banner913
banner932
banner1032
banner1038

"Suyu geçmiş hataların telafisi için fırsata dönüştürmeliyiz"

banner1020

Şahali, Türkiye’den gelen suyu bir fırsat olarak görmek gerektiğini ancak aynı zamanda bir yüzleşme vesilesi olarak da görerek geçmiş hataların telafisi için fırsata dönüştürmenin zaruri olduğunu söyledi

banner974
"Suyu geçmiş hataların telafisi için fırsata dönüştürmeliyiz"

banner971

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, Kıbrıs’ın bir madenden dolayı bilinir hale geldiğini ve  dünyadaki ilk bilinirliliğinin bakırdan kaynaklandığını söyledi.
Bu bakır sayesinde, ilgi odağı ve maden sağlayıcı konuma geldiğini anlatan Şahali, doğal kaynakların kimi zaman çatıştıran kimi zamansa barıştıran unsurlar olduğunu vurguladı.
Avrupa Birliği’nin de doğal kaynaklar nedeniyle oluşan bir projeyle ortaya çıktığını dile getiren Şahali, doğal kaynakların halkın malı olduğu gerçeğine işaret etti.
YÜKÜM VE SORUMLULUKLARIMIZIN FARKINDAYIZ
Şahali, bakanlık olarak yüküm ve sorumlulukların farkında olduklarını, mevzuatı ve kadroyu geliştirmenin ertelenemez bir görev olduğunu belirterek, bu konunun hükümetin önündeki öncelikli konulardan olduğunu kaydetti.
Sadece madencilik açısından değil yer altı su kaynaklarının korunması yer üstü kaynakların geliştirilerek, hem günlük kullanıma hem de gelecekteki rezervlerin sağlanmasına vesile olmanın önemine değinen Şahali, “Kıbrıs Türk halkı su konusunda su gibi çok da temiz olmayan bir konumdayız” dedi.
Şahali, Türkiye’den gelen suyu bir fırsat olarak görmek gerektiğini ancak aynı zamanda bir yüzleşme vesilesi olarak da görerek geçmiş hataların telafisi için fırsata dönüştürmenin zaruri olduğunu söyledi.
Şahali, Türkiye’den gelen suyun hem içme hem tarımsal amaçlı kullanırken Mimar Mühendis odalarıyla işbirliği içerisinde denetim ve düzenleme faaliyetlerini de yerine getirmek zorunda olduklarını kaydetti.
“TAŞ OCAKLARININ REHABİLİTESİ ACİL”
Kıbrıs’ta taş ocaklarıyla ilgili sürdürülebilirlik ilkesinden ödün vermeksizin çevre duyarlılığını göz önünde bulundurarak rehabilitasyon çabasını acil görerek çalışmaları bu doğrultuda yapmak gerektiğini söyleyen Şahali, 2015 yılında geçirilen tüzük çerçevesinde bundan sonrasında yüz kızartıcı görüntülerin ortadan kaldırılabileceğini ifade etti.
Şahali, Türkiye gibi büyük bir coğrafyada faaliyet gösteren odalarla KKTC’de izole dünyayla temassız odaların yakın ilişki ve deneyim paylaşımının kendileri için paha biçilmez bir değer olduğunu vurguladı.
AYSAL
KTMMO Başkanı Seran Aysal, bu ve benzeri etkinliklerin düzenlenmesinin ne kadar emek istediğini bilen biri olarak, bu kongrenin düzenlenmesine katkı yapan herkese teşekkür etti.
Aysal, “Türkiye ile eşitlik temelindeki ilişkinin Kıbrıslılar için özel bir önemi bulunduğuna işaret ederek, yıllardır TC-KKTC arasında kurulmasını arzu ettiğimiz ve birtürlü istediğimiz şekilde gitmeyen kimi zaman alan – veren ve nicelikle üstünlük kurma merkezli hatalı ilişki şekline indirgenen ülkeler arası ilişkiye, güzel bir örnek olacak şekilde eşitlik, işbirliği ve bilgi paylaşımı içerisinde kongrenin düzenleniyor olmasından gurur duyduğunu” ifade etti.
En erken zamanda çözülmesini arzu ettikleri Kıbrıs sorununu etkisi altına alan en önemli konunun kuşkusuz ki doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarının varlığı olduğunu belirten Aysal, zengin hidrokarbon yataklarının sürekli bir kavga alanı olan bu bölgeyi cehenneme çevirdiğini belirtti.
DOĞAL KAYNAKLAR HALKIN MALI

Aysal, KTMMOB olarak doğal kaynakların halkın malı olduğuna inandıklarını, Kıbrıs’ın karasal ve deniz alandaki doğal kaynaklarında tartışılmaz eşitlik ve adalet temelindeki hak sahipliğini kimsenin sorgulayıp yadsınamayacağını kaydetti.

Aysal, “KKTC VE Türkiye Arasında İmzalanan Antlaşmalarla Güney’deki Rum Yönetimine Karşı Hakları Koruma Dahil- Özel Bir Şirket Olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına devredilen hidrokarbon yatakları hakkındaki her türlü haklar iki ülke arasındaki karşılıklı çıkarların korunmasından çok farklı tek yönlü bir temsiliyet antlaşması olduğunu düşünmekteyiz ve antlaşmada gerekli düzeltmenin yapılması için tekrar ele alınması gerekmektedir” dedi.

Taş Ocaklarından vazgeçilemeyeceğinin açık olduğunu belirten Aysal, doğa ve çevreye açılan yaralar meydana gelen tahribatın insanoğlunun akılcıl işletme yöntemleriyle giderilmesi gerektiğini belirtti.
Aysal, yerbilimleri bilim ve tekniğinin öngördüğü akılcıl işletme biçimleri ve rehabilite çalışmalarının, verimli ve sürdürülebilir bir ocakçılığı mümkün kılacağını vurguladı.
Su konusunda bütün dünyadaki adalarda olduğu gibi bizde de sıkıntı olduğunu dile getiren Aysal, Türkiye’den aktarılan 75 milyon M3 suyun bir süre için sorunu çözecek bir miktar olduğunu ancak önümüzdeki 15-20 yıl içinde radikal önlemler alınmaması halinde su sıkıntısının bugünkü noktaya tekrar ulaşacağını belirtti.
Aysal, yıllardır izlenen hatalı politikalar nedeniyle devlet mekanizması içerisinde ne politika oluşturacak insan kaynağı ne de politika oluşturulsa bil bunu yönetecek ve ileri taşıyacak personel bulunmadığını belirterek, ”yılların hatalı yönetim şekli nedeniyle kendi ülkemizde söz sahibi olamaz duruma getirildik” dedi

banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.