18. yüzyılda, Rus İmparatoriçesi II. Katerina, Kırım'ı ziyaret edecekti.
Sevgilisi, devlet adamı Grigori Potemkin, Katerina’yı etkilemek için yol boyunca sahte köyler inşa ettirmişti.
Bu köyler, uzaktan bakıldığında güzel ve gelişmiş bir görünüm veriyordu. Ancak yakından bakılınca bomboş ve bakımsız oldukları anlaşılıyordu.
Bu yüzden gerçekte var olan olumsuzlukları veya sorunları gizlemek için yapılan, yüzeysel ve aldatmacalar hemen Potemkin’i akla getirir.
Bir yönetim veya rejim, gerçekleri abarttığında, sahte ve yapay icraatlar yaptığında ona “Potemkin devletçiği” adı verilir.
İngiltere’nin en yüksek tirajlı gazetelerinden biri olan “Daily Mail”de, Kıbrıs sorununu yakından takip eden kıdemli editör Andrew Pierce, 16 Ağustos günkü tam sayfa yazısında KKTC’ye böyle bir “unvan” taktı…
Buradaki rejim, bir “Potenkim devletçiği”ymiş…
Peki bu adama bunu söyleten ne?
Elbette Bay Tatar’ın “gösteriş” merakı…
Yanına İngiliz vekil Afzal Khan’ı alarak, KKTC ve TC bayraklarıyla poz vermesi…
Sanki İngilizler KKTC’yi hemen tanıyacakmış gibi bir “imaj” yaratma gayreti…
Ne yazıktır ki; son beş yılda Ankara’nın, Bay Ersin Tatar “taşeronluğunda” uyguladığı “ayrılıkçı” politikalar nedeniyle, yüzümüzde yeni bir “şamar” daha patladı…
Kısa bir süre önce KKTC’ye gelerek Tatar’la “çift bayraklı” pozlar veren İngiliz İşçi Partili milletvekili Afzal Khan, “Türkiye Ticaret Elçisi” görevinden alındı.
Bizim medyamız “baskılar yüzünden Khan istifa etti” diye yazdı ama, İngiliz basınında “işten atıldı” ifadeleri kullanıldı.
11 yaşında Pakistan’dan İngiltere’ye göç eden Khan, İngiliz İşçi Partisi’nde öne çıkan isimlerden biriydi. “Labour Muslim Network” ve tüm partilerden oluşan “Britanya Müslümanları” parlamento grubunun başkan yardımcısıydı.
Manchester’in ilk Müslüman Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı.
Bu şehrin “Küçük Bengaldeş” olarak bilinen Rusholme bölgesinde nüfusun yüzde 37’si Müslüman olduğu için seçimlerde hep başarılı oluyordu.
Khan; o bölgedeki Kıbrıslı Türklerle de iyi ilişkiler içindeydi.
Tatar; seçimler öncesinde kendisine bir “yararı” dokunur hesabıyla Khan’ı KKTC’ye davet etti, devlet kesesinden onu “Krallar gibi” ağırladı.
Üstüne üstlük tanınmamış bir ülkenin, tanınmamış üniversitesinden kendisine bir de “doktora” unvanı takdim ettiler.
Tabii; Afzal, bu ziyareti parti yönetimine ve Parlamento’ya haber vermeden gerçekleştirmişti.
Külliye’de, Afzal Khan’ın eline, içinde KKTC ve TC bayrakları bulunan bir plaket verdiler ve Tatar’la birlikte fotoğraflarını basına dağıttılar.
Bu “propaganda” girişimi sonucu ortalık bir anda karıştı, diplomatik krize yol açtı.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve İngiltere’deki Kıbrıslı Rum kuruluşlar, bu ziyaretin “uluslararası hukukun açık ihlali” olduğunu iddia etti.
Muhalefetteki Muhafazakâr Parti, Starmer’i topa tuttu.
Gölge Dışişleri Bakanı Dame Priti Patel, “Starmer, elçisini derhal görevden almalıydı. Bu hatalı seyahat İngiltere’nin uluslararası itibarını zedeledi” dedi.
İngiltere’nin dış politikası baltalanmış…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği zedelenmiş…
Muhafazakâr Parti ve Kıbrıslı Rum örgütler Khan’ın derhal görevden alınmasını istedi.
Khan, önce “özel bir ziyaretti” dedi ama kimseyi inandıramadı.
İşçi Partisi lideri Keir Starmer, bir haftalık baskının ardından Khan’ı görevden aldı.