“Müzakere” sürecinin yeniden başlama aşamasına geldiğini düşünenler olabilir. Halbuki gerek KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı, gerekse bazı önde gelen siyasiler, Rumların çözümsüzlükte ısrarlı olduklarını dile getirmekle, yeni bir “müzakere” sürecinin tekrar başlamasının (yani Rumların istediği biçimde ucu açık olarak başlamasının) hiçbir anlam taşımayacağını ve kesin “çözüm” sonucuna bu yöntemle ulaşılamayacağını belirtmişlerdir. Bu arada, KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı, sonuç odaklı, takvimli ve stratejik bir paket anlaşmanın hedeflenmesi gerektiğini söyledi. Rumların, Sn. Akıncı’nın iyi niyetli bu yaklaşımına da sıcak bakacaklarını hiç sanmıyorum. Ancak BM’nin önerdiği “Stratejik Anlaşma” ve “taksit, taksit çözüm” önerisini unutmayalım. Rumlar böyle bir anlaşma önerisine dünden razı... Şimdi demek oluyor ki tüm bu “Kıbrıs Sorunu”nu çözme girişimlerinin sonuca ulaşamayacağını söyleyebiliriz. İlginçtir, ne BM (iki Eski BM Genel Sekreterleri hariç) ne de uluslararası toplum, bu adada şu anda çözümün, biri KKTC diğeri Rum Kıbrıs Cumhuriyeti olmak üzere, iki devlet ile var olduğunu görmek istemiyor.
Onlar görür veya görmez, iki devletli çözümün eninde sonunda bu adada gerçekleşeceğini görmek için kahin olmak gerekmez. Rumların çok istediği “federal çözüm” ile 35 yıllık KKTC Devletinin ortadan kalkması söz konusu. Tanınmamış olmasına rağmen, kökleşmiş KKTC Devletinin şu veya bu şekilde ortadan kalkması, Rumlar “federasyon” istiyor diye adanın haritasından silinmesi söz konusu olamaz. Ancak, maalesef KKTC’deki bazı “federasyon” sevdalıları, halâ böyle bir “çözümü” desteklemekten geri kalmıyorlar. “Devlete sıkı sıkı sarılmalı ve Devletimize sahip çıkılmalı” denildiği zaman, bu görüş lafta kalmamalı. Hem zaten son genel seçimde halkın büyük bir çoğunluğu KKTC Devletine sahip çıkmıştır. Olay şu parti ve diğer partinin “Kıbrıs Sorunu” politikası değildir. Olay, birlik içinde Devlete sahip çıkma olayıdır.
Görünen o ki, biz bu birliği sağlayamıyoruz. BM’nin politikası şu, önerisi bu, Rumların “federasyon” sevdası falan filan şöyle... Biz onların neler önerdiklerine bakmadan, kendi politikamızda karar vererek yürümeliyiz. “Kıbrıs Sorunu” rekorlar kırarak devam etmemeli. Herşeyin bir sonu var. 35 yıldır yaşayan ve devam eden KKTC Devletini büyük bir özenle korumamız gerekir. Yoksa “federal çözüm” ile bir azınlık olarak federal bir Kıbrıs devletinde lokal bir yönetimi kabul mu edeceksiniz? İşte olay bundan ibaret. BM’nin ve Rumların “çözüm” için her türlü girişimi KKTC Devletinin ortadan kalkmasına yöneliktir. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. Çözüm var. İki devlet, yanyana iyi ilişkiler içinde yaşayabilir. Bu sonuca ulaşmak için Rumların ve BM’nin ne yapacaklarını beklemeye gerek yok...
