banner913
banner932
banner1032

Coronavirüs hakkında merak edilen 20 soru

banner1020

Wuhan kentinde ortaya çıkan ve son bilgilere göre 259 kişinin ölümüne neden olan Corona virüsüne karşı dünya genelinde sıkı önlemler alınıyor. Virüsün ilk defa görülmesi tedavisinin bulunmasını zorlaştırırken bilim insanları panzehir için çalışmalarını sürdürüyor.

banner974
Coronavirüs hakkında merak edilen 20 soru

banner971

Coronavirüs hakkında merak edilen 20 soru

Peki Corona virüsünden nasıl korunulur? Corona virüs belirtileri neler?.. İşte 20 soruda Corona virüsü...

1- CORONA VİRÜSÜ NEDİR?

Gizemli virus olarak hayatımıza giren Corona virüsünün, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü olduğu biliniyor. Virüsün 4 alt türü bulunuyor. Ender olarak hayvanlardan insanlara bulabilirken bu bulaşma şekli “zoonoz” olarak adlandırılıyor. Corona virüsün insandan insana bulaşabilen türünün ilk örnekleri 2003 yılında ortaya çıkan SARS ve 2019 yılında Suudi Arabistan’da ortaya çıkan MERS salgınlarında görüldü. Şu anda gündemde olan tür ise SARS ve MERS salgınlarındaki türden farklı olarak daha önce tanımlanmamış yeni bir tür olarak biliniyor.

Yeni ortaya çıkan bu Corona virüs türü “2019-ncov” şeklinde adlandırılıyor. Hastalardan elde edilen numunelerdeki virüsün elektron mikroskobu ile çekilen ilk fotoğraf görüntüsü Çin hastalıkları kontrol ve önleme kurumu (ccdc) tarafından 27 Ocak’ta yayınladı. Fotoğrafta da görüldüğü üzere virüsün yüzeyinde onu kaplayan bir halka görülüyor. Bu kısım “taç” anlamına gelen “korona” kelimesi ile ifade ediliyor.

2. CORONA VİRÜSÜ NEDEN KORKUTUYOR?

Bir salgında hastalık etkeninin (virüs, bakteri veya mantar olabilir) kişiden kişiye bulaşma hızı, bulaştığı kişilerde şiddetli hastalık ortaya çıkma oranı, hastalık ortaya çıkan kişiler arasındaki ölüm oranı da salgının ne düzeyde önemli olduğuna işaret eder.

Gelişen salgın için önleme ve tedavi yönteminin olup olmaması da önem taşır.  Daha önce görülen Corona virüsü salgınlarından, SARS salgınında her 100 hastanın 11’i, MERS salgınında ise her 100 hastanın 35’i ölümle sonuçlanmıştı.

SARS’A GÖRE ETKİSİ DÜŞÜK

Mevcut salgında net bir ölümlülük oranından bahsetmek şu an için mümkün olmasa da hasta ve ölen kişi sayıları incelendiğinde bu oranın SARS ve MERS’e göre daha düşük olduğu, yaklaşık olarak yüzde 3-4 düzeyinde olduğu söylenebilir.

Bu salgını önemli kılan diğer bir husus, virüsün ilk kez ortaya çıkmış olmasından dolayı insanlardaki hastalık sürecinin bilinmezliği. “Virüs bulaşan kişilerden kaçı hasta oluyor, bulaştan kaç gün sonra hastalık ortaya çıkıyor, hastalığın toplam süresi ne kadar” gibi soruların cevapları şu an için belirsiz ve birçok bilim insanı bu soruların cevaplarını bulmak için çalışıyor. Bu belirsizlik tüm müdahale süreçlerini de belirsizleştiriyor ve plan yapmayı zorlaştırıyor.

3- CORONA VİRÜSÜ NASIL ÖLDÜRÜYOR?

Virüs insanlara bulaştıktan sonra en sık akciğerlere yerleşiyor ve burada çoğalıyor. Virüs yeni olduğu için bağışıklık sistemimiz de virüsü tanımıyor ve karşı koymak için yetersiz kalıyor. Bu durumda zatürre gelişiyor ve akciğerlerin kapasitesi sınırlandığı için hastalar solunum sıkıntısı çekmeye başlıyor. Enfeksiyonun giderek yayılması ile genellikle solunum yetmezliği ile hastalar kaybediliyor.

4- KİMLER RİSK ALTINDA?

Salgın durumlarında elbette virüsün bulaştığı her hasta ölmüyor, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan toplumsal gruplar bir bulaşma olması durumunda hayati risk altında. Bağışıklık sistemi zayıf olan riskli grupların başında yaşlılar, çocuklar ve gebeler yer alıyor. Ayrıca astım, koah, böbrek yetmezliği vb. kronik hastalıkları olanlar da risk grubunda yer alıyor. Ancak şu anki yeni Corona Virüsü salgınında ilk bulgulara göre 25 yaş ve üzerindeki kişilerde hastalık daha fazla. Bilinen en küçük yaştaki hasta ise 2 yaşında Çinli bir kız çocuğu.

Ölüm vakalarının çoğunda (5 kişiden 4’ünde) eşlik eden kronik hastalıkların (hipertansiyon, diyabet vb.) olduğu da belirtiliyor. Yani kronik hastalıkları olan bireylerin de bu salgın için risk altındaki grupta yer aldığı söylenebilir. Risk altında olan bir grup da sağlık çalışanları. Özellikle tanı konulan veya şüpheli hastaların izole edildiği kuruluşlarda çalışan sağlık çalışanları yüksek risk altında.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre şu ana kadar 16 sağlık çalışanının hastalığa yakalandığı biliniyor. Çin’in önde gelen medya kuruluşu da bir hekimin hayatını kaybettiği belirtmişti. Sağlık çalışanlarının kendilerini enfeksiyondan korumaları ve güven içinde mesleklerini sürdürmeleri için DSÖ’nün ve bulundukları ülkenin sağlık bakanlıklarının rehberlerini uygulamaları büyük önem arz ediyor. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının enfeksiyondan korunması için önlemler içeren bir rehber yayınladı.

5- CORONA VİRÜSÜ İLK NE ZAMAN, NEREDE BAŞLADI?

31 Aralık 2019’da sebebi tespit edilemeyen bir zatürre vakasının DSÖ’ye bildirilmesi ile salgın dünya gündemine geldi. O günü izleyen 4 gün içinde 44 vakanın daha görülmesi ile durum daha da ciddi bir hal aldı. Dünyaca saygın bilimsel dergi Lancet’te yayınlanan bir makalede  hastaların önemli bir kısmının Çin’in Wuhan şehrindeki deniz ürünleri toptan pazarına temas hikayesinin olduğu ifade edildi. Bu pazar aynı zamanda yabani hayvanların da canlı olarak satıldığı bir pazar.

Hasta kişilerin temas hikayesi alındığında ise pazara ilk temasın 10 Aralık 2019’ta olduğu tespit edildi. 1 Ocak 2020 tarihinde de pazar kapatıldı. Şu ana kadar salgının başlangıç noktası tam olarak tespit edilmemiş olmakla birlikte resmi kurumlar ilk başlangıç noktasının Wuhan şehri olduğu konusunda hemfikir. Hastalarda sorgulanan en önemli husus ise Wuhan deniz ürünleri pazarına gidip gitmedikleri.

6- CORONA VİRÜSÜ HANGİ ÜLKELERE YAYILDI?

Bu yazının hazırlandığı sırada virüs 19 ülkeye yayılmış durumdaydı. Bu ülkeler: Çin, Japonya, Kore, Vietnam, Singapur, Avustralya, Malezya, Kamboçya, Filipinler, Tayland, Nepal, Sri Lanka, Hindistan, ABD, Kanada, Fransa, Finlandiya, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri. Bu ülkelerde tespit edilen ilk vakaların genellikle Çin’e seyahat öyküsü mevcut. 

7- TÜRKİYE’DE CORONA VİRÜS VAKASI VAR MI?

Türkiye’de henüz Corona Virüsü vakasına rastlanılmadı. Ateş yüksekliği, öksürük şikayetleri ile Konya ve İzmir’de  gözetim altına alınan Çinli turistlerde de şu ana dek ‘2019-ncov’ olarak bilinen Corona Virüsü tespit edilmedi.

8- YAYILMA HIZI NE KADAR?

İngiltereli epidemiyologların yayınladıkları bilgilere göre hasta bir kişi en az iki veya üç kişiye hastalığı bulaştırıyor. Lancaster Üniversitesi’ndeki çalışmalara göre salgının birkaç hafta içinde toplam 190 bin kişiye yayılabileceği tahmin ediliyor.

9- CORONA VİRÜS TANISI NASIL KONULUYOR?

Halihazırda bilinen hastalıklar için birçok tanı yöntemi, araç gereç, tahlil vs. mevcut. Ancak yeni çıkan bir virüsün ne olduğunu ve hangi özellikleri taşıdığını anlamak için uzun süren analizler gerekli. Bir virüsün “yeni” olduğunu anlamak için genetik yapısının çözümlenip daha önce bilinen türlerle karşılaştırılması gerekiyor. Eğer bilinen türlere uymuyorsa bu durumda yeni olduğuna kanaat getiriliyor. 

Bir canlının genetik yapısını çözümlemek eskiden yıllar alabiliyordu, şimdi ise gelişen teknoloji ile günler içerisinde bu mümkün. Nitekim 9 Ocak tarihinde de yeni Corona Virüsünün genetik yapısı tamamen çözümlendi. Hastalara tanı koymak için alınan balgam ve burun sürüntüsü numunelerinde bulunan virüslerin genetik yapıları çıkarılıyor, ardından 9 Ocak’ta tespit edilen gen dizisiyle karşılaştırılıyor.

Ancak bu karmaşık ve uzun süren işlemlerin daha hızlı ve kolay yapılabilmesi için bilim insanları yöntem geliştirmeye çalışıyor. Bunun için farklı ülkelerde yeni yöntem geliştiren bilim insanları bulgularını DSÖ’nün bu konuya özgü yayına açtığı bir sayfada yayınlıyor. DSÖ de bu rehber niteliğindeki bulguları tüm laboratuvar çalışanlarının açık erişimine sunuyor. Özetle, yeni Corona Virüs için birkaç saat veya gün içinde sonuç veren pratik bir tanı koyma aracımız henüz yok, ama geliştirme aşamasında. Daha önceki sars ve mers salgınlarında üretilen yöntemler de bu yeni salgındaki AR-GE çalışmalarını hızlandırıyor.

10- CORONA VİRÜS NASIL BULAŞIR?

Corona Virüsler genellikle yabani hayvanlarda bulunurken evcil hayvanlarda da görülebiliyor. İnsandan insana geçebilen Corona Virüslerin sebep olduğu SARS salgınında öne çıkan virüs kaynağı yabani bir kedi türü olan Misk kedileriydi. MERS salgınında ise tek hörgüçlü develer öne çıkan virüs kaynağıydı. Yeni Corona virüsü salgınında ise tam olarak bir kaynak saptanamamış durumda. İlk zamanlar virüsün yılanlardan yayıldığına dair haberler ortaya çıkmıştı  Ancak genetik materyali tamamen çözümlendiğinde yeni Corona virüsün genetik diziliminin yılanlarda değil yarasalarda bulunan Corona virüse yüzde 96 oranında benzediği ifade edildi. Virüsün gen dizilimi SARS’a sebep olan türe de yüzde 80 oranında benzerlik içinde.

Salgın ilk başladığında yeni Corona virüsü etkeninin insandan insana bulaştığı şüpheli idi ancak toplumda çok hızlı yayılması, hastaların diğer hasta bireylere temas öyküsü varlığı, ülke sınırları dışında da vakaların görülmesi insandan insana yayılımının mümkün olduğunu gösterdi.

Çin’den gelen kargolarla virüsün bize bulaşıp bulaşmayacağı da sık sorulan bir soru ancak virüsün cansız yüzeylerde yaşamadığını, hayvan veya insanların canlı hücrelerinde yaşayabildiğini vurgulamak gerekiyor. Virüsün bir kişiye bulaşmasından hastalık belirtilerinin ortaya çıkışına kadar geçen süreye kuluçka (inkübasyon) süresi deniyor. Yeni Corona Virüsün kuluçka süresinin 2 ila 10 gün olduğu tahmin ediliyor.

Hasta kişilerden veya hastalığı taşıyan hayvanlardan bulaşan damlacık yoluyla (hapşurma, öksürme sırasında saçılan ve havada asılı kalabilen küçük sıvı damlalarının başka insanlar tarafından solunmasıyla)  gerçekleşiyor. Toplumda her kış görülen grip salgınlarında olduğu gibi Corona virüsler de solunum yoluyla yayılıyor. Ayrıca virüsün mukozal yüzeylere (ağız içi, gözler, burun içi gibi vücudun iç yüzeylerine) teması da bulaş açısından yüksek risk içeriyor. Bu sebeple hasta bireylerin izole odalarda tedavi edilmesi, hastane havalandırma sisteminin yeterli olması önem taşıyor. Hastaların yatırılması için yeterli yer olmadığında ise salgın hastalarına özgü ayrılmış çok yataklı odalarda tedaviye devam edilebileceği DSÖ tarafından belirtiliyor.

11- CORONA VİRÜS BELİRTİLERİ NELER?

Hastalığın belirtileri basit bir soğuk algınlığından zatürreye kadar uzanan geniş bir yelpazede dağılıyor.  Sık rastlanan en önemli belirtileri ise yüksek ateş, balgamlı öksürük, nefes darlığı. belirtisini gördüğümüzde doğrudan hastalığı tanıyabileceğimiz spesifik bir belirtisi yok.

12- "BENİM DE ATEŞİM YÜKSEK. YOKSA BEN DE Mİ?’’

Yukarıda bahsedilen belirtilerin bir kişide var olması elbette yeni Corona virüsü hastası olduğunu göstermek için çok yetersiz. Çünkü bu belirtiler her mevsim gelişen grip enfeksiyonunda da mevcut. Bu sebeple bir kişide Corona virüsü şüphesi olabilmesi için yukarıdaki belirtilere ek olarak;

- Son 14 gün içinde uzakdoğuya seyahat etmiş veya Çin’de bulunmuş olmak

- Tanı konulmuş bir hastaya yakın temas öyküsü

 - Hastaların tedavi edildiği kurumlarda çalışıyor/bulunuyor olmak

Kriterlerinden en az birini karşılıyor olması gerekiyor. Eğer bu üç kriterden birini taşımıyorsanız, yeni Corona virüsü hastalığı açısından şüpheli vaka sınıfında değilsiniz.

Özetle; ateşiniz, balgamlı öksürüğünüz varsa ve yukarıdaki kriterlerden birini taşıyorsanız yeni Corona virüsü hastalığı açısından şüpheli vakasınız ve acilen en yakın referans hastaneye başvurmalısınız.

13. CORONA VİRÜSÜN TEDAVİSİ VAR MI?

Hastalığın etkeni olan virüs henüz yeni keşfedildiği için bir aşısı da yok. Aşı çalışmaları hızla başlamış durumda ancak geliştirilecek bir aşının hazırlıklarının aylar, piyasaya çıkışının ise yıllar sürebileceği ifade ediliyor. Bu sebeple aşı çalışmaları uzun vadeli çözümler arasında.

Hastalığın yeni olmasından ötürü önceden belirlenmiş bir tedavisi de bulunmuyor. Mevcut vakalara sadece destekleyici tedavi sunuluyor. Örneğin, solunum yetersizliği gelişenlere mekanik solunum cihazları ile solunum desteği sunuluyor, bağışıklık sistemi zayıf olduğu için mevcut hastalığa yeni enfeksiyonların da eklenmemesi için önlem alınabiliyor.

Özetle insanlığın ilk kez karşılaştığı bu virüs için şu an itibarıyla yapabileceklerimiz çok kısıtlı. 

Her ne kadar aşısı olmasa da toplumun bu hastalıktan korunması için yapılabilecek bazı müdahaleler hastalığın önlenmesi için çok önemli. Örneğin şu anda toplumsal düzeyde en önemli müdahale karantina çalışmaları. Kesin tanı almış veya şüpheli vakaların toplumdan izole edilmesi, salgının kitlesel boyuta ulaştığı şehirlerde ise toplu yaşam alanlarının karantinaya alınması örneklerden bazıları. Şu anda Çin’de 56 milyon nüfus karantina altında. Özellikle salgının başladığı Vuhan şehrinden çıkışlara izin verilmiyor. Karantina uygulanan bazı bölgelerde insanların temel ihtiyaçlarının (yiyecek, su, kıyafet vb.) karşılanmasında da dramatik sorunlar oluşmaya başlamış durumda. Vuhan kentinde bir kadın, yiyecekleri tükenmiş yaşlı bir çiftle kendi yiyeceklerini paylaştığını belirtiyor ve gelecek günlerde yiyecek sorunu nasıl çözeceğini bilmediğini ve yardım istediğini belirtiyor. 

Bu gibi salgınlarda bir veya birkaç hastanenin sadece salgın vakalarının incelenmesine tahsis edilmesi dünya sağlık örgütü tarafından öneriliyor. Çin’de de bu amaçla yeni bir prefabrik hastanenin inşaatı sürüyor ve günler içinde tamamlanması hedefleniyor.

14.ÜLKELER HANGİ ÖNLEMLERİ ALIYOR?

Salgın konusunda Çin yoğun önlemler almış durumda. Topluma en çok yansıyan önlem kapsamlı karantinalar ve seyahat kısıtlamaları. Bu kısıtlamalar virüsün yayılımını yavaşlatıyor ve müdahale fırsatı oluşturuyor. Ay takvimine göre yeni yıl etkinliklerinin ertelenmesi, okulların 2 hafta tatil edilmesi, salgın hastalarına özgü yeni hastanelerin kurulması, yabani hayvan satışlarının durdurulması, salgın süresince toplu etkinliklerin yasaklanması alınan önlemlerden birkaçı. Salgından etkilenen diğer ülkeler Çin’den gelen yolcular için termal kamera sistemleri kuruyor, ülke çıkışında ve girişinde yüksek ateşli bireyler tespit edilmeye çalışılıyor. DSÖ, bu gibi kriz durumlarında ülkelerin halkla sıkı iletişim içerisinde olmasını ve halka doğru ve güvenilir bilgiler sunulmasını, ülkede ilk vaka görüldüğünde yapılacak açıklamaların belirlenmesini, toplumla temas edecek yöneticilerin belirlenmesini öneriyor.

15. TÜRKİYE’DE SON DURUM NE?

Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının enfeksiyondan korunması için önlemler içeren bir rehber yayınladı. Sağlık Bakanlığı bilim kurulunun özenli çalışmasıyla hazırlanan rehbere göre sağlık çalışanları basit önlemlerle hem kendilerini hem de insanlar arası bulaşı en aza indirebilir.

Ülkemizde de 25 hastane Sağlık Bakanlığı tarafından referans hastane olarak ilan edildi. Türkiye’de vaka görüldüğü takdirde hastalar bu referans hastanelerde tedavi altına alınacak.

Sağlık bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın açıklamalarına göre ülkemize Çin’den gelen uçuşlara yönelik havalimanlarında termal kameralarla taramalar da yapılmaya başlandı. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde de bir operasyon merkezi oluşturuldu.

Türk Hava Yolları (THY) Çin'in Pekin, Guangzhou, Şangay ve Xian şehirlerine düzenledikleri seferleri 9 Şubat'a kadar durdurdu. Ayrıca Wuhan’daki vatandaşlarımızdan dileyenlerin Türkiye’ye dönebilmesi için de bir sefer düzenlendi.

16- CORONA VİRÜSÜNDEN NASIL KORUNUR?

Bireysel düzlemde Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri şu şekilde:

- Grip, nezle, zatürre vb. hastalığı olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalı

- Özellikle hasta insanlara temas sonrasında eller sık sık yıkanmalı

- Kırsal alanlarda yabani hayvanlarla temastan ve ölü hayvan cesetleriyle temastan kaçınılmalı

- Öksürürken ve hapşururken ağız ve burnu kapatacak şekilde dirseğimizin iç kısmını kullanılmalı, eğer eller kullanıldı ise yıkanmalı

- Hastanelerde enfeksiyondan korunma yöntemleri özenle uygulanmalı.

 - Et ürünleri ve yumurtalar iyi pişirilerek yenmeli

 - Canlı hayvan pazarları veya petlerde el hijyeni ve solunum hijyenine dikkat edilmeli.

 - Ellerin göz ağız ve buruna teması en aza indirilmeli.

- Hasta hayvanların temas ettiği eşyalara temastan kaçınılmalı

- Uzakdoğu'da olan vatandaşlarımız pastörize olmamış süt, et ve et ürünlerini tüketmemeli.

- Sağlık çalışanları bakanlığın ve Dünya Sağlık Örgütü’nün sunduğu kalite standartlarına uygun tıbbi malzemeler kullanmalı. hastanelerde şüpheli kişilerden alınan numunelerin taşınmasında kesinlikle hastanenin pnömatik tüp sistemleri kullanılmamalı, numuneler elden teslim edilmeli.

17- KİME GÜVENMELİYİZ?

Toplumu endişeye düşüren ve hakkında net bilginin az olduğu konular asılsız haber salgınlarına uygun bir ortam oluşturabiliyor. Toplumsal endişe bireylerin zihninde birçok soru ortaya çıkarıyor, net bilgi olmadığı için cevaplanamamış sorular ise hızla asılsız bilgilerle  karşılanabiliyor. Sosyal medyada dolaşan haberler toplumu daha fazla paniğe ve korkuya sevk edebiliyor. Korku ve panik ise toplumun koordinasyon içerisinde hareket etmesinin önünde önemli bir engel. Bu sebeple resmi kurumların, ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının haberlerini tercih etmek, sosyal medyada dolaşan ve teyit edilmemiş bilgilere maruz kalmaktan kaçınmak, medyada görülen ve “uzman” olarak sunulan kişilerin yetkinliklerini sorgulamak, sunulan bilgileri teyit etmeye çalışmak sağlıklı bilgiler edinmek için de büyük önem arz ediyor.

18.DOĞRU BİLGİYİ NEREDEN ELDE EDEBİLİRİM?

Mevcut salgınla ilgili en doğru bilgiler Dünya Sağlık Örgütü’nün web sitesinde gün gün yayınlanıyor. Salgına yönelik bilgiler özet olarak “durum raporları” bölümünde her gün listeleniyor. Türkiye’ye yönelik gelişmeler için en doğru bilgi kaynağı ise Sağlık Bakanlığı web sitesinin duyuruları ve bakanlık yetkililerinin basın açıklamaları. Daha detaylı bilgiler için ise Çin başta olmak üzere salgınla ilgilenen devletlerin sağlık bakanlıklarının ve halk sağlığı kurumlarının web siteleri güvenilir bilgiler sunuyor. 

 19. DSÖ’NÜN BU SÜREÇTEKİ FONKSİYONU NEDİR?

2005 yılında imzalanan “Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri - 2005” anlaşmasına göre küresel ölçekteki salgınlarda Dünya Sağlık Örgütü’nün koordinasyon sorumluluğu mevcut. Bu anlaşma DSÖ’ye üye 196 ülke için hukuki olarak bağlayıcı. Bu sebeple ülkelerin bir salgın geliştiğinde ilgili bilgileri DSÖ ile paylaşması ve yapılacak koordinasyona katılması gerekiyor. DSÖ’nün de bu sorumluluklar kapsamında üye ülkelere hızlı ve güvenilir bilgi sağlaması, rehberlik etmesi, gelişmeleri üye ülkelerle paylaşması gerekiyor.

20- DSÖ ACİL DURUM KARARI

Daha önce SARS, Kuş Gribi (H5N1), Domuz Gribi (H1N1), Ebola, Zika, çocuk felci salgınlarında acil durum ilan eden DSÖ, 22 Ocak’ta yapılan toplantı neticesinde acil durum ilan etmek için henüz erken olduğuna kanaat getirdi. Bu konu uluslar arası gündemde de tartışmalı olmakla birlikte acil durum ilan edilmemesine sebep olan argümanlar şu şekilde sıralanabilir:

    *  Yeni Corona virüsü salgınının ölümlülük oranı MERS ve SARS salgınlarına göre daha düşük olarak tahmin ediliyor.

  *  Virüsün bulaş hızı çok yüksek değil. (r0 değeri 1.4-2.5 düzeyinde)

  *  İnsandan insana bulaş oluyor ancak mekanizması tam olarak anlaşılmamış durumda.

  *  Virüs kaynağı tam olarak bilinmiyor.

  *  Hastalığı teyit edilen vakaların sadece yüzde 25’i şiddetli enfeksiyon düzeyinde.

  * DSÖ’nün genel tutumu, yıkıcı etkileri olabilecek ticari kısıtlamaları minimize etmek yönünde.

22 Ocak'taki toplantıdan bir acil durum kararı çıkmamıştı ancak 30 Ocak'ta yapılan toplantıda DSÖ acil durum ilan etti. Bu ilanda, Çin'in üzerine düşeni fazlasıyla yaptığı, salgının sağlık sistemi zayıf olan ülkelere yayılmasının acilen önlenmesi gerektiği, salgına uluslar arası koordinasyonla müdahale edilmesi gerektiği, uluslararası seyahat ve ticareti kısıtlamaya gerek olmadığı vurgulandı. Acil durum ilan edilmesi kısaca şu anlama geliyor: Birleşmiş Milletler'e üye olan tüm ülkelere en üst düzeyde durumun önemli olduğu ifade edilmiş oluyor. Bunun üzerine ülkeler, sınırlarını kapatma, uçuşları iptal etme, ticareti sınırlama vb kararları kendileri verebiliyor. Bu konuda uluslar arası seyahat ve ticaretin sınırlanmasının ekonomik açıdan yıkıcı etkileri olabileceğinden dolayı, bu konuda kısıtlama kararı ilan eden ülkelerin kararlarını bilimsel kanıtlara dayandırmaları gerektiğine dair DSÖ uyarıyor.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.