“Durgunluğun uzamasından endişeliyiz”

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin izlediği politikanın ‘meydan okuma politikası’ olmadığını ve bunun egemenlik haklarının kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) içerisinde icra edilmesiyle sınırlı olduğunu” öne sürdü.
Fileleftheros ve Alithia gazetelerinde yer alan habere göre “Ta Nea” gazetesine demeç veren Anastasiadis, “hidrokarbonlar ve Ankara’nın kışkırtıcı tutumu yüzünden sıcak bir olay yaşanmasından ötürü endişeli olup olmadığının” sorulması üzerine ise; “vurgulamak istediği şeyin, Türkiye’nin istediği çatışma söylemini takip etmeyecekleri olduğunu” ileri sürdü.
29 Ocak Salı günü Lefkoşa Rum kesiminde gerçekleştirilecek olan AB üyesi Akdeniz ülkelerinin yer alacağı “MED 7” zirvesini çok önemli olarak nitelendiren Anastasiadis, zirvenin gündeminde AB’nin enerji güvenliği konusunun bulunacağını dile getirdi.
“MED 7” zirvesinin Akdeniz Avrupa’sına ilişkin ilgiyi canlandırmayı başarmasını umduğunu ifade eden Anastasiadis, zirvenin Kıbrıs için özel bir öneme de sahip olduğunu, çünkü Kıbrıs’ın güvenlik ve göç gibi büyük Avrupa meselelerinin dikkate alındığı bir bölgede, Avrupa’nın Yakın Doğu ve Orta Doğu’yla olan sınırında bulunduğunu belirtti.
Anastasiadis, buna paralel olarak, Kıbrıs sorununun, AB ilke ve değerleri aynı zamanda BM kararları temelindeki çözümünün, hem geniş bölge, hem de AB-Türkiye ilişkilerinin yararına olacak şekilde işbirliklerinin genişlemesine büyük ölçüde katkıda bulunacağını da dile getirdi.
Crans - Montana’dan bu yana Türkiye’nin tavrında herhangi bir değişiklik olmadığı iddiasında bulunan Rum lider, durgunluğun uzamasının Kıbrıs Rum kesimini endişelendirdiğini ifade etti.
BM Genel Sekreteri’nin, müzakerelerin başlaması için iyi bir ön hazırlık yapılması gerektiği yaklaşımıyla hem fikir olduklarını kaydeden Rum lider, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için atadığı geçici özel danışmanı Jane Holl Lute tarafından referans şartlarının şekillenmesi için gösterilen çabanın da bu olduğunu belirtti.
Anastasiadis, Rum kesiminin, işlevsel ve kalıcı olacak olan bir çözümü hedefleyecek, AB ilke ve değerlerine saygı duyacak, vatandaşlarının tümünün insanlık haklarını güvenceye alacak, aynı zamanda AB üye devletinde kalıcı barış ve istikrar şartları yaratacak olan yaratıcı bir diyaloğa katılmaya kararlı olduğunu da ifade etti.
Kıbrıs sorununda NATO garantileri konusundaki bir soruya ise Anastasiadis, Kıbrıs sorununda Türk garantileri ve müdahale haklarıyla birlikte bir çözüm olamayacağını iddia etti.
Crans - Montana’da, iki taraftan hiçbiri için tehdit oluşturmayan farklı bir güvenlik sistemine ilişkin elle tutulur bir öneri sunduğunu öne süren Anastasiadis, NATO’ya ilişkin herhangi bir atıf yapılmadığını belirtti.
Anastasiadis, yalnızca, bir gazetecinin kendisine yönelttiği soruya “işgali sonlandıracak ve gelecekte yaşanabilecek maceraları önleyebilecek ortak kabul edilebilir bir güvenlik sistemi bulunması için, hiçbir şeyi ihtimal dışında bırakmıyorum” yanıtını verdiğini anımsattı.
PRODROMU
Gazeteye göre Rum Hükümeti Sözcüsü Prodromos Prodromu ise yaptığı açıklamada, referans şartlarında sonuca varılması için BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için atadığı geçici özel danışmanın adaya yeni bir ziyaret yapmasının beklendiği bir zamanda, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptıkları açıklamaların “akıl almaz” olduğunu ileri sürdü.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili taleplerini net şekilde ortaya koyması konusunda dün Türk tarafına yönelik yaptığı çağrıyı yineleyen Prodromu, kendilerinin; müzakerelerin yeniden başlaması için, Jane Holl Lute’un misyonuyla birlikte, BM Genel Sekreteri’nin bir inisiyatifi çerçevesi içerisinde bulunduklarını anımsatmak istediğine işaret etti.
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in de söylediği gibi, Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin, müzakerelere ilişkin olarak görüşünü net bir şekilde ortaya koymasının iyi olacağını ifade eden Prodromu, Anastasiadis’in, gerek kamuoyunda gerek de Lute’la gerçekleştirdiği görüşmelerde, Türkiye’nin sürekli gündeme getirdiği başka bir şeye doğru değil de, BM parametreleri çerçevesinde, müzakerelerin başlaması yönünde hareket etmekte olduğu tezini açık ve net bir şekilde ortaya koyduğunu ve yinelediğini iddialarına ekledi.