamalar gönderiyor şair.  

         Özker Yaşın kitabının girişinde eseriyle ilgili şunları yazdı: “

“Kıbrıs'tan ayrılarak İstanbul'a gelip yerleşmeye ka­rar verdiğim 1985 yılında, o güne kadar çıkmış on üç şi­ir kitabımın bütün baskıları tükenmişti. Ada'dan ayrılma­dan önce, bu kitapların üç cilt halinde toplu baskılarını yapmaya karar verdim.

Önce KIBRIS konulu şiirlerimin bulunduğu Bayraktar Destanı, Kıbrıs'tan Atatürk'e, Namık Kemal Kıbrıs'ta, Kıb­rıs Mektubu, Mehmetçik Kıbrıs'ta, Kanlı Kıbrıs, Oğlum 5avaş'a Mektuplar, Kıbrıs'ta Bayrak adını taşıyan sekiz şiir kitabımı KIBRIS BENiM VATANIM genel başlığı altında bir araya getirip yayımladım.

Bu toplu baskının yapılışından üç dört ay sonra da aşk, özlem, düşünce, Atatürk gibi konuların bulunduğu Ol Alem, Limanda Bir Gemi, Babil Daha Uzakta, Atatürk'e Saygı Duruşu adlı dört şiir kitabımı ve son yazdığım şiir­lerim ile ağıtları ÖNCE KUŞLAR UYANIR genel başlığıy­la yine bir araya getirip yayımladım. Bu iki toplu şiirler kitaplarımın baskıları 1986 yılı içerisinde gerçekleşti. Geride kalan Hödükname adlı hiciv-taşlama kitabım ile, gazete ve dergilerde yayımlanmış, sayıları epey faz­la olan hiciv-taşlamalarımı ve dörtlüklerimi ULUSAL HÖ­DÜKLER MEMLEKETİ adını koyduğum üçüncü toplu şiirler kitabımda yayımlayacaktım. Yazık ki bunu başarama-dan Kıbrıs'tan göç etmek zorunda kaldım.

Niyetim İstanbul'a gelip yerleştikten kısa bir süre sonra da bu kitabı yayımlamaktı. Gel gör ki, evdeki he­sap çarşıya uymadı. Yeni bir memlekete gelip yerleşme­nin yarattığı zorluklar, peş peşe gelen hastalıklar, yolun­da gitmeyen işlerin sıkıntıları ULUSAL HÖDÜKLER MEM­LEKETİ adlı üçüncü toplu şiirler kitabımın yayımlanması­nı geciktirdi. O kitabın dosyası uzun yıllar çekmecemde bekledi, durdu.

İstanbul’a geldikten sonra "Son Şiirler"genel baslığı altında yeni üç şiir kitabı daha yayımladım. Bu kitapları­ma yeni yazdığım taşlamalar ile birlikte yıllardır çekme­cemde beklemekte olan ULUSAL HÖDÜKLER MEMLEKETİ adlı dosyadan seçip ayırdığım bazı hiciv-taşlama şiirle­rimi de koydum. Aslında o üç kitapta çıkan taşlamalarım şimdi elimizde tuttuğumuz kitapta yayımlanmaları gere­kiyordu.

Meraklılara ve araştırmacılara yardımcı olur düşün­cesiyle, son çıkan üç şiir kitabıma aldığım hiciv-taşlama şiirlerimin adlarını ve bulundukları kitaplardaki sayfa numaralarını aşağıda veriyorum.

YÜREĞİMİN YARISI SENDE (1998) adlı şiir kitabım­da Hacıkostis'e Mektup (s. 89-92), Selam 83 Yılı (s. 94-99), 1985 Yeni Yıl Destanı (s. 100-108), Kıbrıs'ta Yaşa­yan Bazı Şiir Heveskârları Üzerine Yazılmış Hiciv Deneme­leri (s. 109-128), Behzat ile Hadi/e veya BirAcaip Aile (s.

129-134).

AKDENİZ'DE BİR ADA (2000) adlı şiir kitabımda Bak Şu Dava Adamına (s. 87-91), MEKTUP ŞİİRLER-Şiir MEK­TUPLAR adlı şiir kitabımda "1970 Yılında Kıbrıs'ta Sosye­te Hanımlarının Mektuplaşmaları" (s. 175-186)...

... Hödük NAME adlı hiciv-taşlama şiirleri kitabım okuyucuların geniş ilgisi ile karşılandı, kısa bir zaman içerisinde tükendi. Otuz yılı aşkın bir zamandan beri de meraklılar ve araştırmacılar tarafından aranmaktadır. İs­tanbul'daki adresime ulaşan birçok okuyucu HÖDÜKNAME’nin yeni baskısını yapmamı istediler.

Oysa ben kitabımı, HÖDÜKNAME kitabımı, toplu şiirler kitap­larımın üçüncü cildi ULUSAL HÖDÜKLER MEMLEKETİ’nin bir bölümü olarak yeniden yayımlamayı planlamıştım 20 yıl kadar önce.

Uzun sözün özeti, 20 yıla yakın bir gecikmeden son­ra hiciv-taşlama ve dörtlüklerimi topluca yayımlamak ka­rarımı yeniden yürürlüğe koydum. Kıbrıs'tan İstanbul'a göç ettiğimde birlikte getirdiğim ULUSAL HÖDÜKLER MEMLEKETİ adlı üçüncü toplu şiirler dosyasını çekmecem­den çıkarıp baştan sona dikkatle okudum. Hayretle gör­düm ki bunların önemli bir bölümü yazıldıkları günlerde­ki çarpıcı esprilerini yitirmişler. Hatta bazılarını ne amaç­la yazdığımı ben bile unutmuşum. Açıkçası çoğu güncel­liklerini yitirmişler.

Yaptığım ilk iş bu tür "miadını doldurmuş"taşlama ve dörtlükleri dosyadan çıkarmak oldu. Dosyada bıraktıkla­rımın bazılarında eklemeler ve çıkarmalar yaptım. Bazı­larını neredeyse yeniden yazdım. Kitaba İstanbul'da yazdığım yeni hicivleri, yeni dörtlükleri ve iki yeni yıl destanını da ekledim. Kitabın adını da değiştirip ULUSAL HÖDÜKLER MEMLEKETİ yerine ULUSAL HÖDÜKLER ADA­sı yaptım.

Oldukça gecikerek yayımlanmış olsa da, işte üçün­cü toplu şiirler kitabım elinizde. Savaş, Halkın Sesi, Kıbrıs Postası gazeteleri ile Olay dergisinde çıkan hiciv-taslama şiirlerim ile HÖDÜKNAME kitabımdaki şiir ve dörtlükler­den yaptığım geniş kapsamlı bir derleme... Ayrıca kita­ba hiçbir yerde yayımlanmamış yeni dörtlüklerimi de ek­ledim.”

Kitabın içinde Kıbrıs Türk Toplumunun bir dönemine ışık tutacak, sosyal yaşama  ve değişime dair en önemli şiirlerden birisi de sizlere aşağıda bir kısmını sunacağımız “2006 Yeni Yıl Destanı” şiirdir.

2006 Yeni Yıl Destanı

...

Sonu tatsız bitecek

Bir işe bulaşmayı

Elbette istemezdim.

Mücahitler Parkına

Çekip geyiklerimi

Su ve yiyecek verdim.

"Bu uzun yolculuktan

Oldukça yoruldunuz

Biraz dinlenin" dedim.

Sonra yaya olarak

Sarayönüne doğru

Yürümeye başladım.

* * *

O an hiç beklenmeyen

Bir mucize yaşadım.

Bir ZAMAN TÜNELİNDEN

Geçtim ve de şaşırdım.

Uzun yıllar önceki

Çocukluğumun şehri

Kirlenip pislenmemiş

Güzel Lefkoşadaydım.

Söğüdün Kahvesinde

Gazeteci Con Rifat

Hammalın Mustafayla

Tavla oynuyorlardı.

Muallim Suphi Rıza

Oturmuş bir masaya

Kitapçı Lütfi Beyden

Aldığı bir tiyatro

Kitabı okuyordu.

Ve başka bir masada

Dedikodu uzmanı

Matbaacı Akif'le

Kıbrıs Türk Cemaatı

Son mebusu Necati

Avkat Fadıl Korkut'u

Çekiştiriyorlardı.

Ve "BAĞRIMIZ YANIKTIR

SU VER NECATİ"diye

Lefkoşa Türk halkının

Söyledikleri şarkı

Unutulup gitmişti.

Mebus olmak uğruna

Necati bütün suyu

Dağıtıp tüketmişti...

Şamişici Abdullah

Dükkanında oturmuş

Müşteri bekliyordu.

Acıkmıştım iyice,

Bol hellimli bir börek

Söyledim kendisine

Ve böreğin üstüne

Bir porsiyon Şamişi

Yiyince arkasından

Karnım doydu iyice.

Abdullahın dükkanı

Yanındaki binadan

Bir ses duyuluyordu,

İçli bir tambur sesi.

Demek ki BECERİKLİ

Saz arkadaşlarını

Toplamış bahçesinde

Bir fasıl geçiyordu.

Müzik sesi keyfimi

Getirmişti yerine,

Tekrar çıkıp caddeye

Sarayönüne doğru

Başladım yürümeye.

Bisikletli kişiler

Gidip geliyorlardı.

O yıllar Lefkoşa'da

Otomobil sahibi

Olan kişi çok azdı.

Yollar her zaman tenha,

Trafik de rahattı.

Ve Tekke Bahçesine

Giden yolun başında

Kahveci Guşo ile

Abbas'ın Şerif Hanım

Doktor Fazıl Küçük'e

Sohbete dalmışlardı,

Gülüp duruyorlardı.

Mahkemeler önünde

Fıstıkçı Osman Gezer

Bir düzen veriyordu

Geçim teknesi olan

Fıstık arabasına.

Baktım beni görünce

 İyice keyiflendi

Gülerek selam verdi

Ve şunları söyledi:

"Yılbaşı gecesinde

Fıstık siparişleri

Çoğaldıkça çoğaldı.

Bu işin üstesinden

Gelmem galiba bu yıl

Oldukça zor olacak.

Çuvallarca fıstığı

Fırına götürerek

Pişirmem gerekecek.

İsterseniz Özker Bey

Geçireyim sizi de

Müşteri Listesine,

Gelip alın o gece

Fıstığı sıcak sıcak.."

Osman Gezer fıstığı

Çok güzel fırınlardı

Ün yapmıştı şehirde.

Yalnız Türklere değil

Rum ve Ermenilere,

Mahkemede görevli

İngiliz hakimlere

Bol bol fıstık satardı.

Osman Gezer'den biraz

Fıstık aldım.

Yiyerek Yürüdüm ARASTA'ya.

Burası bir alemdi.

Kalabalık ve renkli

Benzeri az bulunur

Tipik bir Şark Pazarı.

Türkler Rumlar Ermeni

Vatandaşlar birlikte

Alış veriş yapardı.

Herkes birbiriyle dost,

Kavga doğuş olmazdı...

Dükkanının önünde

Babamın yakın dostu

Mustafa Boyacıyla

Konuştuk ayaküstü,

Hayatından memnundu

İşleri yolundaydı,

Gün geçtikçe de zengin

Olduğunu söyledi.

Etrafa baka baka

Geldim Belediyenin

O ünlü pazarına

Türkler, Rumlar buraya

BANDABULİYA derdi.

Pazar İngilizlerin

Güzel bir eseriydi.

Benim doğduğum yılda

Bitmişti inşaatı...

Buraya gelen sebze

Ve meyvelerin tümü

Dikkatle incelenir

Kalitesine bakıp

Satış fiyatlarını

Pazarın memurları

Saptarlardı ilk önce,

Saptanan fiyatların

Üzerinde hiç kimse

Malını satamazdı,

Ve kazık atamazdı.

İngilizler bu işe

Girişenler olursa

Hemen cezalandırır

Ve hapse atarlardı.

Saat öğle olunca

Gidip Ahçı Vahan'a

Adana Kebap yedim.

Vahan Adanalıydı,

Adana kebabını

Çok güzel hazırlardı.

* * *

Yirmi altı yaşımda

Sarayönü esnafı

Arasına katıldım.

Mecidiye sokakta

Bir kitapçı dükkanı

Açarak çalıştırdım.

Hayatımı alnımın

Teri ile kazandım.

Kimseyi kandırmadım

Kimseye borç takmadım

Dürüst bir tüccar oldum

Sevildim ve sayıldım.

Ticaret yaşamımda

Acı tatlı anılar

Yaşadığım olaylar

Gözlerimin önünden

Geçtiler birer birer.

Mecidiye sokakta

Çarşının en zengini

Bir Tellal Salim vardı.

Adı ibne olarak

Yayılmış olsa bile

Salim iyi adamdı.

Yazık ki hayatını

Bir gece bıçaklanıp

Çok fena noktaladı.

Kim öldürdü Salimi?

Yahut kimler öldürttü?

Polis bu cinayeti

Nedense aydınlatıp

Ortaya çıkarmadı.

Ve de Tellal Salim'in

Mirasını paylaşan

Haşarat arasında

Hiç hatıra gelmeyen

Ünlü kişiler vardı.

Sarayönünün renkli

Bir başka siması da

Mustafa Çoronik'ti.

Çoronik'le dalaşmak

Kolay bir iş değildi.

O çarşıda eşi yok

Bir küfür uzmanıydı.

Taktığı kişilerin

Elinden kurtulması

Asla mümkün olmazdı.

Saçları dökülünce

Bir peruk almış Denktaş.

Çoronikten çekinip

Takamamış peruğu,

Bana kendi anlattı.

"Şayet peruk taksaydım

Sarayönünden geçmek

Çok zor bir iş olurdu.

Çoronik'in ıslığı

Ve de takılmaları

Bozardı asabımı..."

Çoronik de çok iyi

Merhametli adamdı.

Birçok fakir çocuğu

Destekleyip okuttu.

Okullar açılınca

O fakir çocuklarla

Gelerek dükkanıma,

Gerekli malzemeyi

Kitap ve defterleri

Benden satın alırdı.

Şudur ki diyeceğim

Çoronik'in yaptığı

Bu tür yardımlarının

Canlı bir tanığıyım.

Sarayönü esnafı

içinde çok popüler

Bir başka renkli sima

Hasan Fahri Uzman'dı.

Hasan Fahri sevimli

Espirili adamdı.

Gözleri ışıl ışıl

Yanakları toz pembe

Göbeği kocamandı.

Yemeye ve içmeye

Meraklıydı rahmetli,

Bir yılbaşı gecesi iddiaya girerek

Kocaman bir hindiyi

Bir tencere pilavla

Yiyerek tek başına

Şaşırtmıştı herkesi.

* * *

Bir alemdi eskiden

Sarayönü Meydanı.

Bir başkaydı Lefkoşa

İnsanları, esnafı.

Merhaba Kemal Rüstem

Kitapçılar kralı.

Merhaba Berber Kaya,

Fotoğrafçı Fevzi Bey,

Merhaba Terzi Hoca,

Kamuran Aziz Hanım

Vedia Barut abla.

Kebapçı Sadi Usta,

Tellak Ahmet Nadide,

Ve de Hummusçu Musa,

Kadızade Burhan Bey

Baklavacı Bedevi

Kunduracı Muharrem.

Bir espri kaynağı

Doktor Fikret, merhaba!

Merhaba Beliğ Ata,

Ahmet Mithat Akpınar,

Terzi Harman, merhaba

Eczacı Nebil Nabi

Eczacı Macit Tevfik

Yoğurtçu Galadari.

Her gün YAVUZ imzalı

Makaleler döktüren

Mehmet Kazım Bedevi,

Hepinize merhaba.

Merhaba Ali Dana,

Merhaba Hakkı Süha,

Fazıl Önder merhaba.

Otelci Ali Rıza

Abdi Çavuş Sokağı

Sakinleri merhaba.

Gel gör ki Abdi Çavuş

Sokağına girince

Keyfim kaçtı iyice.

Bu sokakta oturan

Resmi Tarih yazarı

Biraz fazla kasıntı

Eski bir arkadaşım

Adını hatırlamak

Beni rahatsız etti.

O eski arkadaşla

Yaşadığım bir olay

Adamın ne teneke

Özker Yaşın’ın Eserleri:

Şiir

Ol Alem (1952)

Bayraktar Destanı (1953)

Kıbrıs'tan Atatürk'e (l 953)

Limanda Bir Gemi (1956)

Namık Kemal Kıbrıs'ta (1957)

Kıbrıs Mektubu (1958)

Mehmetçik Kıbrıs'ta (1960)

Babil Daha Uzakta (1963)

Atatürk'e Saygı Duruşu (1963)

Kanlı Kıbrıs (l964)

Oğlum Savaş'a Mektuplar (1965)

Hödükname (1970)

Kıbrıs'ta Bayrak (l 973)

Yüreğimin Yarısı Sende (1998)

Akdeniz'de Bir Ada (2000)

Mektup Şiirler-Şiir Mektuplar (2001)

Kıbrıs Benim Vatanım (Tüm Şiirleri I-1986)

Önce Kuşlar Uyanır (Tüm Şiirleri II-1986)

Ulusal Hödükler Adası (Tüm Şiirleri III-2006)

Roman

Bütün Kapılar Kapandı (1955)

Mücahitler (Kıbrıs'ta Vuruşanlar-1971)

Girne'den Yol Bağladık (1976)

Kıbrıslı Kâzım (1978)

Yaşantı-Anı-Roman

Nevzat ve Ben l (1997) Nevzat ve Ben II (2003) Nevzat ve Ben III (2004)

Oyun

Bayraktar Türküsü (1958) Zafer ve Bağış (1988)

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.