27 Mart 2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre bazı Kıbrıslı Türk ve Rum sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri (STÖ), yeni geçiş kapılarının açılması ve Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşme sürecinin yeniden başlaması için 26 Mart Cumartesi günü Lefkoşa’nın hem kuzeyinde, hem de güneyinde eş zamanlı eylem düzenledi.
KKTC’de yer alan eyleme, ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Bağımsızlık yolu, Yeni Kıbrıs Partisi, Sol Hareket, Toplumcu Kurtuluş Partisi-Yeni Güçler ve Güney Kıbrıs’ta AKEL’in de aralarında olduğu 109 siyasi parti ve sivil toplum örgütünün destek verdiği belirtildi.
Yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; KKTC’de yürüyüş saat 11.30’da Kuğulu Park’ta başlayıp, Çağlayan bölgesinde Mağusa Kapısı’nın bulunduğu bölgede sona erdi. Eylemde KTÖS Genel Başkanı Emel Tel ortak açıklamayı okudu.
Güney Kıbrıs’ta da bir grup siyasi parti ve örgüt Mağusa kapısı Festival Parkı’nda toplanıp ayni bölgeye doğru yürüyüş yaptı. Güney Kıbrıs’taki eylemin sonunda , örgütlerin taleplerinin dile getirildiği bir mektup BM Genel Sekreterine iletilmek üzere BM yetkilisine verildi.
Emel Tel’in okuduğu ortak açıklamada , bölünmüş bir adada yaşayan insanlar olarak gelecek kaygısı içinde olduklarına işaret ederek , esas hedeflerinin “Birleşik Federal” bir Kıbrıs olduğu belirtildi. Açıklamada, “Siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu ve iki bölgeli bir federasyon çözümüne olanak sağlanacak anlamlı müzakerelerin yeniden başlaması için ortaya azami baskı koymamız gerekmektedir. Bu hedefe ulaşmak için önerilecek olan güven arttırıcı önlemlerin samimi ve uygulanabilir olması çok önemlidir” denildi.
Lefkoşa Türk ve Rum Belediye Başkanlarının Mağusa ve Baf Kapısı’nın bulunduğu bölgelerde yeni geçişlerin açılması konusunda 2015’te uzlaşıya vardığı, ancak siyasi nedenlerden dolayı yeni kapıların açılmasının ertelendiğine işaret edilen açıklamada, Kiracıköy-Akıncılar, Erenköy ve diğer noktalarda da kapıların açılması için çalışmaların tamamlanması gerektiği belirtildi.
28 Mart tarihli yerel basınımıza yansıyan haberlere göre KKTC’de Bağımsızlık İttifakı, bazı Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin (STÖ), yeni geçiş kapılarının açılması ve Kıbrıs sorununda görüşmelerin yeniden başlaması için Lefkoşa’nın hem kuzeyinde hem de güneyinde gerçekleştirdiği eylemi protesto ettiğini bildirdi.
Yapmış olduğu açıklamasında, sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdiği eylemi protesto eden Bağımsızlık İttifakı: “Birleşik Kıbrıs’a Karşıyız” denilirken Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve egemenliğinin “Federal Birleşik Kıbrıs” adı altında değil, tam bağımsız egemen devletle sağlanabileceği belirtildi. Açıklamada; “Bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin sınır kapılarının açılması ve “Birleşik Federal Kıbrıs” için yaptıklarını iddia ettikleri eylemin Kıbrıs Türk Halkını tahrik ettiği savunuldu. Bağımsızlık ittifakı tarafından yapılan yazılı açıklamada şunlar belirtildi:
“İttifakımız siyasal partilerin ve sendikaların Kıbrıs Türk halkını tahrik eden bu faaliyetleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve KKTC Başsavcılığı nezdinde şiddetle protesto etmektedir.. Annan Planı referandumu öncesi yaptıkları mitinglerde açılmasını akla hayale getirmedikleri sınır kapıları için ittifakımız, 2003 yılında dönemin Başbakanı Dr. Derviş Eroğlu’na ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’a talepte bulunduk..
..Kapıların açılması talebini bizzat ittifakımızın yaptığını anımsatmak, Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve egemenliğinin ‘Federal Birleşik Kıbrıs’ adı altında değil tam bağımsız egemen devletle sağlanabileceğini önemle vurgulamak isteriz.” Denildi.
Bu noktada özellikle şunu belirtmede yarar vardır. 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları çerçevesinde Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilirken ayni gün 650 kişilik Türk Askeri Alayı ve 950 kişilik Yunan Askeri Alayı Mağusa limanından adaya ayak basıyordu. Ancak Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti uzun ömürlü olmayacak ve Rumların 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile yıkılmıştır.
Hiç bir güç günümüzde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığından söz edemez ve de etmemelidir. Çünkü , Rum liderliği 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yaptığı değişikliklerle ve de Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde yer alan silahlı saldırıları ve katliamları ile yıkılarak Rum devletine dönüştürülmüştür. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası yerle bir edilmiştir. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yerini günümüzde Kıbrıs Helen devleti almıştır.
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından Kıbrıs sorununun BM Güvenlik Konseyine taşınmasının ardından alınan 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum devletine dönüşmesinde önemli bir rolü vardır.. Bu kararla adaya BM Barış Gücü askeri gelmiş olmasına karşın 11 Yıl boyunca Kıbrıs Türk halkı Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırılarına ve katliamlarına uğradı.
Neticede, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B Makarios’a karşı düzenlediği darbenin ardından Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan etti.
Bu gelişmelere Anavatanımız Türkiye’nin sessiz kalması mümkün değildi. Nitekim 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşmuştur. Güney Kıbrıs’ta bugün 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yerini Kıbrıs Helen Devleti almıştır.. Yıllarca devam eden görüşme sürecinde olumlu bir sonuca varılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Ama ne yazık ki hala daha 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit ortağı olan Kıbrıs Türk halkının Rumlar tarafından silah yolu ile yönetimden dışlandığını, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarından bu yana ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ diye bir devlet olmadığını, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının tarihe karıştığını görmezden, bilmezden gelen devletler günümüzde ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımaya devam etmektedirler.
Ne yazık ki dün olduğu gibi bugün de AB ve BM Güvenlik Konseyi; Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine ve egemenliğine dayalı olarak ilan edilen 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin Rum-Yunan ikilisinin 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile yıkılmasına karşın hala daha varlığını sürdürdüğünü kabul ederek GKRY’ni Kıbrıs’ta tek meşru devlet ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti devleti olarak tanımaya devam etmektedirler.
Ne yazık ki, aramızda sayıları az da olsa bazılarının hedefleri de ‘sözde’ federal devlet çatısı altında Rumlarla yan yana yaşamaktır!..
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve yüceltmek ve de tanınmasını sağlamak olmalıdır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa