banner913
banner932
banner1012

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ KIBRIS TÜRK HALKININ OLMAZSA OLMAZIDIR


Metin FAHRİOĞLU

Metin FAHRİOĞLU

Okunma 14 Mayıs 2022, 14:48

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda, 5-11 Şubat 1959  tarihleri arasında Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı EvangelosAverof arasında gerçekleşen görüşmelerin ardından 11 Şubat 1959’da imzalanan Zürih Antlaşması ile bağımsız 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temelleri atılırken 19 Şubat 1959’da Londra Anlaşmalarını Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis, İngiltere Dışişleri Bakanı HaroldMacmillan; Kıbrıs Türk Halkı adına liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Rum Halkı adına Başpiskopos Makarios imzalamışlardı.
6 Mart’ta Kıbrıs’a döndüğü günde konu anlaşmaları imzaladığı için  kendini Lefkoşa’da tenkit edenlere yapmış olduğu konuşmada Makarios: “Merak etmeyiniz, bu anlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacaktır” derken  yine bu anlaşmaları imzaladığı için kendini Yunan Meclisinde tenkit edenlere Yunanistan Dışişleri Bakanı EvangelosAverof:“Beyler düşününüz bir kere, Enosis’e İngiliz Yönetiminden mi yoksa Kıbrıs Cumhuriyetinden daha kolay gidilir” diyebilecekti!
Bu antlaşmaları Enosis’e sıçrama tahtası olarak gören ve  13 Kasım 1959’da Ada’nın idaresi  8 asırdan bu yana ilk kez Rumların eline geçti diyen Makarios; 1 Nisan 1960’ta “ümit ve emellerimiz Zürih ve Londra Anlaşmaları ile tamamen gerçekleşmiş değildir. Fethedilen kalelerden nihai zafere doğru mücadeleye devam edeceğiz” diyerek hedeflerinin Enosis olduğunu çok açık ve net olarak bir kez daha açıkça dile getiriyordu.
16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile garanti antlaşmaları çerçevesinde 650 kişilik Türk Askeri Alayı ve 950 kişilik Yunan Askeri Alayı Mağusa limanından adaya çıkacak ancak Rum-Yunan  ikilisinin Megali İdea hayalleri nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti uzun ömürlü olmayacaktı..
Nitekim,1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios Kıbrıs Türk halkına anayasada hayat veren 13 maddenin değiştirilmesini isteyecek ancak Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün  buna onay vermemesinin ardından 22-26 Kasım 1962 tarihleri arasında konu ile ilgili olarak Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaretindeMakarios; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü’den de ret cevabı alacak ve Kıbrıs’a  eli boş dönecekti.
Netice itibarıyla   Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti, Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde   21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ileuygulamaya koyulanAkritas Planı ile  fiilen yok  edilmiştir.
11 yıl boyunca Rum-Yunan ikilisinin  silahlı saldırılarına ve katliamlarına uğrayan Kıbrıs Türk halkı;Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek, anavatanına güvenerek  verdiği mücadelenin sonunda  20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu  yaşadı. Yıllarca devam eden toplumlararası görüşmelerden olumlu  bir sonuca varılamamasının ardından da 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs politikalarını ve düşünceleri çerçevesinde çeşitli vesilelerle  sık sık vermiş olduğu beyanatlarla  olası bir siyasi çözümde beklentilerini her vesile ile dile getiren Anastasiadis: “Tek devlet, tek egemenlik, tek uluslararası temsiliyet, Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri gitmeli. Kıbrıs Türkleri ‘azınlıktır’, Kıbrıs Türkleri Rumlarla eşit olamaz. Türkiye’den gelen göçmenler geri dönmeli, Rumlar Kuzey’deki malına mülküne geri dönmeli ,  Kıbrıs Helen adası olmalı, Kıbrıs’ın doğal zenginlikleri  Rumlara aittir” diyor!.
Anastasiadis’e diyoruz ki, hayal görmeyi bırak, Adada var olan gerçeklere odaklanmaya çalış. Kıbrıs’ta tek adil ve kalıcı siyasi çözüm adadaki gerçekler ışığında olabilir. Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs’ta Bağımsız ve egemen iki devletin var olduğunu kabul etmek durumundadır. Rum liderliği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadan yeni bir görüşme sürecinin başlamasını da unutmalıdır.
Dünden bugüne   hep Megali-İdea hayalleri çerçevesinde siyasi bir çözümü hedefleyen Rum-Yunan ikilisi  bu hedeflerinden en kısa sürede geri adım atmak durumundadırlar.Gelinen noktada Rum liderliği Kıbrıs Türk Halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyor. Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm istemiyor, dünden bugüne  dile getirdikleri gibi hedefleri olası bir siyasi çözümle birlikte  Enosis’e giden yolu açmaktır.. Zaten 7 Temmuz 2017’de de CransMontana Kıbrıs Konferansını dağıtmalarının esas hedefi de bu idi.
Hatırlardadır, o günde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demek durumunda kalacaktı!.. Yine hatırlardadır daha öncesi yıllarda   da siyasi çözüm adına verdiği tüm tavizlere karşın  Rum-Yunan ikilisinin uyuşmazlığı karşısında KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet A. Talat : “Daha Ne Yapayım Gidip Kendimi Saray Önün’de Asayım Mı?” demişti..
24 Nisan  2004 Annan Planı Referandumu günlerinde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın  hayır kampanyası devam ederken anavatanımız Türkiye’den gelen mesajlar çerçevesinde  Kıbrıs Türk halkı ‘Evet’ derken Rumlar ‘hayır’ demelerine rağmen Rumlar 1 Mayıs 2004 itibarı ile AB’ne üye kabul edileceklerdi.Gelinen noktada Rum-Yunan ikilisi Annan Planının  bile gerisine düşen bir siyasi çözüm anlayışını sürdürmeye devam ediyorlar.
Dünden bugüne  federal devletler, federasyonlar yıkılır, bağımsız ve egemen devletler kurulurken,  Kıbrıs Türk halkının bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden vazgeçmesi ve dünden bugüne Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri nedeniyle tüm yaşananların ardından Rumlarla bir ortaklık devleti kurulmasını asla kabullenemez..
Kıbrıs Türk halkı 451 yıldan beri bu topraklarda vardır ve var olmaya devam edecektir.. Kıbrıs Türk halkı, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde verdiği ve bundan sonra da vereceği mücadelelerle Enosis’e hele bir ‘dur’ demeye devam edecektir.   Kıbrıs Türk halkı olarak  gelecek nesillerimizin  yeni soykırım operasyonları ile yok edebilmesine fırsat verilmeyecektir. Kıbrıs’ta iki ayrı halkın , bağımsız ve egemen iki devletin, iki demokrasinin iki siyasi coğrafyanın ve iki ayrı kültürün varlığı her zaman için dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak; Rum-Yunan ikilisinin dünden bugüne değişmez hedefleri Enosis’tir. Nitekim günümüzde Anastasidis , Garanti Anlaşmaları çağ dışıdır. AB üyesi bir ülkeye AB dışında bir devlet garantör olamaz derken, “Kıbrıs’ta işgale ve garanti sistemine son verilmelidir” diyor.
Rum-Yunan ikilisinin her vesile ile yaptıkları açıklamalara ve izledikleri siyasete  ve de AB’nin  de izlediği politikaya bakılırsa  hedefleri izolasyonların  kaldırılması Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm değil; garanti anlaşmalarının iptal edildiği, egemenlik hakları elinden  alınmış, devletsiz ve çaresiz bırakılacak  Kıbrıs Türk halkını  teslim almaktır.Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ olarak gören Rum liderliği Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyor.
Yarım asırdan fazla devam eden görüşme sürecinin ayni çerçevedeCransMontana’dakaldığı yerden yeniden başlaması söz konusu olamaz. Günümüzde federal devletler yıkılır ve de bağımsız ve egemen devletler kurulurken Kıbrıs Türk Halkının bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden vazgeçerek Rumlarla sözde Federasyon çatısı altında bir araya gelmesi söz konusu bile olamaz..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin varlığı  kabul edilmeden, bağımsız ve egemen devletimiz  KKTC, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından tanınmadan  Rumlarla   yeni bir görüşme sürecinin başlaması söz konusu olamaz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.