KKTC Devleti ve Halkı’nın tek hedefi tanınma olmalıdır. Bu devletin tüm iç ve dış sorunları tanınmamışlıktan kaynaklanmaktadır. Tanınma gerçekleşince tüm sorunlar da teker teker çözüme ulaşacaktır. Tanınma için ciddi girişimler başlatılmazsa, önümüzdeki dönemlerde, aynen geçmişte olduğu gibi KKTC Cumhurbaşkanı, Holguin ile görüşecek, BM Genel-Sekreteri ile görüşecek, üçlü, beşli görüşmeler yapılacak ve çıkmaz da aynen devam edecek. Bu görüşmelerde amaç ne?... Kıbrıs sorununa çözüm… Hangi çözüm? Rumların istediği federal çözüm ve ilk olarak KKTC Devleti’nin ortadan kalkması. Kıbrıs Türk Halkı’nın Rum Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliği altına girmesi… Yani kısacası, kaybeden taraf KKTC Devleti ve Halkı olacak. Görüşme yapılmasın mı? Yapılsın da bu görüşmelerin KKTC’nin tanınması hedefine kaydırılması gerekir. KKTC’nin değerli diplomatları tanınma hedeflerini belirlemeli… Herhangi bir görüşmede KKTC Devleti’nin tanınması ön plana alınmalıdır. Hedef daima tanınma olmalı.

KKTC Devleti’nin kalıcılığı çok önemli. Tam 42 yıl kendi sınırları içinde demokrasisi, hükümeti ile yaşamını sürdüren Kıbrıs Türk Halkı ve Devleti’nin uluslararası hukuk ve tanınma kurallarına göre tanınma hakkına sahip olduğu ortada. KKTC’nin tanınması konusunda Türkiye’nin rolü çok önemli. AB’ye gelince: AB, yıllar önceden KKTC Devleti’ni hiçbir zaman tanımayacaklarını ve Kıbrıs’ın bölünmüş bir AB üyesi olmaktan çıkması için çaba harcadıklarını defalarca belirtmiştir. AB’nin Kıbrıs Türk Halkı’na, KKTC Devleti’ne değil, yaptığı yardımların tek amacı KKTC’nin haritadan silinmesi ve Kıbrıs Türk Halkı’nın Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ne entegre olmasıdır. Bu gerçekler unutulmamalı ve KKTC Devleti tanınma hedefine odaklanmalıdır.