banner913
banner932
banner1032

Sosyal Medyanın Sesi

banner1020

banner974
Sosyal Medyanın Sesi

banner971
48 yıllık ganimet sonunda tükendi bitti. Yollar nadas tarladan farksız, yağmur yağdı mı yollarda tekne turları başlar. Ettim sistemi bitti, özelde okuyan bir çocukla devlet te okuyan çocuklar arasındaki bilgi farkı git gide açılıyor. Var olan ağaç sayısı tane tane sayılabilecek kadar azaldı. Asimilasyon için her gün bir yenisi yapılan inşaatlar zaten var olan ağaçları da devlet eli ile yok ediyor. Artan nüfus ve inşaatlarda çıkan lağım suları, arıtma sistemleri çalışmadığı için ya denize ya göletlere akıyor. 2022 yazında denize giren herkes lağımdan dolayı en az bir kere ateşlendi. Göletlerde ise boklar yüzüyor, yada aslında KKTC bok içinde yüzüyor. Bok içinde yüzerken bilmem kaç belediye olacak bilmem ne kadar asgari ücret olacak yada devlet meclisten mi yoksa şeriat sistemi yönetim binası olan bir külliyeden mi yönetilecek kimin umurunda. Yakında tümümüz zaten ya yollarda yada veremden gebereceyik bu kokuşmuş yapıda. Kurtuluşu bu yapıdan daha da kokuşmuş bir hal alan siyasetten beklerken siyaset mücadelesinde ise ben daha güzel otururum koltukta mücadelesi devam ediyor. Birisi ben talimatları güzel uygularım derken bir diğeri ben talimat da istemem, gerekeni talimat gelmeden yaparım talimata gerek kalmaz hem böylece bir iki ses yükseltecek olanları da daha iyi kontrol ederim demekte.
(Yusuf Özbil)

Klinik işleri çok enteresandır ülkemde. Kapı dışında galoş sepeti var. Ayağına takıp içeri giresin diye. Sen al eline, gir içeri, otururken ayağına tak..sonra orda oturanlara bak senin için ne düşünürler diye.. 
(Necati Özsoy)


Kıb-Tek’teki “bunca pisliği” yüme Anadolu insanının parası ile temizleyecekler.
Nereye kadar? 
Sürdürülebilir bir yapı; mümkün.
Basit.
Ekonomi bilim ile mühendislik bilmini harmanlayın yeter…
Bilgisi 2 TL etmeyenlere, huzur hakkı adında 25 bin TL vereceğinize…
Kurun şu yapıyı…
Bir de…
Mafyayı yaratanlar, iş tutanların, mafyayla savaşacağına inanmayın…
Şimdi; herkes çaldığının bedelini ödesin ki…
Türkiye halkı da boşuna parasını buraya aktarmış olmasın.
(Hüseyin Ekmekçi)


Yavuz hırsızın yaptığına bakın: 
100'ncü muhteşem yılına 365 gün kala, Türkiye Cumhuriyeti'nin 99'ncu kuruluş yıl dönümünde sergilenen yeni Rum provokasyonuna bakar mısınız... Güven yaratıcı her türlü önlemi reddettiği gibi, güven yaratıcı önlemler yolunu da dinamitlemekte berdevam olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi her yılın 29 Ekim’ini “Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar Günü” olarak ilan etti... Bir kez daha ev sahibini bastıran yavuz hırsız rolüne soyunuyorlar... "Bu adada ata binen de, kılıç kuşanan da biziz" diyorlar yine... Bu çileli adada, meçhule giden gemiler içindeki en yoğun kayıpları, Türkleri Enosis'in doğal engeli sayan EOKA'nın daha kuruluşundan önce Kıbrıslı Türkler verdi... Ölüm kuyularında, ölüm tarlalarında, ölüm dağlarında kaybedilen ve izlerine bile rastlanamayan Türklerin sayısı bile bilinmez oldu... Kitle infazlarından çok sonra ortaya çıkarılan toplu mezarlarda da Rum katillerin silinemez ve aklanamaz kanlı imzaları var... Muratağa, Atlılar, Sandallar, Aleminyo.. Daha da sayılabilir... Ama bunlar yavuz hırsızı oynamakta her zaman ön planda... Şimdi asıl önemli olan, bu adanın acı ve trajik gerçeği kayıplar konusunu bile çok çirkin ve saldırgan bir tarih seçimiyle siyasal malzemeye dönüştüren sakat ve düşman mantığa karşı nasıl bir hamle yapabileceğimizdir... Sadece üzülmekle, tepki göstermekle, protesto etmekle, kınamakla olmuyor işte.. Etkiye tepki gerek...
(Ahmet Tolgay)


banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.