banner913
banner932
banner1012

Ustalıkla yerleştirilmiş olan tırtıl ve lavralar bağlamında Batı’nın parazit stratejisi: Sessiz, kurnaz ve sabırlı.


Ahmet İşcan

Ahmet İşcan

Okunma 24 Nisan 2017, 10:16

Bir ülkede  yaşayan tüm insanların  doğru karar vermeleri ve geleceklerini düzenlemeleri  için geçmişlerini doğru değerlendirmeleri kaçınılmazdır.

 Bunun için de birbirini izleyen üç önemli  durumun yerine getirilmesi gerekir:  1. Geçmişin arşivlenmesi,

2 .Yaşananların geçmişle bağlantısının  doğru kurulması

3.  Geleceğe yönelik tasarımlar için bu bilgilerin dikkatle kullanılması.

 Bütün bunların yerine getirilmesi ve uygulanması profesyonel olarak uzmanlaşmış kurumlar tarafından  yapılır ve bilimsel kuruluşlar da

 Üniversitelerin ilgili bölümleri başta olmak üzere bu konuda çeşitli görüşler üreterek, geçmişte yaşananları, bugüne olan etkilerini
değişik açıdan irdelerler.

Ancak demokratik düzenlerde -oylama ile hükümetlerin değiştirilebildiği ülkelerde- halkın da bu gelişmelerden ucundan-kıyısından haberi olması gerekmektedir.  En azından orta eğitim ya da yüksek eğitimde genel anlamda, insanların, bu ülkenin geçmişteki bağlantıları ve kararlarından kabaca da olsa fikir sahibi olması gerekir ki, seçimini doğru yapabilsin.

 Bilgisiz ve meraksız bir insan ile bir GÖRME  ENGELLİ bir  yurtaşımızın seçeceği yolu doğrulukla bulması hemen hemen aynıdır. Geçmişini bilemeyenler gelecekleri konusunda doğru karar veremezler. Buradan çıkaracağımız önemli bir sonuç da:  Devleti idare edecek kişilerin bilgili, seciyeli ve ahlaklı, zeki insanlardan seçilmiş olma koşulunun çıkarılmasıdır. Kıymetli  okurlarım,  buradaki yaklaşım, bugünkü demokrasi tanımına çok da uygunluk göstermez. Çünkü günümüzün demokrasi tanımlanmasının hiçbir yerinde yöneticilerin ahlaklı, bilgili ve iyi yetiştirilmiş olması gibi bir koşul mevcut değildir.

Bir insanın ya da zümrenin yönetimi ele alması için, her ne yolu kullanırsa kullansın , yeterli oy alması, bu zümrenin bu ülkenin geleceğini yönlendirmesi açısından yeterlidir. Batı demokrasisi ve özellikle Türk demokrasisi için bu tanım tümüyle geçerlidir. Ancak kuzu postuna bürünmüş kurtların egemen olduğu bir dünyada, kuzu rolünü üstlenmenin, daha doğru bir tanımla koyun rolünü üstlenmiş toplumların geleceği kurban olmasından öteye geçemeyecektir. Bu toplumlarda -bugünkü haliyle tanımlanmış yerleşik demokrasi o ülkenin güdülmeye  devam edilmesine  yol açmaktadır.

Dünyada demokratik ülke kimliği taşıyan kaç ülkenin, bağımsız olduğunu, kurtların izni olmadan bir adım bile atabildiğini düşünürsünüz? Böyle bir ülke yok. Dünyayı demokrasi ve insan hakları havariliği ile terbiye etmeye kalkışmış, özünde kendi demokrasisini bile belirli sayıdaki uluslar arası şirketlerin güdümüne sokmuş birkaç ülkenin egemenliği söz konusudur.

  Bir ülke işgal edilecekse bu ülkeyi de , onlar işgal eder, bir yer devlet olarak tanınacaksa bu ülkelerin izniyle tanınır; hatta kuzu-koyun rolünü üstlenmiş güya bu demokratik ülkelerin hükümetlerini -şu ya da bu yolla halkını manüple etmek suretiyle, olmaz ise gizli ya da açık askeri güç kullanarak seçtirir, devirir, değiştirir.

Bu ülkelerin geçmişten gelen iyi bir tarih ve siyaset bilgisi vardır. Geçmişi unutmazlar, geleceği de biriktirmiş oldukları bu bilgilerle çok kurnaz olarak tasarlarlar. Başarılarının sırrı da bu işleri yapacak kişileri özenle seçmeleri ve yetiştirmiş olmalarından kaynaklanır.

Hâlbuki kendini demokratik ülke safında gören kuzu ülkeler, her seçim döneminde bu işleri izlemek ve duruma göre çözüm yolları üretmekle yükümlü olan kurumların en az üst düzey yöneticilerini A’dan Z’ye değiştirir, çok defa da, halkın oyları ile geldi safsatası ile kurtlar ülkesinin adamlarını   PARAZİT misali iş başına yerleştirirler.

BÖYLECE:

 Parazit vücuda ustalıkla yerleştirilir. Birçok tırtıl, vücudunun içine parazit sinek ve arılarla yumurta yerleştirildiğinin farkına varamaz; bu larvalar sinsi sinsi gelişir ve bir gün patlayarak etrafa saçılır. Tırtıl için yapacak bir şey yoktur; yolun sonuna gelinmiştir. Parazit arı, en uygun evreyi ve en uygun zamanı seçmede uzmanlaşmıştır.

 Batı’nın stratejisi parazit stratejisidir: Sessiz, kurnaz ve sabırlı.

Maalesef bizim gibi toplumlar, yumurtanın tırtılın içine ne zaman konduğunun farkında bile değildirler.

 Esasında yaşadıklarımız, sancılarımız, kıvranmalarımız, yıllarca tırtılın içinde sinsi sinsi büyüyen larvaların, konukçuyu parçalama ve deşilme zamanının geldiğini işaret etmektedir.

Batı destekli yöneticilerin egemen olduğu coğrafyalarda şu ünlü oyun hep oynanır:

Sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer; sular çekildiğinde de karıncalar balıkları.  Özellikle Ortadoğu’da kimin balık kimin karınca olduğu çok yakında anlaşılacaktır.  Bu coğrafyadaki halk hareketlerinin balıklar tarafından mı yoksa karıncalar tarafından mı gerçekleştiğini anlayacağız. Kullanılan orantısız güç balıkların ya da karıncaların etkinliğini önlese bile, suyun değişimini asla değiştiremeyecektir.

Bu coğrafya neden hiç durulmuyor, huzura kavuşmuyor?

Bu sorunun yanıtını, M.Ö. 427 yılında doğmuş olan, Sokrates’in öğrencisi, esas adı Aristacles olan Eflatun (Plato), ilk olarak yazmış olduğu Cumhuriyet (Devlet) ve daha sonra yazmış olduğu Yasalar adlı kitabında veriyor ve bakın ne diyor:

Gerçek Demokrasinin esas prensibi, halkın hile katılmamış egemenliğidir.  Ama halkın kendini yöneteceklerini iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa  demokrasi, otokrasiye geçebilir.  Halkın  büyük  bir  bölümü  pohpohlanmayı  sever.  Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler.  Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği varsayılır.  Gerçek Demokrasi, bir eğitim işidir.

 Yeterli Eğitim ve geleceği tasavvur etmek konusunda eksik anlayışlarla  demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Bunun Devamında  demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.”

 “Aldanmaya en elverişli bir yaşta yalanla yoğrulmak, işe, cehaletle başlamaktır. Çünkü ‘Gerçek yalan’ cehalettir’ “. Ve ekler:

“Çocuklar, gelenek ve göreneklerin masalları ile değil, iyiyi amaçlayan yurt ve ahlak bilgisi ile eğitilmelidir.” 

Dün söylediğini bugün inkâr eden ya da tersini yapan, haklı çıkmak için doğru olmayan beyanlarda bulunan, belgeler üreten yöneticiler ne yazık ki bu kokuşmanın odak noktalarını oluşturmaktadır. Türkiye ve coğrafyamızın kargaşalıklar içinde tükenen ülkeleri, bizleri bu bunalımdan kurtaracak
siyasal iradeyi ve  olumlu  gelişmeleri   özellikle  TÜRK  TOPLUMUNUN  beklediğini   söyleyebilirim...

                         MESAJ  KUTUSU

Sayın Aydın Akkurt , Yılların  deneyimli gazetecisi  ve  medya yöneticisi  olarak  ülkemizdeki  güvenlik  ve  asayiş  sorunları  hakkında  ne  düşünüyorsunuz?  Özellikle  türeyen  mafyanın  kendi  kurallarını  yerleştirememesi  için  önerilerinizi   paylaşırmısınız.

Sayın Mehmet Kelebek ,Gazimağusa nın sevilen  esnaflarından  biri  olarak ülkenin  ekonomik  durumunu  nasıl  değerlendirirsiniz. Özellikle  küçük  ve  orta  ölçekli esnafın gelecek  umudu ne durumdadır?

Sayın Ali  Öncü ,TKP Yeni Güçler Lefke ilçe  başkanlığınız  hayırlı,uğurlu  olsun. Yazarlık konusundaki  başarılarınız yanında  şimdi de  siyasette de  başarılı   çalışmalarınız  beklenmektedir.

Sayın Arzu Pürtül, Dipkarpaz  Çatom  örgütünün  planlı  ve  proğramlı  çalışmalarının  devam ettiği görülmektedir. Önümüzdeki  kısa  süre  içerisinde yer  sorununuzuda   çözeceğinize  inanılmaktadır. Azmin   ve  inancın önünde  hiç  bir  şey  engel değildir.

Sayın Samet Tunalı , Önümüzdeki  günlerde  yepyeni  projeler  ile  halkımızın  karşısına  çıkacağınız söylenmektedir. Tecrübeli  bir yönetici  olarak zaten  daha  fazla  hareketsiz  kalmanız  beklenemezdi.

Sayın Latif Akça , Türkiye de  nerdeyse  ayak  basmadığınız  yer  kalmadı  gibi.  Özellikle  toplu , kültür  gezilerini   organize  ederek   iki  kardeş  ülke  yararına çok  büyük  faydalar  sağlıyorsunuzdur. Başarılarınızı  birileri  izlemektedir  haberiniz  olsun.

Sayın Mehmet Gören , Dipkarpazın  sevilen  ve  sayılan eğitimcilerinden biri  olarak özellikle  kırsal  kesimdeki eğitimin  bulunduğu  noktayı  nasıl  değerlendirirsiniz?  Bir  süredir özellikle  Dipkarpaz  Orta okulunda  yaşanılan  hadiseleri  nasıl  yorumlamak gerekir.

Sayın Hakan Dinçyürek, Önümüzdeki süreçte UBP ile  sorun  yaşarsanız Yeniden Doğuş Partisi nin saflarında  siyaset  yapabileceğiniz  konuşulmaktadır. Geleceği  parlak  biri  olarak  mutlak  alternatifiniz  olmalı diye  mesajlarınız gelmektedir.

Sayın Yusuf Kısa , Yeni Bakış  gazetesi ve Gifa  yönetim kurulu  başkanı  olarak önümüzdeki  ilk  genel  seçimlerde  siyasete  gireceğiniz  konuşulmaktadır. Hatta  bununla  ilgili Yeniden Doğuş Partisi  yetkilileri  ile  el  bile  sıkışmışsınız.Hadi  hayırlısı  diyelim.

Sayın Mustafa Tıngır ,KIBTEK  Yönetim  kurulu  üyeliğinizde kurumun  geleceği  ile  ilgili  bazı  önemli  projelerde  sizin  katkı ve imzanız  olduğu  söylenmektedir. Kıbrıs Tütün işletmesindeki  başarılı  çalışmalarınızı  görenler  burada da  başarı  sağlayacağınıza  inanmaktadırlar.

     

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.