Rum Ortodoks Kilisesi Kıbrıs sorununun ortaya çıkışında ve adil bir çözüme ulaşılmasındaki en önemli aktörlerden biridir. Megali İdea hayali içinde olan Kilise her dönemde siyasileri ve halkı yönlendirmiştir.
Daha Kıbrısın İdaresi Osmanlı Devleti tarafından İngiltereye devredildiği günlerde 12 Haziran 1878de bayrağımız indirilir ,İngiliz bayrağını çekilirken Rum Ortodoks Kilisesi adına konuşma yapan Kitium Piskoposu Kyprianos : “…İyonya adalarının Yunanistana ilhakında olduğu gibi , Kıbrısın da anavatan Yunanistanla birleşmesine Büyük Britanyanın ayni ölçüde yardımcı olacağı ümidi ile bu hükümet değişikliğini kabul ediyoruz…” derken Rum halkı da Enosis naraları atıyordu.
Rum Ortodoks Kilisesinin 15 Ocak 1950de Rum Komünist AKEL Partisinin desteğinde gerçekleştirdiği Plebisitin esas amacı ,Rum halkının vazgeçilmez hedefi adayı Yunanistana ilhak etmek olduğunu dünyaya göstermek ve dünyada kendilerine destek verecek bir kamuoyu yaratmaktı.4 Şubat 1950de İngiliz Valisine resmen bildirilen sonuçlara göre oy kullanan 18 yaşından büyük 224700 Rumun %96sı Enosise evet demişti.Böylece Rumların sağcısı ile solcusu ile bir kez daha Enosis istedikleri görülmüş oluyordu.
18 Ekim 1950de Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olarak seçilmesinin ardından yapmış olduğu konuşmada : “İsanın huzurunda yemin ediyorum ki, tek hedefim Kıbrısın Yunanistana bağlanmasıdır ve bu hedefe ulaşmak için yaşamım boyunca mücadele edeceğim diyen Makarios, ömrü boyunca “ Kıbrıs Helen Adasıdır ve bu adada Türklere yer yoktur” demiştir.
İngilterenin , Plebisit sonuçları çerçevesindeki Rum isteklerini reddetmesi üzerine Makarios, konuyu Yunanistan vasıtasıyla 16 Ağustos 1954de BMe taşır ve Plebisit sonuçlarının tanınmasını ister. Yunanistan , bu sorunu BMe getirirken kullandığı slogan “self-determinasyon”dur. Bu girişimlerde Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk halkının “self-determinasyon hakkını hiçe saymakta ve bu hak sadece Kıbrıs Rum halkına ait bir hak olarak gösterilmeye çalışılıyordu..
Sonuçta BM, 17 Aralık 1954de söz konusu başvuruyu reddetmiştir. Bunun üzerine Rum Ortodoks Kilisesi , silahlı mücadele kararı alır. Makarios, Yunan hükümetinden silah , bomba , maddi yardım, almak için Yunanistana gider. EOKA tedhiş örgütü kurulur. Ardından Grivas, silah ve bombalarla 9 Kasım 1954de Yunanistandan gizlice Kıbrısın Baf kasabasına çıkar. Yunan Dışişleri Bakanı Stefanapulosun talimatı ve Makariosun Grivasa emri ile EOKA tedhiş örgütü Enosisi gerçekleştirmek için 1 Nisan 1955de faaliyete geçer.
Rum Ortodoks Kilisesi ve EOKAnın Enosisi gerçekleştirmek için sürdürdükleri şiddet hareketleri , Kıbrıs Rum tarafı dünya kamuoyuna “bağımsızlık” için verilen bir “kurtuluş mücadelesi” olarak takdim edilmeye çalışılır.
1955-1958 yılları arasında EOKAcıların kurşunlarıyla yüzlerce Türk şehit olurken binlercesi yaralanıyordu. Bu yıllarda Türklerin ‘Taksim Rumların ‘Enosis istekleri üzerindeki ısrarları üzerine , İngiltere, ABD ve NATO devreye girerek orta yolu bulmaya çalıştılar. 1923 Lozan Anlaşmasıyla sağlanan Türk-Yunan dengesi de dikkate alınarak Şubat 1959da imzalanan Zürih ve Londra Anlaşmalarının ardından 16 Ağustos 1960da yapılan Lefkoşa Anlaşmasıyla 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştu.
1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarının ardından Enosis andına ihanet etti diye tenkit edilen Makarios: “Kıbrıs Cumhuriyeti Enosise sıçrama tahtasıdır” derken benzer şekilde konu anlaşmaları imzaladığı için kendisini Yunan Meclisinde tenkit edenlere Yunan Dışişleri Bakanı Averof: “Beyler, bir düşününüz, Enosise Kıbrıs Cumhuriyetinden mi yoksa İngiliz Sömürge Yönetiminden mi daha kolay gidilir” diye kendini savunurken Enosis istek ve arzularını dile getiriyordu.
Nitekim, Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir yetkiyi paylaşmak istemeyen ve Enosis hayali ile yaşayan Başpiskopos ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makariosun emriyle 21 Aralık 1963de başlayan Kanlı Noel saldırıları ile 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk halkı Rumların silahlı saldırılarına ve katliamlarına maruz kaldı.
15 Temmuz 1974de Yunan Cuntasının desteğinde EOKA B ve RMMO ,Makariosa karşı darbe düzenledi ve ardından ‘Kıbrıs Helen Devleti ilan edildi ve Sampson Cumhurbaşkanlığına getirildi. 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkı özgürlüğüne kavuştu. 13 Şubat 1975de Kıbrısta kurulması düşünülen Federal Devletin Kuzey kanadını oluşturmak üzere KTFD kuruldu. Görüşmelerden bir sonuç alınamaması ve de BM Genel Kurulunun 13 Mayıs 1983 tarih ve 37/253 sayılı kararı üzerine Kıbrıs Türk halkı self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983de KKTCni ilan etti.
Her vesileyle Rum Ortodoks Kilisesinin Enosis yönündeki talepleri devam ediyor. Nitekim ,3 Nisan 2009 tarihli Simerini gazetesinde yer alan habere göre: EOKA terör örgütünün silahlı faaliyete geçtiği günün yıldönümünde 1 Nisan 2009da Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos : Enosis hedefinin yeniden gündeme getirilmesini talep edecek kadar ileri giderken;Rum gençleri yapılan törende : “Yunanistan-Kıbrıs-Enosis” , “Yunanistan Bizi De Kapla”, “Kıbrıs Helendir” sloganlarını atıyorlardı.Yine ayni törende yaptığı konuşmada EOKAcı Birlikler Başkanı Thasos Sofoklens : “köklerimize ve EOKA idealine bağlı kalmamız şarttır. Helenizmin hakları savunulmalıdır” demişti.
Günümüzde de Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos , “Türkiyenin Kıbrıstan ayrılma zamanı geldi, daha büyük zararlar vermemesi için ne kadar erken giderse o kadar iyi olur. Kıbrıstaki Türk toplumunun bizimle mutlu ve mesut yaşamasını istiyorsa ayrılmaktan başka bir yöntem yoktur, diyor.
Anastasiadis “ Kıbrıs Cumhuriyetini yıkmaya çalışan Kıbrıslı Türkler ile yeni bir ortaklık devleti kurmam” diyor. Anastasiadis doğruları söylemek durumundadır. Rumlar , Kıbrıs Türk halkını kendilerine eşit ortak olarak göremiyorlar veya görmek istemiyorlar
Aralık 2014de II. Hrisostomos: “Türk tarafı iki devletten de söz ediyor. Bilinmelidir ki böyle bir çözüme imza atacak el yoktur, halk da böyle bir çözüme onay vermez” demişti.
Gelinen aşamada Rum tezleri nedeniyle görüşmelerin başarıyla tamamlanması mümkün değildir. Rumlar bilinen Megali İdea ülküsünden bugüne kadar vazgeçmediler ve bundan sonra da vazgeçmeyeceklerdir.
Rum liderliğinin ve Kilisenin aklında Enosis vardır. Hedefleri Kıbrıs Türk halkını öncelikle azınlık haklarıyla ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamak ve Girit misali yok etmektir….
Günümüzde müzakere masasındaki kavga da budur. Kıbrıs sorununun temelinde olan kavga eşitlik ve egemenlik mücadelesidir.Bu kavga uzun yıllardan beri devam ediyor ve edecektir.Kıbrıs Türk halkı self-determinasyon hakkını kullanarak bugünlere gelmiştir.Kıbrıs Türk halkı özgürlüğünden ,bağımsız ve egemen devletinden ve de anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmeyecektir….