Gerçek şu ki BMGK’nin artık modası geçmiş “İki toplumlu, iki bölgeli federal çözüm kararı, Yunanistan ve Rum Yönetimi hariç, hiçbir ülkeden destek görmemektedir. Bunun nedeni iki devletli gerçekten kaynaklanmaktadır. Uluslararası toplum, adadaki iki devletin kalıcılığını, istemese de kabul etmiş gözükmektedir. Dış dünyada genel görüş, biri tanınmış, diğeri tanınmamış iki devletin yaşamlarını sürdürmeye devam edeceklerini ve sonunda bir çözüme ulaşılabileceği noktasında birleşmektedir. Yıllardır kökleşmiş KKTC Devleti kalıcıdır. KKTC Halkı devletinden vazgeçmez. Rumların “federasyon çözümü” ile tüm adaya egemen olma hayali, hayal olarak kalmaya mahkumdur… Rumların iki toplumlu, iki bölgeli federasyon hayali, Rum liderin açıkça seslendirdiği gibi iki halkı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği altına sokma hayali çoktan iflas etmiştir.

Peki, durum böyleyken, uluslararası toplum, BM, AB başta olmak üzere neden hala KKTC Devletini tanımaya yanaşmamaktadır? Bu sorunun yanıtı, uluslararası toplumun Kıbrıs adasında tek çözümün iki devletli çözüm olduğunu hala görmemezlikten gelmelerinden dolayı tıkanan çözüm yolunu açmanın mümkün olamayacağını anlayamamaları ile çıkmazın devamıdır. KKTC Devleti tanınma konusunda ciddi girişimler başlattığı takdirde tanınma yolu açılacaktır. Tanınma için ciddi girişim ancak Türkiye ve KKTC’nin tanınma politikasına uygun biçimde yönetilmesiyle ve yabancı ülkelerle tanınma görüşmelerinin başlatılmasıyla gerçekleşecektir. Bunun başka yolu yok.

KKTC’nin ayrı devlet olarak tanınma girişimine ne BM, ne AB, ne ABD, ne de diğer devletler engel olamaz. Bağımsızlığını ilan eden bir devletin uluslararası hukuk ve tanınmanın kendisine verdiği tanınma hakkını kimse yok sayamaz. “Kıbrıs Sorunu” sorun olmaktan çıkmıştır. Sorun olarak yaşanan durum KKTC Devleti’nin tanınması ile son bulacaktır…