banner913
banner932
banner1012

Meclis’te ortak deklarasyon krizi

banner1020

Meclis’e Başkanlık eden Zorlu Töre'nin dört parti tarafından imzalanan ortak deklarasyonu, 'Meclis Deklarasyonu' gibi Başkanlık kürsüsünden okuması Meclis’te kriz çıkardı. Deklarasyona imza koymayan CTP ve TDP, ‘ortak olmayan’ deklarasyonun başkanlık kürsüsünden okunmasına tepki gösterdi

banner974
Meclis’te ortak deklarasyon krizi

banner971

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu dün ‘ortak deklarasyon’ tartışması ile başladı. Meclis’e Başkanlık eden Zorlu Töre'nin 4 siyasi parti tarafından imzalanan ortak deklarasyonu, 'Meclis Deklarasyonu' gibi Başkanlık kürsüsünden okuması Genel Kurul’da tartışmalara neden oldu.

Deklarasyona imza koymayan CTP ve TDP, ‘ortak olmayan’ deklarasyonun Başkanlık Kürsüsünden okunmasına itiraz etti, sesler yükseldi.

Deklarasyonu imzalamasına karşın DP Milletvekili Serdar Denktaş da deklarasyonun bu şekilde okunmasının yanlış olduğunu belirterek salondan çıktı. Başbakan Yardımcısı, HP Genel Başkanı Kudret Özersay ‘İç Tüzüğe göre okunmaması gerekiyorsa okunmasın’ derken, Zorlu Töre tüm itirazlara rağmen deklarasyonu ‘Meclis Deklarasyonu gibi’, Genel Kurul'daki seslere rağmen okudu. CTP  ile TDP'nin yanı sıra DP de o sıralarda Meclis Genel Kurulu’nu terk etti.

İŞTE O DEKLARASYON...

Zorlu Töre'nin tüm itirazlara rağmen Meclis Başkanlığı Kürsüsü'nden, 'Meclis Deklarasyonu' gibi okuduğu, UBP, HP, DP ve YDP'nin imzaladığı deklarasyon ise şöyle:

“KKTC Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen 4 parti, TC devletinin yasal zemin üzerinde yürüttüğü terörle haklı mücadelesi çerçevesinde Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’na tam destek verir. Operasyonu sahada yürüten kahraman Türk ordusuna başarılar diler. En erken zamanda harekatın hedefine ulaşması ve bölgenin terör örgütlerinden arındırılarak istikrara kavuşmasını temenni eder.”

Daha sonra milletvekillerinin toplantı salonuna dönmesiyle oturuma devam edildi.

ARIKLI

YDP Milletvekili Erhan Arıklı, önceki gün tüm siyasi partilerin içeriğe itirazları olmadığını açıkladığını, metne onay verdiklerini, bir iki kelime değiştirilmesi ile onaylanacağını söylediğini belirtti.

Arıklı, “UBP’nin önceki günkü açıklaması üzerine TDP’nin ve CTP’nin açıklamaya imza koymaktan vazgeçtiğini” söyledi.

Meclis’in Türkiye’nin haklı davasına ve Barış Pınarı Harekatı’na itirazı olmadığını, tam destek verdiğini söyleyen Arıklı, 6 siyasi partinin de deklarasyona itirazları olmadığını kaydetti.

BEROVA

UBP Milletvekili Özdemir Berova, vermek istedikleri mesajın önüne başka konuların konuşulmasından üzüntü duyduklarını kaydetti.

Barış Pınarı Harekatı konusunda ortak ses verilmesi adına bir komite oluşturulması sürecine gidilmesinin görüşüldüğünü, bir paragraflık net bir içerik hazırlandığını söyleyen Berova, bu bağlamda parti meclisinin aldığı kararların tartışma konusu yapılması ve ortak mesaj verilememe nedeni olarak gösterilmesinin üzücü olduğunu belirtti.

Berova, ortak metin konusunda siyasi partilerin anlaşmaya vardığını, dün ise usul konusunda anlaşma sağlanamadığını kaydetti.

TDP’nin imza atmayacağını açıkladığını, bunun üzerine ortak deklarasyon olmayacağının ortaya çıktığını ve Meclis yetkilileri ile görüştüklerini söyleyen Berova, ad hoc komitenin de gündeme geldiğini, sürecin uzamaması adına dört parti deklarasyonunun teknik elemanlara sorularak okunduğunu söyledi.

“Bize bilgi verilmeden metin okunuyor”

Erhürman, dört partinin imzalayacağı bir deklarasyona ilişkin kendilerine bilgi verilmediğini belirtti

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Dün (önceki gün) nasıl başladı bugün (dün) nereye vardı. Gerçekten çok üzgünüm” dedi.

Erhürman, önceki günkü deklarasyona ilişkin çalışmaların yapıldığını, önceki gece CTP Parti Meclisi’nin toplandığını ancak açıklama yapılmadığını dünkü ortak çalışmanın beklendiğini söyleyerek, dün sabah Mecliste dört partinin imzalayacağı bir deklarasyona ilişkin kendilerine bilgi verilmediğini belirtti.

Erhürman, “Sabah 9’dan beri buradayız. Ama bize bilgi verilmeden bu metin okunuyor” dedi.

Dört partinin açıklamasını Meclis’te okunmasının doğru olmadığını söyleyen Erhürman, herkesi aklı selime davet etti.

Yapılan harekatın güvenliği sağlama hedefine ulaşması, huzurun sağlanması konusunda farklı düşünen biri olmadığını belirten Erhürman, TDP’nin kendi açıklamasını yapacağını, CTP’nin de açıklama yapabileceğini ancak konu hakkında konsensüs varken, ortak açıklamanın neden yapılamadığını anlatmanın zor olduğunu söyledi.

Erhürman, tek ses olup gerilimi düşürmek gerekirken bu noktaya gelmenin üzücü olduğunu belirtti. Erhürman, gerginliği yükseltmemek gerektiğini söyleyerek, sağduyu ve sükûnet çağrısı yaptı.

Erhürman, tekrar söz alarak metnin kendilerine haber vermeden okunmaya çalışıldığını yineledi.

CTP tabanın da bir sürü sesi olduğunu ancak Meclisin ortak sesini önemsediklerini, gerginliği yatıştırmak istediklerini söyleyen Erhürman, hedeflenenin ortak irade sergilemek olması gerektiğini ifade etti.

Erhürman, farklı partilerin Mecliste CTP’nin içine yönelik mesajlar vermesinin doğru olmadığını söyledi.

Tufan Erhürman

“Bizi rezil rüsva ettiniz”

Denktaş, dört partinin imzaladığı bir bildirinin Meclis’te okunamayacağını söyledi

Meclis’te ilk sözü DP Milletvekili Serdar Denktaş aldı. Denktaş, önceki gün, dün okunan bildirinin Meclis deklarasyonu olarak yayınlanması hedefiyle çalışma yapıldığını ancak dün dört partinin imzaladığı bir bildiriyi Meclis deklarasyonu gibi okumaya kalkmanın “büyük bir yanlış olduğunu” belirtti.

Böylesi hassas bir konuda “saatli bombayı atıp kargaşa yaşatmanın” doğru olmadığını söyleyen Denktaş, “Bizi rezil rüsva ettiniz. Eminim kimse böyle bir şey istemezdi” dedi.

Denktaş, “Hep birlikte Kıbrıs Türk iradesini yansıtan bir metin hazırlayalım” diye konuştu.

Serdar Denktaş

“Töre yanlış yaptı”

Özersay, deklarasyonu okuduğu sırada iç tüzük konusundaki uyarısına rağmen Töre’nin okumaya devam etmesini doğru bulmadığını söyledi

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, içerik olarak metin üzerinde anlaşıldığını söyledi.

Özersay, terörizmle mücadele ve harekata destek konusunda içerikte uzlaşı bulunduğunu ifade etti.

Gelinen noktada asgari müşterekte buluşulmasına rağmen uzlaşı sağlanamadığını belirten Özersay, bir başka siyasi partinin farklı görüş ortaya koyabileceğini, UBP’nin parti meclis kararının UBP’yi bağladığını söyledi.

Töre’ye deklarasyonu okuduğu sırada iç tüzük konusundaki uyarısına rağmen ve metne imza  atan Denktaş’ın oturumdan ayrılmasına rağmen Töre’nin okumaya devam etmesini doğru bulmadığını dile getiren Özersay, “Bunun zorlanmasını doğru bulmuyorum. Bir konsensüsle hareket etmeliyiz” dedi.

“Bir hata olmuşsa biz orda değiliz”

Divana deklarasyonun okunacağının bildirildiğini dile getiren Tatar, “Bir hata olmuşsa ve böyle bir yanlışlık yapıldıysa biz orda değiliz” dedi

Başbakan Ersin Tatar, tabandan gelen tepki üzerine önceki gün parti meclisini topladığını söyledi.

Tatar, ortak bir metin çıkması için önceki gün uğraştıklarını ancak olmadığını belirtti. Tatar, CTP ve TDP’nin metne imza atmaktan vazgeçtiklerini söyledi.

Divana deklarasyonun okunacağının bildirildiğini ve okunabileceği şeklinde yanıt alındığını dile getiren Tatar, “Bir hata olmuşsa ve böyle bir yanlışlık yapıldıysa biz orda değiliz” dedi.

Cumhurbaşkanının açıklama yaparken tekrar tekrar düşünmesi gerektiğini belirten Tatar, açıklamalara tepkisiz kalamayacaklarını kaydetti.

Tabanın beklenti ve isteğini açıklama durumunda olduklarını dile getiren Tatar, “Cumhurbaşkanının açıklamalarını kabul edecek bir pozisyonumuz olamaz” dedi.

 “Esas kutuplaştırmayı, ayrıştırmayı Cumhurbaşkanı yaptı” diyen Tatar, “cumhurbaşkanı açıklamayı seçim uğruna yaptı” ifadesini kullandı.

Tatar, “Bu ülkeye esas barış 1974’te geldi” dedi.

Ersin Tatar

“Cumhurbaşkanını tanımıyorum demek, toplumu böler”

TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, bugüne kadar böyle önemli bir konularda Mecliste hep oybirliği ile sonuç alınarak açıklama yapıldığını söyledi.

Angolemli, “Cumhurbaşkanını tanımıyorum” demenin toplumu böldüğünü söyleyerek, Türkiye’nin harekatını desteklediklerini Meclis’te bunun aksi düşüncede olan birinin olmadığına inandığını belirtti.

“TDP bu oyuna gelmeyecek”

TDP, önceki akşam ortak deklarasyon konusunun değerlendirmesini yaptıkları sırada UBP’nin, Akıncı’nın müzakerecilik görevini bırakması çağrısı yapıp

bütün gizli ajandanın ortaya serildiğini belirtti

TDP Milletvekili Zeki Çeler, TDP adına önceki gün ortak metine destek belirttiklerini söyleyerek, UBP’nin önceki akşam parti meclisinde aldığı kararlar üzerine dünkü deklarasyonu imzalamadıklarını ancak harekata destek verdiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanın sözlerini netleştirmesine rağmen UBP’nin cumhurbaşkanını kınaması ve “bizi temsil etmiyor” açıklaması üzerine desteklerini çektiklerini söyleyen Çeler, “TDP bu oyuna gelmeyecektir. Bunu bozan Başbakan sizsiniz. Cumhurbaşkanı söylediklerini netleştirirse ve biz de komitede sükûneti sağlamak adına karar alırsak siz de ona göre hareket edecektiniz” dedi.

Çeler, Cumhurbaşkanı ve TDP harekata destek vermiyor algısı yaratmanın kabul edilebilir olmadığını söyledi.

Öte yandan Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Meclis’e sunulan ortak deklarasyon önerisinin hem Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, hem de ona destek veren halkın iradesine yönelik “rövanşist” duygularla meclise getirildiği kanaatine vardıklarını belirterek, içeriğinden bağımsız olarak, bu veya benzeri bir deklarasyona imza atmayacağını açıkladı.  

TDP, Meclis Mavi Salonu’nda dün düzenlediği basın toplantısında TDP Merkez Yönetim Kurulu’nun deklarasyona ilişkin kararını açıkladı. 

Basın toplantısında söz alan TDP Milletvekili Zeki Çeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye’de başlattığı “Barış Pınarı Harekatı” sonrasında yapılan açıklamalar ve çarptırılan açıklamalar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti halkı ve yetkilileriyle ülkede ciddi bir kaos ortamı oluşturulmaya çalışıldığını savundu. 

 “Sükûnet” ve “bölünmüşlüğü, yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırma adına bir birliktelik” çağrılarının yapıldığı Meclis’in dünkü oturumunda ortak komite oluşturulması ve deklarasyon yayımlanması konusunda öneride bulunan UBP ile hem fikir olduklarına işaret eden Çeler, ancak tüm çağrılara rağmen UBP Parti Meclisi’nin önceki akşam aldığı kararları ve yaptığı açıklamaların ortada olduğunu belirtti.

Çeler, alınan kararın, bu bölünmüşlüğü devam ettirme ve bu bölünmüşlükten bir rant elde etme, siyasi çıkar sağlama uğruna olduğunu savunarak, UBP’nin ortak deklarasyonu neredeyse mecliste imza koyan partilere bile haber vermeden imzalatıp, okutmaya çalıştığını söyledi.

TDP Milletvekili Zeki Çeler daha sonra, TDP Merkez Yönetim Kurulu açıklamasını okudu. Açıklama aynen şöyle:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye’de başlatmış olduğu askeri hareket sonrası yaşanan gelişmeler ve dün (önceki gün) itibarıyla Meclis’e sunulan ortak deklarasyon önerisinin taraflarınca değerlendirilmiştir. TDP olarak konuyu sadece kendi özelinde değil, Kıbrıs Türk siyasetine bugüne kadar ve bundan sonraki yansımalarını da dikkate alarak ele aldık.

Toplumcu Demokrasi Partisi, Suriye’deki gelişmelerin yanısıra, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı terör belası, Türkiye’nin toprak bütünlüğü, savaş ve barış olgularıyla ilgili düşünce ve kanaatlerini defalarca dile getirmiştir.

Coğrafyamız savaştan, emperyalist güçlerin çıkarlarından çok çekmiştir ve bunu en yakından hissedenlerden biri de biz Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’deki halklardır. Bizim neredeyse her konuda elimizi kolumuzu bağlayan Kıbrıs Sorunu da, Türkiye’de yaşanan tüm darbe ve terör girişimleri de bu düzenin birer parçasıdır. Fakat bizi bugünlere getiren süreçler ne olursa olsun, aslolan bin yıldır bu coğrafyada birlikte yaşayan Türk, Kürt, Arap, Helen tüm kadim ulusların birlikte kader birliği yapıp huzuru ve barışı tesis etmesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllardır acısını çektiği, on binlerce canı yitirdiği terörle mücadelesi ve bunun kökünü kazıma isteği sadece bizlerin değil, insanlık onuru adına tüm dünyanın da destek olması gereken bir duruştur. Diğer taraftan asırlık Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün güvence altında olması adına ortaya konulan güçlü iradeye de saygı duyulmalıdır. Bunun yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyacı olan toprak bütünlüğünün de gözetilerek bölgemizde daha barışçıl, daha insani bir yaşamın filizlenmesi bizlerce mümkündür. Bu olasılık bu kadar zengin bir coğrafyanın yeniden medeniyetin beşiği olacağı yeni bir dünyayı hepimize vaat etmektedir. Aksi ise, hatalarımıza yeni hatalar ekleyip emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürmek sonucuna varacaktır. Son iki gündür Suriye’de yaşanan gelişmeler ve yeni ittifaklar da Türkiye’nin bilinçli bir şekilde çıkmaz bir sarmal içerisine çekilmeye çalışıldığını bizlere hissettirmektedir.

Türkiye’de yıllarca yaşanan terörün ise artık ebediyete kadar son bulması için bölgedeki tüm halklara görev düşüyor. En son ihtiyaç duyulan şey ise birbirimize silah doğrultmaktır. Terörü bitirecek olan halkların iradesidir ve halklar bu yönde iradelerini karşılıklı olarak güçlendirmelidir”

Meclise sunulan ortak deklarasyon metnini ise son dönemlerde ülkede yaşanan siyasi anomalilerden bağımsız değerlendirmenin kendileri için imkansız hale geldiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: 

“Kıbrıs Türkü yakın tarihinde coğrafyasının bir kaderi haline gelmiş demokrasisine müdahaleleri defalarca yaşamıştır. Fakat özellikle bu yılın başlarından beridir sistematik bir şekilde toplumun ve demokratik iradesinin ayarları ile oynanmaya ve kapalı kapılar arkasında toplum ve siyaset mühendisliği yapılmaya çalışılmaktadır. Geneli tenzih ederek; uzunca bir süredir gerek siyaset gerek basın içerisinden bir kesim baş başa vermiş bu tehlikeli oyunu oynamaktadır.

Bizlerin de fazlasıyla önem verdiği ve 4’lü hükümet dönemi tam da toplumun kendi ayakları üzerinde durması için gerekli reçeteler masaya yatırılmışken hükümetin çantadan çıkarılan bir sebeple bozulması ve Kıbrıslı Türklerin güçlü bir iradesi olan iki toplumlu iki bölgeli federatif bir çözüm fikrinden sistematik bir biçimde uzaklaştırılmaya çalışılması bizlerce bu faaliyetlerin birer ürünüdür.

Kıbrıslı Türkler kendi kaderini çizmektense, belirli siyasal kalıplara sokulmaya çalışılmaktadır.
Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı’nın açıklaması ile birlikte sözlerinin bilinçli bir şekilde çarpıtılıp, linç edilmeye çalışılması altındaki niyeti sadece bizler değil, tüm halkımız görmüştür. Ulusal Birlik Partisi ile Halkın Partisinin hükümete girdikleri ilk günden beridir Sn. Cumhurbaşkanı ile bilerek ve isteyerek yaratmaya çalıştığı krizler de herkesin malumudur. Hükümetin tüm bu çabaları halkımız tarafından tepki görmüş ve fakat makamlarımızı ve devletin kurumsal saygınlığını zedelemiştir.”

TDP açıklamasında, önceki akşam ortak deklarasyon konusunun değerlendirmesini yaptıkları sırada Ulusal Birlik Partisi’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müzakerecilik görevini bırakması çağrısı yapıldığına işaret edilerek, “bütün gizli ajandanın ortaya serildiği” savunuldu.

Açıklamada, “Kaldı ki Kasım ayı içerisinde 3’lü görüşme planlandığı sırada toplum liderini suni bir gündemle tartışılır hale getirmeye çalışmak, masada Kıbrıs Türkünün elini zayıflatmaktan başka hiçbir emele hizmet etmeyecektir” ifadelerine yer verildi. 

“UBP’nin iddiası demokrasi tarihimize kara bir leke”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, UBP PM’nin aldığı karara tepki gösterdi ve “Akıncı’nın Kıbrıs Türk Halkı’ndan aldığı yetkiyi bir parti organının ortadan kaldırabileceğini düşünmek abesle iştigaldir” dedi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk halkından aldığı yetkiyi bir parti organının ortadan kaldıramayacağını kaydederek, “Bunu düşünmek abesle iştigaldir. Halkın iradesi, halkın oyuyla şekillenir ve bir parti organı istedi diye ortadan kalkmaz” dedi.

Burcu, UBP Parti Meclisi’nin önceki gece aldığı kararla ilgili yazılı açıklama yaptı. UBP Parti Meclisi’nin, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk halkının iradesini temsil etmediği yönündeki iddiasını “Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmeye adaydır” ifadesiyle değerlendiren Barış Burcu, bu iddianın hiçbir geçerliliği olmadığını vurguladı.

Burcu, “Halkımızın iradesini reddeden bu yaklaşım, bir demokrasi ayıbıdır. Bu ayıbın, hangi partiye mensup olursa olsun yurttaşlardan destek görmeyeceği aşikardır” dedi.

Sözcü Burcu’nun açıklaması şöyle:
“Ulusal Birlik Partisi Parti Meclisi, dün gece (önceki gece) yaptığı toplantıda Cumhurbaşkanımıza yönelik suçlamalarda bulunmuş, halkın iradesin temsil etmediğini iddia ederek, bundan böyle Kıbrıs sorunu konusundaki görüşmeleri yürütmemesi yönünde bir de çağrı yapmıştır. Ulusal Birlik Partisi Parti Meclisi’nin Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk Halkının iradesini temsil etmediği yönündeki iddiası, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmeye adaydır ve hiçbir geçerliliği yoktur. 

Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk Halkı’ndan aldığı yetkiyi bir parti organının ortadan kaldırabileceğini düşünmek abesle iştigaldir. Halkın iradesi, halkın oyuyla şekillenir ve bir parti organı istedi diye ortadan kalkmaz.

Halkımızın iradesini reddeden bu yaklaşım, bir demokrasi ayıbıdır. Bu ayıbın, hangi partiye mensup olursa olsun yurttaşlardan destek görmeyeceği aşikardır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Kıbrıs sorununa ilişkin sorumluluklarını yerine getirmemesine yönelik çağrı ise son derece ciddiyetsiz ve sorumsuzca bir yaklaşımdır. Bilinmelidir ki Cumhurbaşkanımız halktan aldığı yetki ve destekle görevinin tüm gereklerini bundan sonra da eksiksiz bir şekilde kararlılıkla yerine getirmeye devam edecektir.

Barış Burcu

MDP’den Cumhurbaşkanlığı’na siyah çelenk

MDP, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na siyah çelenk bıraktı, ardından MDP Başkanı Büsküvütçü, çiçekle birlikte ‘Özür Mektubu’nu Büyükelçi yetkililerine teslim etti
Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yapmış olduğu Pınar Barışı Harekatı açıklamalarından dolayı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na siyah çelenk bıraktı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya mektup gönderen MDP’liler, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçiliği’ne giderek açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde açıklama yapan MDP Genel Sekreteri Derviş Sunalp Sencer, tarihinin en badireli safhalarından birini yaşamakta olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, sırf manevî olsa dahi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kayıtsız şartsız desteğini beklemekte haklı olduğunu belirtti. Genel Sekreter Derviş Sunalp Sencer, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Kahraman Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin, vatan hudutlarını ve bütünlüğünün müdafaası meşru maksadıyla başlattığı ve devam ettirmekte olduğu ‘Barış Pınarı Harekâtı’ hakkındaki beyanatınızın milliyetçi ve vatanperver Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşları saflarında büyük bir infial ve hüsrana sebebiyet verdiği muhakkak ki malûmunuzdur. 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’nı bir savaş olarak vasıflandırmanız hem savaş hukuku hem de tarihî gerçeklerle tezatta olduğu gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna zemin teşkil eden hususları da yıpratıcı mahiyettedir”
Milliyetçi Demokrasi Partisi yöneticileri Cumhurbaşkanlığı önünde açıklama yaptıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçiliği’ne giderek Büyükeliçi Ali Murat Başçeri’ye iletilmek üzere ‘Özür Mektubu’nu teslim etti.
Büyük Elçilik Önünde açıklama yapan Genel Sekreter Sencer, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Barış Pınarı Harekatı ile ilgili düşüncelerinin Kıbrıs Türk Halkı’nın düşüncelerini yansıtmadığını, Kıbrıs Türk Halkı olarak anavatan Türkiye ile Mehmetçiğimizin yanında olduklarını belirtti. 
MDP Genel Başkanı Buray Büsküvütçü, bir demet çiçek ile birlikte ‘Özür Mektubu’nu Büyükelçi Ali Murat Başçeri’ye teslim edilmek üzere Büyükelçilik yetkililerine teslim etti.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.