banner913
banner932
banner1012

Seçimleri “boykot” akıl kârı mı?


Hasan KAHVECİOĞLU

Hasan KAHVECİOĞLU

Okunma 18 Ocak 2022, 16:07

“Erken genel seçimler” sürecinin son haftasındayız…
Yakın tarihimizin belki en sönük, en beklentisiz, en umutsuz seçimlerini yaşıyoruz…
Kampanyalar son derecede sönük, parti toplantılarına ilgi en alt düzeyde…
Ekim 20’deki CB seçimlerine yapılan apaçık müdahaleden sonra, insanımızın “takadı” tükendi, mecali kalmadı…
Toplumun geniş bir kesimi, “seçim” yolu ile siyasette “değişim” sağlanabileceğine inanmıyor artık…
Bir başka kesim ise “korku imparatorluğu”nun rüzgârları ile sürüklenmeye kendini uyarlamaya çalışıyor…
Ancak gerçek şu ki; dünya KKTC’nin hiçbir resmi kurumunu ve makamını tanımadığı gibi, burada yapılacak “seçim”leri de, sonuçlarını da tanımıyor.
Yarısına yakını “göçmen” olan 204 bin kişinin “seçim”lerinde, kim seçilmiş, kim Meclis’e girmiş kimsenin umurunda değil…
Kısacası; biz çalıp biz oynayacağız…
Bu yüzden bu seçimlerin bence hiçbir “kıymet-i harbiyesi” yok…
Gene de “tablo”ya bir bakalım…
Önümüzdeki Pazar günü, 6 siyasal partinin yüzde 5 barajını aşarak Meclis’e girmesini bekliyorum.
Anketlerde genellikle, 6. sırada gösterilen “Yeniden Doğuş Partisi’nin, “baraj” sorunu yaşaması güçlü bir olasılık…
TC’li göçmenlerin yoğunlukta olduğu bu partinin kendi içinde yaşadığı “bölünmeler” UBP’nin işine yaramış görünüyor…
Seçim sürecinin başından beri yapılan tüm ciddi anketlerde UBP “birinci” ana muhalefet CTP ise “ikinci” parti olarak yer alıyor. UBP’nin yüzde 35-43 arası oy alması hiç de sürpriz olmayacak. Ancak, seçim sistemine göre, bu oy oranlarıyla 26’yı bulması mümkün görünmüyor. Bu da, UBP’nin çok büyük bir olasılıkla bir koalisyon hükümetinin “büyük ortağı” olacağı sonucunu doğuruyor…
Ocak 2018 genel seçimlerine göre UBP’nin oylarını “doğal olarak” artırmasını bekliyorum. 2018’de 190 bin seçmen varken, UBP yüzde 35.61 oy almıştı. Bugün seçmen sayısı 204 bin… Yani; seçmen sayısında 15 bin civarında artış var. Bu süreçte verilen çoğu tartışmalı “yeni vatandaşlıklar”ın UBP’nin işine yaraması söz konusu… Bu konunun UBP’nin “uzmanlık alanı” içinde yer aldığını Mısır’daki Sağır Sultan da biliyor artık… Böylesi bir “avantaj” yanında, AKP’nin hem sahada hem de finans bağlamında TC devlet kurumları eli ile sağladığı destek, seçim yasakları içinde UBP Başkanı için “ayarlanan” Erdoğan görüşmesi, asgari ücretin aniden yüzde 40 artırılması ve daha nice “popülist” yatırımlar UBP’nin önünü fazlasıyla açtı. 
Peki “küçük ortak” kim olacak?
UBP’nin en doğal “müteffiki” Demokrat Parti, Serdar Denktaş sonrasında kendisini Ankara’ya daha yakınlaştırdı, örgütlenmeye önem verdi ve bir “canlılık” algısı yarattı. UBP’ye ortak olması, çıkaracağı vekil sayısına bağlı. UBP-DP’nin 26’yı bulamaması halinde, imdatlarına Halkın Partisi yetişecek.
Bu arada, CTP’nin de oylarını artıracağı görünüyor. 2018’deki yüzde 20.95’in en az 5 puan üzerine çıkması söz konusu. “Hükümette yer alma” konusunda ise hiçbir şansı yok.
CTP dışındaki sol kesimlerde ise büyük bir dağınıklık yaşanıyor. TDP ile TKP’nin bu seçimlere “birleşmiş tek parti” olarak girmesi bekleniyordu bunu başaramadılar…
TDP’nin 2018’de yüzde 8.65 olan oy oranını koruması ya da biraz üzerine çıkması beklenebilir. TKP’nin barajı geçmesi ise mümkün değil. 
Öte yandan, iki küçük sol parti (Birleşik Kıbrıs Partisi ile Yeni Kıbrıs Partisi) seçimleri boykot kararı aldı. “Boykot Platformu” adı altında birlikte kampanya sürdürüyorlar. CTP’nin dışındaki sol hareketlerden biri, (Bağımsızlık Yolu) seçimlere katılıyor, bir diğeri ise (Sol Hareket) “hiçbir partiyi desteklemeyeceğiz ama boykot çağrısı da yapmayacağız” diyor.
Kısacası; 2020’de Akıncı’nın “çözüm” politikalarını destekleyen yüzde 48.31 oy desteği “paramparça” olmuş durumda…
Müdahale altındaki seçimleri, 2020’de yalnızca 4 bin 400 oyla kaybeden bu “siyasal gücün” şimdi yerinde yeller esiyor…
Boykot, elbette “katılım oranı”nı bir miktar aşağıya çekecek. KKTC’de 2020’deki CB seçimleri birinci turunda katılım yüzde 58; ikinci turda yüzde 67 idi. 2018’deki seçimlerde ise yüzde 66’ydı. Bu rakamlar, AB ülkelerindeki seçime katılımdan oldukça yüksek olduğu için, “boykot”un ses getirmesi hiç mümkün görünmüyor. Geçmişte “boykot” ciddi diyetler ödenerek uygulandı ama kimsenin ruhu sezmedi…
Tam tersine, çözüm yanlılarının sandığa gitmemesi sağ partilerin işine yarayacak.
Gerçek şu ki; yerel politika bağlamında bu seçimlerin hiçbir değeri yok.
Dünyanın tanımadığı ve “işgal altında” diye tanımladığı bu toprak parçasında, “seçim”lerin kendisi yok hükmünde iken “boykot”un ses getirmesi beklenmemeli.
Dünyada varlığımızdan haberdar olanlar, bu seçimlerin sonuçlarına “Kıbrıslı Türklerin yüzde 48’lik çözüm vizyonu yerinde duruyor mu?” diye bakacak.
İşte sadece ama sadece bu yüzden bu seçimlere katılmak ve içi boş “iki devlet” sloganlarına karşı Kıbrıs’ta barışa ve “çözüme destek” vermek gerekiyor. Ben, öyle yapacağım.  
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.