BM’nin 76. Olağan Genel Kurulu çerçevesinde yer alan üst düzey toplantıları nedeniyle New York’a giden KKTC Cumhurbaşkanı ve heyeti 28 Eylül’de adaya döndü.. Ercan Havalimanında düzenlediği basın toplantısında New York temaslarını anlattığı konuşmasında sayın Tatar:
“Yarım asırdır devam eden Kıbrıs görüşmelerinde bugüne kadar bir noktaya gelindiğini, ancak bugüne kadar iki devlet siyasetinin dünya kamuoyunun gündeminde hiç bu kadar yer bulmadığını” söyledi. “3 ayda bu işi bitiririm” demediğini, ancak “Egemenlik, iki devlet” siyasetini ortaya koyduklarını ifade eden sayın Tatar, Türkiye’nin gücünün arkalarında olduğunu ve Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının siyasetini desteklediğini vurguladı..
“Tanınmıyor olabiliriz ama Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki devlet olduğunu herkes biliyor” diyen Tatar, bu siyaseti kalıcı hale getirdiklerini ve kısa sürede bu siyaseti dünya kamuoyunun gündemine taşıdıklarına dikkat çekti.“Yapılan bu kutsal ve değerli mücadeleye kimse gölge düşürmesin. Kimse yaptığımız işi küçümsemesin” diyen sayın Tatar , bu büyük Kıbrıs davasında özlenen bir aşamaya geldiklerini vurguladı. Tatar, Federasyonun geride kaldığını, gerekçeleriyle yaşananlarla söyleyip , iki devlet siyasetine gelmenin, kabul ettirmenin, anlayış görmenin, sempati görmenin önemine vurgu yaptı.
New York’ta 25 Eylül Cumartesi günü KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve BM Genel Sekreteri AntonioGuterres bir araya geldiler. 45 dakika süren görüşmeye KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu, Özel Temsilci Ergün Olgun, Müzakere Heyeti üyesi Osman Ertuğ ve KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dana eşlik etti..
27 Eylül 2021 Pazartesi günü New York’ta BM Genel Sekreteri AntonioGuterres, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve GKRY Lideri Anastasiadis ile gayrı resmi üçlü bir görüşme gerçekleştirmiştir.. BM Genel Sekreteri Guterres’in liderlerin onurlarına öğle yemeği verdi. Üçlü toplantıda sayın Tatar: “Eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden resmi bir müzakere sürecine girmeyeceğiz” dedi.KKTC saati ile 20.15’te başlayan üçlü görüşme saat 22.00 sıralarında sona erdi..
BM Genel Sekreteri AntonioGuterres, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar ve GKRY Lideri NikosAnastasiadis arasında yapılan 2 saatlik görüşenin ardından Türkevi’nde basın toplantısı düzenleyen sayın Ersin Tatar: görüşmeyi “Verimli ve farklılıkların ortaya konduğu bir görüşme” olarak değerlendirdi ve “Eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden resmi müzakere masasına oturmamız söz konusu değildir” dedi.
Basın toplantısında yaptığı açıklamada “BM Genel Sekreteri’nin arabuluculuğu çerçevesinde iki tarafın da onay vereceği bir pozisyon yakalanmadığı taktirde herhangi bir görüşmenin başlamayacağını BM Genel Sekreterinin de kabul ettiğini belirten KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: Rum tarafının görüşmelere CransMontana’da kaldığı yerden devam etmesi yönündeki ısrarını devam ettirdiğini, Kıbrıs Türk tarafının ise özellikle kendisinin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından bunun artık geçmişte kaldığını” söyledi. Devamla sayın Tatar: “Gerçek şu ki, Rum liderliği Adanın tek sahibi olma imtiyazını sürdürmek istemektedir. Kıbrıs Türk halkı ile ne eşitliği, ne egemenliği ne yetkiyi, ne de zenginlikleri paylaşmak istiyor…” dedi.
Söz konusu görüşmede GKRY lideri Anastastasiadis Rum tarafının ve Yunanistan’ın ortak Helen görüşleri doğrultusunda “Bir siyasi çözümün ancak ve ancak Uluslararası Toplumun Helen milletinin tek egemeni konumundaki Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Kıbrıs Türklerinin ‘azınlık’ statüsü altında katılması gerektiğini” önerdi.. GKRY Lideri Anastasiadis’e göre “Merkezi hükümette sürdürülebilir bir yönetim şekli gerekir. Bu da Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ statüsü altında katılması ile mümkündür.” Dedi.
Diğer bir değişle Rum liderliğinin hedefi; Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin bir sembolü olan bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırıp, Helen egemenliği altındaki ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine ‘azınlık’ haklarıyla yamalamaktır.
Kıbrıs Türk halkı bunu asla kabul edemez. Kıbrıs Türk halkı olarak egemenliğimizin sembolü durumunda olan bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden vazgeçerek ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne asla yama olamayız. Kıbrıs Türk halkı olarak 1963-1974 yılları arasında yaşadıklarımızı yeniden yaşamak istemiyoruz. Kıbrıs Türk halkının, Mücahit halkımızın, kahraman Mehmetçiklerimizle omuz omuza yürüttüğü ulusal egemenlik mücadelemize gölge düşüremeyiz, Mücahit halkımızın aziz şehitlerimizin ve kahraman Mehmetçiklerimizin kemiklerini sızlatamayız..
BM Genel Sekreteri Guterres’in liderlerle gerçekleştirmiş olduğu gayrı resmi görüşmeyle ilgili açıklama yayınlanmadı. Konu ile ilgili olarak Politis Gazetesi BM’nin Kıbrıs Türk ve Rum tarafıyla gerçekleştirdiği istişarelerde iki anlaşmazlık ortaya çıktığını ve bunlardan birincisinin BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisinin adı ve yetkileriyle alakalı olduğuna işaret eden gazete, Rum tarafının BM Güvenlik Konseyine rapor verecek bir Özel Temsilci atanmasında ısrarcı olduğunu belirtti.
Yapılan istişareler sırasında ortaya çıkan ikinci ve daha esaslı olan anlaşmazlığın ise , diyaloğun yeniden başlamasıyla alakalı olduğunu kaydeden gazete, Rum tarafının müzakerelerin ne zaman ve hangi noktadan yeniden başlayacağıyla ilgili bir zaman takvimi ortaya konmasını istediğini ayni zamanda müzakerelerin CransMontana’da kaldığı yerden başlaması gerektiği görüşünde olduğunu kaydetti..
Kıbrıs Türk tarafının ise egemen eşitliğin müzakerelerin başlamasından önce tanınması gerektiğinde ısrarcı olduğunu yazan gazete, bu durumun BM Genel Sekreterinin Kıbrıs sorununda atılacak bir sonraki adımlara yönelik kararlarını zorlaştırdığını ileri sürdü..
Taraflar arasındaki tüm farklı düşüncelere karşın 30 Eylül 2021 tarihli yerel basınımızda yer alan habere göre Rum Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis: “Kıbrıs için tek geçerli çözüm federasyondur. BM Güvenlik Konseyi kararları temelinde yarın bile müzakerelere başlayabiliriz” dedi. “Kıbrıs sorununun çözümünün müzakerelerden geçtiğini” öne süren Hristodulidis: “Türkiye ile Kıbrıs Türklerinin istediği iki devlet çözümünün tek seçenek teşkil etmediğini, çünkü BM Güvenlik Konseyi kararları ve Guterres’in yetkileri dışında olmasından ötürü, Kıbrıslı Rumların bunu tartışmayacaklarını bile” ileri sürdü .
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos: “Ersin Tatar, Ankara tarafından güdüleniyor. T.C Dışişleri , açıklamalarımdan rahatsız olmuş. Varsın rahatsız olsun, beni hiç ilgilendirmez, istediklerini yapsınlar” dedi. Devamla Başpiskopos II. Hrisostomos: “ Ankara’nın hedefi de Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk devleti yapmak olduğunu biliyoruz. Yaptı ama sahte devlettir. Kimse tanımıyor. Bizim tanımamızı istiyorlar. Başta başkan olmak üzere Kıbrıs Türk devletini tanıyabilecek tek kişi yoktur. Olduğuna inanmıyorum. Kilise olarak biz böyle bir şeyi reddediyoruz.. Yüzde 18 ile yüzde 82’nin eşit olamaz” dedi.
Özetle Rum liderliği bütün adanın tek sahibi olma imtiyazını devam ettirmek istiyor. Rum liderliği Kıbrıs Türk halkı ile ne yetkiyi ne de zenginlikleri paylaşmak istiyor.Rum-Yunan ikilisi günümüzde hala daha Megali İdea hayalleri içinde yaşar ve de Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamak isterken, Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli derken ve de Girit misali yok etmek isterken aramızda hala daha yıllardan beri devam eden Rum uzlaşmazlığını görmezden gelenler vardır..
Hala daha aramızda federasyonu savunanlar vardır. Gerçek şu ki Rum’un hedeflediği federasyon ile Kıbrıs Türk halkının geçmişte hedeflediği federasyon arasında dağlar kadar fark vardır!.. Günümüzde hala daha , iki devletli çözüm yerine federasyonu savunmak çok üzücüdür. Kaldı ki 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile eşit ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyetinden silah zoru ile dışlandık. Rum zihniyeti dün ne ise bugün de aynen devam ediyor.. Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hedeflerinden vazgeçmedikleri ve de vazgeçmeyecekleri çok açık ve net iken Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dört elle sarılmaktır..
Rumlarla federasyon çatısı altında bir arada olmayı hedefleyen ve bu yolda vermemesi gereken tavizleri veren hatta KKTC Meclisine dahi sormadan siyasi bir çözüm adına ‘Harita’ veren ve de Rum’un gerçek hedeflerini çoookkgeç anlayan KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın Akıncı’nın sözlerini hatırlatmakta yarar vardır!...
28 Haziran-07 Temmuz 2017 tarihleri arasında devam ederken 7 Temmuz sabahı saat 03.15’te CransMontana Otelini Rum-Yunan ikilisi terk ederken onlarca yıl devam eden Federasyon görüşme süreci de sona eriyordu..
O günde “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi!” Diyen Sayın Akıncı “Federasyon artık bitti…Dünyanın sonu değil, Biz Kıbrıs’ta hak ettiğimiz şekilde yaşamanın yolunu bulacağız” demişti..Ancak bu sözleri dile getiren sayın Akıncı kısa süre sonra çark edecekti!..
Gerçek şu ki daha önceki yıllarda da çok kısa bir görüşme süreci sonunda Rumlarla adil ve kalıcı bir siyasi çözümü gerçekleştireceğine yürekten inanan KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat; Rum Lideri Hristofyas’ın uzlaşmaz tutumu karşısında “Rum liderliğinin adil ve kalıcı , sürdürülebilir bir anlaşma istemediğini” dile getirerek : “Daha Ne Yapayım Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım mı?” demekten kendini alamamıştı..
Sonuç olarak; çok iyi bilmeliyiz ki, Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde gerçekleştirmeyi hedefledikleri Enosis’i gerçekleştirebilmek için hedeflerine giden yolda öncelikleri bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir şekilde ortadan kaldırmasını sağlamaktır!..
Kıbrıs Türk halkı olarak dünden bugüne haklı davamızın savunucusuyuz ve bu yolda Anavatanımız Türkiye’nin desteği bizimle beraberdir. Dün olduğu gibi bu gün de Rum-Yunan ikilisi hala daha Megali İdea hayali içinde yaşarken Kıbrıs Türk halkı Federal çözüm diyerek gerilere giderek yeni maceralar peşinde koşamaz ve de koşmayacaktır.
Dünya kamuoyu ve de içimizden bazıları kabul etmelidirler ki, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Kıbrıs Türk Halkı 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti.
Rum-Yunan ikilisi bize “Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk Askeri Adadan gitmeli” diyemez ve dahası, kahraman Mehmetçiklerimizin, Mücahit halkımızın aziz şehitlerimizin kanı ve canı pahasına verilen mücadelenin sonunda 15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden geri adım atmamızı hiç kimse bizden beklemesin..
Kıbrıs Türk halkı Rum-Yunan ikilisinin oyununa gelmeyecek ve de bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilelebet yaşatacak ve de tanınmasını sağlayacaktır.Dünya kamuoyu Kıbrıs’taki gerçekleri görmezden gelemez..
Kıbrıs’ta Var Olan Bağımsız ve Egemen İki Devlet Gerçeği kabul Edilmelidir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…