banner913
banner932
banner1012

Erçin'le Kitap Dünyası

banner1020

Bir çay doldur, bir kitap seç. Ve dünyayı sessize al. AHMET BATMAN

banner974
Erçin'le Kitap Dünyası

banner971


Hazırlayan: Erçin SELASİYE

HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN KIBRIS KİTAPLARI:

Yarım İnşaat – Nafia Akdeniz
Güçük Prens – Kıbrıs Türkçesi – Antoine de Saint – Exupery
Safir 1 – Müjdelenen Zaman – Kemal B. Caymaz    
Artık Sır Yok – Zeki Erkut
Müziğimizde 60'lar 70'ler – Söyleşiler - Eralp Adanır
 

YARIM İNŞAAT – NAFİA AKDENİZ

Yazarın şiir kitabı oldukça ilgi görüyor. “Büyüdüğüm yarım inşaatı artık terk edebilirim. Kurtardım çocuk seni korkuluksuzluktan!”
 
 

HAFTANIN EN ÇOK OKUNAN DÜNYA KİTAPLARI:

İnsan Geleceğini Nasıl Kurar – İlber Ortaylı
Üç Kız Kardeş – İclal Aydın
Hayatın Sesi – Gülseren Budayıcıoğlu
Sen Yola Çık Yol Sana Görünür – Hakan Mengüç
Tiamat – İhsan Oktay Anar
 

İNSAN GELECEĞİNİ NASIL KURAR – İLBER ORTAYLI

Yaşam tecrübesini paylaşmayı vazife bilen bir entelektüelden, İlber Ortaylı’dan, okurlar için bir yol açma, yol yapma, kendini inşa etme ve toplumu ayağa kaldırma rehberi.
 

HAFTANIN KİTABI

ESİR ŞARKILAR VADİSİ – KİMBERLEY FREEMAN

Bazı kitapların arka kapağını kapattığın zaman VAAAYYYY BEEEE!!! Dersin… O nasıl bir hayal gücü nasıl bir ters köşe… İşte sonu tamamen beklenmedik kitabı kapattığım an dediğim ilk şey vay be oldu…
İki kadın, iki hayat... Biri, Almanya' da küçük bir kasabada yaşayan ve  tek hayali  ünlü bir opera sanatçısı olup güzel sesini herkese duyurmak olan Ellie Frankel. Diğeri Londra'da yaşayan, babasının onları terk etmesiyle psikolojisi bozulan annesi ile yaşayan ve annesinin dayaklarından kurtulmanın tek yolunun evden kaçmak olduğunu düşünerek küçük yaşta şehrin karanlığına dalan, George Felloves tarafından keşfedilip ünlü bir pop yıldızı olma yolunda hızla ilerleyen Penny Bright... Tam yirmi yıl birbirinden habersiz yaşayan bu iki kadının ortak noktası neydi... Biri geçmişin karanlığından kaçmak isterken, hafızasını kaybedip kendini bulacak, diğeri çaldığı bir hayatı yaşarken hırs, düzenbazlık, açgözlülük ile kendini kaybecektir.
Kimberley Freeman Esir Şarkılar Vadisi'nde yine insanın hayatta yaşayabileceği tüm mutlulukları, hüzünleri, şansları, şanssızlıkları sunuyor okura. Karakterlerin başlarına gelen olaylar her an herkesin başına gelebilecek nitelikte bu nedenle de yaşananlardan rahatlıkla dersler çıkarabiliyorsunuz. 
 

OKUMA AZMİNİZ HİÇ BİTMESİN

 

WİLLİAM FAULKNER (1897 – 1962)

Amerikan Modernist yazarların babası sayılan Faulkner, rakip gördüğü Ernest Hemingway'den farklı olarak, uzun ve karmaşık anlatımları benimsemiştir. Uyguladığı teknikler arasında bilinç akışı tekniği ve çoğul anlatı (multiple narration) teknikleri bulunur. 1930'larda Avrupa'daki deneysel geleneği izleyen ilk Amerikan yazarıdır.
25 Eylül 'de Mississippi'de doğan Faulkner, buradaki Güney geleneğinden oldukça etkilendiği bir çocukluk geçirdi. Daha sonra hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Oxford'daki Lafayette kasabasına taşındılar. Eserlerinde bahsettiği "Jefferson" Oxford'u, "Yoknapatawpha kasabası" ise Lafayette'i temsil eder. Büyük-büyük babası William Clark Falkner Konfederasyon ordusunda görev yapmış, tren yolu yaptırmış ve adını Tippah kasabası yakınındaki Falkner şehrine verdirmiş Mississippi'nin önemli karakterlerinden biridir. Aile soyadları Falkner olmasına rağmen, büyük ihtimalle görevli memurun hatası sonucu Faulkner olmuştur. Liseyi terk ettikten sonra bir işte tutunamayıp "wastrel" (defolu mal) olarak anılmaya başlanmıştır. 1918'de, iki ailenin Faulkner'ın ev geçindiremeyeceğine karar verip ayırdıkları nişanlısı Estella Oldham'ın zengin ve yaşlıca olan Cornell Franklin'le evlenip Çin'e yerleşmesiyle büyük bir üzüntü yaşamış ve Yale öğrencisi olan Oxford'dan arkadaşı Phil Stone'un yanına, New Haven'a gitmiştir. Burada kâtiplik yapmış, Phil Stone'un onun için hazırladığı okuma programıyla klasikleri ve çağdaş yazarları okumuş, bu sayede Melville, Cervantes, Dostoyevski ve Conrad'ın eserlerine büyük hayranlığı oluşmuştur.
Daha sonra Toronto'da yardımcı pilotluk yapıp Oxford'a geri dönen yazar bu sefer Mississippi Üniversitesi'ne girmiş, burada "Marionettes" adlı bir grup kurup aynı adı taşıyan bir oyun yazmaya çalışmış fakat başaramamış ve 1921'de okulu bırakıp New York'a gitmiştir. Burada bir kitapçıda çalışmış ve Sheerwood Anderson'ın ileride eşi olacak olan Elizabeth Prall'la tanışıp arkadaşlık kurmuştur. Aynı yılın Aralık ayında Oxford'a geri dönmüş ve bu sefer de üniversitede postane müdürü olarak çalışmaya başlamıştır. 1924'te The Marble Faun(Mermer Tanrıça) adlı şiir kitabını basmıştır.
1925'te New Orleans'a gidip arkadaşı olan Elizabeth Prall sayesinde Sherwood Anderson'ın "çırağı" olmuş ve onun yönlendirmeleriyle Birinci Dünya Savaşı sonunda entelektüellerde ve toplumda görülen sıkıntı ve büyük üzüntüyü benimseyip, yine Anderson'ın yönlendirmesiyle 1926'da Soldier's Pay'i yazmıştır.
1929'a dek olan yazılarında şeytani özellikler taşıyan karanlık kötü kadın karakterler görülürken, 1928'de Estella'nın boşanıp dönmesi ve William Faulkner'ın onunla evlenmesiyle bu kadın modeli değişmiştir. 1929'da Sartoris'i yazmıştır. Bu eserinin önemli özelliği, Faulkner'ın ünlü Yoknapatawpha kasabası sembolünü ilk kullandığı kitabı olmasıdır. Aynı yıl ünlü eseri The Sound and the Fury'yi (Ses ve Öfke) yazmış ve büyük bir başarı kazanmıştır. 1930'da ise As I Lay Dying'de (Döşeğimde Ölürken) 40 mil ötedeki Jefferson'a gömülmek istediğini söyleyen Addie Bundren'in cenazesinin ailesi tarafında buraya götürülmesi anlatılır.
Paraya sıkıştığı bir dönemde, sırf satış yapması için 1931'de yayımlanan Sanctuary'yi (Kutsal Sığınak) yazar fakat beklediği kadar büyük satışı sağlayamaz. Daha sonra devam eden maddi sıkıntıları yüzünden ara ara Hollywood'da senaryo yazarlığı yapar. 1932'de ise Light in August'u (Ağustos Işığı) yazar. Bu eserde, Lena Grave, Joe Christmas ve Peder Hightower'ın geçmişe saptantılı hikâyeleri birçok anlatıcı kullanılarak anlatılır. 1936'da Absalom! Absalom!'u yazar.
Faulkner eserlerinde genel olarak güney kültürünün çöküşü ve bozuluşunu, ve aile sevgisi ve gururunun yok oluşunu ele alır. 1940'larda Howard Hawks'ın kızı ile sansasyonel bir ilişki yaşadı.
1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıktan sonra, 1955'te Pulitzer Ödülü'ne layık görüldü. 17 Haziran 1962'de Faulkner, atıyla gezinirken düştü. Şiddetli şekilde düşmesi tromboza yol açtı. 6 Temmuz 1962'de tromboz, ölümcül bir kalp krizi geçirmesine sebep oldu ve hayatını kaybetti.
 
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.