KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Tufan Erhürman seçildikten sonra Avrupa Birliği’nde bir hareketlilik başladı ve bastırma politikaları arttı. Hristodulis’in Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili Özel Temsilcisi Johannes Hahn bir açıklama yaptı.
“Görüşmelerin yeniden başlaması konusunda Tufan Erhürman’a güveniyoruz.”
Yarım Kıbrıs’la AB’ye alınan Rum tarafı, işte böyle şımartılıyor. Hristodulidis bir taraftan Tufan Erhürman’la sözde iyi niyetle görüşürken, öbür taraftan basına açıklama yapıyor.
“Türk askeri adada çıkmadıkça çözüm olamaz ve anlaşma yapılamaz.”
Siz gelin de bu milletle anlaşma yapın.
“Kıbrıs Anlaşmaları bir şeyi öngörüyor. O da, garantör devletlerden herhangi birisi, herhangi bir uluslarası organa üye olmadan Kıbrıs üye olamaz.”
Londra ve Zürih Anlaşmaları uluslararası hukuk çerçevesinde imzalanmıştır. O anlaşma ile de taraflara garantörlük hakkı verilmiştir.
Bu anlaşma maddesine rağmen, Yunanistana Kıbrıs Rum tarafı AB’ye alındılar.
Hrisstodulidis de, Avrupa Birliği de bunu biliyorlar. Biliyorlar da koskoca Türkiye’ye kapılarını açmazken, cüce boyuyla Rum tarafını yarım Kıbrıs’la bünyelerine alıyorlar.
Yani anlayacağınız, AB de elini bu kazanın içinde karıştırıyor, sözde çözüm İçin. Halbuki tek taraflı baskıları biraz da Rum tarafına yapsalar ve Türk tarafının tezlerini dikkate alsalar yol katedilecek Kıbrıs sorununda.
Tufan Erhürman’ın açıklamaları da bunun sinyalini veriyor.
“İlerleme var ancak yeterli değil.”
Bence Tufan Kıbrıs konusunda iyi niyetini gösterse de yine aynı çıkmaz sokağın başına gelecek.
Öte taraftan Hristodulidis’in sözleri, çözümsüzlüğün Türk tarafında olduğunu ifade ediyor.
“2,5 yıl kaybettik ve artık esas konuları görüşme zamanı geldi.”
Hristodulidis bu sözleri ile Ersin Tatar’ı mı kastediyor? Bence de onu kastediyor.
Ersin Tatar nasıl bir politikayla Kıbrıs sorununa yaklaşmıştı?
“Egemenliğimiz tanınmadan masaya oturmak yok.”
Tufan Erhürman da hem egemenliğimizi savunuyor, hem de masaya oturma girişiminde bulunuyor.
Ne Denktaş, ne Talat, ne Eroğlu, ne Akıncı ne de Tatar Kıbrıs görüşmelerinde hata yapmadılar. Tümünün birleştiği nokta, egemenlik hakkımız ve diğer haklarımız. Geçmiş Cumhurbaşkanlarının birleştikleri diğer bir nokta da, Rum tarafının çözüme endeksli bir tavır içinde olmaması.
Zeten Hristodulidis’in sözleri bunu anlatıyor.
“Türk askeri adadan çıkmadan anlaşma olmaz.”
Türk askeri adadan çıkmayacağına göre...
Denktaş başta olmak üzere, bütün geçmiş Cumhurbaşkanlarımız da ne demişlerdi?
“Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılamaz.”
O halde Kıbrıs sorunu nasıl çözülecek?
Rumlar AB’yi arkalarına almışlar ve şımarık bir çocuk gibi atıp tutuyorlar. Yani sıfır sıfır elde hiç.
Sadece Annan Planı referandurumda çıkan sonuca baktığımızda, herşey apaçık ortada. Bu plana evet denmesi için ne vaadlerde bulunuldu? AB bunların hiçbirini yerine getirmedi.
Rumlar bu plana HAYIR dediler, ama ödüllendirildiler. Tek taraflı olarak AB’ye alındılar. Türklerse plana EVET dediler ve cezalandırıldılar.
Son zamanlarda AB bastırma politikasının dozunu artırdı. Erhürman’a yağ çekerek onu olayın içine çekmeye çalışıyorlar. Erhürman da bu tür açıklamalara prim vererek AB temsilcileri ile görüşme girişimlerinde bulunuyor.
Lakin ben şuna inanıyorum. Erhürman yeni bir heyecanla balıklama Kıbrıs sorununun içine daldı ama henüz Rum tarafının gerçek yüzünü göremedi. Elbet bir gün o da, büyük umutlarla iş başına gelen Talat gibi tespitlerini açıklayacak ve Kıbrıs sorununun Rumların olumsuz tavırları nedeniyle çözülemediğine vurgu yapacak.
Bekleyip göreceğiz...