Toplum düşmanlığı değil de nedir bu?
Bir de müjde verirmiş gibi açıklamazlar mı kötü niyeti!
Ekim Kasım Aralık aylarındaki hayat pahalılığını maaşlara yansıtmayacaklarmış.
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına tekabül eden sözde hayat pahalılığı oranı olan %22.5i yansıtacaklarmış!
Hem de Ocak ayı nihayetinde!
Maaşlara %22.5 in yansıtılacağını açıklayan sayın Maliye Bakanı bir anlamda üst seviyelerde maaş çekmeyen kesimlerin nefesini kesti!
Ülkede kriz baş göstereli dört ay bitmek üzere.
Dövizin başını alıp yükselmesiyle birlikte ağır darbelerle tanışan sabit gelirli vatandaş, dövizin yarattığı ve %50 leri bulan erimenin bir nebze olsun telafisini ancak yedi ay sonra görebilecek.
Sormak lazım, bu uygulama halkını seven düşünen bir bir düşüncenin sonucu mu?
Yoksa tefeci zihniyetlerle vatandaşın her geçen gün daha da fakirleşmesine zemin hazırlayan beceriksiz yaklaşımların becerisi mi?
Geçtiğimiz hafta bütün bunlar alakalı sendikalarla masaya yatırılmış.
Aradan hafta geçmiş olmasına rağmen sendikalardan tıs çıkmadığına göre, alan razı satan razı demektir!
Bu uygulamanın bir de hükümette farklı siyasi yapıların olduğu varsayımını hesaplayın.
Sokaklar inim, inim inlerdi! İndirilmedik ne demir koruluklar kalırdı ne de yerinden sökülmedik taşlar.
Artış diye hesaplanan ve hayatın üzerine bir kabus gibi çöken pahalılığı karşılamak şöyle dursun, çerez bile olamayacak düzeydeki %22.5 lik ödeneği bir de “zam” diye nitelendirmezler mi!
Başlı başına bu topluma hakaret değil de nedir?
Dövizin tavan yapmasında KKTC içi etkenlerin pek rolü yok ama pahalılığın bu boyutta hissedilmesindeki en büyük müsebbip hükümettir.
Beceriksizlikleridir, yetersizlikleridir, iş bilmezlikleridir!
Yedi ay süründürdükten sonra maaşlara “zam” getireceklermiş!
Yere batsın sizin vereceğiniz zam da.
