banner913
banner932
banner1032
banner1038

Son Zamanların En Ürkütücü Ruhsal Hastalıkları

banner1020

Hepimiz zaman zaman zor dönemlerden geçiyoruz. Yaşadığımız travmalar hayatımızı büyük ölçüde etkiliyor. Bazen hiç beklenmedik olaylar beklenmedik etkiler yaratıyor ruhumuzda.

banner974
Son Zamanların En Ürkütücü Ruhsal Hastalıkları

banner971

Ruhsal hastalıklar da tam olarak bu yaşadıklarımız -ya da belki de yaşayamadıklarımız- sonucu oluşuyor. Travmalar bu tür hastalıklara dönüştüğünde atlatması çok daha zor ve profesyonel destek ise kaçınılmaz oluyor. Ancak elbette profesyonel destekle birlikte atlatamayacağımız hiçbir şey yok!

Dünyada 450 milyondan fazla insan ruhsal hastalıklarla mücadele ediyor. Bazen depresyon gibi daha kolay atlatılabilen durumlar oluşurken bazen de büyük travmaların büyük sonuçları olarak acı veren hastalıklar çıkıyor karşımıza. Hadi gelin, oldukça ürkütücü bu ruhsal hastalıklara göz atalım…

1. Alis Harikalar Diyarında Sendromu (Todd Sendromu)

Uykuya dalmak üzereyken ya da uykudan uyanınca, özellikle gece yarısı oluşan ve eşyaların daha büyük ya da daha küçük gelmesi ya da seslerin daha kısık ya da daha yüksek gelmesi hali. Bu hastalığı yaşayanlar bulundukları odanın ve mobilyaların kaydığını, uzaklaştığını ya da yakınlaştığını hissedebilir. Bu durum gözlerle alakalı değildir. Bir halüsinasyon da değildir. Beynin, içinde bulunduğu ortamı nasıl algıladığıyla alakalıdır. Görme, dokunma ve duyma gibi bir çok duyuyu etkileyen bu hastalık zaman algısıyla da oynayabilir. Kaslar istemsiz çalışabilir, bacaklar kontrol edilemeyebilir, hareket zorlukları yaşanabilir. Bu durum geceleri genellikle yarım saat kadar sürer. İlk olarak 1950’lerde İngiliz psikiyatrist Dr. John Todd tarafından tanımlandığı için Todd Sendromu olarak da bilinen Alis Harikalar Diyarında sendromu, genellikle çocuklarda görülür. Ancak zaman zaman yetişkinlerde de dış etkenlere bağlı olarak görmek mümkündür.

 

2. Apotemnophilia (Vücut Bütünlüğüne İlişkin Kimlik Bozukluğu)

Kişinin herhangi bir uzvunu kendine ait hissetmemesi durumuna Apotemnophilia denir. Yabancı El Sendromu’ndan farkı ise kişinin bedensel olarak zarar verme isteğidir. Bu hastalığa yakalanan kişiler vücudunun sağlıklı bölümlerini kesmek veya tahrip etmek için büyük bir istek duyarlar. Nörolojik bir hastalık olan Apotemnophilia’nın beynin sağ lobuyla alakalı olduğu düşünülüyor. Bu hastalığa sahip olanlar genellikle kesmek istedikleri uzuvlarının nereden itibaren kendilerine ait olmadığını kesin bir dille belirtebiliyorlar. Ancak bu isteklerini ya da problemlerini etraflarındaki kişilere anlatmaktan kaçınıyorlar. Bilinen bir tedavisi ise yok.

3. Boanthropy (Öküz Sendromu)

Oldukça nadir görülen Boanthropy‘ye yakalanan insanlar öküz/inek olduklarını düşünürler. İneklerle tarlalarda otlamaya çalışırlar, sürünürler ve sürünün bir üyesiymiş gibi davranırlar. Ancak tüm bunları yaparken ne yaptıklarının farkında olmazlar. Bu hastalığa yakalanan insanların sosyal hayatları büyük zarar görür. Bilinen bir tedavisi ise ne yazık ki yoktur.

4. Capgras Sendromu (Sahtekar Sendromu)

Capgras Sendorumu’na yakalanan kişiler, tanıdıkları birinin bir sahtekar tarafından değiştirildiğine inanırlar. Yani tanıdıkları kişinin yerini bir sahtekarın aldığını düşünürler. Örneğin hasta, kendi eşinin sahte olduğunu iddia edip onu asıl eşiyle değiştirmekle suçlayabilir. Hastalar zaman zaman bir hayvan, nesne ya da evin de sahteleriyle değiştirildiğini düşünebilir. Herkeste görülebilen bu hastalığında kadınlarda daha sık görüldüğü söylenebilir. Nadir durumlarda çocukları da etkileyebilir. Hastalığın tehlikeli yanı ise, hastaların sahte olduklarını sandıkları yakınlarının onlara zarar vereceğini düşünmesi. Capgras Sendromu, beyin travması, bunama, şizofreni ve epilepsi ardından ortaya çıkabilir. Belirlenen bir tedavi olmasa da semptomları hafifletecek ilaçlar kullanılmaktadır.

5. Yabancı El Sendromu

Kısaca kişinin bir elinin vücudundan ve beynin verdiği komutlardan ayrı hareket etmesi durumu. Bu hastalık, elin kendi özgür iradesiyle hareket etmesine neden olan nörolojik bir durumdur. Çok nadir görülse de bazen yalnızca bir bacak da hareket edebilir. Bu hastalıkta kol, zihnin kontrolü altında değildir. Etkilenen el veya kol kriz boyunca sahibine yabancı gelir ve kasten yapılan şeyleri istemeden oluyormuş gibi gösterir. Çoğunlukla çocuklarda görülse de yetişkinlerde de görülebilir. Bu hastalığın sebebi kesin olarak bilinmese de inme, travma veya tümörden sonra oluşabileceği düşünülüyor. Bu hastalık temelde beynin sağ ve sol tarafının arasındaki iletişim sağlayan köprünün doğru çalışmaması sonucu meydana geliyor.

6. Likantropi

Likantropi, kişinin kurt adama ya da başka bir hayvana dönüştüğünü sanması durumudur. Hastalığa yakalanan kişiler ağızlarının ve dişlerinin şekil değiştirdiğine, vücutlarının tüylendiğine inanırlar ve vücutlarının küçüldüğünü düşünerek baldırlarında ve karınlarında yanma hissi duyduklarını söylerler. Genellikle şizofreni, bipolar bozukluk veya şiddetli depresyon gibi başka hastalıkların yansıması olduğu düşünülür. Oldukça nadir görülen bir hastalıktır.

7. Cotard Sendromu

Genellikle şiddetli depresyon ya da bazı psikolojik hastalıklar sonucu ortaya çıkan Cotard Sendromu, kişinin ölü olduğuna ya da ölmekte olduğuna inanması durumu. Ayrıca hastalığa yakalanan kişiler hayalet olduklarına, iç organlarının çürüdüğüne veya onları kaybettiğine inanabiliyor. Çürüyen bir vücuda sahip olma hissi ise hastalığın en sık görülen belirtilerinden biri. Bazı acı çeken hastalar açlıktan ölebiliyorlar. Bu ahstalık daha çok hiçbir şeyin bir anlamı olmaması, hiçliğe inanma düşüncesi nihilizm ile ilişkilendiriliyor. Bazı hastalar tüm vücutlarında hissederken bazıları yalnızca belli organlarda hissediyor. Her yaştan insanda görülebiliyor, ortaya çıkış şeklinde göre belli terapilerle hastalığın tedavisinde gelişme kaydedilmesi mümkün.

8. Diyojen Sendromu

Adını Yunan filozof Diyojen’den alan bu sendrom kısaca “istifçilik” olarak tanımlanabilir. Her şeyi saklama, biriktirme, kirli yaşam alanı ve sağlıksız bir yaşam başlıca belirtileri. Bu hastalığa yakalanan kişiler genellikle yalnız yaşarlar ve bir şeylerin yanlış olduğunun farkında olmazlar. Şizofreni, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon, bunaklık ve alkol bağımlılığı ile ilişkilendirilebilir. Orta yaştaki insanlarda da görülse de genellikle 60 yaş üstü kişilerde rastlanır bu hastalığa. Zor olsa da tedavi edilebilir bir hastalıktır. Zamanla kişinin sağlığını tehdit edebilecek duruma gelebilir, çünkü bu sağlıksız yaşam zamanla hayati risk taşıyan hastalıklara sebep olur.

9. Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu)

Dissosiyatif bozukluklar kişinin kimlik, bellek, algı ve çevreyle ilgili işlevlerinin bütünlüğünün bozulmasıyken, Dissosiyatif kimlik bozukluğu kişinin 2 farklı kimliğe bölünmesi halidir. Belirtiler arasında hafıza kaybı, zihnin bulanıklaşması, kafada iki veya daha fazla insanın konuştuğunu hissetme gibi şeyler vardır. Her ne kadar kişiyle iletişim kurduğunuzu hissetseniz de aslında kişilikler değiştiyse birden fazla kişiyle iletişim kurmuş olabilirsiniz. Bilinenin aksine çoklu kişilik bozukluğuna sahip kişiler sahip oldukları kişilikleri istedikleri zaman değiştirebilirler. Bazen yıllarca aynı kimlikte kalabilirler ve hiçbir belirti göstermeden değiştirebilirler. Onları çoklu kişilik bozukluğuna sahip olduğuna inandırmaksa neredeyse imkansızdır. Ayrıca normal bir yaşam sürmeleri mümkün olmadığı için genellikle kliniklerde yaşarlar. Genellikle bir travmayla başa çıkma sürecinde ortaya çıkar. Bilinen tedavisi ise psikoterapidir.

10. Yapay Bozukluk

Kısaca hasta rolü yapmak olarak tanımlanabilir. Çocuklarda çok nadir görülen bu hastalığa yakalananlar hastanede tedavi görmek için çeşitli şeyler yaparlar. Çoğunlukla hasta numarası yaparlar, ayrıntılı hikayeler anlatırlar, iddia ettikleri hastalıkların semptomlarını sıralarlar. Bazen fiziki hastalık belirtileriyle söylediklerini kanıtlamak amacıyla kendilerine bazı maddeler enjekte edebilirler. Hastalığın altta yatan pek ok sebebi olabilir, bunlardan birinin kişilik bozukluğu olduğu düşünülüyor. Tedavi için kullanılan bazı ilaçlar var ancak ilk adım elbete teşhisin ardından bir uzmana başvurmak…

11. Kluver-Bucy Sendromu

Bellek, cinsel ve sosyal yaşamdaki davranış bozuklukları olarak kendini gösteren Kluver-Bucy Sendromu’nun hafıza kaybı, yenilemez nesneleri yeme arzusu ve nesnelere karşı cinsel çekim gibi belirtileri vardır. Bu hastalığa sahip kişiler zaman zaman bildikleri nesneleri ya da kişileri tanımakta zorlanabilirler. Teşhis edilmesi oldukça zordur ev beyinde temporal lob’daki ciddi hasarların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bilinen bir tedavisi yoktur.

12. Paris Sendromu

Oldukça garip ve geçici bir ruhsal bozukluk olan Paris Sendromu, kişinin Paris’i dolaşırken bunalması halidir. En çok Japon turistlerin başına gelen bu hastalık, her yıl Paris’i ziyaret eden 6 milyon turist arasından 1 ya da 2 düzinesinde görülüyor. Ancak uzmanlar tarafından bu durum uzun saatler süren uçak yolculuğu, ani kültür değişimi, dil engeli gibi etkenlerle açıklanıyor. Paris Sendromu yaşayan kişilerde aşırı kaygı, duyarsızlaşma, halüsinasyonlar ve akut sanrılar görülüyor. Araştırmalar ise bu sendromu yaşayanların çoğunda psikolojik hastalık geçmişi olmadığını gösteriyor.

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.