banner913
banner932
banner1012

Kaleburnu, Galinopourni

banner1020

Kaleburnu, Galinopourni , Karpaz yarımadasının güney kıyısında, iki dağ arasında bulunan köydür.

banner974
Kaleburnu, Galinopourni

banner971

KÖYÜN KONUMU VE KÖYDEN SÖZ EDEN YERLİ VE YABANCI KAYNAKLAR

Kaleburnu köyü iki tepe arasındaki vadinin yamaçlarında bulunan antik bir mezarlık alanı üzerine kurulu olan çok eski bir yerleşim yeridir. Abraham Ortelius’un 1573 yılında bakır levha üzerine çizmiş olduğu Kıbrıs haritasında köyün adı GALİNCO PORNI olarak geçmektedir. 1738 yılında Kıbrıs’ı ziyaret eden Pococke, Karpaz yarımadasında bir Türk köyünden geçerken katırlarını köylülerin suladıklarını yazmıştır ki bu köyün Kaleburnu olduğu tahmin edilmektedir. 1888 yılında köyü ziyaret eden D.G. Hogarth, köy hakkında bilgi verirken Castros tepesi ile köy içindeki mezarlardan, Ay.Anna Kilisesi’nden, Korovya (Kuruova) köyünün deniz kenarındaki Nitovikla Kalesi’nden ve ‘Aysimyo’ (Ay. Symeon – Avtepe) köyünden sonra gelen Elisis’teki anıtsal mezardan söz etmiştir. 1918 yılında köyü ziyaret eden G.Jeffery köyün adının “Galinoporni” ile “Kaleh Bournou” olarak bilindiğini, köyde üç tane harabe kilise bulunduğunu ve nüfusunun Müslüman olduğunu yazmıştır. 1936 yılından önce köyü ziyaret eden Rupert Gunnis ise, köyün tamamının Müslüman olduğunu yazarken, köydeki mezarlar hakkında da bilgi vermiştir. Mezarların köyün kurulu olduğu tepenin batı yamacındaki kayalara arı kovanını andıracak şekilde dağınık oyulduğunu, evlerin mezarların üzerlerine inşa edildiklerini, iç oda görevi gören mezar odalarının depo veya ahır amacıyla kullanıldığını, köy halkının bir bakımdan yarı yarıya antik mezarlarda yaşadıklarını ve kayaya oyulmuş dikdörtgen şeklindeki kuyu mezarların üstlerinde bir girişlerinin bulunduğunu yazmıştır.

Köyün gerek içinde, gerekse çevresindeki Trahona, Gunduro Trahona (Kountoura Trachonia), Gapsalya, İsviturka, Cilayes ve köyün doğusundaki Kastro mevkilerinde antik mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların ise önce İtalyanlar, sonra İngilizler, 1963 yılından sonra yabancılar ve elektrik direği dikilirken bulunan bir mezarın ise Eski Eserler Dairesi personeli tarafından kazıldığı bilgileri edinilmektedir. 2004 yılında ise köyün güneydoğusundaki Vasili olarak bilinen Kral tepesinde bir definenin bulunması üzerine 2005 yılından itibaren burada D.A.Üniversitesi tarafından kazı çalışmaları başlatılmıştır.

KARPAZ İNSANLARININ MENŞEİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Kaleburnu köyü ile güneydoğusundaki Trachonas (Trahona) mevkiinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda M.Ö 1900-1650 yılları arasına tarihlenen Orta Tunç Devri’ne ait el yapımı çeşitli seramikler ele geçmiştir. Son zamanlarda köyün civarında gerçekleştirilen kazılarda ise Geç Tunç Devrine (M.Ö 1650-1050) tarihlenen kalıntılara rastlanmıştır. Yapılan incelemeler sonucu ele geçen buluntuların Mısır, Hitit, Suriye, Filistin, Anadolu (Antakya), Kilikya ve Tarsus’ta bulunanlarla benzer oldukları belirlenmiştir. Dolayısıyla o dönemlerde Kaleburnu’nun bu yerlerle ilişki içinde olduğu anlaşılmaktadır.
Arkeolojik kazılara dayalı bilgilerin yanı sıra, köy ilkokulunun karşısındaki kilise yerinde yaptığım inceleme sırasında Helenistik, Roma ve özellikle de Ortaçağ dönemine (M.S XIV. Yüzyılın erken safhasına) ait Skrafitto tekniğinde yapılmış çanak çömlek kırıklarına da dayanılarak, genelde Karpaz bölgesi, özelde ise Kaleburnu insanlarının zaman sürecinde değişik ülkeler ile değişik kültür çevrelerinin etkisi altında kalarak değişime uğradıkları anlaşılmaktadır.

Osmanlı döneminden önce Karpaz Yarımadasının nüfusu ağırlıklı olarak Latin, İtalyan ve özellikle de Ortodoks Hıristiyan idi. Ancak Osmanlı dönemine rastlayan M.S XVIII. Yüzyılda bu oran bir değişime uğramıştır. 6.Mart.1745 ile Nisan 1750 tarihlerinde Kıbrıs’a iki kez gelen Alexandre Dummond, ada genelindeki Osmanlı nüfusunun 150 bin, Hıristiyan nüfusunun da 50 bin olduğunu yazmıştır. Ancak zamanla değişik nedenlerle bu oran yeniden değişmiş ve Ortodoks Hıristiyan nüfus yeniden çoğunluk konumuna gelmiştir. Bunun nedeninin genellikle din değiştirilmesine, yani Linobambakiliğe bağlandığı üzerine durulmaktadır.

KÖYÜN KURULUŞU VE NÜFUS KAYNAĞI

Köyün kuruluşuyla ilgili olarak çeşitli rivayetler günümüze kadar gelmiştir. Kimilerine göre köyün tarihi geçmişi Korovya (Kuruova) topraklarındaki Geç Tunç Devrinin ilk safhasında (M.Ö 1500 c.) deniz kenarına inşa edilen Nitovikla Kalesi’ne dayanmaktadır. Bu kaledeki çanlar çaldığında Mağusa’dan bile duyulurmuş. Bu kale oturma ve sığınma yeri iken, Kaleburnu’nda ise çobancılık yapan Rum köylüler varmış. Ancak M.Ö XIV. Yüzyılda kalenin yıkılması üzerine insanlar Kaleburnu’na göç etmişler.
“Bidizgya tepesi”nin güneyindeki deniz kenarında (köy plajının doğusunda) bulunan ve Galino Borni olarak bilinen diğer bir kaleye ait kalıntılar, ayrıca Trahona mevkiindeki şehir kalıntıları da Kaleburnu’na göç eden insanların yerleşim birimleri olduğu söylenmektedir. Yine de köyün Latin ve İtalyanlara bağlı olan en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu yaygın bir görüş olarak ortaya çıkmaktadır. Hatta Galino Borni (Galini “sakin” veya “Fransız”,  Borni ise “Huvarda” veya “Seks” anlamına geldiği ve bu nedenle de bu köyün “Fransız Köyü” olarak bilindiği söylenmektedir) adıyla bilinen kalenin köye adını verdiği ve bu adın Fransızca, İtalyanca ya da Latinceden Rumcaya çevirme olduğuna inanıldığı da ileri sürülmektedir.

Bir başka rivayete göre, Karpaz’ın kuzey sahil şeridindeki Afendrika kenti balıkçıları Kaleburnu’na gelip hırsızlık yaparlarmış. Ancak bu balıkçılar köyün kurulu olduğu alanın dağlık olmasına dayanarak burasını bir saklanma yeri olarak seçmişler. Böylece zamanla burası bir köy olarak ortaya çıkmış.
Kaleburnu köyünün yerleşime açılması ve nüfusunun çoğalması ile ilgili olarak sıkça söylenen bir rivayet daha vardır. Rivayet göre Lüzinyan ile Venedik dönemlerinde Mağusa sarayının hareminde değişik milletlere mensup kadınlar varmış. Bu kadınlar ise kraliyet ailesi erkekleri ile asillerin her türlü ihtiyaçlarını karşılarlarmış. Ancak Osmanlıların Kıbrıs’ı ele geçirmelerinden sonra bu kadınlar ‘Galinoborni’ köyüne sürgün edilmişler. Zamanla köyün erkekleri ile bölgeye gelen korsanların bu kadınlarla evlenmeleri sonucu mavi gözlü çok güzel çocuklar türemiş. 

Osmanlı döneminin başlarında köy nüfusunun çok az olduğu, ancak Osmanlı döneminin ilerleyen safhalarında Karpaz bölgesinin Osmanlılaştığı üzerinde durulmaktadır. Rivayete göre merkezden uzak olması itibarıyla Osmanlı döneminde suç işleyenlerin bir sürgün yeriydi. Bu iki nedenden dolayı “Besmelenin bittiği yer” olarak anıldığı da anlatılmaktadır.

Osmanlı döneminde Karpaz bölgesinin Anadolu’dan gelen korsanların uğrak yeri olduğu üzerinde de durulmaktadır. Buraya gelen korsanlar ganimet yaparlar ve kadınlar ile kızları kaçırırlarmış. Bu korsanlarla ilgili olarak Kaleburnu köyünde bir söylentinin de yaygın olduğu saptanmıştır. Söylentiye göre Osmanlı döneminde Dipkarpaz’ın kuzeydoğusunda 2-3 Türk kardeşe ait Efendiler çiftliği varmış. Rumların bir ihtiyacı olduğunda “Nabamen istu Efenduyesmas” (Efendilerimize gidelim) diyerek bu kişilerden yardım isterler; onlar da verirlermiş. O zamanlar bu çiftlikte oturan bir Rum kadının evleneceği gün Anadolu’dan gemiyle gelen yedi korsan karaya çıkmış. Çiftlikteki Rumlar onları gece yapılacak düğüne davet etmişler. Hep birlikte yemişler, içmişler, çalgı çalıp eğlenmişler. Bu arada türkü söylemesi için bir saz vermişler ve o da Rumca bir şarkı söylemeye başlamış. Bu şarkı ise, gökyüzündeki ayın yerinde durduğu sürece köylülerle dost ve arkadaş kalacakları, ancak ayın kaybolmasıyla birlikte gelini gemiye bindirilip kaçıracakları doğrultusundaymış. Nitekim sabah olunca gelini gelinliğiyle birlikte gemiye bindirip kaçırmışlar.

KÖYÜN LONDRA’DAKİ NÜFUSU 10 BİN 
Şu anda Kaleburnu Köyü’nün nüfusu 460 civarında. 320 kadar seçmeni bulunan köyün Londra’daki nüfusunun 10 bin olduğu sanılmakta. Kaleburnu’nda eskiden hayvancılık çok yaygındı ancak köyün nüfusu, 1950’lerden itibaren hızlı bir şekilde İngiltere’ye göç edince, ardından köyünde hayat standardı gelişince hayvancılık bitmiş... 

TRAHONA MEZARI

Köyün yaklaşık 2 mil güneydoğusunda bulunan Trahona mevkiindeki soyulmuş anıtsal mezarlardan biri 1928 yılının nisan ayı sonunda çevresiyle birlikte on gün süreyle İsveç Arkeoloji Heyeti başkanı Dr.Einar Gjerstad, Mimar John Lindros, kazı asistanı Ph.Lic. Eric Sqöqvist ve fotoğrafçı Alfred Westholm tarafından kazılmıştı. Soyulmuş olmasına karşın ele geçen parçalara dayanılarak mezar odasına ilk gömünün ‘Kıbrıs Arkaik I’ döneminin ortalarında (M.Ö 750-475), dromosta bulunan kırık parçalara dayanılarak ikinci gömünün ise Geç Helenistik devirde (M.Ö 150-30) defnedildiği belirlenmiştir. Mezarın “dromos” olarak bilinen yolu ile tonozlu mezar odası düzgün kesilmiş plaka şeklinde kum taşları ile kaplanmış olup, mezarın yolu 14 basamaklıydı. Mezar odası girişinin üst başında karşılıklı oynayan iki insan rölyefi (kabartması) yer almaktadır. Bu figürlerden soldaki erkek figürünün sol kolu dirsekten katlanmış olarak yukarı doğru kalkmış, avuç içi ise havaya doğru açık durumdadır. Sağ kolu düz olarak aşağıya doğru uzanmakta ve eli geriye kıvrılmış olan dizini tutar durumdadır. Kabartmada sadece dizden katlı olan sol ayağı görünmekte olup topukları yukarıya doğru hafifçe kalkmış durumdadır. Sağdaki figürün saçları uçuşmaktadır. Burun çok sivri ve hemen hemen gaga şekillidir. Sağ kolu öne, sol kolu ise geriye uzanmış durumdadır. Mezarı kazan İsveçliler, bu iki figürün mutlaka dini bir törende dans ettiklerini ve bunların insan değil de ölüm melekleri (şeytan) olabilecekleri yorumunda bulunmuşlardır. Bu oyun bizlere daha ziyade Kıbrıs Halk oyunlarını anımsatmaktadır

 

Kral Tepesi, arkeoloji dünyasında son yıllarda yapılan, en önemli keşiflerden biri olarak görülüyor. Karpaz’ın güney kıyısındaki, Kaleburnu Köyü (Galinopomi) yakınlarında yer alan bölgede Geç Bronz Çağına ait pek çok kalıntı ve birden fazla liman bulunuyor. Devam eden çalışmalarda, ortaya çıkan eserler; Kral Tepesi’nin Geç Bronz Çağında, hem Doğu Akdeniz Bölgesi için önemli bir ticaret merkezi, hem de Kıbrıs’ın önemli bir yerleşim merkezi olabileceğini göstermesi bakımından oldukça değerli.

Arkeoloji dünyasında son yıllarda yapılan en önemli keşiflerden birisi olan Kral Tepesi, Karpaz yarımadasının güney kıyısındaki Kaleburnu/Galinopomi köyü yakınlarındadır. Bölgede gezinti yapmakta olan ziyaretçilerin ihbarı üzerine keşfedilen alanda 2005 yılından itibaren kazı çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Kazılar sonucunda bir küp içerisinde 26 adet yüksek kalitede bronz eser ele geçirilmiştir. Söz konusu eserler Geç Bronz Çağına ait olup yaklaşık olarak M.ö. 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Söz konusu kalıntılar denizden 200 metre yükseklikteki kayalık bir tepe üzerinde tespit edilmiştir. Ancak buradaki kalıntıların tüm tepe ve yamaçlarına yayıldığı, yerleşmeden 2 kilometre mesafedeki deniz kıyısında bir ya da daha fazla limana sahip olduğu düşünülmektedir. Devam eden çalışmalarda ortaya çıkan ipuçları Kral Tepesi’nin Geç Bronz Çağında hem Doğu Akdeniz bölgesi için önemli bir ticaret merkezi, hem de Kıbrıs’ın önemli bir yerleşim merkezi olabileceğini göstermektedir. 


banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.