Artık iptidai silahlarla savaşmak yok. İnsan beyni çalıştıkça akla hayale gelmeyen her çeşit icatlar insan hayatına giriyor. Silahlar da insan beyninin ürettiği bir ölüm aracıdır. Gerçekten çok gelişmiş silahlarla insanlar ölüyor, yaralanıyor ve hayatta kalanlar da sakat kalıyor. Yani yine o darb-ı mesel geldi aklıma.

“Tüfek icad oldu mertlik bozuldu.”

İnsanlar taş devrinde yaşamıyor. Teknolojinin en üst seviyesine ulaşıyor. Ulaştıkça da kinler ve öfkeler de büyüyor. Nitekim üretilen en son savaş aracı işte böyle ölüm kusuyor. Örnekleri önümüzde.

Üçüncü Dünya Savaşı mı?

Hayır!

Hemen hemen çatışmayan ülke kalmadı dünyada, birkaç taneden başka. Yani her an, her saat ve her gün savaşıyor ülkeler. Bunun adına dünya savaşı demek lazım.

Şu şımarık veya şımartılmış İsrail şimdi de İran’a füzeler atıyor, nokta atışları yaparak savaşın çirkin yüzünü gösteriyor. Hani Vampirler için “kana doymuyor” diyorlar ya, İsrail de tıpkı onun gibi.

İkinci Dünya Vampiri Hitler ne ise, İsrail’in Netanyahu’su da odur. Peki bu iş nereye kadar gidecek? Binlerce insan öldürüldü. Ve hala da ölüyor. Sanki ölüm makinesinin çarkı durmaksızın kıyıyor. Özellikle çocukların nerdeyse nesilleri tükendi. Şimdi de İran’a bulaştı İsrail. Yok mu bir fedai Netanyahu’yu alnından vuracak ve şu kana doymayan caninin canını alacak?

Her zaman söylemişimdir. Arap dünyası birlik olmazsa, işte böyle parça parça vururlar adamın başına. Bugün Filistin ve İran, yarın Irak, daha da çember genişledikçe Ürdün ve daha da diğer Arap ülkeleri...

Şu anda Ortadoğu cehenneme döndü. Arapların en büyük kozları petrol ve petrol rafinerileridir. İsrail İran’daki doğalgaz ve petrol rafinerisini hedef alırken, İran da hipersonik füzelerle İsrail’i vuruyor.

Bizim Kıbrıs’tan bu savaşın sesi ve kısmi görüntüleri izlenebiliyor. Bu da endişe vericidir. Bir de atom bombası hikayesi dolanıyor ortada. Nükleer silahlar konuşmaya başlarsa, Kıbrıs halkının tümünün hayatı da tehlikeye girer. Türkü ve Rumu hiç fark etmez. Atom bombası atılırsa sadece biz değil, bütün Ortadoğu etkilenecek, maazallah. Lakin atom bombasını atmak kolay değil.

Bir zamanlar Amerika Japonya’ya iki atom bombası atmıştı. Hiroşima ve Nakazaki kentlerine. Milyonlarca insan öldü. Binlerce insan da sakat kaldı. O bombaların etrafa yaydıkları radyasyonlar, bir anda hayatı bitirmişti.

Savaşın ayak sesleri duyulurken Cumhurbaşkanlı’nda geniş bir toplantı düzlenlendi. İsrail-İran savaşı dolayısı ile oluşabilecek tehlikeler konusunda nelerin yapılacağı ve bizi ne gibi tehlikelerin bizi beklediği konuşuldu. Hala tedbirler üzerinde çalışılıyor. Sivil Savunma Başkanımız bu işin başını çekiyor. Ne olur ne olmaz bütün sığınaklar gözden geçiriliyor. Bu gbi durumlar Sivil Savunma’nın rolü ve görevi çok büyüktür. Olası bir durum karşısında neler yapmalıdır, bunlar konuşuluyor ve tatbikatlar yapılıyor.

Cumhurbaşkanlığında yapılan bu toplantıya Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Polis Genel Müdürlüğü ve Sivil Savunma Başkanlığı katıldı. Bu toplantıda yine sığınaklar ve özel önlemler gündeme geldi. Bir de savaş provasının yapılması ve olası tehlikelerin boyutu konuşulmuş.

Savaş ve sığınak denince aklıma İkinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin kazdırdığı sığınaklar geliyor. O günlerde Alman uçakları bazı bölgelerimizi bombalarken, insanlar evlerinin ve bahçelerinin avlusuna sığınak kazmışlardı. Hatırlıyorum... Alman uçakları Lefkoşa üzerinde göründüğünde rahmetlik babam, bütün ailemizi bahçeye kazdığı sığınağa tıkardı. Gerçi inşaat sektöründe yapılan beton bodrumlar, herhalde olası bir saldırı veya tehlike halinde işe yarayacak.

Şöyle veya böyle... Ortadoğu cehenneme dönerken, bu bölgenin bütün insanları kara kara düşünmeye başladı.

Lakin İsrail de hayli zarar görürken, nice insan hayatını kaybederken, İsrail yetkililerine olan tepki büyür mü? Bu durumu pek dışarıya yansıtmazlar. Ama mutlaka İsrail’in içi de için için kaynıyor. O nedenle bu işin nasıl sonlanacağını herkes merak ediyor. Hele bir İsrail’de bir iç savaş başlasın da görelim.

Savaş nedeniyle yakılıp yıkılan binaları yeniden inşa etmek hayli zor olacak. Gerek Filistin, gerek İsrail, gerekse İran koca kentler tümden beton yığını haline geldi. İnsan bir an için empati yapınca, bayağı psikolojisi bozuluyor. “O mekanda olmak istemem” düşüncesi geçer kafalardan.

Yani şu veya bu... Amerika istese bu savaşları sonlandıramaz mı? Bal gibi de sonlandırır. Arada bir beyanatlar ve sözde iyi niyet mesajları verilirken, neden fiilen bu savaşları sonlandırmaz koca Amerika anlamak mümkün değil.

Amerika’daki Yahudi lobisinin güçlü olması mı ABD Başkanının elini kolunu bağlayan. Adeta ara ara verilen beyanatlar olumlu bir sonuç vermiyor ama gemiler dolusu silahı da İsrail’e göndermekten geri kalmıyorlar.