21 Aralık 1963’te Lefkoşa’da başlayan Rum-Yunan silahlı saldırılarının ardından 23 Aralık 1963 sabahı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Liderimiz Dr. Fazıl Küçük Baf Kapısı’nda bir araya geldiler ve de her iki halka tekrar Ateş-Kes çağrısında bulundular..

..Ancak, etkisiz kalan bu çağrıyı müteakiben, 23 Aralık günü boyunca gerçekleşen Rum silahlı saldırıları Lefkoşa sokaklarında devam etti ve de bu saldırılar sonucu dokuz Kıbrıslı Türk ile bir Kıbrıslı Rum’un ölümüne, 7 Kıbrıslı Türk ile 13 Kıbrıslı Rum’un yaralanmasına sebebiyet verdi..

Gerilere dönüp bakacak olursak; 21 Aralık sabahı saat 11.00’de Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu son kez iki toplumlu ve eksiksiz olarak toplandı!.. Burada söz alan Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios iki toplumda da yeraltı örgütlerinin bulunduğunun herkesçe malum olduğunu, bunun toplumlarda bir güvensizlik ortamı yarattığını, kimi Kıbrıslı Rum çevrelerde olaya Garanti Anlaşmaları çerçevesinde adada var olan Türk Askeri Alayının da bu olaylara karıştığına dair iddialar olup, bu nedenle daha ciddi hadiselerle karşılaşmaktan korktuğunu ve hükümetin tansiyonu düşürmek üzere çalışması gerektiğini söyledi..

..Yine gerilere dönüp bakacak olursak sözde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios ayni zamanda Akritas Örgütünün gayrı resmi başkanlığını da yürütmekteydi ve anayasa değişikliği önerisiyle iki toplumlu devletin ortadan kaldırılmasına yönelik Akritas Planı’nın ilk adımını atmış bulunmaktaydı..

O günde keza, Akritas Örgütü tarafından başkent Lefkoşa’nın Türk kesiminin kuşatılarak teslim alınması planlanmıştı!.. Hem bu planın bir parçası olarak, hem de Türk yerleşim birimlerinde mahsur kalan bir miktar Rum’u kurtarmak üzere Küçük Kaymaklı semtine Rumların silahlı saldırı düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.

24 Aralık 1963 günü, EOKA-B’nin komutanı Nikos Sampson 60 kişilik askeri birliğiyle Küçük Kaymaklı’ya saldırdı. Sampson’un hedefi Küçük Kaymaklı’nın tamamen Türklerden arındırılmasıydı!..

Sampson, Türk mevzilerini düşünerek ilerlese de bu istediği hızda değildi!.. Bu nedenle Sampson; Akritas örgütü dışında yer alan Renos Kiriakidis komutasındaki silahlı grubun yardımını da alarak silah gücünü arttırıp tekrar silahlı saldırıya geçti ve de Kıbrıs Türk halkının ikamet ettiği Küçük Kaymaklı düştü. Saldırıda Rum Akritas örgütünün militanları 17 Kıbrıslı Türk’ü öldürürken K. Kaymaklı’da ikamet eden 500 Türk’ü de esir almışlardı. Sampson Küçük Kaymaklı sokaklarında elinde ele geçirdiği Türk bayrağı ile zafer yürüyüşü yapmıştır!..

..Yine 21-22 Aralık günü; Ayvasıl köyünde de Türklere karşı saldırılar yapıldı. Halil Sadrazam, köyde ilk önce 12 kişinin öldürüldüğünü belirtmektedir.

3 Ocak 1964 tarihinde , köy sakinlerinden 9 kişinin cesedi bulunup gömülmüştür.

13 Ocak 1964 tarihine kadar devam eden kazılarda toplam 21 kişinin cesedi bulunmuştur. Şehit olan köylüler o günde Lefkoşa Tekke Bahçesi’ne /Şehitliğe defnedilmiştir.

London Daily Expres gazetesi sorumlusu Harry Scott Gibbons, Ayvasıl köyündeki vahşeti şöyle anlatır: “Silah sesleri duyuldu, tüfek dipçikleri ile kilitli kapıları kırdılar, insanlar sokaklara sürüklendiler. 70 yaşında bir Türk, evinin kırılan giriş kapısının sesiyle uyandı. Sendeleyerek yatak odasından çıkan ev sahibi , bir sürü silahlı Rum gençlerle karşılaştı.

“Çocuğun Var Mı? diye sordular. Şaşkın bir biçimde ‘Evet’ dedi. ‘Dışarı gönder’ diye emrettiler. 19 ve 17 yaşlarındaki iki oğlu ve 10 yaşındaki kız torunu aceleyle giyinip, silahlı adamların peşinden dışarı çıktılar. Çiftlik duvarının dibine dizildikten sonra, silahlı Rumlar tarafından makineli tüfek ateşiyle öldürüldüler..

..Başka bir evde, 13 yaşında bir erkek çocuk elleri dizlerinin arkasına bağlanıp yere yıkıldı, ev talan edildi ve de talancılar çocuğu tekmeleyip ırzına geçtiler sonra da tabancayla başının arkasından vurdular. O gece Ayios Vasilios’ta toplam olarak 12 Türk katledildi, diğerleri toplandı, itilip kakılarak oradaki Türklerin yanına sığınmak üzere Skylloura yoluna çıkarıldı. Gecelikleri, pijamaları ve çıplak ayaklarıyla soğukta sendeleyerek ilerlemeye başladılar. Rumlar karanlıkta arkalarından ateş ediyorlardı. Silahlı adamların dikkatleri Türk evlerine çevrildi. Rumlar evleri yağmalayıp tahrip ettiler, yorulduklarında da ateşe verdiler. Ayni yörede, tek kalmış çiftlik evlerinde 9 Türk öldürüldü.

24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal semtinde 11 kişi öldürülmüştür. Bunlardan 4’ü Tabip Tuğgeneral rütbesiyle Türk Ordusundan emekli olan , olay esnasındayken 1960 Anlaşmalarına göre Kıbrıs’ta görev yapan 650 kişilik Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığı’nda görevli Binbaşı Nihat İlhan’ın ailesiydi. İlhan’ın evinin banyo küvetinde eşi Mürüvvet İlhan ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan; ölmüş vaziyette bulunmuştur.

Silahlı baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır.

22 Aralık 1985 tarihli Milliyet gazetesinde ise göç etmek zorunda kalanların sayısı 25 000 olarak verilmektedir.

23 Aralık 1993 tarihli gazetelerde ise sayının 30 bin olduğu belirtilmektedir.

John Terence O’Neill ve Nicholas Rees de 30 bin Kıbrıs Türkünün göç etmek zorunda kaldığını belirtmiştir..

..25 Aralık’ta Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı mevzilere konuşlandırılmış ve Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş uçakları Lefkoşa üzerinde uyarı uçuşlarına başlamışlardır. Yaşanan olaylar üzerine 30 Aralık 1963 günü toplanan Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan Hükümetleri Yeşil Hat Anlaşması imzalandı.

01 Ocak 1964 günü Daily Herald olayları şöyle dile getirmiştir: “Türk Evlerine Geldiğimde Dehşete Düştüm. Duvarlar Dışında Evler Tamamen Yok Olmuşlardı. Bir Napalm Saldırısının Bile Bu Kadar Büyük Bir Yıkım Yaratabileceğinden Şüphe Etmekteyim” demişti.

YARIN DEVAM EDECEK..