Rum toplumu başkanı Hristodulidis yine birşeyler yumurtladı. “Erdoğan ile çözüm için görüşmek istiyorum” gibi laflar etti.

Bu açıklamalarına cevap Erhürman’dan gecikmedi.

“Senin muhatabın benim” dedi.

Hristodulidis bir taraftan KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’la görüşme masasına oturuyor, öte taraftan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme talep ediyor.

Esasında Hristodulidis bu talebini beyan etmekle Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’a hakaret etmiyor mu? Bal gibi de ediyor.

Hristodulidis geçmiş BM Güvenlik Konseyi toplantılarında Erdoğan’la karşılaştığında bir fırsat kolluyor, sanki Erdoğan’la görüşünce tüm istekleri olacak. Sanki Türkiye garanti hakkını kaldıracak ve Türk askerini adadan çekecek.

Henüz vakit erken, Hristodulidis gizli yüzünü Erhürmn’a göstermek için. Veya Erhürman Kıbrıs sorununda kendince ip ucu yakalamak için sabırla direniyor.

Bence bir an gelecek ve Hristodulis’in siyasi yapısını kavrayarak hatalarını ve niyetini yüzüne vuracak.

Tufan Erhürman’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde söylediği bir söz vardı Ersin Tatar için.

“Beş yıl heba oldu” sözü.

Beş yıl sonra bu sözü bir başkası da söyleyebilecek bundan sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde. Yani bir beş yıl daha heba olmuş olacak. Çünkü bir beş veya on, yirmi yıl daha geçse, Hristodulidis açısından aynı plak çalmaya devam edecek.

Herhalde önümüzdeki Hristodulidis ikinci kez Cumhurbaşkanı olamayacak. Çünkü kendi halkı da bu beş yıl sonunda onu eleştirerek onu sandığa hapsedecek. Hristodulidis’in yerine gelecek olan kişi de ondan farklı birşey söylemeyecek.

Sanırım en doğru sözü, Politis Gazetesi yazarı Theodoros Theodorou söyledi, Erdoğan’la görüşme arzusu üzerine. Bu yazar ne dedi Hristodulidis için ona bakalım.

“Hristodulidis’in Erdoğan’la görüşme isteği mantıksız ve gülünçtür.”

Hristodulidis’e yanıtı zaten Erhürman vermiştir.

“Senin muhatabın benim.”

Halbuki TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savunduğu çözüm şekli, yan yana iki egemen devlet formülüdür. Bu formülden kesinlikle dönmeyeceğini defalarca tekrarlamıştır. Ondan öte federasyon defterinin kapandığına vurgu yapmıştır.

Bundan sonraki BM Güvenlik Konseyi’nde yine Erdoğan, “KKTC’yi tanıyın” çağrısı yapacak. Tanıyacaklar veya tanımayacaklar, bu kararından dönmeyecek.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu, iki halkın eşitlik temelinde birlikte yaşamalarıydı. Lakin Rumlar, Grand Montana’da devirdikleri masa gibi Kıbrıs Cu Türkleri Cumhuriyetten attılar ve bütün hayallerini yıktılar. O günlerin üzerinden tam 62 yıl geçti. Yani yarım asırdan fazla.

Bu geçen 62 yıllık zamanda Erhürman’ın vurgu yaptığı gibi “Türkleri yok saydılar”.

Rumların fanatizmleri yükselmeye devam ediyor. Zaman zaman kendilerince yıl dönümü olan bazı olay ve bazı EOKA’cıları anma görenlerinde Hristodulidis ve diğer Rum parti temsilcileri kullandıkları kelimelerle hala geçmişte yaşadıklarını gösteriyorlar. Hatta Hristodulidis bile zaman zaman fanatiklerden daha fanatik oluyor.

O nedenle bizler önümüze bakmamız lazım. Geçmişi unutmayacak, büyük umutlar vaad eden geleceğimize...

62 yıl önceki olaylar, Kanlı Noel olarak nitelendirdiğimiz gerçeklerdir. Hani masum yavruların anneleriyle banyo küvetinde katledildiği gün. Bundan 62 yıl öncesinde yaşadıklarımız hiç silinmeyecek acıların defterinderdir.

Toplu katliamlar, sokaklardan toplanarak öldürülen masum insanlarımız, on bir gettolara kapatılmamız ve daha binlerce olay, hep hatıralarımızda siyah bir nokta olarak duruyor.

Yai Rumları şimdi tanımadık. Rumların eline fırsat geçse, hepimizi bir kaşık suda boğarlar. O halde Türkler neden yeniden acılarla dolu bir zamana kucak açsın? Bir diğer deyişle yeni bir geleceği paylaşalım ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edelim?