İnsanların dinlenme ve tatil yapma ihtiyacının olduğu bir zamanda, birden tatil yapmayı tasarladıkları bir tarihte, savaş patlak verir. Esasında Avrupa ülkelerinden Akdenize sahili olan ülkeler, gerçek tatilin bizzat kendisini yaşarlar. Akdenize sahili olan ülkeler, doğanın bir lütfu olarak ülkelerinin zenginiklerini pazarlarlar.
Akdeniz insanının en büyük zenginliği sıcacık güneşi, kumsalları ve masmavi denizidir. Bir de eski eserleri pazarlarlarsa, tarihi zenginlikleriyle bir bütünü oluştururlar.
Çok şükür ne bizde, ne de Türkiye’de turisti menfi yönden etkileyecek herhangi bir durum yok. Özellikle Türkiye’nin güney sahilleri ile KKTC’nin kuzey sahilleri bir bütünü oluşturur.
Tabii ki turizmin can damarı ulaşımdır. Özellikle pandemiden sonra uçak fiyatları aldı başını gidiyor.
KITOB Başkanı Dimağ Çağıner’in sosyal medya hesbından yaptığı açıklama, bayağı insanı düşündürüyor. Sektörün içinde olan o resmi daha iyi görür.
Çağıner’in yaptığı açıklama şöyleydi:
“Turizm, pandemi döneminden de kötü bir durumda. Çözüm, siyasi çekişmelerden uzak, bilim temelli ve ortak akılla oluşturulacak bir yol haritası gerekir.”
Çağıner’e Turzim Müsteşarı Serhan Aktunç’tan destek geldi. O da, turizm sektörünün siyaset üstü bir sektör olduğuna vurgu yaptı.
Benim kadim dostum Con Aziz, hala kulaklarımda olan sesi ve heyecanı ile çok önemli bir noktaya parmak bastı.
Turizm Bakanlığındaki görevlerim esnasında devamlı kendisi ile ülke turizminin nasıl gelişmesi gerektiğini ve ulaşımın nasıl daha pratik ve ucuz halledebileceğimizi devamlı vurgulamıştı.
Aziz Bey’in son yaptığı açıklama, yıllar önce ifade ettiği ulaşım formülüydü. Bakınız Aziz Bey ne demişti yirmi otuz yıl önce. Şimdi de aynı şeyi söylüyor ama olan birşey yok maalesef.
“Ekonomik anlamda turizm lokomotif sektördür. Bu lokomotif batıyorsa, daha neyi bekliyoruz. Sorun belli olmuştur. Yıllardır özellikle ulaşım konusunda hükümetler bu görüşlere kulak vermedi. Bu ülkede çok güzel otellerimiz, güzel insanlarımız, tarihi zenginliklerimiz ve harika bir iklimimiz var. Ercan-İstanbul arasında dolmuşculuk gibi 200 koltuklu ucuz uçuşlar yapılmalıdır. Daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulması halinde, seve seve ve tamamen ücretsiz olarak destek vermeye hazırım. Yeter ki acele edin.”
Con Azaz’in yıllar önce sözünü ettiği ve şimdi yine vurgu yaptığı uygulama, “shutle flight” tır. Yani dolmuş.
Hani Türkiye’de taksi dolmuşları var ya, bu da onun gibidir. 200 koltuğun dolması zor değildir. Sadece dolmuş uçaklar, mütemadiyen yolcu taşımak için hazır olmalıdır.
“Ülkemiz ancak bu formülle kurtulur” diyen Con Aziz’i yürekten kutlarım.
Kaldı ki ülkemizdeki uçak fiyatları gerçekten cep yakıyor. Bu konuda turizmciler haklı. Ulaşım tekelcilikten çıkmadıkça, uçak fiyatları ucuzlamayacaktır. Bu bir gerçek.
Bizim zamanımızda geçen Turizm Endüstrisi Teşvik Yasası ve Seyahat Acenteleri Yasası, Con Aziz’in çok büyük katkıları ile meclisten geçmişti. Halen bu yasalar uygulanmaktadır.
Con Aziz’de öyle bir yürek vardır ki, 20 Temmuz 1974 öncesinde bir Türkten satın aldığı araziye Celebrity Otel’ini yapmıştı. Onun gözü pektir. Yüreği sağlamdır. Rumların egemen olduğu bir ortamda otel yapmak gerçekten yürek isterdi. Nitekim 20 Temmuz 1974’le beraber, bölge Rumlardan arınınca, özgür topraklarımızda şahane oteller yapılmaya başlamıştı. Aziz bey de gönül rahatlığı içinde otel işletmeciliği yapmaya başlamıştı. Ülke turizmimiz gittikçe gelişiyor. Sıkıntılar olsa da gelişiyor. Sadece Çağıner’in sözleri kafama takıldı.
“Turizmimiz pandemi döneminden daha fena.”
Bu konu neden kafama takıldı. Pandemi döneminde yaşadıklarımız, insan sağlığı ile de ilgili olduğu için, mecburi uygulamalar, hakikaten pandemi nedeniyle turizmimiz dibe vurmuştu. Şimdi pandemi yok ama herhalde durumumuz o günlerden daha iyidir, diye düşünüyorum. Oteller yüzde yüz dolulukla çalışmasalar da, yine de pandemiden döneminden daha iyidir herhalde. Bir birey ve bir eski turizmci olarak öyle düşünüyorum.
Gerçekçi olmak gerekirse, turizmin duayenlerinden dinlemek gerekir turizmimizin sorunlarını ve geleceğimizi. Bir de dolmuş uçaklarını...