‘Bir insanın karakterini test etmek isterseniz ona yetki verin
Abraham Lincoln
Bir yıl daha acısıyla, tatlısıyla gerilerde kaldı. Yeni bir yıla girerken yayınlanan mesajların, umut vermek için verildiğini biliyoruz. Yaşananlar ve tecrübelerimizde, mesajlarda dillendirilen isteklerin, genel içerisinde gerçekleşmediğini gösteriyor.
Önümüzdeki yeni bir yıldan ve sonra gelecek yıllardan güzel şeyler beklemek, bu umutla yaşamak, insanların geleceğe güvenle bakmasını ve inançlarını da sağlamlaştırıyor.
İçinde bulunduğumuz 2016 yılında Kıbrıs Türkleri için önemli gelişmeler olacağı kesinlik kazanmıştır. Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü, karşılıklı görüşmelerden anlaşıldığı üzere bitmek üzeredir ve bu yönde referandum yapılacaktır. Bu çözüm kime göre bitmek üzeredir? Bunu anlamak olanaklı değildir. Güneyden gelen yetkili sese göre, yani ülkenin Dışişleri Bakanı Yannakis Kasulidesin Alithia gazetesinde yer alan açıklamasında ‘Kıbrıs sorunun 2016 yılında çözüleceğine inanmıyorum. Buna karşın müzakereler olumlu yada olumsuz 2016 yılında bitecek demesi bizi bu yönde düşünmeye sevk etmektedir. Bir başka gösterge de Bay Nikos Anastasiadisin partisinin çözüme bakışıdır. Bu partinin açıklamasına göre ‘Türk askerinin derhal ve tamamen geri çekileceği, garantiler hakkının olmayacağı, Kıbrıs Helenizminin yaşamaya devam edeceği bir anlaşmaya evet diyecekleridir. Böyle sonuçlanacak çözüme evet diyebilecek, sıcak bakacak Kıbrıs Türkü var mıdır? Bunu sorgulamak gerekmektedir. Hatta sadece bu iki soru ile anket yapılmalıdır. Çıkacak sonucu tüm dünya görmelidir.
Kıbrısta her zaman güneyin istediği gibi çözümler üretilmektedir. Güneyin istemediği bir durum Kıbrıs adasında tartışılmamaktadır. Annan planıda Rumlar için avantajlı olan, Kıbrıs Türkleri aleyhinde olan bir çözüm planı idi. Ona rağmen Türkler evet, Rumlar hayır dedi. Tarihte olanlardan ders almamız gerekirken, üzülerek söylememiz gerekiyor ki, bir türlü ders alamıyoruz. Garantörlüğün kalkması için Türkiye ne düşünüyor derseniz, bunu da açıklamalardan öğrendiğimize göre Türkiyenin ABye girme gayretlerine de yardımcı olacak şekilde sıcak baktığını görmekteyiz ve bu duruma da çok üzüldüğümüzü belirtmek isteriz. Türkiyenin Kıbrısta ki garantörlüğü sadece Kıbrıs Türkünün değil, Türkiyenin de stratejik bakımından yararınadır.
Son gelişmeler ile ilgili Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncının açıklamaları ve sorulan sorulara verdiği cevaplar, benim gibi düşünenlerin üzerinde şok etkisi yaratmıştır. Yeni kurulacak sistemde oluşturucu devlet kavramının kalkacağı, Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs eyaletlerinin kurulacağı, üst çatının Kıbrıs Cumhuriyeti olacağı, 3 dönem Rum, 1 dönem Türkün başkanlık yapacağı yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Rumun anladığı eşitlik böyle.
3 güneye 1 kuzeye. Eyaletler sisteminde nasıl eşitlikten söz edilir. Anlamak mümkün değil. Egemen olan devletimizden, azınlık ve egemen olmayan eşitsizliğe geçiş, hayret! Sayın Serdar Denktaşın Ada televizyonunda açıkladığı endişelerine de katılmamak olanaklı değildir. Orta Doğunun kaynadığı, Türkiyenin de içinde bulunduğu yeni coğrafya politikaları, enerji savaşları ve Uluslararası menfaatler ortamında, Akdenizin doğusunda stratejik ve güvenlik bakımından Kıbrıs Adasının Türkiye için öneminin daha da artması ortadaki gerçektir.
Bu bağlamda şairlerin kraliçesi Şair Ayşe Turalın ‘Yüreğim Çağırdı Beni şiir kitabının 42. Sayfasındaki ‘Dolu Dizgin şiirini aktarmak istiyorum.
DOLU DİZGİN
Marşsız…
Komutsuz…
Başına buyruk…
Gelişi güzel adımlarla
İstediğiniz zaman yürüyün.
Sevgiye…
Saygıya…
Dostluğa…
Hem de DOLU DİZGİN
Kimsenin müdahale etmediği, Kıbrıs halkının karşılıklı olarak sorunlarını çözdüğü, egemen olarak eşitliğin sağlandığı ve güvence altına aldığı bir Kıbrıs ne güzel olur değil mi?
Geçmiş yıllarda Ocak ayı içinde kaybettiğimiz Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaşı rahmetle ve saygıyla anıyor, bizlere göstermiş oldukları bağımsızlık yolundan gitmeye ve ilerlemeye devam ediyoruz.
Mutlu, sağlıklı, bilgili ve uyanık olalım.
