Kıbrıslı için önemlidir yasemin, değerlidir. Her evin bahçesine mutlaka bir kök yasemin fidanı dikilir. Yaz akşamları bahçede, balkonda kahveler yudumlanırken onun o büyüleyici kokusu eşlik etmelidir sohbete. Vazgeçilmezimizdir yasemin.
…
Bu şehirdedir
Hurma yaprağına dizilir
Tomurcuk tomurcuk yaseminler
Ve satarlar tepsiler içinde
Serin yaz gecelerinde
Yoksul çocuklar...
Kolundaki sepette Baf sakızı
Tepsideki yaseminler dizi dizi
Kaldırımın kenarında oturan
Yaşlı kadını anımsadın mı?
Bir dizi yasemin alıp
Nişanlının boynuna astığın geceler
Çeker seni...
Sen bu şehri bırakıp
Başka ülkelere
Gidemezsin be gardaş.
…
Lefkoşa aşığı şairimiz Mehmet Levent’in ‘Beni Duyuyor Musun Lefkoşa?’ şiirinde dediği gibi kim bırakabilir köklerini saldığı ve her karış toprağında anılarının olduğu bu şehri, bu ülkeyi? Hani yaz geceleri tomurcuklarını ipe dizerek kolye yapıp boynumuza astığımız, o yaseminin kokusundan kim vazgeçebilir?
Yasemin, zeytingiller familyasının Jasminum cinsinden 300 kadar tropik ve astropik çalımsı bitki türünün ortak adıdır. Beyaz, sarı, ender olarak da pembe renkli borumsu çiçekler açar. En çok yetiştirilen türlerden biri olan Jasminum Officinale ise hoş kokulu beyaz çiçekli bir türdür. Anayurdu İran olan bu bitki, Akdeniz kıyılarındaki ülkelerde de yetişir (wikipedia.org).
Genel olarak zarafeti, güzelliği ve beyaz rengi ile saflığı temsil eden Yasemin, birçok dilde yaygın olarak kullanılan bir kadın ismidir. Çin kültüründe ise sonsuz sevginin sembolü olan hoş kokulu bu çiçek nice şairlere, yazarlara, bestekârlara ilham olmuş ve gerek çiçeğin kendisine gerekse sevgiliye veya memlekete olan sevgi, özlem ve hayranlık dile getirilmiştir.
“Bir demet Yasemen, aşkımın tek hatırası
Bitmiyor ayrılık, dinmiyor gönlümün hicran yarası”
https://www.youtube.com/watch?v=72iDDyCrRbA
Bir Zeki Müren bestesi olan bu şarkının sözlerinde bir yandan sevgiliye duyulan hasret, kavuşamamanın verdiği acı ve keder, diğer yandan da yasemin çiçeği ile bulunan teselli derinden hissedilmekte…
‘Mo Li Hua’ (Yasemin Çiçeği) ise yaseminin güzelliğinden bahseden geleneksel bir Çin halk şarkısıdır. Sözlerinin Türkçe karşılığı şöyledir:
“Ne güzel bir yasemin çiçeği
Kokulu ve güzel, tomurcuklarla dolu
Kokulu ve beyaz, herkesin övdüğü
Seni koparmama ve başkasına
Hediye etmeme izin ver
Yasemin çiçeği! Oo, Yasemin çiçeği!…”
https://www.youtube.com/watch?v=YZvSv25c-BU
Güney Kıbrıs’ta ise anonim olup birden fazla varyantı bulunan ‘To Giasemi’ (Yasemin) adlı şarkıda ise sevgiliye “Yasemin’im” şeklinde hitap edilmekte ve yasemin kokusunun insanları nasıl etkilediğinden bahsedilmekte...
“Kapındaki yasemini Yasemin’im
Budamaya geldim. Oo yavrum (küçüğüm)!
Annen de sandı ki Yasemin’im
Kaçırmaya geldim seni. Oo yavrum (küçüğüm)!
Kapındaki yasemin, Yasemin’im
Kokusu yoldan geçenleri esir alır…”
https://www.youtube.com/watch?v=HCJ1OZiJ3SU
Biliyor muydunuz?
- Yasemin bitkisinin Kuzey Amerika dışındaki bütün kıtalarda yabani olarak yetiştiğini,
- Arap Yasemini denen Jasminum Sambac türünün kokulu çiçeklerinden yasemin çayı yapıldığını ve antioksidan özelliği yüksek olan bu çayın kan şekerini düşüren, tatlı yeme isteğini durduran, kanser tedavisine yardımcı olan oldukça şifalı bir bitki olduğunu,
- Yaseminin Budizm'de kutsal çiçeklerden biri olduğunu ve kokusunun ise cennetin kokusu olarak düşünüldüğünü,
- ‘Mo Li Hua’ (Yasemin Çiçeği) şarkısının İtalyan besteci Giacomo Puccini tarafından 1926’de ‘Turandot’ isimli operada kullanıldığını ve bu şarkının 1982’de UNESCO tarafından önerilen şarkılar listesinde yayınlandığını,
- Şarkının 2004 Yaz Olimpiyatları kapanış seremonisi ile 2008 Yaz Olimpiyatları madalya töreninde çalındığını,
- “To Giasemi” (Yasemin) isimli şarkının Avrupa Birliği şarkı kitabında Kıbrıs’ın geleneksel şarkılarından “aşk şarkıları” kategorisinde kayıtlı bir eser olduğunu,
- Ve bu şarkının yerel sanatçıların yanı sıra ünlü İspanyol opera sanatçısı Placido Domingo tarafından da “Mediterranean Songs” albümünde seslendirildiğini biliyor muydunuz?
Haftanın Önerisi
“Yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumurtanın üstüne düşse, olan yumurtaya olur.” Kıbrıs Rum atasözü ile başlayan Alev Alatlı’nın romanı “Yaseminler Tüter Mi Hâlâ?" Eleni isimli bir kızın hayat hikâyesine yer verirken Kıbrıs’ın 50’li 60’lı yıllardaki tarihi olaylarını da okuyucuya sunuyor. Yazar kitapla ilgili şu yorumu yapıyor: “Basılan ilk romanım ‘Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?’ Ocak, 1985'de çıktı… Eleni olarak doğan, Naciye'ye dönüşen ve Türk kocasına dört çocuk doğurduktan sonra eski Hisar göçmeni bir Anadolu Rum'u ile evlenen bir kadının sahiciye yakın hikâyesidir.”