20 Temmuz 1974 Barış Harekatı, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntasının Makarios’a karşı düzenlediği darbe ile Enosis’in bir an önce gerçekleştirilmek istenmesine ve Kıbrıs’ın bir oldu bitti ile Yunanistan’a ilhak edilmek istenmesine karşı Anavatanımız Türkiye’nin 1960 Garanti Anlaşmalarının kendine verdiği haklarını kullanması sonunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedefi; Kıbrıs Türk Halkının top yekün imhasını önlemek, Kıbrıs Türk Halkının Girit misali yok edilmesi girişimlerine dur demek ve de bozulan düzenin yeniden tesis edilmesini sağlamak olacaktı.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatını, Türk Silahlı Kuvvetleri 1960 Garanti Anlaşmalarının III. Maddesine dayanarak gerçekleştirmiştir. 48 yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit, görüşmelerden bir sonuç alamayınca TBMM’ni olağanüstü toplantıya çağırdı ve Kıbrıs Barış Harekatının gerçekleştirilmesine yönelik karar alınmıştı.
O günde gerçekleştirilen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının I. aşamasında Lefkoşa-Girne kara yolunun denetim altına alınmasıyla Lefkoşa’nın Türk kesiminin denizle bağlantısı sağlanmıştı. Bunun dışında kalan başta Mağusa, Mesarya, Lefke bölgeleri olmak üzere diğer yerleşim bölgelerinde Kıbrıs Türk halkının güvenliği sağlanamamıştı.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 1. Aşamasının başladığı günde BM Güvenlik Konseyi aldığı 353 sayılı kararında “Barışın yeniden tesisini sağlamak üzere müzakerelere başlama çağrısında bulunuyordu. 20 Temmuz Barış Harekatının I. Aşaması BM Güvenlik Konseyinin girişimleriyle 22 Temmuz 1974’te Ateş-Kes ilan edilirken bu kararın ardından anavatanımız Türkiye 22 Temmuz 1974’te Barış Harekatını durdurmuştu.
O günde, 23 Temmuz 1974 tarihli Türkiye Gazetelerinde yer alan haberlerde T.C Başbakanı Bülent Ecevit: “Türkiye’yi Kıbrıs’tan Hiç Kimse Çıkaramaz” , “Artık Yepyeni Bir Kıbrıs Vardır” manşetleri vardı.
22 Temmuz’da gerçekleşen Ateş-Kes Antlaşmasının hemen ardından garantör ülkeler bir araya gelerek Kıbrıs meselesinin çözümü için görüşmelere başladılar. 25 Temmuz 1974’te toplanan 1’nci Cenevre Konferansı, 30 Temmuz 1974’te imzalanan Cenevre Deklarasyonu ile son buldu. Deklarasyonda; Yunanistan ve Rumlar tarafından işgal edilen Türk bölgelerinin acilen boşaltılması ile Adada barışın ve anayasal düzenin yeniden tesisini teminen Dışişleri Bakanları arasında müzakerelere devam edilmesi öngörüldü. Öte yandan deklarasyonda Ada’da Kıbrıs Türk Toplumu ve Kıbrıs Rum toplumu olmak üzere iki özerk yönetimin mevcudiyeti ilkesel olarak tanındı..
..Konu Konferansın 8 Ağustos’ta başlayan ikinci aşamasında Yunanistan, Ada’da yeni anayasal düzenin kurulmasına yönelik tüm teklifleri reddetti ve anayasaya ilişkin varılacak bir uzlaşma için Türk askeri birliklerinin geri çekilmesini ön koşul olarak ileri sürdü. Kaynak: https:www.brtk.net/aadan-kibris-baris-harekatinin-46ncı-yil-donumunde-analiz/
Cenevre’de beş gün devam eden toplantılar sonunda Cenevre Deklarasyonu yayınlandı. Yapılan antlaşmayla Rum-Yunan ablukası altında bulunan Türk bölgeleri serbest bırakılacak ve bu bölgeler BM Kıbrıs Barış Gücü (UNFICYP) tarafından korunacaktı. Ancak Rumlar bu anlaşmaya da uymayacaklardı.
O günde Cenevre’de yürütülen barış görüşmelerinde Türk tarafının tüm uzlaşmacı yaklaşımlarını geriye çeviren Rum-Yunan ikilisi Anavatanımız Türkiye’yi Barış Harekatı’nın ikinci aşamasını gerçekleştirmek zorunda bırakmışlardı. O günde Rum-Yunan ikilisinin tek istekleri vardı. 20 Temmuz 1974 Harekatıyla Kıbrıs’a ayak basan Türk askerinin adayı derhal terk etmesiydi. Oysa Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ta yarattıkları o son derece kritik ve tehlikeli ortamda böyle bir olasılığın gerçekleşmesi asla ve asla mümkün değildi.
Neticede, 2’nci Cenevre Konferansı görüşmelerinden de bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustos’ta “Ayşe Tatile Çıksın” parolasıyla Kıbrıs Barış Harekatının ikinci aşaması başladı.
O günde Garantör ülkeler bir araya gelerek Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşmelere başladılar. 25 Temmuz 1974’te toplanan I. Cenevre Konferansı 30 Temmuz 1974’te imzalanan Cenevre Deklerasyonu ile son bulacaktı. Konu deklarasyonda Rum-Yunan ikilisi tarafından işgal edilen Türk bölgelerinin acilen boşaltılması ve Adada barış ve huzurun ve de anayasal düzenin yeniden tesisi için Dışişleri Bakanları arasında müzakerelere devam edilmesi öngörüldü. Öte yandan deklarasyonda Adada Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum toplumu olmak üzere iki özerk yönetimin mevcudiyeti ilkesel olarak tanındı. Kaynak: trthaber.com/foto-galeri/kibris-baris-harekatinin-uzerinden-47-yil-gecti/37070/sayfa-20.html
Konferansın 8 Ağustos’ta başlayan 2. Aşamasında Yunanistan, Ada’da yeni anayasal düzenin kurulmasına yönelik tüm teklifleri reddetti ve anayasaya ilişkin varılacak bir uzlaşma için Türk askeri Birliklerinin geri çekilmesini ön koşul olarak ileri sürüyorlardı. Ayrıca 2. Toplantıya kadar Rum-Yunan askerleri Türklerin bulunduğu bölgeden çekilmedikleri gibi Rum-Yunan ikilisi silahlı saldırılarına aralıklarla devam ediyordu.
O günde bir uzlaşma adına T.C Dışişleri Bakanı Turan Güneş başkanlığındaki Türkiye Cumhuriyeti heyetinin Kıbrıs Türk Halkının Ada’da birbirlerinden kopuk durumda Kantonlarda yaşamasına olanak tanınmasına ilişkin önerilerini de Rumlar reddetmişlerdi.
Konu ile ilgili olarak anılarında KKTC Rauf R. Denktaş “Kantonal Sistem Masaya Sürüldüğünde Yüreğim Ağzıma Gelmişti. Ya Karşı Taraf Bu Öneriyi Kabul Ederse Diye!.. Tekrar eski durumlara ve felaketlere sürüklenecektik” diyordu.
Netice itibarıyla; 2’nci Cenevre Konferansından da bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustos’ta “Ayşe Tatile Çıksın” parolasıyla 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatının 2. Aşaması başladı. Ancak, Rum askerleri geri çekilirken geçtikleri köyleri yıkarak, yakarak, silahsız insanlarımızı katlettiler, toplu katliamlarda bulundukları ve toplu mezarlara gömdükleri ilerleyen günlerde ortaya çıkacaktı.
Netice itibarıyla o günde 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 2. Aşamasında Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı ile Lefkoşa Sancağı ve Komando Tugayı Kolordu bölgesinin Batı kesimini savunmakla görevlendirilmişlerdi. 39. Tümen bölgesindeki İngiliz Tepe ve Kara Tepe Rum-Yunan savunmasının bel kemiği durumunda idiler. 39. Tümenin birlikleri saat 11.30’da İngiliz Tepe ve Kara Tepe’yi ele geçirdiler.. 28’nci Tümenin 230’ncu Motorize Alay, 2’nci Taburu; saat 12.00’ye kadar doğru Mia Milya isimli Rum köyü ve Sanayi bölgesini işgal etti. Saat 15.00 civarında 39. Tümen Değirmenlik’i, 28. Tümen de Timbu Hava Alanını ele geçirdi. Kaynak: Atilla Çilingir, Kıbrıs Gazisi, 14 Ağustos 1974 İkinci Kıbrıs Barış Harekatı ve Sonuçları, Kıbrıs Mektubu, s. 20, Temmuz 2016
20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 2. Aşamasında Doğu istikametinde Haspolat, Ercan Havaalanı bölgesi düşmandan temizlenirken, Mesarya ve Serdarlı bölgesi de kurtarılıyor ve de Geçitkale-Boğaziçi, İskele ve Boğazdaki Rum Deniz Üssü ele geçiyordu. Türk Askeri, Karpaz bölgesine doğru ilerler ve de Mağusa bölgesinde Rum Askeri Birlikleri bertaraf edilirken Mağusa özgürlüğüne kavuşuyordu. Neticede Türk Askeri birlikleri 15 Ağustos’ta Mağusa’ya girerken Batı’da ise 16 Ağustos’ta Lefke ve Omorfo (Güzelyurt) ve bölgedeki diğer yerleşim birimleri kurtarılıyordu.
Sonuç olarak; Mücahitlerimiz, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ruhu içinde 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı sırasında kahraman Mehmetçiklerimizle yan yana omuz omuza çarpışmışlar ve zaferin kazanılmasına büyük ölçüde yardımcı olmuşlardır.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenlikleri sağlanırken Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirme düşleri Akdeniz’in karanlık sularına gömülürken bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda önemli adımlar atılıyordu.
“Ayşe Tatile Çıktı” parolasıyla başlatılan ve Adadaki Kıbrıs Türk halkının uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak amacıyla Türk Silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 48’nci yıl dönümünde mutluyuz gururluyuz..
Kim ne derse desin, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Kıbrıs’ta Rumlar arasında sağ-sol çatışması sona ererken Yunanistan’a da demokrasi gelmiştir. Kabul edilmelidir ki, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta çözüm gerçekleşmiştir. Atina Temyiz Mahkemesi 21 Mart 1979 tarihli kararı ve de Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 29 Temmuz 1974 tarih ve 573 sayılı kararı ile anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs’ta gerçekleştirmiş olduğu müdahalenin yasal olduğu vurgulanmıştır.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşmuştur. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmiştir. Ancak, yıllarca devam eden Federasyon görüşmelerinden bir sonuç alınamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Kıbrıs Türk Halkına düşen görev, Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasını sağlamaktır.
Bu vesileyle bir kez daha Kıbrıs Fatihi T.C Başbakanı Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmeddin Erbakan’ı , Genel Kurmay Başkanı Org. General Semih Sancar’ı, Dışişleri Bakanı Turan Güneş’i, Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü ve dava arkadaşlarını, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı, kahraman Mehmetçiklerimizi, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarını, Mücahit Halkımızı, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..