banner913
banner932
banner1032

KIBRIS’TA ADİL VE KALICI BİR SİYASİ ÇÖZÜME İHTİYAÇ VARKEN


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 09 Mayıs 2024, 15:28

07 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Stewart, Kıbrıs sorununun çözümünde zor kararlar ve uzlaşmalar için siyasi cesarete ihtiyaç olduğunu ve bu tarz fırsatları kaçırma lüksüne sahip olmadıklarını vurguladı.
Haravgi Gazetesinden yerel yazılı basınımıza yansıyan habere göre; Finlandiya Büyükelçiliği tarafından önceki gün düzenlenen “Kıbrıs’ta Barış, Güven İnşası ve Güven İçin 60 yıllık Finlandiya Arabuluculuğu” konulu  seminerde konuşan BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve UNFICYP Misyon Şefi Stewart “Fırsatları Kaçırma Lüksüne Sahip Olmadıkları Gibi Yalnızca Bekleyip Ne Olacağını Görme Lüksüne De Sahip Olmadıklarını” ifade etti..
...Bir çatışmanın (anlaşmazlığın) çözümünün daima politik olduğunu dile getiren BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve UNFICYP Misyon Şefi Stewart, müzakerelere katılanların  iradesinin önemli olduğunu ve siyasi cesaretin de gerekli olduğunu söyledi..
..Şu an bir fırsat olduğunu, “Kıbrıs’ın  Başkanının” ise diyaloğun yeniden başlaması için baskı yaptığını     ve herkesi  rolünü oynaması konusunda  teşvik ettiğini ifade eden Stewart, her yıl umutların  azalabileceğine  işaret etti..
..Alithia gazetesi “Uzlaşmalara ve Zor Kararlara İhtiyaç Var” başlıklı haberinde Stewart’ın seminerde yaptığı konuşmada “Zor Kararlar ve Uzlaşmalar için siyasi cesarete ihtiyaç olduğunu ve bu tarz  fırsatları kaçırma lüksüne sahip olmadıkları gibi, yalnızca bekleyip ne olacağını görme lüksüne de sahip olmadıklarını söylediğini” iletti..
..Etkinliğin koordinatörü olan Rum tarafının eski müzakerecisi  Andreas Mavroyannis ise  2017’de Crans  Montana’da  gerçekleştirilen  müzakerelerde Kıbrıs sorununun çözümüne her zamankinden  daha yakın olduğunu söyledi!.. Mavroyannis, bunun bir arabuluculuk veya hakemlik değil, serbest bir müzakere olduğunu ve bu yüzden bunun tüm zamanların en iyisi olduğunu dile getirdi..
.. Etkinlikte yaptığı konuşmada Kıbrıs Türk tarafının eski müzakerecisi Özdil Nami “Donmuş Çatışmalar” olmadığını belirterek, Kıbrıs’ın durumunda ise  herkesin mevcut durumun  (statükonun)  kabul edilebilir olmadığı konusunda hem fikir   olduğunu söyledi.
Rum-Yunan ikilisinin dünden bugüne Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm istemediğini bilmeyen mi var? Rum-Yunan ikilisinin olası bir siyasi çözümle birlikte hedeflerinin Enosis’e giden yolu açmak istediklerini bilmeyen var mı?
Geriye dönüp bakacak olursak 07 Temmuz 2017’de Rum-Yunan ikilisi Crans Montana Konferansını sabahın erken saatlerinde neden terk ettiklerini bilmeyen mi var? Varsa bunu bir kez daha tekrarlayalım; o günde Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına maalesef Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Cumhurbaşkanı sayın Akıncı taviz üstüne tavizler verdi.. Ama Rum liderliğinin  Türk tarafınca kabul edilemeyecek çok önemli bir hedefi vardı!..
O günde de Rum-Yunan ikilisinin olası bir siyasi çözüm için hedefi ne idi “Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Adadan Gitmeli” konusunda bayağı ısrarcı idi ve de kabul edilmeyince de sabahın erken saatlerinde 03.30’da Crans Montana Konferansını terk etmişlerdi..
Bu gelişmelerin ardından sabah saat 09.00’da düzenlenen basın toplantısında;   o güne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Meclisinin bilgisi dışında toprak tavizi ve de harita veren   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu “Federasyon Görüşme Süreci Bir Kez Daha Başlamamak Üzere Sona Ermiştir” dediği çok iyi hatırlardadır..
Kıbrıs Türk halkı dünden bugüne bu görüşe sahip çıkmıştır ve de sahip çıkmaya devam edecektir. Nitekim bu görüşe sahip çıkarak “Hedefim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Yaşatmak Ve De Tanınması Yolunda Mücadele Etmektir” söylemlerini dile getirerek 5. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 18 Ekim 2020’de  gerçekleşen 2. Turunda  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilen sayın Ersin Tatar; 23 Ekim’de yemin ederek göreve başlamasının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması yönünde adımlar atmaya devam edecekti.
Gerilere dönüp bakacak olursak Kıbrıs’ta taraflar ve garantör ülkeler olarak Türkiye, Yunanistan ve de İngiltere’nin de katılımıyla 5+1 formatındaki gayrı resmi Kıbrıs konulu konferansta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için sunduğu 6 maddeden oluşan öneri gündem olmuştu..
Nitekim;  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar;  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sunarken Rum-Yunan ikilisi şaşkına dönüyordu!. O günde İsviçre’nin Cenevre kentinde devam eden 5+BM formatındaki gayrı resmi Kıbrıs konulu konferansta konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; BM Genel Sekreteri Guterres’e Kıbrıs Türk tarafının çözüm önerisini sundu.
1-Genel Sekreter, Güvenlik Konseyinin iki tarafın eşit uluslararası statüsünün ve egemen eşitliğin güvence altına alındığı bir kararı kabul etmesi için inisiyatif alacaktır. Böyle bir karar, mevut iki devlet arasında işbirliğine dayalı bir ilişki kurulması için yeni bir temel oluşturacaktır.
2-Yukarıda belirtilen düzenlemeyle iki tarafın eşit uluslararası  statüsü ve egemen eşitliği sağlandıktan sonra, BM Genel Sekreteri’nin himayesinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir işbirliği anlaşması oluşturmak için sonuç odaklı ve belli bir zaman aralığına dayalı müzakerelere başlayacaklardır.
3-Müzakereler, iki bağımsız devlet arasındaki gelecekteki ilişkilere, mülkiyet güvenlik, sınır düzenlemesinin yanı sıra AB ile ilişkilere odaklanacak.
4-Müzakereler; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin  yanı sıra uygun olduğu hallerde, gözlemci olarak AB tarafından desteklenecektir.
5-Herhangi bir antlaşma bağlamında, iki devlet karşılıklı olarak birbirini tanıyacak, üç garantör devlet bunu destekleyecektir.
6-Bu müzakereler sonucunda varılacak herhangi bir anlaşma, iki devlette ayrı olarak, eşzamanlı referandumlarda onaya sunulacaktır.
19 Mart 2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan habere göre; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Meclisinde konuşan Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu, savundukları politikayla ilgili farklı algıların oluşmasını yanlış ve tehlikeli bulduğunu söyledi.
KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Savunduğumuz Politikanın Temeli, Egemen Eşitlik ve Eşit Uluslararası Statüdür.  İki Taraf Masaya Oturacaksa İki Devlet Olarak Oturacak demektir.” İfadelerini kullandı..
..Kendisiyle bakanlıkta görüşmek üzere randevu alan ancak görüşmeye bir gün kala randevuyu iptal eden Holguin ile UBP heyetiyle yaptığı görüşmede bir araya geldikleri kaydeden  sayın Tahsin Ertuğruloğlu, Holguin’in makamına gitmesi halinde  makamı tanıdığı  algısının oluşacağından çekindiğine işaret ederek, makamda görüşmenin tanınma olmadığını söyledi..
..BM Parametreleriyle 60 yıllık müzakere sürecinde başarıya ulaşılamadığını kaydeden sayın Tahsin Ertuğruloğlu “Bize Göre, Artık Federal Ortaklık Diye Bir Seçenek Söz Konusu Değil. O Defter Kapandı” dedi. Ertuğruloğlu, Rum tarafı “Devlet” Türk tarafı ise “Toplum” görüldüğü sürece çözüm olasılığı olmayacağını vurguladı..
..Holgin’e net şekilde temel hedeflerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  tanınması olduğunu söylediklerini aktaran KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Ama şunu söyledik, önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Tanıyın Sonra Görüşelim Değildir Mesajımız. Kıbrıs Türk Halkının Egemen Eşit Bir Devlet Olduğunu Kabul Edin. Şimdi Tanımak Zorunda Değilsiniz”..
.. Bu politikadan geri adım atılmasının söz konusu olmadığını vurgulayan KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu “Savunduğumuz politikanın  temeli Egemen Eşitlik ve Eşit Uluslararası statüdür. İki taraf masaya oturacaksa iki devlet olarak oturacak demektir. Bunları çok net anlattık. Anlamamış olmasına ihtimal vermem” dedi..
Ama ne yazık ki; sadece Rum liderliği değil; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde var olan bazı siyasi partiler de Rumların iki devletli çözümü kabul etmeyeceklerinden hareketle  dün olduğu gibi bugün de ‘sözde’ Federasyon gibi bir siyasi çözüm peşinde koşmaya devam ediyorlar. 
Nitekim,  26 Nisan 2024’te  yerel yazılı basınımıza yansıyan  haberlere göre  “CTP’nin Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı federasyon için mücadelesinin kararlılıkla sürdüreceğini dile getiren CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy: “Bu konuda  vereceğimiz mücadele sadece CTP’liler olarak değil, tüm çözüm güçleriyle kucaklaşarak, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz” dedi.
Gerilere dönüp bakacak olursak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 19 Şubat 1959  Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde 16 Ağustos  1960’ta Lefkoşa’da ilan edilen  Kıbrıs Cumhuriyeti de bir nevi Federasyondu!..
Ancak bu antlaşmaları , Enosis’e giden yolda sıçrama tahtası olarak gören  Rum-Yunan ikilisi  21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile  yıkarak Rum devletine dönüştürmek ve de Enosis’i gerçekleştirmek isteyecek ancak birlik ve beraberlik içinde hareket eden Kıbrıs Türk Halkı anavatanımız Türkiye’nin desteğinde büyük mücadeleler vererek 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşayacaktı.
Sonuç olarak; yıllarca devam eden Federasyon görüşme sürecinde olumlu bir sonuca ulaşılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Ancak ne yazık ki; Rum-Yunan ikilisi dün olduğu gibi bugün de hala daha Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli Türk Askeri adadan gitmeli; Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalı demeye devam eder ve de olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu   açmaya çalışırken  hala daha aramızda Rumlarla ayni devlet çatısı altında yaşamak isteyen ve de   “Federasyon” gibi bir siyasi çözüm peşinde koşanlar vardır!.. Yazık hem de çookk yazık..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.