banner913
banner932
banner1012

Çözüme kimin köstek olduğu görüldü

banner1020

Cumhurbaşkanı Akıncı, bir yıl önce Crans-Montana’daki konferansta yaşananlara işaret ederek, “Orada çözümü hangi tarafın istediği, kimin destek, kimin köstek olduğu gerek BM gerekse diğer taraflarca görülmüştür” dedi

banner974
Çözüme kimin köstek olduğu görüldü

banner971

 

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının nabzının her zaman barıştan, çözümden, işbirliğinden yana attığını vurguladı.
“Biz her zaman halklar arasında barış içinde, dostane ilişkilerin savunucusu olduk” diyen Akıncı, stratejik tercihlerinin elbette Kıbrıs’ta çözüm olduğunu ama bunun sadece kendilerine bağlı olmadığını söyledi. Akıncı, en başta Kıbrıs Rum tarafının ciddi bir fikir dönüşümüne ihtiyacı bulunduğunu yineledi.
Akıncı, “Kıbrıs’taki iki taraftan birini, tüm Kıbrıs’ın tek yasal sahibi sayıp diğer toplumu dışlayan, izole eden anlayışlarla çözüme değil, statükonun devamına hizmet edildiği artık anlaşılmalıdır” dedi. 
20 Temmuz Barış Harekatı’nın 44’üncü yıl dönümü etkinlikleri, 21 pare top atışı ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın BRT’den yaptığı konuşmayla başladı.
Akıncı, 20 Temmuz’daki askeri müdahalenin durup dururken meydana gelmediğini, Rum tarafı yakın tarihi hep 20 Temmuz 1974’ten itibaren yazmak istese de gerçeğin böyle olmadığını vurguladı.
Bu tarihin bir de 5 gün öncesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, şunları anlattı:
“15 Temmuz günü Yunanistan’daki Faşist Albaylar Cuntası Kıbrıs’ta yapmış olduğu darbe ile Makarios’u devirmiş, yerine de Kıbrıslı Rum faşist Nikos Samson’u getirmişti. Kıbrıs Rum Televizyonu Yunan milli marşı eşliğinde Enosis’e gidilmekte olduğunun müjdesini vermekteydi. 
Eğer Türkiye gecikmeden bu adımı atmasaydı, darbe kökleşecek ve kısa süre sonra dünyada da kabul görmeye başlayacaktı. 20 Temmuz’da gerçekleşen askeri harekat, adanın Yunanistan’a bağlanmasını engellediği gibi, Rum toplumunun kendi seçtiği liderlerin yeniden görevlerine dönmesine ve Yunanistan’da da cuntanın devrilmesine, sivil yöneticilerin işbaşına gelmesine vesile olmuştur.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, o günden bu yana geçen 44 yılda Kıbrıs’ta tüm tarafların rızasıyla adil bir çözüme ulaşmanın en iyisi olacağını ne var ki yıllar içerisinde ortaya çıkan fırsatların cömertçe harcandığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, son olarak bir yıl önce Crans-Montana’daki konferansta yaşananlara da işaret ederek “Orada da çözümü hangi tarafın istediği, kimin destek, kimin köstek olduğu gerek BM gerekse diğer taraflarca görülmüştür. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; bu gerçek görüldüğü, bilindiği halde konferans sonrasında Birleşmiş Milletler raporuna yansıtılmaması, Rum tarafı ile Kıbrıs Türk tarafının sonuçtan aynı derecede sorumlu gösterilmesi tam bir haksızlık oluşturmuştur” dedi. 
Mustafa Akıncı, Crans-Montana konferansının olumlu bir sonuç üretmeden kapanmasından bu yana bir yıl geçtiğine işaret ederek “Bu geçen süre içerisinde ne yazık ki Rum tarafının olumsuz yaklaşımları devam etmiştir” diye konuştu.
Kıbrıs Türk toplumunun AB normlarına uyumu için oluşturulan komitenin çalışmalarının Rum tarafının talebiyle askıya alındığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, bunun hiçbir mantıklı izahı olmadığını vurguladı. 
“KKTC’yi tanımasalar da kurumlarının AB standartlarına ulaşmasının kimseye zararı yoktur. Tersine tüm taraflar için yararlı bir gelişme olur. Bu noktada Rum tarafının talebine boyun eğen AB Komisyonunun bu yanlış tutumunu da eleştirmek gerekir. Bu tavırlarının Avrupa’nın değerleri ile bağdaşan hiçbir yanı yoktur” diyen Akıncı, cep telefonlarının iki tarafta da çalışabilir olması konusundaki tüm teknik çalışmaların olumlu bir noktaya ulaşmış olmasına rağmen, Rum liderliğinin son aşamada ortaya attığı sözde yasal engel mazereti yüzünden onca emeğin heba olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, iki tarafın elektrik şebekelerinin kalıcı olarak birbirine bağlanmasının, üzerinde mutabık kaldıkları diğer bir önemli husus olduğunu, böylece sistemin genişleyeceğini, yakıt giderleri ve dolayısıyla masrafların azalacağını, fiyatların düşeceğini, bir tarafta zorunlu elektrik kesintisi olduğunda otomatik olarak diğer taraftan besleneceğini, sisteme daha çok güneş enerjisi bağlanabileceğini, bu gelişmeden her iki taraf da kazançlı çıkacağını anlattı.
“Uzlaşmamız bu olduğu halde bunu da çözüm sonrasına ertelemeyi tercih ettiler” diyen Akıncı, Rum tarafının çözümün kendiliğinden gelmeyeceğini, bu gibi işbirliği projeleri yaşam buldukça çözüm şansının artacağını görmek istemediğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasının Rum tarafını suçlamak amacıyla programlanmış bir konuşma olarak değerlendirilmesini istemediğini ama bazı gerçekleri halkla paylaşmasının zorunlu olduğu düşüncesini ifade ederek şöyle devam etti:
“Bu adada birlikte var olabilmenin koşullarını yaratmanın başında karşılıklı güveni sağlamanın geldiğini anlamak gerekiyor. Bunun için Rum tarafında gerçekten bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır. Bu durumu yeri geldikçe vurguluyorum. Ama ne yazık ki anlamak istememekte direniyorlar. 
İki yıl önce Kuzey Kıbrıs’tan patates alıp Güneyde satmak isteyen Rum tüccara yapılan saldırıyı, birkaç ay önce buradan Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde giden karo mozaiklerin kullanıldığı yerden sökülmesini izah etmek olanaksızdır. Fiyat farkı nedeniyle Kuzeyden alınan akaryakıta karşı getirilen çağdışı yasaklamayı da, “eğer gelirsek okullarınızı tanımış oluruz” diyerek öğretmen ve öğrencilerine Kıbrıs Türk okullarını ziyaret etmeyi yasaklayan anlayışı da onaylamak mümkün değildir. 
Son olarak AGİT çerçevesinde iki toplumdan gazetecilerin birlikte gerçekleştirmeye çalıştığı bazı sözcük alternatiflerine karşı takınılan olumsuz tavırdan da söz etmek gerekir. Önyargı ile peşinen karşı çıkmak yerine, bu konu hakkında bir diyaloğun gelişmesine fırsat vermek daha doğru olmaz mıydı?”
“Her zaman vurguladığımız bir gerçeğin yeniden altını çizmek isterim. Bir yerde sorun varsa, çözüm için arayışlar da devam edecektir. Ancak 50 yıldır devam eden arayışların neden sonuç vermediğini de başta BM olmak üzere tüm tarafların ciddiyetle sorgulamasının vakti gelmiş ve geçmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kıbrıs’taki iki taraftan birini, tüm Kıbrıs’ın tek yasal sahibi sayıp diğer toplumu dışlayan, izole eden anlayışlarla çözüme değil, statükonun devamına hizmet edildiğinin artık anlaşılmaması gerektiğini” vurguladı.
Akıncı, konuşmasında, kendilerinin eşitlik, özgürlük ve güvenlik ilkelerinden ödün vermeden kararlılıkla yollarına devam edeceklerini ifade etti; “Ancak 50 yıllık müzakere sürecinin bir daha aynı çerçevede, ucu açık, sonuçsuz, takvimsiz olarak devam edemeyeceğini, böyle bir sürecin parçası olmayacağımızı bir kez daha belirtmeyi görev biliyorum” diye de ekledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hiç akıldan çıkarılmaması gereken en önemli konunun, kendilerinin sürekli “çözüm” bekler bir durumda hareketsiz olamayacakları olduğunu ifade ederek “Bu dönemleri çok yaşadık; artık bundan da dersler çıkarmamız gerekir. Her şeyi çözüm sonrasına erteleyerek, bekleyişe geçmek, gerçekçi bir anlayış değildir” diye konuştu. 
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Stratejik tercihimiz elbette Kıbrıs’ta çözümdür ama bu sadece bize bağlı değildir” diyerek en başta Kıbrıs Rum tarafının ciddi bir fikir dönüşümüne ihtiyacı bulunduğunu söyledi.
“Bunu söylediğim zaman rahatsızlık duyanlar oluyor. Ama bu bir gerçektir. Bu konuşmamın içeriğinde bile ve sadece Güven Yaratıcı Önlemler çerçevesinde sergiledikleri olumsuz tutumlara bakarak,  talebimin ne kadar haklı olduğunu görmek mümkündür” diyen Akıncı, Rum tarafında önümüzdeki dönemde yeni bir anlayış hakim olmasını ve kalıcı adil bir çözümün yolunu açabilmeyi diledi.
 

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.